Temiz Hava Hakkı Platformu, zeytinlikleri maden faaliyetlerine açan kanun teklifinin ilk 11 maddesinin TBMM Genel Kurulu tarafından kabul edilmesine ilişkin açıklama yayımladı. Açıklamada, “Muğla’daki Yeniköy, Kemerköy ve Yatağan termik santrallerinin üretim yapmasına ihtiyaç yok” denildi.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) milletvekillerinin imzasını taşıyan enerji ve maden alanlarına yönelik düzenlemeler içeren “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, 13 Haziran’da Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na sunuldu.
Bununla birlikte zeytinlik alanlarda, ormanlarda ve meralarda madencilik faaliyetlerinin yapılmasını, enerji yatırımları izinlerinin kolaylaştırılmasını ve Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreçlerinin hızlandırılmasını öngören kanun teklifine karşı Türkiye’nin farklı yerlerindeki yerel mücadeleler, ekoloji örgütleri ve sivil toplum kuruluşları (STK) koordinasyon grubu kuruldu.
Kanun Teklifi, 20 Haziran’da toplamda 26 saat süren görüşmeler sonucunda Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda kabul edildi.
Öte yandan kanun teklifinin ilk 11 maddesi, ekolojistlerin ve muhalefet partilerinin eleştirilerine rağmen AK Parti’nin verdiği önergeyle teklifin 11’inci maddesindeki yeni değişiklikle TBMM Genel Kurulu tarafından kabul edildi.
“TÜRKİYE ELEKTRİK ÜRETİM KAPASİTESİNİN ÜÇTE BİRİNİ ZATEN KULLANMIYOR”
Konuya ilişkin Temiz Hava Hakkı Platformu, sosyal medya hesabından “Kömürün gerçek bedeli” başlığıyla bugün (18 Temmuz) açıklama yayımladı.
Açıklamada, kabul edilen yasa değişikliğiyle Muğla’nın Milas ilçesindeki İkizköy ve komşu köyler Karacahisar ile Çamköy’de 1500 dönüm zeytinlik alan ile 45 bin zeytin ağacının kömür madeni için yok edileceğinin altı çizildi.
Yüzlerce köylünün, toprağından koparılacağını ve göçe zorlanacağının vurgulandığı açıklamada, şu ifadeleri kullandı:
“Oysa Türkiye elektrik üretim kapasitesinin üçte birini zaten kullanmıyor. Muğla’daki Yeniköy, Kemerköy ve Yatağan termik santrallerinin üretim yapmasına ihtiyaç yok.”
Açıklamada, var olan kömür santrallerinin ne durumda olduğu hakkında şunlara dikkat çekildi:
“Yeniköy, Kemerköy ve Yatağan Termik Santralleri kuruldukları günden, 2020 yılı sonuna kadar toplamda 69 bin insanın erken ölümüne yol açtı. Ancak, bu ölümlere yol açan santrallerden kaynaklanın hava kirleticilerinin arıtılması için gerekli sistemler hâlâ eksik.”


“KÖMÜRSÜZ TÜRKİYE ŞİMDİ MÜMKÜN, ŞİMDİ GEREKLİ”
Yeniköy Termik Santrali’nin baca gazı ölçüm verilerini ilk kez yürüttükleri dava kapsamında elde ettiklerinin belirtildiği açıklamada, “Belgeler, santralin son dört yıldır yasal sınırları aşan kükürt dioksit ve azot dioksit salımıyla çalıştırıldığını gösteriyor” denildi.
Açıklamada, 1170 dönümlük kül depolama sahasının, kızılçam ormanının ortasında durduğuna dikkat çekilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“2019 sonunda tamamlanması gereken iyileştirmeler hâlâ yapılmadı. Bu alan, yeraltı sularını ve toprağı ağır metaller, radyoaktif maddeler ve diğer zararlı kimyasallarla kirletiyor. Tüm bu verilerle bu santrallere verilen hukuksuz çevre izninin iptali için açılan dava devam ediyor.”
Santrallerin hukuksuz çevre izinlerinin, adil bir yargılamayla iptal edilebilirse, santrallerin çalışmasının da durdurulacağının belirtildiği açıklamada, şunların altı çizildi:
“Temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamak İkizköylülerin de hakkı, hepimizin de. Kömürsüz Türkiye şimdi mümkün, şimdi gerekli.”
KANUN TEKLİFİNİN İLK 11 MADDESİ NE?
İlk maddeye göre, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) süreçlerinde “ÇED gerekli değildir” kararının yanlış yorumlandığı öne sürülerek şirketlerin, gerekli izinleri alabilmesi için ÇED sürecinin tamamlanması gerekliliği ortadan kaldırılıyor.
İkinci maddeyle maden sahalarının çevresel rehabilitasyonu için ödenen çevre uyum teminatlarının yerine “rehabilitasyon bedeli” sistemi getiriliyor.
Üçüncü maddede ise madencilik faaliyetleri için izin süreçleri yeniden yapılandırılıyor. İlgili kurumlar izin başvurularına üç ay içinde yanıt vermezse ek bir aylık sürenin ardından “izin verilmiş” sayılıyor.
Diğer yandan Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) talebiyle devlet ormanlarında madencilik faaliyetleri için 24 ay süreyle bedelsiz izin veriliyor; bu süre gerektiğinde 12 ay daha uzatılabiliyor.
