“Muğla İklim Değişikliğini Konuşuyor” başlıklı çalıştayın sonuç bildirgesinde, kuraklık, gıda güvencesinin tehdidi, aşırı meteorolojik olaylar, afetler, orman yangınları ve deniz seviyesinin yükselmesi gibi iklim değişikliğinden en çok etkilenecek alanların şehirler olduğu belirtildi.
Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin 27 Ekim 2022’de gerçekleştirdiği “Muğla İklim Değişikliğini Konuşuyor” başlıklı çalıştayın sonuç bildirgesi açıklandı. Çalıştay bildirgesi iklim değişikliğinin etkileri; kentler ve toplum, ekolojik sistemler ve orman yangınları, tarım ve turizm olmak üzere dört ana başlıkta ele alındı.
SERA GAZI SALINIMLARININ YÜZDE 80’İ KENTLERDE
Küresel ısınma ve iklim değişikliği ile ilgili tespitlerin yer aldığı çalıştayın sonuç raporunda çözüm önerileri de yer aldı: “İklim değişikliği küresel bir sorun olmakla birlikte, küresel ısınmanın nedeni olan sera gazlarının kaynağına mikro ölçekte baktığımızda, kentlerde yürütülen insan faaliyetlerinin sera gazı emisyonlarının doğrudan ve dolaylı kaynağı oldukları görülmektedir. Dünyada iklim değişikliğine yol açan küresel sera gazı salınımlarının yüzde 80’inden kentlerin sorumlu olduğu görülmektedir. Küresel ısınmaya yol açan sera gazları büyük ölçüde kentlerde sanayi, konut ve trafikte gösterilen faaliyetlerden kaynaklanmaktadır. Doğal kaynakların yaklaşık yüzde 75’i ve üretilen toplam enerjinin yüzde 73’ü kent merkezlerinde tüketilmektedir. Öte yandan, kentler kuraklık, gıda güvencesinin tehdidi, aşırı meteorolojik olaylar, afetler, orman yangınları ve deniz seviyesinin yükselmesi gibi iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden en çok etkilenecek alanlardır. Bu nedenle kentler iklim değişikliğinde başrole sahip olup, iklim değişikliğinin kent ölçeğinde yerel yönetimler tarafından ele alınıyor ve değerlendiriliyor olması iklim değişikliği ile etkili mücadele açısından büyük önem taşımaktadır. Muğla ve ilçelerinin karşılaşacağı iklim değişikliği kaynaklı bu etkilere karşı direncini artırmak amacıyla etkin ve iklime uyumu dikkate alan bir şehir planlamacılığının benimsenmesi gerekmekte olup, bu kapsamda doğayla dengeli, doğal ve kırsal alanları koruyan bir kentsel büyüme sağlanmalıdır. Kırsal ve tarımsal arazilerin üzerinde kentleşme baskısı yaratılmaması ve yeşil alanların korunması, Muğla’yı iklim değişikliğine karşı dayanıklı kılacak önemli önlemlerden bazılarıdır.“
MUĞLA ORMAN YANGINLARI AÇISINDA BÜYÜK RİSK ALTINDA
Bildirgede iklim değişikliği sonucu önümüzdeki yıllarda orman yangınları açısından Muğla’nın büyük risk altında olduğu söylendi. Bildirgede; “İklim değişikliğinin etkilerinin sıklık ve şiddetinin artması sonucu, gelecek yıllarda orman yangınları ilimiz için önemli bir iklim riski olarak karşımıza çıkacaktır. Bu nedenle, ciddi seviyelerde biyo çeşitlilik ve doğal varlık kaybına yol açan orman yangınlarına karşı yangın olduktan sonra müdahale yerine işbirliği içerisinde ilgili tüm kurumlarca yangınları önleyici tedbirlerin alınması gerekmektedir. İlimizde orman yangınlarını önlemek amacıyla, yangın risk haritaları ve eylem planları hazırlanmalı, orman alanlarına yapılacak tesislerde yangın risk değerlendirmesi yapılmalıdır” denildi.
ENERJİ VE MADEN PROJELERİ ORMAN YANGINLARI KADAR TEHLİKELİ
Sonuç bildirgesinde ormanlarımızın enerji ve maden projeleri için geri dönüşü olmayacak şekilde talan edilmesinin önlenmesinin en az orman yangınları ile mücadele kadar önemli olduğu belirtildi. Bildirgede “İlimizin en önemli sera gazı yutakları olan orman alanlarını tehdit eden tek unsur maalesef orman yangınları değildir. İlimizdeki orman alanlarının yüzde 60’ına maden arama izni verilmiş olup bu izinlerin büyük kısmı işletme ruhsatına dönüşmekte ve orman varlığımız biyoçeşitlilik ve ekosistemi yok sayan kontrolsüz ve sürdürülebilir olmayan bir talan ile karşı karşıya bırakılmaktadır. İklim krizine karşı Muğla’nın dayanıklılığını artıran en önemli doğal varlığımız olan ormanlarımızın enerji ve maden projeleri için geri dönüşü olmayacak şekilde talan edilmesinin önlenmesi en az orman yangınları ile mücadele kadar önemli olup Türkiye olarak ulusal düzeyde iklim değişikliğine uyumun hedeflendiği bir ortamda, uygulanan tüm politika ve mevzuatlar da bu hedef ile uyumlu olması gerekmektedir” ifadeleri yer aldı.