TEMA Vakfı Türkiye’nin 24 ilinde yaklaşık 20 bin maden ruhsatının ormanlar, korunan alanlar tarım alanları ve kültür varlıkları ile ilişkisini inceledi. Yapılan açıklamada “Çalışmanın sonuçları Türkiye’nin doğal, ekonomik ve kültürel olarak her türlü değerinin, madencilik faaliyetlerinin inisiyatifine bırakıldığını gösteriyor” dendi. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç bu durumun statü ve nitelik gözetmeksizin her yerde madenciliğe izin veren mevzuatın bir sonucu olduğunu ifade etti.
Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma (TEMA) Vakfı, 2020 yılı yazında, Kaz Dağları Yöresi’nin yüzde 89’unun madenlere ruhsatlı olduğunu ortaya koyan “Kaz Dağları Yöresi’nde Madencilik” çalışmasını kamuoyuyla paylaşmıştı. Çalışmalarına devam eden Vakıf, 22 ilde daha maden ruhsatları haritalama çalışmaları gerçekleştirdi. 24 ilde yaklaşık 20 bin maden ruhsatının; ormanlar, korunan alanlar (milli park, sit alanı vb.), tarım alanları ve kültür varlıkları ile ilişkisini inceledi.
Çalışmalar, Çanakkale ve Balıkesir’den sonra Muğla, Tekirdağ, Kırklareli, Afyon, Kütahya, Uşak, Zonguldak, Bartın, Eskişehir, Karaman, Kahramanmaraş, Erzincan, Tunceli, Ordu, Tokat, Artvin, Erzurum, Bayburt, Şırnak, Siirt, Batman, Sivas illeri özelinde yapıldı.
Çalışmanın sonuçları ile ilgili yapılan açıklamada, sonuçların Türkiye’nin doğal, ekonomik ve kültürel olarak her türlü değerinin, madencilik faaliyetlerinin inisiyatifine bırakıldığını gösterdiği ifade edildi.
“MUĞLA İŞLETME SAFHASINDAKİ RUHSATLARIN EN YOĞUN OLDUĞU İLLERDEN”
TEMA Vakfı’nın çalışmalarına göre 24 il yaklaşık 20 bin maden ruhsatına bölünmüş durumda.
Açıklamada, ruhsatların büyük bölümünün ihale edilmeyi bekleyen ruhsatlar (14.967) olduğu ifade edildi. İhale ruhsatlarını ise 2.158 ruhsat ile işletme ruhsatları; 1.871 ruhsat ile arama safhasındaki ruhsatlar oluşturuyor.
İşletme safhasındaki ruhsatların en yoğun olduğu yerleri, Muğla, Sivas ve Kaz Dağları Yöresi’nin Çanakkale-Balıkesir illeri oluşturuyor.
Yapılan açıklamada her an hayata geçirilebilecek bu ruhsatların, özellikle bu illerde madencilik faaliyetleri özelinde ciddi bir tehdit olduğunu ortaya koyduğu ifade edildi.
“KÜTAHYA’NIN YÜZDE 92’Sİ MADENLERE RUHSATLI”
Çalışmanın sonuçlarına göre arama ruhsatları Siirt- Şırnak-Batman, Eskişehir ve yine Çanakkale-Balıkesir illerinde yoğunlaşıyor.
Yine TEMA Vakfı’nın çalışmasına göre ruhsatların en yoğun olduğu il, yüzde 92’si madenlere ruhsatlı olan Kütahya. Kütahya’yı, yüzde 79 ile Çanakkale-Balıkesir, yüzde 80 ile Uşak izliyor.
“24 İLİN YÜZ ÖLÇÜMLERİNİN YAZISINDAN FAZLASI MADEN RUHSATLARINA BÖLÜNMÜŞ”
Çalışmanın sonuçlarına göre 24 ilin ortalama ruhsatlılık oranının yüzde 63 olduğu belirtildi. Bu durumun ise illerin yüz ölçümlerinin yarısından fazlasının maden ruhsatlarına bölünmüş olduğunu gösterdiği ifade edildi.
Bu illerde bulunan ormanların ortalama %60’ı, tarım alanlarının ortalama %57’si, meraların ortalama %55’i, korunan alanların ortalama %57’si, potansiyel koruma alanı olması gereken alanların (Önemli Doğa Alanı) ortalama %63’ü madenlere ruhsatlı. Açıklamada “Bu sonuçlar; Türkiye’nin doğal, ekonomik ve kültürel olarak her türlü değerinin, madencilik faaliyetlerinin inisiyatifine bırakıldığını gösteriyor” dendi.
“SONUÇLAR STATÜ VE NİTELİK GÖZETMEKSİZİN HER YERDE MADENCİLİĞE İZİN VEREN MEVZUATIN BİR SONUCU”
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç; “Maden Kanunu yasalaştığı 1985 yılından bu yana 20’den fazla kez değişti. Her değişiklikle daha fazla alanda madencilik faaliyetleri yapılabilir hale geldi. Maden ruhsatlarının gerçek hayatta nerelere karşılık geldiğini değerlendirdiğimiz haritalama çalışmalarının sonuçları maalesef statü ve nitelik gözetmeksizin her yerde madenciliğe izin veren mevzuatın bir sonucu.
Ne yazık ki bu manzara bizleri doğal alanlarımız, tarım alanlarımız, meralarımız, kültür değerlerimiz ve sağlığımız konusunda büyük bir kaygı ile karşı karşıya bırakıyor. Bütüncül bir planlama yaklaşımından yoksun, kamu yararını yalnızca madenlerden yana gören, tarımsal üretimi, turizmi ve en önemlisi insan sağlığını dikkate almayan madencilik uygulamaları doğal, kültürel ve ekonomik yaşam için büyük bir tehdit oluşturuyor. Ormanlarımız, tarım alanlarımız parçalanırken, su varlıklarımız kirleniyor, tükeniyor, kültürümüz de tıpkı zeytinliklerimiz gibi köklerinden ediliyor, sağlımızı kaybediyoruz” dedi.
“MEVZUAT ORMANLARIMIZI TARIM ALANLARIMIZI, MERALARIMIZI, YABAN HAYATINI VE YAŞAM ALANLARINI KORUMAYA YETMİYOR”
Dünya çapında yoksulluk ve gıda krizi tartışmalarının yapıldığı bugünlerde doğaya ve tarım alanlarına yapılan her müdahalenin, yoksulluğu daha da derinleştireceği ve çevre adaletsizliğini artırdığını hatırlatan Ataç, “Ülkemizdeki mevzuat ne yazık ki ormanlarımızı, tarım alanlarımızı, meralarımızı, yaban hayatını ve yaşam alanlarını korumaya yetmiyor. Ne yazık ki yakın zamanda zeytinliklerimizi madenciliğe feda eden yönetmelik değişikliğini hep birlikte gördük” diyerek, yetkilileri yasal düzenlemelerle bu vahim tabloyu değiştirmeye çağırdıklarını ifade etti.