Muğla’da, Büyükşehir Belediyesi de dahil olmak üzere toplamda 14 belediyede yalnızca bir belediye başkanı kadın. Cinsiyet eşitsizliğinin yerel siyasetteki yansımaları hakkında, Bodrum Kadın Dayanışma Derneği’nden feminist aktivist Avukat Evrim İnan Gündem Fethiye’nin sorularını yanıtladı. “Cinsiyet eşitliğini odağına almayan siyaset eşitlik üretemez” diyen İnan, kadınların mücadelesine vurgu yaptı.
Haber: İhsan Birgül
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2023 yılı verilerine göre Muğla’nın 1 milyon 066 bin 736 kişilik nüfusunun 524 bin 866’i kadın. Yani nüfusunun yüzde 49’dan fazlası kadın demek. Fakat yerel yönetimler, kadın temsiliyeti konusunda iyi bir karneye sahip değil. Biri Muğla Büyükşehir olmak üzere toplamda 14 belediyeye sahip olan Muğla’da şu an sadece bir tek ilçede kadın belediye başkanı var.
Son iki seçime baktığımız zaman, mevcut Menteşe Belediye Başkanı dışında Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) kadın aday göstermedi.
Kazanma ihtimali olmayan partiler daha çok kadın aday gösterirken ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: AK Parti ve CHP tamamen erkek odaklı bir adaylık ve yerel yönetim tercihinde bulunurken, eş başkanlık sistemi ile yönetilen Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) dışında Zafer Partisi, Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) gibi partilerin de birkaç ilçede kadın aday gösterdiği görülüyor.
Başka bir dikkat çeken durum da 20 küsur senelik Osman Gürün iktidarı. Gürün 1999 ile 2024 yılları arasında süren 25 yıllık belediye başkanlığı mazisine sahip.
2019 yerel seçimlerinde Bodrum, Marmaris ve Milas ilçelerinde hiçbir parti kadın aday göstermezken, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde kadın aday gösteren partiler ve aday gösterilen ilçeler de ise şöyle bir tablo çıkıyor.
Muğla Büyükşehir Belediyesi
- Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) – Öznur Atayeter
- Demokratik Sol Parti (DSP) – Sevinç Erencan
- Emek Partisi (EMEP) – Döndü Taka Çınar
- Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) – Semra Arcan Gökçen
Bodrum
- Zafer Partisi – Nihal Esin Gürsoy
- Türkiye İşçi Partisi (TİP) – Özgül Tuzcu
- Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) – Hediye Ezgi Alpoğuz
- Millet Partisi – Havane Yüksel
Dalaman
- YRP – Filiz Kubilay
- BTP – Zehra Mısır
- Vatan Partisi – Evrim Murat Karagöz
- Millet Partisi – Fatma Uslu
Datça
- DEM Parti – Fatma Çetinkaya
- TİP- Büşra Alemdar Deveci
Fethiye
- Zafer Partisi – Müjgan Dikmen
- Deva Partisi – Saniye Kulaç
- DSP – Eda Albayrak
- BTP – Fadime Amaç
Kavaklıdere
- Zafer Partisi – Serap Kaya
- DEM Parti – Adalet Aydın Sözkesen
- TİP – Gülcan Güzel
Köyceğiz
- İyi Parti – Pelin Eker Karaman
Marmaris
- DEM Parti – Ayşe İnanma
- HÜDA-PAR – Zeynep Cengiz
- HKP – Ayça Oral
- DSP – Hatice Öbekli
- Millet Partisi – Aysel Kartal
Menteşe
- CHP – Gonca Köksal
- DEM Parti – Ayla Erkut
- TİP – Nazmiye Kulaç
- BTP – Asya Fatma Kaya
- Vatan Partisi – Güzin Baş
- HKP – Ebru Göksal
Milas
- DSP – Türkan Fulya Üsküdarlı
Ortaca
- DEM Parti – Hüsniye Kaya
- TİP – Nezaket Ünal
- TKP – Fatma Aslan
Seydikemer
- İyi Parti – Ayfer İlhan Öçer
- YRP – Rabia Tilkici
- Saadet Partisi – Saliha Güzel
- TİP – Solmaz Tokay
Ula
- İyi Parti – Şükran Çiçek
- HÜDA-PAR – Elif Cengiz
- Millet Partisi – Şükran Özler
Yatağan
- BTP – Esra Üstün
Yönetim dağılımında ise Seydikemer ve Kavaklıdere’yi AK Parti yönetirken Büyükşehir ve 11 ilçede CHP iktidar.
Mevcut tablo böyle iken kadının yerel yönetimlerindeki temsiliyetinin düşük olmasının sebeplerini Bodrum Kadın Dayanışma Derneği (BKD) feminist aktivist Avukat Evrim İnan’a sorduk.

“TEMEL SEBEP CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ”
Muğla yerel yönetimlerindeki kadın temsiliyetinin düşüklüğünü cinsiyet eşitsizliğine bağlayan İnan, şunları ekliyor:
“Bunun temelinde cinsiyet eşitsizliği yatıyor. Cinsiyet eşitliğini odağına almayan siyaset eşitlik üretemez. Bu nedenle eşit temsiliyet ilkesi olmadan siyaset, kadın temsiliyetini ne yerel yönetimlere ne de meclise taşımaz. Yerel yönetimler ya da siyasette karar verici pozisyonlarda olabilmek ancak ve ancak kadın mücadelesi ile mümkün olabilir.”
