LGBTİ+ haklarının yerel medyada daha görünür olması amacıyla bir haber dizisine başlayan Gündem Fethiye, Muğla’da Onur Haftası’na yönelik engellemelere dair Psikolog ve KIYIDA Eş Sözcüsü Sedat Yağcıoğlu ile konuştu.
Haber: Yasin Çoban
LGBTİ+ların hak ve eşitlik taleplerinin kamuoyunda daha çok yer bulmasıyla, medyada LGBTİ+lara yönelik nefret söylemi de artarak devam etti. Kaos GL Derneği’nin 2009 yılından bu yana lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve intersekslerin (LGBTİ) medyada yer alış biçimlerini ve medyadaki ayrımcı söylem, nefret söylemi, nefret suçu ve önyargıya dikkat çektikleri “Medya İzleme Raporu” bu durumu ortaya koyuyor.
Yerelde hak odaklı yayıncılık yapan Gündem Fethiye olarak, LGBTİ+ların yerel medyada daha görünür olması sağlamak, LGBTİ+ların hak ve eşitlik taleplerini dile getirmeleri konusunda alan açmak ve taleplerinin karar alıcılara ulaşabilmesini sağlamak için bir haber dizisine başlıyoruz. Bu haber dizisinde öncelikle bu alanda çalışma yapan örgütlere, hak savunucularına ve LGBTİ+lara mikrofon uzatacağız.
Serinin bu bölümünde Psikolog ve Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı (KIYIDA) Eş Sözcüsü Sedat Yağcıoğlu Gündem Fethiye’nin sorularını yanıtladı.
“SİYASİ İKTİDARIN LGBTİ+’LARA YÖNELİK AÇIK NEFRET SÖYLEMLERİ, LGBTİ+’LARIN KAMUSAL ALANDA VAR OLMA VE PROTESTO HAKLARINI DA ÖNEMLİ ÖLÇÜDE ENGELLEDİ”
Muğla’nın Datça ilçesinde, 20 Haziran 2022 tarihinde LGBTİ+ Onur Haftası dolayısıyla düzenlenmek istenen etkinliklere Datça Kaymakamlığı tarafından 30 gün süreyle yasak getirilmişti. Ayrıca, 21 Haziran 2022 Datça LGBTİ+ Onur Haftası etkinliğine polis müdahale etmişti. Daha sonrasında yaşanan yasaklama süreçleri devam etmişti.
Bu yasaklamaların nedenlerine ilişkin soruyu yanıtlarken KIYIDA Eş Sözcüsü Sedat Yağcıoğlu, Muğla’daki süreci anlamak için biraz daha ulusal bakmak gerektiğini dile getirdi.
Yağcıoğlu, soruyu yanıtlarken şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’de LGBTİ+’ların kamusal alandaki ilk eylemi olan, iki trans kadının 1987’de Gezi Parkı’ndaki açlık grevinden, yine Gezi Parkı Direnişi sonrası 2013’te Taksimde yüzbinlerce kişinin katıldığı onur yürüyüşlerine kadar önemli bir tarih var aslında.”
2015 yılından itibaren başlayan yasakların ve ardından kapsamı ile şiddeti artan engellemelerin, LGBTİ+’ların örgütlenme ve ifade özgürlüğü önünde ciddi bir engel oluşturduğunu belirten Yağcıoğlu, “Siyasi iktidarın muhafazakâr tabanını konsolide etme amacıyla, LGBTİ+’lara yönelik açık nefret söylemleri, pikniklerden şenliklere kadar uzanan yasaklamalar, Türkiye’nin herhangi bir yerinde LGBTİ+’ların kamusal alanda var olma ve protesto haklarını da önemli ölçüde engelledi” dedi.
Yalnızca yürüyüşlerin değil kültür sanat etkinliklerinin de sansürlendiğini söyleyen Yağcıoğlu, “Kadıköy Kaymakamlığı, ikincisi düzenlenecek olan MUBI Fest İstanbul 2024’ün açılış filmi Queer’in gösterimini 7 Kasım 2024 tarihinde yasaklanmıştı. Yasaklanma gerekçelerindeki ‘toplum barışını tehlikeye atacak provokatif içerik’ ve ‘güvenlik sağlama’ ifadeleri, merkezi iktidarın LGBTİ+ları ve cinsiyet / cinsel yaşam özgürlüğünü nasıl hegemonik heteroseksist bir alana hapsettiğini göstermesi açısından önemli” sözlerini kullandı.


