SOL Parti Muğla İl Başkanlığı halk kürsüsü kurdu. Muğlalı yurttaşlar, halk kürsüsünde sorunlarını dile getirdi.
SOL Parti Muğla İl Başkanlığı, “Zamları, pahalılığı, harami düzenini reddet” sloganı ile Muğla’da halk kürsüsü kurdu. Sınırsızlık Meydanı’nda kurulan halk kürsüsünde yurttaşlar; sorunlarını dile getirirken, “Emeğin ve özgürlüğün Türkiye’sini kurmak için solda birleşelim” başlıklı basın açıklaması da yapıldı.
ANKA’dan Esma Turan’ın haberine göre, Halk kürsüsünde konuşan SOL Parti üyesi Tarık Akın, “İşçileri, köylüleri, emekçileri yoksulluğa mahkum eden bu iktidarı reddediyoruz. Yüz binlerce genci işsiz bırakıp umudunu ve hayallerini ezerek yarattıkları bu geleceksizliği reddediyoruz. Ülkeyi her gün yeni bir felakete sürükleyen bu rejimi reddediyoruz. Bu rejimi bir an önce yenmek için birleşiyoruz” ifadelerini kullandı.
“HALKIN VERECEK TEK KURUŞU DAHİ YOKTUR”
SOL Parti MYK Üyesi Ozan Sürer ise konuşmasında, AK Parti iktidarı süresince halkın hiçbir şey kazanmadığına vurgu yaparak, “Türkiye’nin içerisinden geçtiği bu ağır koşullarda elbette ki milyonlarca insan mağdur, milyonlarca insan geçim sıkıntısı içerisinde. Ancak ve ancak iktidar sözcüleri halkın bu feryadı karşısında ifade ettikleri, ‘efendim abartmayınız.’ Türkiye’de olduğu gibi dünyada da büyük bir kriz söz konusu. ‘Hamdolsun Türkiye’nin içerisinden geçtiği koşullar abartılacak değil.’ Dediler ki, ‘birlikte kazandık, bu zor süreci de hep birlikte göğüsleyeceğiz’ dediler. AKP iktidarı boyunca bu halk hiçbir şey kazanmadı. Halkın verecek tek kuruşu dahi yoktur. Şayet bu zor günleri atlatmak için bir seçenek arıyorlarsa, biz buradan söyleyelim, köprüleri, otobanları, hiç uçak inmeyen havalimanlarına aktardıkları, halkın cebinden aktardıkları milyonlarla zengin ettikleri var gitsinler onlarsa alsınlar. 5’li çete müteahhitlerden alsınlar. Yapılması gerekenler açıktır. Başta enerji şirketleri olmak üzere kamuya ait araziler, madenler, köprüler, derhal ama derhal kamulaştırılmalı, halkın denetimine açılmalıdır. Halkın denetimine açılması da yetmez. Çalan çırpan herkesten hesap sorulmalıdır. Türkiye ne kadar yağma ve talanla baş başa kalsa da kendi öz kaynakları, kendi öz gücü ile bu sorunları alabilme potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla kapatılan fabrikalar tekrar açılmalıdır. İstihdam olanakları tekrar yaratılmalıdır” dedi.
