Datça Eğitim Hakkı Platformu ve Muğla Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), bugün (31 Ekim) sürgüne gönderilen öğretmenlerle ilgili bir basın açıklaması yaparak, sürgün kararının durdurulması talebiyle toplanan bin 796 ıslak imzayı Muğla Valiliği’ne teslim etti.
Muğla’nın Datça ilçesinde son üç ayda beş öğretmen çeşitli suçlamalarla sürgüne gönderildi.
Datça Eğitim Hakkı Platformu ve Muğla Eğitim-Sen, sürgüne gönderilen öğretmenlere destek olmak amacıyla bugün saat 12.30’da Muğla’nın Menteşe ilçesindeki Sınırsızlık Meydanı’nda bir basın açıklaması yaptı.
Açıklamanın ardından sürgün kararının durdurulması için toplanan bin 796 ıslak imza Muğla Valiliği’ne teslim edildi.
Basın açıklaması öncesinde Muğla Eğitim-Sen Şube Başkanı Nilüfer Enginsu açıklamalarda bulundu.
Enginsu, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Öyle bir kötülükle mücadele ediyoruz ki, öyle her yerden kuşatılıyoruz ki neredeyse alanlarda sabahlayacağız. Her gün değil her an bir yerlerden saldırıya uğruyoruz. Neye itiraz edeceğimizi, neyi nasıl savunacağımızı şaşırmış durumdayız.”
Sürgün edilen öğretmenlerin haksız hukuksuz sürgün edilmesine itirazlarını tekrar dile getiren Enginsu, “Ancak biz daha alana çıkmadan sadece haberimizin olduğu bir sürü olay yaşadık. Bunlardan biri, Marmaris’te gerçekleşen kadın katliamını” dedi.
Ortaca ilçemizde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında Atatürk’ün değil de yalnızca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın posterinin taşınmasını hatırlatan Enginsu, “CHP Esenyurt Belediye Başkanı, Eğitim-Sen üyesi, Kent Politikacısı ve Siyaset Bilimci hocamız Prof. Dr. Ahmet Özer’in sabaha karşı evine baskın yapılarak gözaltına alınması ve peşine kayyum atanması, Bir diğeri, Antalya’da yedisi Sol Parti üyesi 12 arkadaşın gözaltına alınması” ifadelerini kullandı.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) ekonomiyi kötü yönettiğini ve kaynakları sermayeye aktardığını ifade eden Enginsu, son olarak şunları söyledi:
“Yandaşları beslerken ülke kasasını boşalttı, ülkenin değerlerini yozlaştırdı. Artık halk uyanıp ses yükseltmeye başlayınca can havliyle her yerden saldırmaya başladı. Saldırılarınızdan korkmuyoruz, susmuyoruz, direnmeye, itirazlarımızı haykırmaya devam ediyoruz”
“SÜRGÜN CEZASI BİAT EDEN BİR ÖĞRETMEN PROFİLİ VE TOPLUMU OLUŞTURMA ARACI HALİNE GETİRİLMİŞ”
Açıklamaların ardından Datça Eğitim-Sen temsilcisi Seyran Sakarya tarafından basın açıklaması okundu.
Sakarya, 2024-2025 eğitim öğretim yılının Ekim ayı içerisinde Datça’da biri 30 diğeri 35 yıllık hizmeti olan iki öğretmenin demokratik, laik ve bilimsel eğitimi savundukları için sürgün edildiğini belirtti. Bu sürgünlere karşı meşru hakları olan tepkilerini her platformda gösterdiklerini ifade etti.
Muğla’da son zamanlarda sürgün cezasının öğretmenler üzerinde bir baskı aracı olarak kullanıldığını belirten Sakarya, şunları söyledi:
“Sadece Datça’da üç ayda beş öğretmen çeşitli suçlamalarla, iftiralarla, kumpaslarla sürgüne gönderildi. Anlaşılan şudur ki sürgün cezası öğretmene boyun eğdirme ve sonuçta konuşmayan, itiraz etmeyen, biat eden bir öğretmen profili ve toplumu oluşturma aracı haline getirilmiş.”
Sakarya, Önder İmam Hatipliler Derneği’nin Anayasa ve Türk Milli Eğitim Temel Kanunu’na göre tavır sergileyen öğretmenlerin geleceği ve meslek hayatı üzerinde etkin rol oynadığı ifadelerini kullandı.
Sürgün ve cezalandırmaların en kötü örneğini Datça Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde görüldüğünü ifade eden Sakarya, “Biri 35 yıllık öğretmenlik hayatının tümünü imam hatip okullarında geçirmiş bir edebiyat öğretmeni diğeri 30 yıllık matematik öğretmeni olan bu arkadaşlarımız için iftira ve kumpas süreci nasıl bir seyir izlemiş gelin birlikte bakalım” dedi.
“OKULDAKİ ÇALIŞMA BARIŞININ TAMAMEN BOZULMASINA SEBEP OLMUŞTUR”
Şehitlere hakaret edildiği iftirası atıldığı ve öğrencilere cinsel içeriği olan bir kitap okutulduğu iftirası atıldığını söyleyen Sakarya, “Öğrencilere oruç tutmayın, türban takmayın denildiği iftirası atılmış fakat iftira olduğu ispatlanmıştır. Kütüphanede FETÖ yanlısı kitap bulunduğu ve bu kitapların iki arkadaşımıza ait olduğu, Kütüphanede cumhurbaşkanını eleştiren kitaplar olduğu ve bu kitapların da iki arkadaşımıza ait olduğu iftirası atılmış ve bu iddiaların asılsız olduğu ispatlanmıştır” sözlerini kullandı.
