Öğrenci Veli Derneği, öğrencilerin karnelerini aldığı 2021-2022 eğitim öğretim yılının sonunda Milli Eğitim Bakanlığı’na karne verdi.
Öğrenci Veli Derneği, bugün sona eren 2021-2022 eğitim öğretim yılında genel olarak yaşananları ve bakışlarını öğrenci velileri olarak paylaşmak için Türkiye genelinde farklı şehirlerde basın açıklaması yaptı ve Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) karne verdi.
“ÇOCUKLARIMIZ SU İHTİYAÇLARINI SAĞLIKSIZ TUVALET ÇEŞMELERİNDEN KARŞILAMAK ZORUNDA KALIYOR”
Muğla’nın Fethiye ilçesinde dernek adına açıklamayı okuyan Fehime Korkma Bingöl, eğitimdeki kronikleşmiş sorunların koronavirüs pandemisinde daha da derinleştiği ve 2021-2022 eğitim öğretim yılında bu sorunlara yenilerinin eklendiği ifade etti. Bingöl yaşanan sorunları şu şeklide dile getirdi:
“Anne babalar çocuklarına harçlık verememekte, beslenme çantalarına bir dilim ekmekten başka bir şey koyamamaktadırlar. Çocuklarımız kantinlerde 2,5 ila 4 TL aralığında olan 500 ml suyu alamadığı için su ihtiyaçlarını sağlıksız olan tuvalet çeşmelerinden karşılamaktadır.
Yetersiz ve dengesiz beslenmeleri nedeniyle çocuklarımızda algı düşüklüğü, bilişsel yetilerinde gerileme, fiziksel gelişimlerinde yavaşlama, kansızlık gibi birçok sağlık sorunları yaşamaktadırlar.”
Açıklamada veliler olarak merkezi yönetimden çocuklar için ücretsiz öğle yemeği ve okulda kaldığı süre boyunca sağlıklı su verilmesini talep edildi.
“OKULA ULAŞIM ÜCRETSİZ OLMASINI TALEP EDİYORUZ”
Bingöl bir diğer sorunun ise eğitime ulaşmak konusunda yaşandığını ifade etti ve şunları söyledi: “Çocuklarımız, eğitim sistemimizden kaynaklı olarak evlerinden uzak bölgelerde okula gitmek zorunda kalmaktadır. Dolayısıyla eğitime ulaşabilmek için servis kullanmak zorundadırlar. Servis araçlarının denetimsizliği ve servis şoförlerinin eğitimsizliği kazalara yol açmakta ve çocuklarımızın yaşamlarına mâl olmaktadır.
Geride bıraktığımız eğitim öğretim yılı bunun acı örnekleriyle doludur. Konuyla ilgili, veliler olarak, eğitim hakkının bir parçası olan okula ulaşım ücretsiz olmasını, servis araçlarının bakımlı ve en fazla 5 yıllık araçlar olmasını, araç içi güvenlik önlemlerinin alınmasını, servis şoförlerinin eğitimli olmasını ve en önemlisi sıkı bir denetim mekanizması olmasını ısrarla talep ediyoruz.
Köyde yaşayan çocuklarımızın okullaşma oranının düşmesinde en önemli uygulama taşımalı eğitimdir. Köy okulları açılmalı ve taşımalı eğitime son verilmelidir.”
“MEB MAARİF VAKFI’NA 2 MİLYAR LİRA AKTARIRKEN YIKILAN OKUL BİNALARI ÖDENEKSİZLİK NEDENİYLE YAPILMIYOR”
Bingöl yıkılan ve yenisi yapılmaya okul binalarına ilişkin olarak şunları ifade etti: “Depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle yıkılan okulların çok uzun zamandır yapılmadığını görüyoruz. Bunun gerekçesi olarak ödeneksizlik nedeniyle ihalelerin iptal edildiği duyumlarını alıyoruz. Ancak diğer taraftan Maarif Vakfı’na 2 milyar liranın da Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden aktarıldığını biliyoruz. Öncelikli olan çocuklarımızın eğitimi, geleceğidir; hiçbir şey bunun önüne geçmemelidir. Bakanlığın farklı tercihleri nedeniyle, yıkılan okullar uzun zamandır yapılmadığından başka okullarla birleştirilmiş, dolayısıyla sınıf mevcutları artmış ve ikili eğitim uygulamasına geçilmiştir. Bu durum hem öğrenciler hem öğretmenler hem de okul yönetimlerini sıkıntıya sokmaktadır.”
