Gündem Fethiye’nin siyasette kadın olmak konusunda sorularını yanıtlayan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, kadınlarının parlamentoda bir temsil sorunu yaşadığını ve bunun uygulanan politikalardan kaynaklandığını söyledi. Nazlıaka, siyasetin erkekler için daha uygun bir alan olarak görülmesinin ise toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklandığını vurguladı.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla Gündem Fethiye kadın hakları mücadelesinin farklı başlıklarını konu alan söyleşi dizisine devam ediyor. CHP 24, 25 ve 26’ncı Dönem Milletvekili, CHP Parti Meclisi Üyesi ve CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka Gündem Fethiye’nin siyasette kadın olmak konusundaki sorularını yanıtladı.
“PARLAMENTODA KADIN TEMSİLİNİN GERİLEMESİNİN NEDENİ UYGULANAN POLİTİKALARDIR”
Nazlıaka, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) kadın temsili eksikliği ve kadınların siyasete katılımının önündeki engellere dair şunları söyledi: “1934 yılından bu yana 23 genel seçim yapıldı. Toplam 11 bin 385 milletvekili Meclis’te görev yaptı. Bugüne kadar olan kadın milletvekili sayısı 598 yani sadece yüzde 5 oranında temsil edildik. Oysa Türkiye’de kadınlar Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 5 Aralık 1934 tarihinde seçme ve seçilme hakkını kazandı. 1935 yılında gerçekleşen seçimlerde kadınlar akın akın sandıklara koştu, o yıl 17 kadın milletvekili Meclis’e girdi. 1936 yılında yapılan ara seçimle birlikte kadın milletvekili sayısı 18’e yükseldi. O zamanki parlamenter sayımıza göre bu oran yüzde 5’e denk geliyordu ve parlamentoda kadın temsil oranı açısından dünyada ikinci sırada yer alıyorduk. Aradan 87 yıl geçti ve ülkemiz Birleşmiş Milletler Kadın Birimi ve Parlamentolar Arası Birlik tarafından hazırlanan rapora göre, 129. sıraya geriledi.
Bu gerilemenin nedeni, kadınların başarısızlığı ya da parlamentoda temsil edilmek istememeleri değil; uygulanan politikalardır.”
“NE BİR EKSİK NE BİR FAZLA MECLİS’TE EŞİT TEMSİL İÇİN MÜCADELEMİZ SÜRECEK”
TBMM’deki kadın temsili sorununu çözmek adına kadın kotası gibi uygulamaların çözüm olup olamayacağına dair Nazlıaka şunları dile getirdi: “Partimiz, kadınların karar organlarında seçilme şansının kısıtlı olduğu farkındalığıyla hareket ederek, ‘Türkiye’yi özgür kadınlar ülkesi haline getirme’ amacıyla yola çıktı. Siyasette kadınların eşit temsil edilmesi amacıyla, 300’e yakın kadın örgütünün görüşlerini alarak, kadın milletvekillerimiz ve ilgili akademisyenlerle yapılan çalışmalar ışığında bir kanun teklifi hazırladık. Hazırladığımız teklifte ‘denklik’ ve ‘fermuar sistemi’ düzenlemeleriyle genel ve yerel seçimlerde aday listelerinin yarısında kadınların yer almasının sağlanmasını amaçladık. Genel Başkan’ımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk imzacısı olduğu ve grubumuzdaki tüm milletvekillerinin ortak imzasıyla TBMM Genel Başkanlığı’na verdik.
Kanun teklifimiz AKP ve MHP gruplarının oylarıyla reddedildi. Kim eşitlikten yana kim değil, çok net gördük. Sanmasınlar ki eşitlik mücadelemizden vazgeçeceğiz! Ne bir eksik ne bir fazla Meclis’te eşit temsil için mücadelemiz sürecek.
Kadın erkek eşitliği, çağdaş ve demokratik bir toplum olmanın en önemli belirleyicisidir. Kadın erkek eşitliği, temel bir haktır. Kadınlar ve erkekler, toplumsal yaşamın her alanında eşit haklara sahip olmalıdır. Biz bu bilinçle hareket edeceğiz ve mutlaka bu topraklarda kadın erkek eşitliğini sağlayacağız. İlk seçimlerden sonra dostlarımızla iktidara geldiğimizde kanunu uygulamaya koyacak ve kadın erkek eşitliğini parlamentoda sağlayacağız.”
“ERKEKLER İÇİN MEVZU YAPILMAYAN NİTELİK, KADIN SİYASETE GİRMEK İSTEDİĞİNDE GÜNDEME GETİRİLİYOR”
Siyasetin erkelerin alanı olduğuna dair algı konusunda ise Nazlıaka, bu noktada asıl sorunun toplumsal cinsiyet ayrımında yattığını söyledi: “Erkekler için mevzu yapılmayan nitelik, kadın siyasete girmek istediğinde gündeme getiriliyor. Parti toplantılarının koşulları erkeklerin hayatında bir sorun oluşturmazken, evdeki çocuk, eş ya da hastanın bakımını üstlenmek zorunda kalan kadın siyasete zaman ayırmakta zorlanıyor. Siyasetin erkek işi olduğu, kavgacı olmayan kadının siyasette tutunamayacağı algısı yaratılıyor. Kadınlar politikaya girme konusunda ilgisiz ya da yetersiz değil. Asıl sorun toplumsal cinsiyet ayrımında yatıyor. Aile kurumunun yapısını incelediğimizde, kadınların büyük bir çoğunluğu eşlerinin, çocuklarının ve yaşlıların ihtiyaçlarını karşılamak zorunda bırakılıyor. Aile kurumundaki erkek egemen bakış açısı kadını eve hapsediyor.
Kadınlar hayatın her alanında var ve etkinler. Toplumun yarısını oluşturan, yarısını da dünyaya getiren kadınların katılımcı olmadığı bir ortamda demokrasiden söz edemeyiz. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve siyasette eşit temsili öngören kanunumuzu uygulamaya koyduğumuzda bu sorunu çözeceğiz.”
“SİYASETTE HAK ETTİĞİ TEMSİL ORANINA ULAŞAMAYAN KADINLAR, ERİL DİL NEDENİYLE SİYASETTEN UZAKLAŞTIRIYOR”
Siyasetin ve meclisin eril dilini ve bu dile karşı kadınların tutumunu ise Nazlıaka şöyle değerlendirdi: “Siyasette hâkim kılınan eril dil, şiddet ve ayrımcılık içeriyor. Siyasette hak ettiği temsil oranına ulaşamayan kadınlar, eril dil nedeniyle siyasetten uzaklaştırıyor. Siyasetin içerisindeki bazı kadınlar ise eril dile savaş açmak yerine, eril dili kullanarak siyasette var olmaya çalışıyor. Bu bakış açısını çok yanlış buluyorum. Toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanıp, siyasette kadın sayısı arttığında eşitlikçi söylemi hakim kılacağımıza inanıyorum. Kadınların varlığı eril dili yok edecektir.”
“İYİ PARTİ LİDERİNİN KADIN OLMASI BİZLERİ ÇOK MUTLU EDİYOR”
Nazlıaka, gençlerin siyasette güçlü temsilcilere ihtiyacı olduğunu, Millet İttifakı ortağı İYİ Parti liderinin kadın olmasının kendileri mutlu ettiğini ifade etti: “Millet İttifakı ortağımız Sayın Meral Akşener’in siyasetteki varlığını çok önemsiyorum. İYİ Parti liderinin kadın olması bizleri çok mutlu ediyor.
Kadın haklarını korumak ve kadın-erkek eşitliğini sağlamak amacıyla rol modeller önemli bir yere sahiptir. Rol model seçimini başarı, güç, şöhret, ilgi alanı gibi birçok faktör oluşturuyor. Geleceğin ve bugünün mimarı olan gençlerin, siyasette güçlü temsilcilere ihtiyacı var. Bu nedenle kadın liderlerin sayısı artmalı.”
“ERKEK SİYASETÇİ GÜNLERCE SAHA ÇALIŞMASI YAPTIĞINDA ‘BAŞARILI’ İLAN EDİLİRKEN, KADIN AYNI DAVRANIŞI SERGİLEDİĞİNDE ‘ÇOCUĞUNU İHMAL EDEN ANNE’ OLARAK NİTELENDİRİLİYOR”
Nazlıaka son olarak, mesleklerin kadın ve erkek mesleği olarak ayrıştırılmasını eleştirerek, siyasetin erkekler için daha uygun bir alan olarak görülmesinin nedeninin toplumsal cinsiyet eşitsizliği olduğunu vurguladı: “Meslekler kadın ve erkek mesleği olarak ayrıştırılıyor. Erkek doktor olur, kadın hemşire; erkek mühendis olur, kadın mimar; erkek itfaiyeci olur, kadın öğretmen gibi bu örnekleri çoğaltmamız mümkündür. Bu örnekleri verirken bir mesleği asla diğerinden üstün ya da aşağı görmüyorum. Bu bakış açısının tek sebebi toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir.
Siyasetin de erkekler için daha uygun görülmesinin nedeni, toplumsal cinsiyet eşitsizliği… Sabahlara kadar süren toplantılar, seyahatler, yorucu saha çalışmaları, Meclis’te sabaha kadar süren genel kurul toplantıları şeklinde uzayıp giden bir liste var. Kadının bu alanda etkin olması için ev içinde yüklenmek zorunda kaldığı sorumluluklarından arındırılması gerekiyor. Erkek siyasetçi günlerce saha çalışması yaptığında ‘başarılı’ ilan edilirken, kadın aynı davranışı sergilediğinde ‘çocuğunu ihmal eden anne’ olarak nitelendiriliyor. Erkek egemen bakış açısı her yerde karşımıza çıkıyor.”