Çocuk işçiliği tarımda görünür olduğu kadar gizlenen sorunlardan biri. Çiftçi-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, çocukların tarlalarda eğitim ve sağlık haklarından mahrum bırakılmasına dikkat çekerek, sorunun nedenlerini ve çözüm yollarını Yasin Çoban’a anlattı.
Türkiye’de çocuk işçiliğine dair en güncel resmi veriler, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2019 yılında yayımladığı Çocuk İşgücü Anketi’yle duyuruldu. Ankete göre, 5-17 yaş grubunda 16 milyon 457 bin çocuk bulunduğu ve bu çocuklardan 720 bini ekonomik işlerde çalıştığı açıklanmıştı.
Çalışan çocukların yüzde 34,3’ünün yani yaklaşık 246 bininin okula devam etmediği tespit duyurulmuştu.
Sektörlere bakıldığında çocuk işçiliğinin en yoğun olduğu alan hizmet sektörü oldu. Çalışan çocukların yüzde 30,8’i yani 221 bin 760 çocuk tarımda, çalıştığı açıklanmıştı.
TÜİK yayımladığı Hanehalkı İşgücü Araştırması 2024 yılı sonuçlarına göre, 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranı yüzde 24,9 olarak gerçekleşti.
Buna göre yaklaşık 970 bin çocuk, kayıtlı işçi olarak çalışıyor. Bu verilere Meslek Eğitim Merkezi’nde (MESEM) çalışan 504 bin çocuk da eklendiğinde sayı 1.5 milyona ulaşıyor.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü dolayısıyla hazırladığı “Çocuk İş Cinayetleri Raporu”nda ise son 12 buçuk yılda en az 770 çocuk çalışırken yaşamını yitirdi. Mevsimlik tarım işçileri çocukların yüzde 74’ünün ise servis kazalarında hayatını kaybettiği açıklanmıştı.
Türkiye’de tarım sektöründe çocuk işçiliği, büyüyen bir sorun olarak varlığını sürdürüyor. Tarlalarda, seralarda, bağlarda ve bahçelerde uzun saatler boyunca çalışan çocuklar, eğitim hakkından uzak kalıyor; ağır koşullar nedeniyle sağlıkları risk altına giriyor.


Çiftçi-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, tarımda çocuk işçiliğinin nedenlerini, sonuçlarını ve çözüm yollarını Gündem Fethiye’den Yasin Çoban’a anlattı.
Tarımda çocuk işçiliğinin azaltılması için öncelikle çiftçilerin yaşam kalitelerini yükseltecek, yeterli gelir elde etmelerini sağlayacak koşulların oluşturulması gerektiğini vurgulayan Çobanoğlu, “Çünkü küçük aile tarımı yapan birçok üretici yeterli gelir elde edemediğinden hatta ürettiği ürünün kârı kendi emeğinin ücretini bile karşılamadığından dolayı özellikle hasat dönemlerinde mevsimlik işçi çalıştırma yerine kendi çocuklarını ve torunlarını çalıştırmayı yeğlemektedir” dedi.
Mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarının eğitimden uzaklaşmaması için de sendikalaşmalı ve örgütlenmesi gerektiğini ifade eden Çobanoğlu, şunları söyledi:
“Örgütlü bir mücadele ile bu sorunun üstesinden gelinir. Aslında örgütsüzlük hali küçük çiftçilerde de söz konusu. 2000’li yıllara kadar siyasi iktidarlar o günkü tarım politikalarını uygulatabilmek için çiftçileri yukarıdan aşağıya örgütlemişlerdir. Yani siyasi iktidarlar çiftçileri kontrol altında tutmak için örgütlenmelerini önayak olmuştur.”
Çobanoğlu, 2000’li yılların başında küçük çiftçilerin, iktidarların neoliberal tarım politikalarına karşı tabandan sendikalaşma çalışmalarına başladığını ve o günden bu yana fiili ve meşru bir mücadele yürüttüklerini ifade etti.
“ÇİFTÇİ ÇOCUĞUNU OKUTABİLMEK İÇİN KÖYÜNÜ VE TARIMI BIRAKIP KENTE GÖÇ ETMEK, İŞ ARAMAK ZORUNDA KALMIŞTIR”
Çiftçiler Sendikası’nın (Çiftçi-Sen) devlet tarafından yasal bir sendika olarak kabul edilmesinin ancak 2020 yılında olduğunu belirten Çobanoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Bu süre içinde siyasi iktidar Büyükşehir/Bütünşehir yasasını çıkartmış, köyleri mahalle ilan etmiş, köy okullarını, köylerdeki sağlık ocaklarını kapatmış küçük çiftçilerin çocuklarının da eğitim hakkını elinden almış, birçok genç çiftçi çocuğunu okutabilmek için köyünü ve tarımı bırakıp kente göç etmek, iş aramak zorunda kalmıştır.”
Tarımda örgütlü olmak gerektiğini ifade eden Çobanoğlu, “Siyasi iktidarın bu politikalarına karşı mücadele etmemize rağmen onları durduracak kadar örgütlenememiş olmamız nedeniyle siyasi iktidar neoliberal politikalarını değiştirmemiştir. Aynı durum mevsimlik tarım işçileri içinde geçerlidir. Onlarda örgütlü olmadığından dolayı sosyal güvenceleri olmadığı gibi, işçilik yapacakları bölgelere göçtüklerinde sağlıklı barınma, temizlik vb. koşullara erişimleri de yoktur” sözlerini kullandı.
“TALEPLER İÇİN MÜCADELE ETMEK GEREKİR”
Çocuk işçilik ile yoksulluk arasında bir bağ olduğunu söyleyen Çobanoğlu, “Bu döngüyü kırmanın yolu tüm insanların sosyal güvenceye kavuşturulması, sağlıklı toprağa, sağlıklı suya, sağlıklı iklim koşullarına, sağlık ve eğitime erişim hakkına sahip olmasından geçer. Bunun içinde bu talepler için mücadele etmek gerekir. Bu aynı zamanda yeni bir toplumsal düzen için mücadele etmektir” dedi.
Çiftçi-Sen’in çocuk işçiliğine dair somut bir çalışması olmadığını ifade eden Çobanoğlu, “Çünkü bizim üyelerimiz zaten büyük bir çoğunluğu kendi ailesinin emeğiyle üretim yapan; hatta bazen kendisi de kendi tarlasından bahçesinden arta kalan zamanında mevsimlik tarım işçiliği yapan üreticiler. Yoğun bir şekilde mevsimlik tarım işçisi çalıştıran orta ve büyük çiftçiler ise bizim örgütlenme kitlemizin dışında” dedi.