TEMA Vakfı, Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’deki Akbelen Ormanı’nı kömür madenine karşı korumak için başlatılan çadırlı nöbet alanını ziyaret ederek, nöbetin destekçisi ve takipçisi olduklarını belirtti.
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA), bugün (11 Ocak) Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de, Akbelen Ormanı’nın kömür madeni için kesilmesine karşı başlatılan çadır nöbetini ziyaret eti.
Akbelen Ormanı’nı korumak için yaklaşık dört yıldır mücadele eden ve 544 gündür aralıksız olarak çadır nöbetini sürdüren İkzköylüler, yılbaşından önce ormanda kesim yapılacağına dair duyum aldıklarını söylemiş ve nöbete çağrı yapmıştı.
TEMA Vakfı Çevre Politikaları Bölümü ve Muğla İl Temsilciliği’nden oluşan bir heyetle bugün nöbetteki köylülere yapılan destek ziyaretinde konuşan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Bildiğiniz üzere, Akbelen Ormanı’nı korumak için, verilen iznin iptaline dava açılmıştı. Ancak son çıkan bilirkişi raporunun ardından yürütmenin durdurulması kararı kaldırıldı ve bu durumda Akbelen Ormanı korumasız bırakıldı. 30 yıldır bilim ve hukukun ışığında yaptığımız çalışmalar ve bilim insanlarından aldığımız görüşler Akbelen Ormanı’nın korunması gerektiğini söylüyor” dedi.
“BODRUM, BURADA EKOSİSTEME YAPILAN YANLIŞ BİR MÜDAHALE İLE SUSUZ KALABİLİR”
Akbelen’i korumak için sayısız gerekçeleri olduğunu dile getiren Ataç, “Madencilik faaliyetleriyle sıyrılan üst toprağın ÇED’de yazılı tedbirlerle canlılığını korumasının mümkün olmadığını biliyoruz. Akbelen Ormanı’nın madencilik faaliyetlerine açılması halinde ocak kapatıldıktan sonra rehabilitasyon çalışmaları yapılsa bile, orman asla eski haline gelmeyecektir. Geçen yıl Milas’ta yürüttüğümüz hidrojeoloji çalışmamız da Akbelen’de yürütülecek bir madencilik faaliyetinin; bölgenin yeraltı su sistemini, Çamköy Suçıktı kaynağını ve Bodrum içme suyu kuyularının beslenmesini olumsuz yönde etkileyeceğini ortaya koymuştur. Yani konu sadece orman varlığımızla sınırlı değildir, su varlığımız da tehdit altındadır. Kilometrelerce uzakta olan bir Bodrum ilçesi de burada ekosisteme yapılan yanlış bir müdahale ile susuz kalabilir” ifadelerini kullandı.
“BİR KÖYÜMÜZÜN DAHA KÖMÜR MADENCİLİĞİ İÇİN YOK EDİLMESİNE GÖNLÜMÜZ RAZI DEĞİL”
2021 yılında Milas’ta çıkan büyük orman yangınları sonrasında, yaban hayatının sığınabileceği doğal alanların oldukça azaldığını hatırlatan Ataç, “Akbelen Ormanı, bölgedeki yaban hayatına ev sahipliği yapıyor. Burayı yok etmek demek gitgide azalan biyolojik çeşitliliğe daha da büyük bir zarar vermek anlamına geliyor. Bölgede kömür madenciliği için birçok köyün yok edildiğini de biliyoruz. Köylerle beraber kültürümüz, geleneğimiz, belleğimiz de yok oluyor. Bir köyümüzün daha yok edilmesine gönlümüz razı değil” dedi.
Diğer yandan Akbelen Ormanı’nın barındırdığı zeytinliklere değinen Ataç, “Zeytinliklerin maden faaliyetlerine açılması için geçtiğimiz yıl maden yönetmeliğinde yapılan değişiklik ve torba yasa teklifindeki bir madde ile bir kez daha gündeme gelmesi, bu tehdidin devam edeceğini gösteriyor. Ayrıca iklim krizinin bu denli şiddetlendiği ve felaketlerle hayatımızı etkilediği günümüzde, bu krize sebep olan fosil yakıt kullanımından acilen vazgeçmemiz gerekiyor. Kömür için yapılan yeni veya kapasite artışına ilişkin projeler Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefiyle uyuşmuyor. 2021 yılında Glasgow’da yapılan COP 26 toplantısında ormanları korumak ve ormansızlaşmanın önüne geçmek için imzalanan taahhütname de düşünüldüğünde bu taahhüdün yerine getirilmesi için Akbelen’in maden tehdidinden korunması şarttır” diye konuştu.
“TAKİPÇİSİ VE DESTEKÇİSİ OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Akbelen Ormanı’nı korumak için devam eden nöbetin ve savunmanın hem takipçisi hem de destekçisi olmaya devam edeceklerinin altını Ataç son olarak, “TEMA Vakfı olarak sekiz yılı aşkın süredir kömürlü termik santrallerin ve kömür madenciliğinin doğal varlıklarımız üzerinde yol açtığı yıkımları hem durdurmak hem de kamuoyuna duyurmak için çalışıyoruz. Başka bir yaşamın, başka şekilde enerji üretiminin mümkün olduğunu biliyoruz. 2021 yılında meydana gelen büyük orman yangınlarının yaralarını hala sarmaya çalışan Muğla’da bir ağaç daha kaybetmek istemiyoruz. Akbelen Ormanı yuvamızdır, ormanımızdan vazgeçmiyoruz” dedi.