Fethiye’nin Deprem Dosyası | Gündem Fethiye’nin sorularını yanıtlayan Şehir Plancısı Birol Keski, Fethiye Devlet Hastanesi ve Özel Lokman Hekim Esnaf Hastanesi’nin yer aldığı bölgede zemin sıvılaşması riskinin bulunduğunu ifade ederek, “Deprem anında hasar almamış olsalar dahi bu yapılara ulaşım sağlayacak yollar ortadan kalkacağından hizmet verebilmeleri mümkün olmayacaktır” dedi.
Haber: Burak Necip Başar
6 Şubat 2023’te gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerde 50 binin üzerinde yurttaş yaşamını yitirmişti.
Gündem Fethiye, 11 ili doğrudan etkileyen depremlerin birinci yılında Muğla’nın Fethiye ilçesinin deprem dosyasını hazırladı.
Haber dizisinin ikinci bölümünde Şehir Plancısı Birol Keski, Gündem Fethiye’nin sorularını yanıtladı.
Tarihsel kaynaklara göre deprem ve tsunami gibi doğal afetlerin Fethiye’de çok kez yaşandığını söyleyen Keski, “Akdeniz içerisinde, büyük depremler üretebilecek çok sayıda aktif fay hattı ve volkanlar bulunmaktadır. Büyük depremler ve volkan patlamaları su kütlelerini harekete geçirebileceğinden kıyılarda tsunamilerin oluşma ihtimali de azımsanmamalıdır” dedi.
“55 ADET DEPREM VE TSUNAMİ FELAKETİ TARİHSEL KAYITLARA GEÇİRİLMİŞ DURUMDADIR”
Keski, Fethiye bölgesinde yaşanan depremleri şu şekilde anlattı:
“M.Ö. 1630 yılında Thera Volkan Patlaması sonucu oluşan tsunami dalgaları Girit, Didim ve Fethiye’de 10 cm kalınlığında bir kum tabakası bırakmıştır.
M.S. 365 yılında Minos Medeniyeti’nin de sonunu getiren ve Fethiye’nin de içinde bulunduğu Helenik Yay Fayı 8-8.5 büyüklüğündeki bir deprem ve tsunami oluşturmuş, Fethiye kıyılarında da harabiyetler oluşturmuştur.
M.S. 1303 yılında yine Helenik Yay üzerindeki aktif fayın ürettiği 8 büyüklüğündeki büyük deprem tsunami oluşturmuş, Girit, Rodos, Fethiye ve İskenderiye gibi yerleşmelerde büyük harabiyetlere yol açan doğal felaketler yaşatmıştır.
Fethiye’de 1957 yılında 7.4 büyüklüğünde yaşanılan deprem de dahil olmak üzere M.Ö. 1380 tarihinden günümüze kadar büyüklüğü 6.5 ile 8.5 arasında değişen toplam 55 adet deprem ve tsunami felaketi tarihsel kayıtlara geçirilmiş durumdadır.”
FETHİYE’NİN HANGİ BÖLGELERİNDE ‘ZEMİN SIVILAŞMASI’ RİSKİ BULUNUYOR?
Olası bir depremde Fethiye’nin kıyı kesimlerinde zemin sıvılaşması meydana gelebileceğini ifade eden Keski, şunları söyledi:
“Fethiye ilçe merkezinde genel olarak bakıldığında alüvyonel, kumlu ve zemin suyunun yüksek olduğu bir alana yerleşmiş durumdadır. Foça Mahallesi’nin kıyı bölümü, Akarca Mahallesi, Babataşı Mahallesi ve Tuzla Mahallesi ile Cumhuriyet Mahallesi ve Kesikkapı Mahallesi’nin kıyıya yakın bölümleri, depremlerde oluşacak zemin sıvılaşmasından dolayı Fethiye’deki diğer alanlara göre daha fazla etkilenecek alanlardır.”
“ADETA SUYUN ÜZERİNDE YAŞIYORUZ”
Keski, Fethiye Körfezi’ne dökülen derelerin, zemin suyunun yüksek olduğunun bir göstergesi olduğuna dikkat çekti ve şöyle devam etti:
“Fethiye’de bahsedilen mahallelerde adeta suyun üzerinde yaşıyoruz diyebileceğimiz zemin suyunun çok yüksek olduğunun en büyük göstergesi, Fethiye Körfezi’ne dökülen Susambeleni ve Murt Deresi ile 18 adet drenaj ve tahliye kanallarının mevcudiyeti ve aktif olarak çalışmalarıdır” dedi.
ZEMİN SIVILAŞMASI RİSKİNİN EN YÜKSEK OLDUĞU BÖLGEDE 45 BİN KİŞİ YAŞIYOR
Zemin sıvılaşması riskinin yüksek olduğu kıyı bölgelerinde 45 bin kişinin yaşadığını söyleyen Keski, ilçenin yapı yoğunluğu ile birlikte yapı yaşının da en yüksek olduğu bölgelerin bu yerleşim alanları olduğunu söyledi.
Keski, “Bahsedilen mahalleler özellikle Adnan Menderes Bulvarı, Muğla Makası, İnönü Bulvarı, Atatürk Caddesi ve Çarşı Caddesi’nin çevrelediği sahile kadar olan tüm alanlar zemin sıvılaşmasının en yüksek olduğu alanlardır” ifadelerini kullandı.