Dördüncü maddeyle stratejik veya kritik madenler tanımı değişiyor, acele kamulaştırma uygulanabiliyor ve zorunlu maden stoku tutma yetkisi cumhurbaşkanına veriliyor.
Beşinci maddeyle ruhsat bedelinde yüzde 30 oranında indirim yapılıyor. Bunun yanında rehabilitasyon bedeli ruhsat bedelinden ayrıştırılarak ruhsat bedeli kadar bir tutarın rehabilitasyon bedeli olarak ödenmesi zorunlu hale getiriyor.
Ayrıca, ruhsat bedelinin devlet bütçesine giden pay yüzde 50’den yüzde 70’e çıkarılıyor. Bedellerin ödenmesine ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hâlinde madencilik faaliyetine son verilmesi öngörülüyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı, izin sahibi kamu kurum ve kuruluşunun bütçesinde ayırdığı ödenekleri rehabilitasyon amacıyla kullanabiliyor.
Altıncı maddeyle Teklif ile ruhsat sahiplerinin işletme ruhsat bedeli kadar rehabilitasyon bedeli ödemesi zorunlu hale getiriliyor. Tahsil edilecek işletme ruhsatı bedelinde yapılan indirim, asgari devlet hakkı miktarı da ruhsat bedelinin yüzde 50 fazlası kadar artırılıyor.
Diğer yandan krom madeni, Londra Metal Borsası’nda işlem görmediğinden, 3213 sayılı Maden Kanunu’na ekli 3 sayılı tablodan çıkarılarak genel hükümlere tabi oluyor.
Yedinci maddeyle arama ruhsatı düzenlenebilmesi için yatırım teminatı zorunluluğu getiriliyor. Ayrıca, IV. Grup madenlerin bent olarak ayrı ayrı ruhsatlandırılmasına imkân tanınabiliyor.
Sekizinci maddeyle arama döneminin sonuna kadar, üç boyutu ve miktarıyla rezervin belirlenmesi yükümlülüğü ve projede sunulan taahhüde uyulmaması hâli için teminatın iradı yaptırımı, asgari faaliyetlerin yapılmaması hâlinde ise ruhsat iptali yaptırımı öngörülüyor.
Ayrıca, programın iki yıl üst üste yüzde 50’nin altında gerçekleştirilmesi durumunda ruhsat iptal ediliyor. İşletilebilir rezerv bulunamayan durumlar için ruhsat bedeli ve ihale bedeli iade ediliyor.
Dokuzuncu maddeyle ruhsat süresinin uzatılması taleplerinin uygun bulunabilmesi için asgari üretim faaliyeti yapılması şartı getiriliyor. Bu asgari üretim şartının detaylarının ise yönetmelikle belirlenmesi bekleniyor.
Diğer yandan vadesi geçmiş borcun bulunmadığına dair belge ibrazına, rehabilitasyon bedeli iadesi başvuruları da dâhil ediliyor.
10’uncu maddeyle herhangi bir sebeple hükümden düşmüş, terk edilmiş veya taksir edilmiş bütün alanların; ihaleyle ruhsatlandırılması yerine, rezerv varlığına ilişkin herhangi bir verinin bulunmaması durumlarında alanların genel hükümlere tabi olarak ruhsatlandırılabiliyor.
Ancak, II. Grup (b) bendi ve IV. Grup maden alanlarının sahayla ilgili konum, rezerv ve geçmiş bilgiler doğrultusunda Genel Müdürlük kararıyla ihaleyle verilebiliyor.
AK Parti’nin verdiği önergeyle teklifin 11’inci maddesindeki yeni değişiklikle ise 3213 sayılı Maden Kanun‘a eklenen geçici 45’inci maddenin ikinci fıkrasında yer alan “öncelik verilmek suretiyle” ibaresinden sonra gelmek üzere, “taşınan ve taşınamayan zeytin ağacı sayısının en az iki katı zeytin ağacı ile oluşan” ibaresi eklendi.
Yapılan değişiklikle zeytinliği taşınacak olan köylülere; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından uygun görülen ya da maden sahalarının bulunduğu il sınırlarındaki KİT’lere ait taşınmazlarda yer alan zeytinlikler, değerinin yüzde biri üzerinden 20 yıl süreyle doğrudan kiralanabilecek.
Diğer yandan teklifin yürürlüğe girdiği tarihte ruhsat sahibi olan şirketlere, elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla yürüttükleri madencilik faaliyetleri için zeytinlik sahalarında izin verilebilecek. Bu iznin verilebilmesi için madencilik faaliyetinin başka bir alanda yürütülmesinin mümkün olmadığının tespiti gerekiyor ve “kamu yararı” şartı aranıyor.
Faaliyetin yürütüleceği alandaki zeytin ağaçlarının mümkün olduğunca aynı il veya ilçe içerisinde başka bir alana taşınması gerekiyor. Ancak taşınması mümkün olmayan zeytin ağaçları olması halinde bile madencilik faaliyetine izin verilebilecek. Madencilik faaliyetlerine izin verilen şirketler, taşınan veya zarar gören ağaçlar için eşdeğer büyüklükte yeni bir zeytinlik tesis etmekle yükümlü tutuluyor.