Muğla’nın Datça ilçesinde açıklama yapan Şezlongsuz Datça İnisiyatifi, “Şezlongsuz Datça istiyoruz. İstiyoruz çünkü, yaşam alanımız kıyıların işgali ve haklarımızın gaspedilmesinin şezlongla başlayan ve ötesine geçen bir sürecin ürünü olduğunu biliyoruz” dedi.
Şezlongsuz Datça İnisiyatifi, Muğla’nın Datça ilçesinde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. İnisiyatif Datça Kaymakamlığı ile görüşmelerinde kıyılardaki kira sözleşmelerinin hukuksuz olması dolayısıyla fesh edilmesi istediklerini açıkladı.
“KIYILARDAKİ KİRA SÖZLEŞMELERİ FESHEDİLMELİ”
İnisiyatif, yaptığı basın açıklamasında, “Kıyılardaki kira sözleşmelerinin hukuksuz olması dolayısıyla fesh edilmesi, aksi takdirde suç duyurusunda bulunulacağını içeren dilekçelerimizi teslim ederek, Datça Kaymakamlığı ile yaptığımız görüşme sonrasında, şezlongsuz Datça talebimizi basın açıklaması ile paylaştık” dedi.
Açıklamada “Şezlongsuz Datça istiyoruz” diyen İnisiyatif, “İstiyoruz çünkü, yaşam alanımız kıyıların işgali ve haklarımızın gaspedilmesinin şezlongla başlayan ve ötesine geçen bir sürecin ürünü olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullandı.
Kıyılarla birlikte yaşam alanlarına da el koyulduğu belirtilen açıklamada, “Gözümüzün önünde, günden güne, canlı-cansız tüm doğal varlıkların ortaklığına dayalı yaşam alanlarımıza el konulduğunu, özel mülkleştirildiğini görüyoruz. Bu sürecin simgesi haline gelmiş, aynı zamanda sürecin fiilen de işlemesinin yolu ‘şezlong’tan geçiyor. Bunun son yirmi-yirmibeş yıldır hayatımıza giren, kıyılarla birlikte yaşamımızı da işgal eden bir olgu olduğunu fark etme zamanımız geldi de geçiyor” denildi.
“KIYI KIYI OLMAKTAN ÇIKTI İNŞAAT OLDU”
Kıyıların inşaat haline geldiği belirtilen açıklamada, “Şezlongtan önce, kıyıların; insan ihtiyaçları için kullanılmasını biliyorduk. Gündelik alışkanlığımız havlularımızın kıyılara serilmesi, üstünde güneşlenilmesiydi. Bunu yaparken, kıyıların doğal örtüsü olan kumları hissetmeyi ister, bunu olağan görürdük. Önce şezlonglar geldi, sonra kıyıların metal ahşap platformlarla kaplanması… Kıyı kıyı olmaktan çıktı, inşaat oldu. Deniz kumları, platformların altında kaldı” ifadeleri kullanıldı.
Şezlongun bir gelişmişlik göstergesi olmadığı duyurulan açıklamada, “Oysa biz deniz olmayan şehirlerde bile hep aynı slogan etrafında toplanıyorduk: Kaldırım taşlarının altında kumsal var… Kıyıların bizim dışımızdaki canlıların ve cansız doğal varlıkların yaşam alanı olduğunun daha çok farkındayız artık. Şezlongun bir gelişmişlik göstergesi olmadığını, işgalin ve doğal yaşamın tahrip edilmesinin bir simgesi olduğunu yaşadıklarımız, yaşananlar ortaya koydu” belirlemesi yapıldı.
“KIYI KİRALAMALARI HUKUK DIŞI”
Şirketlerin “kıyı kiralamaları”nın hukuk dışı olduğu vurgulanarak, “Tam da bu duygu, istek üzerine başladı kıyıların işgali. Bunun üzerine kuruldu hukuk tanımaz, kamu yönetimi birimleri tarafından kurulan şirketler, bu şirketlerin hukuk dışı ‘kıyı kiralamaları’. Bu kiralamalar sadece hukuka aykırı olmakla kalmadı, temel haklarımızı da kullanılamaz hale getirdi” denildi.
Anayasa’da kıyıların herkese açık olduğunun belirtildiği hatırlatılarak, “Kıyıların ortak varlık, hepimizin varlığı olması nedeniyle Anayasa’da haklarımız arasında yer alıyor, kıyıların herkese açık olduğu belirtiliyor. Yasa da Anayasa’daki bu temel hak kabulünü tekrarlıyor, yurttaşlar olarak haklarımıza sahip çıkıyoruz. Haklarımızın her alanda gasp edildiği pek çok örneği her gün yaşıyoruz. Örneğin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması nasıl Anayasa’ya aykırı ve kadınlar hiçbir zaman sözleşmeden çıkılmasını kabul etmediyse, kıyıların işgal edilmesini; parayla girilen yerler haline gelmesini de kabul etmedik, etmiyoruz, etmeyeceğiz. Yine havlularımızı kıyılara serip üzerinde uzanacağız” ifadeleri kullanıldı.
“DENİZİ, KIYILARI, YAŞAM ALANLARIMIZI SAVUNUYORUZ”
Açıklamanın sonunda “Biz tüm bu hak gasplarına, işgallere karşı mücadele eden Datçalıları; Muğla’da, bütün Türkiye’de bu mücadeleyi sürdüren Muğla Çevre Platformu’nu unutmuyoruz. Denizi, kıyıları, yaşam alanlarımızı savunuyoruz; bugün Datça’dan sesimizi yükseltiyoruz; Şezlongsuz Datça istiyoruz. Bu isteğimizi hem bizim adımıza işlem yapan kurumlara, hem tüm Türkiye halkına duyuruyoruz” denildi.