“KORKUNÇ KARANLIK GÜNLER YAŞIYORUZ”
Muğla’nın Fethiye ilçesinden Ali Zercek isimli esnaf ise, “Geçtiğimiz pandemi sürecinde esnaf olarak oldukça sıkıntılı günler yaşadık. Esnaf arkadaşların yüzde 80’i bile kirasını ödeyemediler. Herkes borçlarla, kredilerle süreci geçirmeye çalışıyor. Son dönemde de elektrik zamlarından dolayı oldukça zor dönemler bekliyor. Aylık ortalama bin 500 civarı elektrik faturası ödüyordum. Sanırım bu sene 5 binin altında elektrik faturası gelmeyecek. Bu sene için biraz umutlarımız var. Sanki bu sene turizm biraz daha iyi olacakmış gibi duyumlar alıyoruz. Bunlar her sene aktarılan şeyler. Umarız bu sene iyi bir sezon geçiririz. Biraz kendimizi toparlama şansımız olur. Turizm esnafı olarak korkunç karanlık günler yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
“TÜM KIYILARDA CİDDİ BİR TAHRİBAT İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Halk kürsüsünde söz alan Jeoloji Mühendisleri Odası Bodrum Temsilcisi Mustafa Erdoğan, “Ben size özellikle kıyılar ile ilgili çektiklerimizi anlatmak istiyorum. Bodrum, Marmaris, Akyaka, Fethiye, Datça… Tüm kıyılarda ciddi bir tahribat ile karşı karşıyayız. Biz mühendis odaları olarak elimizden geldiğince onlarla ilgilenmeye çalışıyoruz. Ekoloji, özellikle Türkiye çapında Muğla’da tahribat ile karşı karşıya kaldığımız bir alan. Milas Akbelen’de ciddi anlamda köylüler aylardır kendi bölgelerinin yok edilmesini engelleme çalışıyorlar. Bizler, mühendis odaları davalarla, bunun önüne geçmeye çalışıyor” ifadeleriyle kıyılarda yaşanan sorunlara dikkat çekti.
“KAŞIKLA VERİP KEPÇEYLE ALDILAR”
Turizm çalışanı Müjgan Bilge, elektriğe yapılan zamlara tepki göstererek, “Biz çalışanlar açısından öteden beri yaşam daha da çekilmez hale gelmektedir. Biz emeği ile geçinenler her geçen gün daha da ağırlaşan şartları göğüslemek zorunda kalmaktayız. Son yapılan zamlar, özellikle elektrik zamları şu kış gününde artık yaşamlarımızı işkenceye dönüştürmektedir. Ayaklarımın üzerinde duramaz ve ailemin geçimini sağlayamaz hale geldim. Çok şey istemiyorum. İnsanca onurunla yaşayacağım bir ücret istiyorum. Zamlar ve enflasyonla, aldığım ücretin bir anda yok olmasını istemiyorum. Orada itibardan tasarruf olmaz diyenler biz emekçilerin onurlu yaşam haklarımızı ve itibarımızı düşünüyorlar mı? Bu zamlar ve enflasyon karşısında ücretlerimize yapılan artışlar yok oldu gitti. Kaşıkla verip kepçeyle aldılar” dedi.
“YERİME BİR BANKACI HANIMEFENDİYİ ALDILAR”
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden 2017 yılında ihraç edilen öğretim görevlisi Gözde Özdikmenli, psikoloji bölümünde tek öğretim görevlisi olduğunu ve ihracından sonra yerine bir bankacıyı aldıklarını ifade ederek, “Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde öğretim görevlisiydim. 2017 Nisan ayında görevimden kanun hükmünde kararname ile ihraç edildim. Sebebi barış bildirisine imza atmadı. Bu nedenle bizi ihraç ettiler. Tamamen keyfi uygulamalar yaptılar. Ben bundan dolayı hükümeti, Bakanlar Kurulu’nu elbette ki suçlu buluyorum. Ancak kurumumdan buna göz yuman, bizim isimlerimizi veren insanlar bence benim gözümde birinci dereceden suçlu insanlardır. Ödüllerini de aldılar. O zamanki dekan şimdi yine üçüncü kez dekan oldu. O zaman bizi ihraç listesine yazanlardan biri Türk Dili Profesörü olmasına rağmen, Mimarlık Fakültesi’ne dekan ettiler o adamı. Çok kızgınım. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin yaptığıdır bu. 5 yıldır ben çalışamıyorum. Psikoloji bölümünden tek öğretim görevlisiydim. Yerime bir bankacı hanımefendiyi aldılar” ifadelerine yer verdi.