“ULAŞIM İMKANI SAĞLANAMAYACAĞINDAN AFET YARDIMLARI YAPILAMAYACAKTIR”
Depremlerde, zemin sıvılaşması tehlikesi olan bölgelerdeki yapıların diğer alanlardaki yapılara göre daha fazla etkileneceğini söyleyen Keski; yapılarda zeminle birlikte kayma, dalma, batma, yıkılma gibi sonuçlar ortaya çıkacağını belirtti.
Altyapı ve üstyapının bu bölgelerde kullanılamaz hale gelebileceğinin altını çizen Keski, şu ifadelere yer verdi: “Kentsel teknik altyapı hizmetleri (elektrik, su, kanalizasyon, internet, yollar) hasar görecek, yapı yıkılmasa dahi hasarlı yapılara ulaşım sağlayan yollar büyük hasar alacak veya batarak yok olabilecek ve ulaşım imkanı sağlanamayacağından afet yardımları yapılamayacaktır.”
“ULAŞIM SAĞLAYACAK YOLLAR ORTADAN KALKACAĞINDAN HİZMET VEREBİLMELERİ MÜMKÜN OLMAYACAKTIR”
Fethiye Devlet Hastanesi, Özel Lokman Hekim Esnaf Hastanesi, 1 Numaralı Sağlık Ocağı, Acil Yardım Birimi, Belediye, Kaymakamlık ve bazı okullar gibi kamu yapılarının depremlerde zemin sıvılaşması riskinin yüksek olduğu alanlarda yapıldığını söyleyen Keski, deprem anında bu yapıların hasar göreceklerini ifade etti.
Fethiye’nin en büyük iki hastanesinin de içinde bulunduğu yapıların depremde hasar almasa bile bu yapılara ulaşımın mümkün olmayacağını söyleyen Keski, “Bahsedilen yapılar, yapım teknikleri ve güçlendirme teknikleri uygulamaları sonucu deprem anında hasar almamış olsalar dahi bu yapılara ulaşım sağlayacak yollar ortadan kalkacağından hizmet verebilmeleri mümkün olmayacaktır” dedi.
“KAMU HİZMETİ SAĞLAYAN YAPILARIN ZEMİN SIVILAŞMA TEHLİKESİ OLAN ALANLARDA YAPILMAMASI GEREKİR”
Keski, kamu hizmeti sağlayan yapıların zemin sıvılaşma tehlikesi olan alanlarda yapılmaması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
“Bu alanlarda zorunlu olarak kamu yapılarının yapılması gerekiyorsa, zemin sıvılaşmasının önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması, zemin iyileştirmesinin yapılması, yapının sağlam zemine oturtulması amacıyla temel yöntemlerinin belirlenmesi ve inşaat aşamasında kullanılacak yapı elemanlarının/malzemelerinin mühendislik çalışmalarına ve deprem yönetmeliklerine göre titizlikle seçimi ve kontrollerinin hassasiyetle yapılması gibi unsurlar yerine getirilmelidir.”
“ZEMİN SIVILAŞMASINDAN DOLAYI OLUŞACAK DOĞAL FELAKETLERDEN KURTULMANIN YÖNTEMİ YAPILAŞMALARI ENGELLEMEKTİR”
Keski, zemin sıvılaşmasından kurtulabilmenin yolunu ise şu şekilde açıkladı:
“Zemin sıvılaşmasından dolayı oluşacak doğal felaketlerden kurtulmanın başlıca yöntemi, zemin seviyesinin sıvılaşma riskinin olduğu yer altı su seviyesinin yüksek olduğu alüvyonel, nemli ve kumlu alanlardaki yapılaşmaları engellemektir.”
ZEMİN SIVILAŞMASI NEDİR?
Keski, zemin sıvılaşmasının tanımı şu şekilde yapıyor:
“Zemin sıvılaşması, deprem esnasında, yer altı su seviyesi altındaki tabakaların, geçici olarak mukavemetlerini kaybederek, katı yerine sıvı gibi davranması durumudur. Sıvılaşma, taneciklerin arasındaki boşlukların suyla dolu olduğu alüvyonel, nemli ve kumlu topraklarda gerçekleşir. Kum gibi taneciklerden oluşan toprağın yapısında büyük boşluklar bulunur. Bu nedenle tanecikler sıkıca birbirine bağlı değildir. Aralarında su dolu büyük boşluklar bulunan toprak, güçlü bir sarsıntıya maruz kaldığında, yerçekimi etkisiyle sıkışmaya başlar. Ancak suyun bu sırada dışarıya çıkması için yeterli zaman yoktur. Bu durumda tanecikler arasındaki suyun basıncı artar. Basınç yeterince yükseldiğinde, tanecikler suyun içinde serbest bir şekilde hareket etmeye başlar. Sonuçta toprak sıvı gibi davranır. Deprem esnasında da bu zeminler (alüvyonel, nemli ve kumlu) üzerindeki yapılarda zemin sıvılaşmasından dolayı kayma, batma, yan yatma, yıkılma gibi felaketler oluşturur.”