“BAKANLIK DİNİ YAPILARLA İŞ BİRLİĞİ HALİNDEDİR””
Bingöl, Mili Eğitim Bakanlığı’nın dini yapılarla iş birliği haline olduğunu vurgulayarak bu durumu şu şeklide eleştirdi: “Eğitim öğretim faaliyetlerini yürütmek devletin asli görevidir. Devlet bu görevini Milli Eğitim Bakanlığı aracılığı ile yerine getirir ve bu görevini hiçbir kuruma, dini/siyasi yapıya ve kişilere devredemez; devredilmesi eğitim öğretim birliği yasasını ihlaldir. Oysa Bakanlık müfredatın içeriğinin yeniden oluşturulmasından, ailesinden uzakta eğitim gören çocukların barınma sorununa kadar eğitimin her alanında dini yapılarla iş birliği halindedir. Tarikat, cemaat ve dini vakıflarla yapılan protokoller gereği; eğitim formasyonu olmayan, eğitim bilimine uzak kişiler okullarda çocuklarımızın beyinlerini yıkamaya çalışmaktadır.
Özellikle üniversite öğrencilerinin farklı şehirlerde eğitim gördüğünü dile getiren Bingöl, Bakanlığın barınma sorununa kayıtsız kalarak öğrencilere dini yapıların yurtlarından başka seçenek bırakılmadığını ifade etti ve şunları söyledi:
“Devlet yurtları da dini yapıların yurtlarından farklı değildir. Bu yurtlar da dini yapılara terk edilmiştir. Son zamanlarda bu yurtlarda, intiharlar, şüpheli ölüm olayları artmıştır. Bu yıl içerisinde Türkiye genelinde 136 intihar ve şüpheli ölüm olayı yaşanmıştır. Sadece son iki ayda Antalya’da bir Üniversite yurdunda 4 öğrencinin intihar ettiği iddiası basında yer aldı. Yurtlarda kalan çocuklarımız devlete emanettir, bu sorumluluğun da Bakanlığa ait olduğunu Sayın Bakan’a Hatırlatmak isteriz.
Çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak gibi bir hedefi olan ülkenin, bu hedefe ulaşmasının yegâne yolu laik, bilimsel, kamusal, parasız eğitimdir. Ancak görüyoruz ki, eğitim bilimine aykırı olduğu halde zorunlu din eğitimi ana sınıfları seviyesine kadar indirildi.”
“MESEM PROJESİYLE ÇOCUK EMEĞİNİN SÖMÜRÜLMESİ YASAL HALE GETİRİLEREK MEŞRULAŞTIRILMAKTADIR”
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’nün aldığı kararla 2021-2022 döneminden itibaren ülke genelinde çok sayıda Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde (MTAL) bünyesinde Mesleki Eğitim Programı (MESEM) açılmıştı.
Bingöl proje ile ilgili şunları dile getirdi: “Mesleki ve teknik eğitimi iyileştirme adı altında hayata geçirilen MESEM projesiyle çocuk emeğinin sömürülmesi yasal hale getirilerek meşrulaştırılmaktadır. Bu projeyle asıl amaçlanan, çocuklarımıza mesleki ve teknik eğitim vererek onlara meslek edindirmek, iş güç sahibi yapmak değil, çocuk emeğinin sömürülmesinin önünü açarak sermayeye ucuz işgücü sağlamaktır.”


MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NA KARNE VERİLDİ
Açıklamanın devamında ise Bingöl, öğrencilerin karne aldığı günde Milli Eğitim Bakanlığı’na karne verdiklerini şu şeklide dile getirdi:
“Milli Eğitim Bakanlığı; yaşadığımız bu sorunlara, eğitimin bileşenleriyle (eğitim sendikaları, eğitim dernekleri, veli dernekleri, eğitim bilimcileriyle) birlikte ortak akılla çözüm üretmek yerine, her zaman yaptığı gibi ‘en doğrusunu ben bilirim’ mantığı ile hareket ederek yaşanan sorunları krize dönüştürmüştür. Bunun doğal sonucu olarak çocuklarımızda fiziksel, psikolojik, sosyal rahatsızlıklar görülmektedir.
Bugün çocuklarımız karnelerini aldılar. Veli Der olarak bugün biz de Milli Eğitim Bakanlığına karne veriyoruz. Bu eğitim öğretim yılında karnemizi hazırlarken; Bakanlığın, eğitim öğretim yılı içerisinde, eğitimi hangi aşamaya getirdiği, icraatlarıyla çocuklarımıza kazandırdıkları ve kaybettirdikleriyle, ortaya çıkan sorunlara çözüm üretebilme, sorunların yarattığı krizleri yönetebilme ve mesleki yetkinliği, yani eğitim konusundaki liyakatini kriter aldık.
Bu karne verileri doğrultusunda, 2022-2023 Eğitim-Öğretim yılında; Bilimsel, Laik, Demokratik, Kamusal Eğitimin sağlanması konusunda çalışmalar bir an önce başlanmalı, Eğitimin bütün bileşenleri (eğitim sendikaları, eğitim dernekleri, veli dernekleri, eğitim bilimcileriyle v.b.) bu çalışmaların içerisinde yer almalıdır.”
Milli Eğitim Bakanlığı’nın karnesi şu şekilde:

