Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’deki Akbelen Ormanı’nda gerçekleşen “Büyük Akbelen Buluşması”na katılan DEM Parti Muğla Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayı Candan Süsoy, “Ben her şeyden önce burada Akbelen ve yaşam savunucusu olarak bulunuyorum. Akbelen’i savunmaktan dolayı her zaman onur duydum” dedi.
Haber: Hülya Çetinkaya – Burak Necip Başar
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’deki Akbelen Ormanı’nda 17 Mart’ta Muğla’nın farklı ilçelerinden ve Türkiye’nin farklı illerinden yurttaşlar, “Köylülere yapılan baskılara dur demek için her gün dinamitlerin patladığı Akbelen’deyiz” diyerek yeni nöbet alanında bir araya geldi.
“Akbelen’de Büyük Buluşma” için siyasi parti temsilcileri, sivil toplum örgütleri Akbelen Ormanı yeni nöbet alanında saat 11.00’den itibaren toplanmaya başladı. Etkinliğin başlaması ise yurttaşların araçlarının jandarma ekipleri tarafından nöbet alanına gelene kadar durdurulması nedeniyle daha geç başladı.
Buluşmaya katılan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Muğla Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayı Candan Süsoy Gündem Fethiye’ye konuştu.
“HER ŞEYDEN ÖNCE BURADA YAŞAM SAVUNUCUSU OLARAK BULUNUYORUM”
Süsoy, “Ben her şeyden önce, belediye eş başkan adaylığından önce burada Akbelen ve yaşam savunucusu olarak bulunuyorum. Bu süreçlerin bir kısmında olmaktan Akbelen’i savunmaktan dolayı her zaman onur duydum. Onur duymaya da devam edeceğim” ifadelerini kullandı.
Eş başkan adayı olmanın Akbelen’deki kimliğini değiştirmediğini söyleyen Süsoy, “Çünkü buradaki dostlar hepsi; çok şeyimizi paylaştığımız, nöbetlerimizi paylaştığımız, nöbet çadırlarında çaylarımızı birlikte içip türkülerimizi birlikte söylediğimiz halaylarımızı birlikte çektiğimiz dostlarım” dedi.
Süsoy, Akbelen’de gelinen süreçle ilgili söylenebilecek çok şey olduğunu belirterek, 24 Temmuz’da Akbelen’de yaşanan ağaç kesimi hakkında konuştu ve şu sözlere yer verdi:
“24 Temmuz’daki kıyımdan sonra doğa tüm canlılığıyla tüm direnciyle kendini yenilemeye başladı ve devam ediyor. İkizköylü dostlar da aynı dirençle aynı mücadele güçleriyle mücadelelerine devam ediyorlar. Biz de onların bu direnciyle mücadelelerine ortak olmak için buradayız. Her zaman da burada olmaya devam edeceğiz.”
“190 PARSELİN KAMULAŞTIRILDIĞINA DAİR BİR GÜNE UYANDIK”
Akbelen Ormanı etrafındaki tarım arazilerini içine alan 190 parsellik alanın 12 Mart 2024’te Cumhurbaşkanı Kararı ile kamulaştırılmasına değinen Süsoy, “Geçtiğimiz günlerde 190 parselin kamulaştırıldığına dair bir güne uyandık hep birlikte. O süreç içerisinde hepimiz çok üzüldük” dedi.
Süsoy, “Ancak iki gün sonra bu kararın geri alındığını duyduk. Seçim sürecinde alınan iptal kararının samimiyetinin ne boyutlara ulaştığına ya da samimi olup olunmadığına dair bekleyeceğiz ve göreceğiz diyorum” ifadelerini kullandı.
“MUĞLA’NIN ÇOK BÜYÜK SORUNLARI VAR”
Süsoy, çevre mücadelesinin birinci öncelikte olduğunu çünkü Muğla’nın büyük sorunları olduğunu söyleyerek, “Ancak bu sorunların bir kısmının bu ekokırım ve doğa talanı, ekolojik talan kaynaklı olduğunu ben gayet iyi biliyorum” sözlerine yer verdi.
Termik santrallerin yeraltı su kaynaklarını kullanarak kuruttuğunu belirten Süsoy, “Termik santrallerin Bodrum Yarımadası’nın büyük bir kısmının su problemini çözebilecek oranda su tükettiğini biliyoruz” ifadelerini kullandı.
Süsoy, termik santrallerin 1996 yılından bu yana yasal olmayan bir şekilde faaliyetlerine devam ettiğini aktararak, termik santrallerin karşısında olacağını vurguladı ve şu sözleri dile getirdi:
“Biz bunun karşısında ve bundan sonra imara açılması düşünülen ya da kamulaştırılması düşünülen alanlar karşısında her türlü hukuk mücadelesinin içerisinde olacağız. Bu hukuk mücadelesini verecek olan halkla, dostlarla da birlikte mücadeleye devam edeceğiz.”
“DEM PARTİ; EKOLOJİ, DEMOKRATİK VE KADINA ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR POLİTİKA YÜRÜTÜYOR”
Partisi’nin yürüttüğü politikalar hakkında bilgi veren Süsoy, “DEM Parti her türlü politikasıyla, paradigmasıyla; ekoloji, demokratik ve kadına özgürlükçü siyaset dendiği zaman bunları sonuna kadar savunan ve bunların üç ayağında birbirine son derece sağlam bastığı bir politika yürütüyor” dedi.
DEM Parti’nin tutumu dolayısıyla ekoloji ve kadın mücadelesini ayrı tutmanın imkansız olduğunu söyleyen Süsoy, “Hepsi birlikte yürüyen mücadeleler. Bu mücadelelerin başında ekoloji mücadelesi geliyor” ifadelerini kullandı.
Süsoy, ekoloji mücadelesinde ‘Kıyılar halkındır, kıyılar halkın kalmalıdır’ dediklerini belirterek, “Örneğin Fethiye’de, Datça’da her yerde… Muğla’nın denize kıyısı olan her ilçesinde bu mücadeleler hep devam etmekte” sözlerine yer verdi.
“KIYILARDAKİ KİRA SÖZLEŞMELERİNİN TAMAMINI İPTAL ETMEK İSTİYORUZ”
Kıyılardaki kira sözleşmelerinin tamamını iptal etmek istediklerini dile getiren Süsoy, şu ifadelere yer verdi:
“Tamamını iptal etmek istiyoruz çünkü kıyılar halkındır. Suya ulaşım; doğanın, insanların, canlıların tüm canlıların en doğal hakkıdır. Bu nedenle termik santrallere karşı mücadelemizi sonuna kadar devam ettireceğimizi söylüyoruz.”
Ayrıca Süsoy, “Muğla’daki ekoloji mücadelesinin en uç noktasından en sonuna kadar her şekilde takipçisi olacağız ama nasıl? Bunu özellikle vurgulamak istiyorum çünkü bizim yerel yönetim anlayışımız hiçbir zaman sandıkla ve idare binaları ile sınırlı değil” dedi.
Süsoy, yerel yönetim anlayışlarının halkla birlikte çözümler üretmek olduğunu söyleyerek demokratik kitle örgütleriyle birlikte olacaklarını belirtti ve son olarak şu ifadeleri kullandı:
“Sorunların çözümlerini birlikte üreteceğiz ve birlikte çözümlere ulaşmak için yol alacağız. İşte bunun için güçlüyüz. Bunun için çalışmalarımız iyi gidiyor. Halkla birlikte, hep birlikte biz sadece onların bir görevlisi olabiliriz belki. Biz birlikte yapacağız, birlikte başaracağız ve Muğla’yı özellikle bu ekolojik talana asla ve asla teslim etmeyeceğiz.”