Muğla’nın Fethiye ilçesinde Türkiye İşçi Partisi (TİP), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla basın açıklaması yaptı. Açıklamada, 25 Kasım 2024’te İstanbul’da polis müdahalesiyle gözaltına alındıktan sonra 168 kişiye açılan davaya tepki gösterdi ve “Bizi davalarla, yasaklarla, polis barikatlarıyla yıldıramazsınız” dendi.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında Fethiye’de Türkiye İşçi Partili kadınlar, Beşkaza Meydanı’ndan bugün (25 Kasım) saat 15.00’te bir araya gelerek Türkiye genelindeki ortak basın açıklamalarını gerçekleştirdiler. Basın açıklamasını TİP Fethiye İlçe Kadın Sorumlusu İlknur Çimen okudu.
Açıklamada, “Bizler Türkiye İşçi Partili kadınlar olarak, dünyanın dört bir yanında olduğu gibi bugün ülkemizde de 25 Kasım’da, erkek-devlet şiddetine, savaşa, yoksulluğa ve güvencesizliğe karşı sokaklardayız, meydanlardayız; yetmez: başınızı çevirdiğiniz her yerdeyiz!” dendi.


“BİLİYORLAR Kİ KADINLAR SUSTUĞUNDA DEĞİL, KONUŞTUĞUNDA VE ÖRGÜTLENDİĞİNDE BU DÜZENİN TEMELLERİ SARSILIYOR”
Kadın cinayetlerinde vurgu yapılan açıklamada şunlar söylendi: “Her yıl olduğu gibi bu yıl da öldürülen kız kardeşlerimizin adlarını tek tek haykırmak için, birbirimizin sesine ses katmak için, ‘bir kişi daha eksilmeyelim’ diye alanlardayız. İktidar ise tam da bu yüzden bizden korkuyor; çünkü biliyorlar ki kadınlar sustuğunda değil, konuştuğunda ve örgütlendiğinde bu düzenin temelleri sarsılıyor.”


“KORKUYOR MUYUZ? HAYIR, DAHA DA GÜÇLENİYORUZ”
İstanbul Şişhane’de 2024 yılında 25 Kasım dolayısıyla yürüyen kadınların polis müdahalesi ile gözaltına alınması hatırlatılan açıklamada, “Sadece ‘erkek adalet değil, gerçek adalet’ dediğimiz için gözaltına alınan kadınlarız. Bu yıl 25 Kasım’a günler kala bizlere açtıkları davalarla göz dağı verilmek isteniyor. Korkuyor muyuz? Hayır, daha da güçleniyoruz” İfadeleri kullanıldı.


25 KASIM 2024’TE VE DAVA SÜRECİNDE NE OLDU?
24 Kasım 2024 gecesi İstanbul Valiliği, 25–26 Kasım’da Beyoğlu sınırları içinde (Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi ve çevresi) yapılacak tüm 25 Kasım etkinliklerini yasakladığını duyurdu. Gerekçe olarak “kamu düzeni”, “teröre müzahir şahısların eylemleri suistimal etme ihtimali” gibi ifadeler kullanıldı. Aynı kapsamda M2 metro hattının bazı durakları, Kabataş–Bağcılar tramvay hattının bir bölümü ve Taksim–Kabataş füniküleri geçici olarak kapatıldı.
İstanbul 25 Kasım Kadın Platformu’nun çağrısıyla kadınlar ve LGBTİ+’lar Şişhane, Asmalımescit, Tünel ve Karaköy civarında küçük gruplar halinde buluşmaya başladı. Polis ekipleri, Tünel Meydanı’nı eylemden önce tamamen ablukaya aldı ve Taksim yönüne geçişe izin verilmedi. Polis barikatlarını aşmaya çalışan gruplar, Galip Dede Yokuşu, İstiklal girişleri, Tünel ve ara sokaklarda durduruldu ve bir kısmı burada gözaltına alındı.
Ablukayı aşabilen kadınlar, Karaköy İskelesi önünde bir araya geldi ve burada ortak basın açıklaması okudu. Eylem fiilen sonlandırıldıktan sonra, polis ablukasında tutulan grupların yanına gözaltı araçları getirilip toplu gözaltılar yapıldığı aktarıldı.
Eylemlerde 11 ay sonra iddianame, hazırlandı ve İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. T24’ten Can Öztürk’ün haberinde göre eylemlere katılan 161 kişi hakkında “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na Muhalefet” iddiasıyla üç yıla kadar, yedi kişi hakkında da “2911 Sayılı Kanun’a muhalefet” ve “Polise mukavemet” iddiasıyla altı yıla kadar hapis cezası istendiği ortaya çıktı.
Dosyada iki polis memuru şikâyetçi olarak yer aldı. Polisler ifadelerinde, eylemcilerin Taksim’e yürümek istediğini, barikat kurdukları sırada kalabalık içinden itildiklerini, yere düştüklerini, bir memurun “ellerine vurularak yaralandığını”, kalabalıktan kimin vurduğunu göremediğini anlattı.
Açılan davalar, “AKP’nin kadınlar üzerinde sokaklardan adliye koridorlarına süren sistematik bir yıldırma politikasıdır” şeklide değerlendirdi ve “Yılacak mıyız? Hayır” dendi.


