Muğla 3. İdare Mahkemesi, Sinpaş GYO’nun Muğla’nın Marmaris ilçesindeki Kızılbük Devremülk ve Otel Projesi’ne verilen “ÇED gerekli değildir” kararının, projenin çevreye verdiği zararı ve entegre bir tesis olmasını göz önünde bulundurarak iptal edilmesine karar verdi.
Marmaris Milli Parkı sınırları içinde kalan, Sinpaş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın (GYO) yaptığı Kızılbük Thermal Resort Otel ve Devremülk projesine Muğla Valiliği tarafından verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” kararının iptali istemiyle, 11 Ekim 2021’de açılan davada karar verildi.
Muğla 3. İdare Mahkemesi, proje için verilen ÇED gerekli değildir kararının iptaline karar verdi.
Marmaris Kent Konseyi sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda “Yaşam alanlarımızı savunduğumuz onurlu mücadele hukukta karşılığını buldu. Muğla 3. İdare Mahkemesi Sinpaş’a ÇED sürecini tamamlamadan inşaatına devam edemezsin, ekolojik yıkım yapamazsın dedi” ifadelerini kullandı.
Konsey, bugün (4 Ağustos 2022) saat 13:00’te İçmeler’de Marmaris Belediyesi önünde bir araya geleceklerini duyurarak, Marmaris Belediyesi’nin projeye verdiği ruhsatların iptal edilmesi taleplerini yineledi.
OTEL VE DEVRE MÜLK PROJESİNİN BİRBİRİYLE ENTEGRE OLDUĞUNA KARAR VERİLDİ
Projenin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecini başlatmak için hazırladığı ve 13 Ağustos 2021 tarihinde “ÇED gerekli değildir” kararı verilen Proje Tanıtım Dosyası’na göre projenin 2 etaptan oluştuğu ifade edilmişti. Burada, “Sinpaş GYO A.Ş. tarafından Muğla İli, Marmaris İlçesi, İçmeler Mah. Kızılkum Mevkii’nde, (2518 nolu parsel) 2 etaptan oluşan 205 Odalı Otel ve 1407 Adet Devremülk (Konut) yapılması planlanmaktadır.” İfadelerine yer verilmişti.
Fakat 7 Ocak 2022 tarihli Gayrimenkul Değerlendirme Raporu’na göre projenin yapı ruhsatı bulunan 4 etabı olduğu ifade edilmişti.
Açılan davada davacılar, projenin ÇED süreçleri açısında 3 unsurda oluştuğu ifade ederek Proje Tanıtım Dosyası’nda bu unsurların her biri ayrıymış gibi değerlendirmeye tabi tutulduğu söyledi. Otel ve devremülklerin bütün olan projenin parçaları olduğu ve bir haftalık kullanım süresi öngörülen devre mülklerin esasen otel odası gibi değerIendirilmesi gerektiğinin gerekliliği dile getirildi.
Mahkeme, yapılması planlanan devre mülk projesinin devre tatil olarak değerlendirilmesi gerektiğine ve otel ile devremülk projesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğine karar verdi.
Buna göre proje konusu tesisin oda sayısı 205 + 1407 =1612 olarak değerlendirildi ve “Oteller, tatil köyleri ve/veya turizm kompleksleri ve benzeri, (500 oda ve üzeri) eşik değerinin aşılması nedeniyle de ilgili yönetmelik ‘Çevresel etki değerlendirmesine tabi projeler’ kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, turistik amaçlı oda sayısının 205 Odalı Otel ve 1407 devre mülk olmak üzere 1612 olduğu, kanaatine varıldığı, otel ve devre mülk projesinin birbiriyle entegre olduğu ve birlikte değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.” ifadelerine yer verildi.