“PEK ÇOK BASKIYA KARŞI VERDİĞİMİZ MÜCADELEDE OLDUĞU GİBİ, LGBTİ+ HAKLARI ALANINDA DA LUBUNYALARLA OMUZ OMUZA VERMEMİZ ŞART”
Yağcıoğlu, Onur Yürüyüşleri ve diğer LGBTİ+ etkinliklerinin ancak yereldeki LGBTİ+’ların, aktivistlerin ve demokratik güçlerin desteğiyle gerçekleştirilebildiğini ifade etti.
Muğla’da da bu konuda bir araya gelme çalışmaları olduğunu belirten Yağcıoğlu, “Sanırım şimdilik, kamusal görünürlük imkanları yeterli değil ancak son yıllardaki pek çok baskıya karşı verdiğimiz mücadelede olduğu gibi, LGBTİ+ hakları alanında da lubunyalarla omuz omuza vermemiz şart” ifadelerini kullandı.
“MUĞLA’DAKİ EKOLOJİ MÜCADELESİ VE DİĞER MÜCADELELER GÖKKUŞAĞI ALTINDA BULUŞTUĞUNDA, BURADA DA BİR ONUR YÜRÜYÜŞÜ DAHA MÜMKÜN GELECEKTİR”
Yağcıoğlu, Muğla’da en güçlü direniş alanlarından birinin ekoloji mücadelesi olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Örneğin, Muğla’daki ekoloji mücadeleleri ve yaşam savunucuları, LGBTİ+’ların yaşadığı sorunları görmeye başladığında, yani ekoloji mücadelesi ve diğer mücadeleler gökkuşağı altında buluştuğunda, burada bir Onur Yürüyüşü daha mümkün hale gelecektir.”
“MERKEZİ POLİTİKALARDA DEĞİŞİKLİK YAPTIRAMAYACAĞIMIZ SÜRECE, BU HAK İHLALLERİNİN MAALESEF DEVAM EDECEĞİNİ ÖNGÖRÜYORUM”
Daha önce Onur Haftası kapsamında Datça’da düzenlenmek istenen kutlama çalışmalarının kolluk kuvvetlerinin müdahalesiyle engellenmesine dair Yağcıoğlu değerlendirmelerde bulundu: “2022 yılında, Datça’da ilk kez gerçekleştirilecek olan Onur Haftası’nın başlangıç gününden başlayarak 30 günlük LGBTİ+ etkinliklerine Datça Kaymakamlığı tarafından yasaklama getirilmiş ve bu yasak kararı gerekçe gösterilerek, ilk etkinlik olan film gösterimine polis müdahale etmişti.”
2023 yılında 10 gün süreli olarak LGBTİ+ etkinliklerinin yasaklandığını hatırlatan Yağcıoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Takip edebildiğim kadarıyla bu sene bir yasaklama kararı çıkmadı ancak zaten bir etkinlik planı da yoktu. Bir etkinlik planlanmış ve kamuoyuna duyulmuş olsaydı, yine yasak kararı çıkardı diye değerlendiriyorum. Biraz önce de bahsettiğim gibi, sonuçta bu merkezi iktidarın tamamen hukuksuz tasarrufu, yerellerde de mülki amirlikler tarafından görev kabul ediliyor ve merkezi politikalarda değişiklik yaptıramayacağımız sürece, bu hak ihlallerinin maalesef devam edeceğini öngörüyorum”
“BİRLEŞİK MÜCADELEYLE BU HUKUKSUZLUĞA DUR DENİLEBİLİR”
Muğla’daki yasaklara ilişkin ise Yağcıoğlu son olarak şunları söyledi:
“Detayları incelenebilir ancak özellikle Ankara’daki yasaklama kararları, ifade özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle – yanılmıyorsam Anayasa Mahkemesi (AYM ) tarafından – iptal edildi. Buna rağmen, hukuksuzluğu Anayasa Mahkemesi’nce de teyit edilmiş bu baskıcı yasaklama kararları ve kolluk marifetiyle zorla baskılanması devam edecek gibi görünüyor. Muğla’nın da bu genel durumdan bağımsız olamayacağını görüyoruz. Ancak tüm direniş alanlarında olduğu gibi, bu konuda da birleşik mücadeleyle bu hukuksuzluğa dur denilebilir. Belki de yeşilin ve mavinin kenti Muğla, böylelikle gökkuşağının diğer renkleri altında özgürce yaşama şansı bulur.”