Açılan davalara dair şu sözler yükseltildi: “Buradan açıkça söylüyoruz: Ne 25 Kasım Şişhane gözaltınız ne de üzerine açtığınız davalarınız bizi mücadelemizden bir adım geri düşüremez. Alanları da birbirimizi de mücadelemizi de binlerce yıllık patriyarkal düzeninize karşı terk etmediysek, 25 yıllık iktidarınız bizim saçımızın telini oynatamaz!”


“ERKEK YARGININ DEĞİL, KADINLARIN VE EMEKÇİLERİN ADALETİNİN PEŞİNDEYİZ”
Açıklamada kadına yönelik erkek şiddetinin farklı boyutlarda giderek artmasına dair şunlar söylendi:
“Erkek şiddeti her gün yeni bir kadın cinayeti haberi olarak karşımıza çıkarken, iktidar bütün politikalarıyla kadınları susturmaya, itaate zorlamaya, erkek şiddetine daha fazla açık hale getirmeye çalışıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz çekilmeleri, 6284 sayılı yasayı budama girişimleri, nafaka hakkına göz dikmeleri, boşanmayı zorlaştıran uygulamaları, kürtaj fiili yasağı, LGBTİ+ düşmanı nefret dili ve kampanyaları hep aynı politikanın parçalarıdır. Saray rejimi kadını aileye kapatmak, erkeğe ve devlete daha bağımlı kılmak, kadınların emeğini ve bedenini denetim altında tutmak istemektedir.
Bugün önümüze konulan 11. Yargı Paketi de bu ideolojinin bir devamıdır. Kadınları, çocukları, işçileri, muhalifleri korumak yerine; cezasızlığı büyüten, şiddeti görünmez kılan, hak arayanı ‘suçlu’ ilan eden bir yargı rejimi kurmak istiyorlar. İyi hal indirimleriyle, tutuksuz yargılamalarla, delil yok sayan mahkemelerle erkek şiddetine kalkan olan bu düzen, yasaları da mahkemeleri de erkek egemenliğinin hizmetine veriyor. Biz, erkek yargının değil, kadınların ve emekçilerin adaletinin peşindeyiz.”


“BİZİ DAVALARLA, YASAKLARLA, POLİS BARİKATLARIYLA YILDIRAMAZSINIZ”
Açıklamada, kadınları ve toplumu yoksullaştıran, savaş ve rant politikalarıyla yaşam alanlarını daraltan düzenin tesadüf olmadığı belirtildi. Bu düzeni değiştirmenin yolunun örgütlü kadın mücadelesinden geçtiği ifade edildi.
Her 25 Kasım’da, 8 Mart’ta, 1 Mayıs’ta ve yıl boyunca mücadeleyi büyüteceklerini söylenen açıklamada, “Bizi davalarla, yasaklarla, polis barikatlarıyla yıldıramazsınız. Daha dün Kızılay davasından beraat ettik, yarında 25 Kasım davasından edeceğiz. Mahkeme salonlarını, adalet ve hakkını arayanlarla değil sokakta onlarca sus kaydıyla gezen katilleri, çeteleri, uyuşturucu baronlarını yargılayarak meşgul edin. Öldürülen kız kardeşlerimizin ismini haykırmaktan, erkek-devlet şiddetini teşhir etmekten, eşitlik ve özgürlük mücadelemizden bir gün bile vazgeçmeyeceğiz” denildi.


Açıklamada son olarak mücadele vurgusu yapıldı ve şunlar söylendi:
Öldürülen kız kardeşlerimizin ismini haykırmaktan, erkek-devlet şiddetini teşhir etmekten, eşitlik ve özgürlük mücadelemizden bir gün bile vazgeçmeyeceğiz.
Buradayız; el ele, omuz omuzayız. Baktığınız her yerde, duyduğunuz her sloganda, her grev çadırında, toprağından koparılmak istenen her bir ağacın önündeyiz!
Bu ülkenin geleceğini, karanlık yargı paketlerinin, erkek egemen gerici politikaların değil, örgütlü kadınların mücadelesi belirleyecek. Bir kez daha söylüyoruz: Korkmuyoruz, buradayız, biz varız.”


Fethiyeli kadınlar 25 Kasım Kapsamında, 23 Kasım’da Fethiye’de yürüyüş ve basın açıklaması yapmıştı.