Bir öğretmenin Selahattin Demirtaş’ın kitabını öğrencilere sattığı, pazarladığı ve tanıttığı iftirası atıldığını fakat bunun da iftira olduğu ispatlandığını söyleyen Sakarya, “Önder Vakfı’nın okuldaki uzantısı olan Din Kültürü öğretmeni, bu iftiraları kullanarak öğretmenlerimizi şikâyet etmekle tehdit etmiştir” dedi.
“YETKİLİ MAKAMLARA BASKI YAPMIŞTIR”
Kumpas kurduğu söylenen Din Kültürü öğretmeninin sınıf içinde öğrencilerin etnik ve mezhepsel farklılıklarına vurgu yapan konuşmalar yaparak öğrenciler arasında kutuplaşmalar yarattığını belirten Sakarya, şu ifadeleri kullandı:
“Ardından bürokraside tanıdıkları olduğu tehdidini savurarak öğretmenleri baskı altına almaya çalışmıştır. Gerek öğrenciler arasında gerek öğretmenler odasında, okuldaki çalışma barışının tamamen bozulmasına sebep olmuştur.”
Sakarya, atılan iftiraların asılsız olduğu ispatlanmasına rağmen öğretmenler hakkında bir dosya hazırlayarak şikayetçi olunduğunu açıkladı. Önder Vakfı’nın soruşturmaya dahil müdahil olduğunu ve yetkili makamlara baskı yaptığını söyledi.
Öğretmenlerin sürgününe konu olan suçlamalar ise şu şekilde sıraladı:
“Eşcinsel içerikli kitap okutmak (kitap ya da yazar ismi belirtilmemiş), Selahattin Demirtaş’ın kitabını sınıfa getirmek (kitap sınıfta bulunan bir öğrenciye ait olup öğrenci bunu dile getirmiştir üstelik), Burhan Sönmez’in Taş ve Gölge adlı kitabını öğretmenler odasına getirmek, Deniz Gezmiş’i övmek, Adnan Menderes’i eleştirmek, Mehmet Uzun’un Kader Kuyusu adlı kitabını öğrenciye tavsiye etmek, Yedi Güzel Adam diye bilinen şairlerin bir kısmını beğenmemek ve edebi eleştiri de bulunmak”
Yapılan iddiaların bir kısmının suç olmadığını, bir kısmının öğretmenlerle ilgisinin olmadığını belirten Sakarya, “En önemlisi de bu suçlamaların hiçbiri sürgün gerekçesi olamaz. Anlaşılan odur ki karar verilmiş geriye kılıf uydurmak kalmıştır” dedi.
Müfettişlerin muhtemelen suçlamaya konu ettikleri hiçbir kitabı okumadan bu kitapları yargılayıp öğretmenlere ceza verdiğini söyleyen Sakarya, “Her ne kadar bu gerekçelerle arkadaşlarımız cezalandırılmış gözükse de asıl gerekçenin başka olduğunu biz biliyoruz” ifadelerini kullandı.
Sakarya, Millî Eğitim Bakanlığı’nın son yıllarda sivil toplum kuruluşu adı altında tarikat ve cemaatlerle protokoller yaptığını ifade etti. Bu protokollere dayanarak okullarda uygulamaya geçirilen ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum) projesinin din görevlileri eliyle yürütülmek istendiğini belirtti.
Türkiye’nin birçok yerinde hayata geçirilen projenin Datça’da da uygulanmak istendiğini belirten Sakarya, şu sözleri söyledi:
“Her yerde olduğu gibi ÇEDES ‘in ilk adımı İmam Hatip Lisesi ve Ortaokulunda atılmalıydı. Ama olmadı çünkü hesapta olmayan bir şey vardı. Okul öğretmenlerinin çoğu Eğitim-Sen üyesi demokrat, ilerici öğretmenlerden oluşuyordu. İlçede ÇEDES’e hayır basın açıklamasını bu öğretmenler yapmıştı. O zaman planlarının uygulanmasına engel olan bu öğretmenleri cezalandırmalı ve İmam Hatip okullarından uzaklaştırmalıydılar.”
Sakarya, açıklamada şu soruları sordu:
Kitap okumak ve okunmasını tavsiye etmek suç mudur?
Hakkında herhangi bir mahkeme kararı olmayan bir kitabı sırf yazarından dolayı suç unsuru olarak gösteren bir yasa maddesi var mıdır?
Bahsi geçen Din Kültürü öğretmeninin okulda işyeri barışını bozduğu birçok kez idareye bildirilmişken bu öğretmen hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır?
Bu kişi her fırsatta, bakan yardımcısıyla samimi olduğunu ifade ederek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Okul idaresi, öğretmen ve öğrenciler üzerinde baskı kurmuş mudur?
Yürütülmekte olan bir soruşturmanın içeriğinden, konunun taraflarından biri olmamasına rağmen Önder İmam Hatipliler Derneği nasıl haberdar olmuştur?
Edebiyat öğretmenine neden Yedi Güzel Adam hakkında olumsuz görüş belirttiniz sorusu sorulmuştur. Yedi Güzel Adam olarak tanımlanan kişilere dair olumsuz görüş belirtmek suç mudur?
İdari mevzuatta buna dair bir madde var mıdır?
Datçalı bin 796 yurttaşın imzasıyla bugün Muğla Valiliği’ne gideceklerini ifade eden Sakarya, “İlçede yaşayan binlerce vatandaşın talebi üzere, adaletin gereği olarak, haksız yere verilen sürgün cezalarının durdurulması konusunda Muğla Valiliği’ni göreve davet ediyoruz. Bu haksız uygulamadan vaz geçilene kadar direnmeye devam edeceğiz. Yaşasın örgütlü mücadelemiz” dedi.