MAHKEME İNCELENEN TÜM BAŞLIKLARDA ŞİNPAŞ’IN DOĞAYA ZARAR VERDİĞİNİ KABUL ETTİ
Kararda 30 Aralık 2021 tarihinde yapılan bilirkişi incelesinin sonuçları ile doğru orantılı olarak şu ifadelere yer verildi:
- PTD dosyasında alandaki flora ve faunaya ait canlı türlerini korumayı taahhüt etmesine rağmen bunlara uyulmadığı ve alandaki bitkilerin yok edildiği ve faunaya ait habitatların tahribat gördüğünün tespit edildiği,
- Bölgede korunması gereken endemik türlerin olduğu, buna rağmen alanda yaşayan canlı tür ve çeşitliliği bakımından yeterli bilimsel araştırmayı içermediği,
- Yine alandaki canlıların doğal yaşamına zarar verilerek tahribata uğratılmış olduğu, ayrıca proje sahibi şirket tarafından verilen tüm taahhütlere rağmen bu alanda yaşayan canlıların korunmasına ilişkin herhangi gerekli bir önlem ya da önlemlerin alınmadığının tespit edildiği,
- Bu durumun biyolojik ve çevresel değerlerin ve ekolojik dengenin tahribine, bozulmasına ve yok olmasına neden olacağı,
- Proje alanı, Marmaris Milli Park sınırları içinde yer almakta olduğu, bu nedenle, Marmaris Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Revizyon Plan Raporu hükümlerinde belirtilen hususlara uymak mecburiyetinde olduğu, ÇED gerekli değildir belgesine müstenit olan Proje Tanıtım Dosyasında, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün uygun görüşünün bulunmadığı, proje alanındaki inşaat faaliyetlerinin, Uzun Devreli Gelişme Revizyon Planı Rapor hükümlerine uygun olmadığı,
- Dava konusu olan ÇED gerekli değildir konusunda kıyı kenar çizgisi ve kısmen de olsa denize yapılan dolgu dikkate alındığında konunun değerlendirilmesi ve denizel ekosistem üzerinde oluşturulabilecek etkinin tekrar ele alınması gerekliliği bulunduğu hususunun ve tüm bu verilerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda;
- Çevresel etki değerlendirilmesi raporu hazırlanmasın uygun olacağı kanaatine varılarak, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
“DOĞA VE EKOSİSTEM ÜZERİNDE CİDDİ BİR TAHRİBAT MEYDANA GELMİŞTİR”
Açıklanan gerekçeli kararda 30 Aralık 2021 tarihinde yapılan bilirkişi incelemesinin sonuçlarına yer verildi. Projenin şehir ve bölge planlama disiplini çerçevesinde incelendiği başlıkta projenin Milli Park sınırları içinde yer aldığı vurgulanarak, “Keşif sırasında çekilen fotoğraflardan da görüleceği üzere doğa ve ekosistem üzerinde ciddi bir tahribat meydana gelmiştir. Çevreyi kirletmeyecek önlemler alınmamıştır” dendi.
Keşif sırasında dava konusu alandan çekilen fotoğraflarda kıyı ve sahil şeridinde inşaatların bulunduğunun görüldüğü söylenerek, “Kıyı Yasası’na göre; kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz. Kıyılarda, kıyıyı değiştirecek boyutta kazı yapılamaz; kum, çakıl vesaire alınamaz veya çekilemez. Kıyılara moloz, toprak, curuf, çöp gibi kirletici etkisi olan atık ve artıklar dökülemez.
Ancak keşif sırasında yapılan gözlemlere göre projenin uygulandığı alanda bu yasaklara dikkat edilmemiştir. Yapılan yapıların 3621 sayılı Kıyı Kanunu kapsamında değerlendirilebilmesi için ÇED kararının verilmesi gereklidir” dendi.
“EKOLOJİK DENGENİN BOZULMASINA YOL AÇACAK TAHRİBATLARIN OLUŞTUĞU BELİRLENMİŞTİR”
Aynı başlıkta şu ifadelere yer verildi: “ÇED kararının verilmesi ve proje alanında doğal yapıya en az zarar verecek şekilde önlemlerin alınması gereklidir. Ancak keşif sırasında yapılan gözlemlerden doğal yapıya ciddi ölçüde zarar verildiği tespit edilmiştir.
Milli Parklar Kanunu’nda açıkça ifade edildiği üzere bu alanlarda tabii ve ekolojik denge ve tabii ekosistem değeri bozulamaz ve her türlü müdahaleler ile çevre sorunları yaratacak işlemler yapılamaz. Ancak keşif sırasında yapılan gözlemlerde ekolojik dengenin bozulmasına yol açacak tahribatların oluştuğu belirlenmiştir.”
Ayrıca devre mülk projesinin devre tatil olarak değerlendirilmesi gerektiği ve otel ile devremülk projesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varıldığı ifade edildi.
“NÜFUSUN İHTİYAÇ DUYDUĞU DONATI ALANLARINA İLİŞKİN BİR PLANLAMA YAPILMAMIŞ”
Proje çevre mühendisliği ve çevre mevzuatları çerçevesinde değerlendirildiğinde her bir devre mülkün tek oda olarak tanımlanması durumunda proje konusu tesisin oda sayısının “205 + 1407 =1612” şeklinde olacağı tekrar edildi.
Diğer yandan, projenin imar planında konut alanı olarak gösterilen alanların oluşturacağı nüfusun ihtiyaç duyduğu donatı alanlarına ilişkin bir planlama yapılmamış olduğu söylendi.
Bilirkişi raporunda keşif sırasında yoğun bir hafriyat işleminin yapıldığının gözlendiğini söylenerek, “Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak emisyon hesaplarının yapılmamış olduğu, 9 adet esakavatör görülmesine rağmen projede 2 eskavatör için hesaplama yapılmış olduğu tespit edilmiştir” ifadelerine yer verildi.
Bu durumun ise inşaat aşamasında oluşacak toz ve gaz emisyonları açısından Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği hükümleri ile uyumsuzluk oluşturacağı belirtildi.
“PROJENİN KAPAK GÖRSELİNDEKİ İSKELELER İLE İLGİLİ PROJE TANITIM DOSYASINDA HİÇBİR BİLGİ YOK”
Bilirkişi raporunda kıyı kullanım durumu ile ilgili olarak ise proje tanıtım dosyasındaki kapak sayfasında yer alan üç adet iskele ve çeşitli kıyı tesislerine dikkat çekilerek, bu yapılar hakkında proje tanışım dosyasında hiçbir bilginin yer alamadığı söylendi.
“BİTKİLERİN YOK EDİLDİĞİ VE FAUNAYA AİT HABİTATLARIN TAHRİBAT GÖRDÜĞÜ TESPİT EDİLMİŞTİR”
Projenin biyoloji disiplini çerçevesinde değerlendirilmesi konusunda ise raporda şu ifadeler yer aldı: “Hem Proje Tanıtım Dosyası’ndaki bilgiler çerçevesinde hem de alan ile ilgili literatür çalışmaları incelendiğinde; proje alanının olduğu bölgedeki Flora ve Fauna elementlerinin içerisinde Endemik, Kesin koruma altına alınan fauna türleri veya Koruma altına alınmış fauna türleri olduğu görülmüştür.
Proje Tanıtım Dosyası’nda alandaki flora ve faunaya ait canlı türlerini korumayı taahhüt etmesine rağmen bunlara uyulmadığı ve alandaki bitkilerin yok edildiği ve faunaya ait habitatların tahribat gördüğü tespit edilmiştir.
Sonuç olarak tüm bilgiler değerlendirildiğinde bölgede korunması gereken endemik türlerin olduğu, buna rağmen alanda yaşayan canlı tür ve çeşitliliği bakımından yeterli bilimsel araştırmayı içermediği, yine alandaki canlıların doğal yaşamına zarar verilerek tahribata uğratılmış olduğu, ayrıca proje sahibi şirket tarafından verilen tüm taahhütlere rağmen; bu alanda yaşayan canlıların korunmasına ilişkin herhangi gerekli bir önlem ya da önlemlerin alınmadığı tespit edilmiştir. Tüm bunlar biyolojik ve çevresel değerlerin ve ekolojik dengenin tahribine, bozulmasına ve yok olmasına neden olacaktır. Bu sebeplerden dolayı ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’ nın Biyoloji (flora ve fauna) disiplini çerçevesinde uygun olmadığı görüşü/kanaatindeyim.”
“DEMİR KAPI İLE PARSEL DIŞINDAKİ YOL KAPATILARAK MİLLİ PARK ALANINA ZARAR VERİLDİ”
Dava konusu alanın orman mühendisliği disiplini çerçevesinde değerlendirildiğinde bilirkişi, yapıların konumu tayin edildiğinde ‘bitki örtüsüne ve doğal yapıya en az zarar verecek şekilde yapılması zorunludur’ ilkesine uyulmadığını ve arazinin topografyasının değiştirildiğini söyledi.
Ayrıca dava konusu parsel dışında, orman alanındaki yolun üzerinde oluşturulan cep şeklindeki yerlere de konteynır, inşaat malzemesi depolama, iş makinesi parkı ve demir kapı ile yolun kapatılarak Milli Park alanına zarar verildiği söylendi.