Tarih boyunca bu duruma tanıklık ettiklerini belirten İnan, oy hakkı ve eşit yurttaş olma mücadelesinin bugünkü dünyayı var ettiğine vurgu yaptı. Bütüncül politikalara vurgu yapan İnan şöyle devam etti:
“Siyasi partiler günümüz koşullarında hala eşit temsiliyeti tüzük ve politikalarına dahi yerleştirmemişken, kotalar üzerinde daha yeni yeni tartışılıyorken, kadın temsiliyetin neden düşük olduğu aşikâr. Eşitlik politikaların bütüncül bir yaklaşım ile bakılmalı, ki tablonun tamamı daha net anlaşılsın. Kadınlar doğdukları gün itibarıyla eşit hak ve özgürlüklere sahip olmadan yetişiyor ve yetiştiriliyor.
Toplumsal gelenekler, örf adet, yargı kalıpları içerisinde, eğitim müfredatında toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının kaldırılması ve çocukluktan itibaren yetiştirilme biçimlerine bakıldığında, kadınların mevcut koşullar karşısında bağımsızlaşabilmeleri erkek bireylerden en az iki üç kat daha fazla emek ve direnç göstermelerinin sonucuna bağlayabiliriz. Kadınlar, cam tavandan önce erkek egemen sistem tarafından ilmek ilmek örülmüş olan çeşitli binlerce ağ ve inşa edilmiş duvarları yıkmayı başardıktan sonra, cam tavan ismiyle de ifade edilen görünmez güçlü duvarları yıkmak zorunda bırakılıyor. Bunları yıkmayı başarabilen kadınlar ise, erkekler gibi siyasi söylem geliştirmek zorunda bırakılıyor, aksi halde zaten erkeklerin arasında yer alması çok mümkün kılınmıyor.”
“MUĞLA’DA YİRMİ YILI AŞKIN BİR ‘TEK ADAM İMPARATORLUĞU’ MEVCUTTU”
İnan, Medeni Kanun’da “kocanın evin reisi” olması düzenlemesinin kaldırıldığını fakat siyasi yapılarda erkeklerin hala karar verici konumunu terk etmeye hazır olmadığını dile getirdi. Muğla’da 1999 yılından 2024 yılına kadar Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini yürüten Osman Gürün’ün ise bu durumun net bir örneği olduğunu söyledi. İnan bu durumu şöyle açıkladı:
“Muğla iline değinmek gerekir ise, yirmi yılı aşkın bir ‘tek adam imparatorluğu’ mevcut idi. Bu süreçte toplumun yarısını temsil eden kadın yurttaşlar için kadına yönelik şiddetle mücadele vermek üzere hizmet verilmediği gibi, tüm bu tutum ve cinsiyetçi bakış açısı parti içerisine de sirayet etmiştir. Aksi halde kendisinin sosyal demokrat parti olduğundan bahseden bir partinin 13 ilçede ancak bir kadının belediye başkan adayı olarak çıkartılmasının başka izahatı olabilir mi? Aksine bu az önce bahsettiklerim karşısında çok doğal bir sonuç.”

“BU TABLO TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ DIŞINDA KENTE OLUMSUZ BİR İMAJ DA VERİYOR”
Bir turizm kenti olan Muğla’da sadece bir kadın belediye başkanının olmasının toplumsal cinsiyet eşitsizliği dışında kente olumsuz bir imaj da kazandırdığına dikkat çeken İnan, şöyle devam etti:
“Muğla’nın bir turizm kenti olmasında doğrudan etkileri elbette mevcuttur, ancak bu hususa değinmeden önce genel itibarla şu söylenebilir: Genelde kadın belediye başkanının olmaması yerel yöneticinin kadın yurttaş penceresinden yerel siyasette hizmeti tanımlayamayacağı ve bu yönde de herhangi bir yönetişimi benimseyemeyişini gösterir. Örneğin; Kadın ve Aile Hizmetler Müdürlüğü’ne ya da birimlerine, bir erkeğin atanması bunun belki de en zirve örneklerinden biridir. Öznesi olunmayan bir konuda bir erkeğin geliştirebileceği strateji ve politika ne olabilir? Kadın ve Aile Hizmetler Müdürlüğü’nde geliştirilecek politikalar yine kadını aile ve bakım yükümlülüğü ile bağlantılı olan alanlara hapsedeceği aşikâr.”
Yerel yönetimde eşitlikçi ve şiddeti önleyici bir yönetişim anlayışını benimsemesi için, yerel yöneticinin kadın erkek eşitliğini tümden benimsemesinin vazgeçilmez bir unsur olduğunun altını çizen İnan, ancak bu durumda eşitlikçi ve şiddeti yeniden üretmeyen bit yerel siyasetin oluşturulabileceğini dile getirdi.
İnan, eşitlik penceresinden bakıldığında ise şu değerlendirmeleri yaptı:
“Eşitlik penceresinden bakıldığında, otomatikman turizm kenti özeline de yönetim farklılığı oluşturulabilir. Örneğin; önleyici politikalara ilişkin hizmeti çok dilli olarak sağlayıp, burada ikamet etmeyip, sadece turizm amaçlı gelindiğinde de seyahat amaçlı gelen kadınlara, Muğla’nın güvenli bir kent olduğu bilgisi verilebilir. Halihazırda tüm dünyada yaygın olan erkek şiddeti tablosunda, ne yazık ki Türkiye de çok güvenli ülkeler arasında yer almamaktadır. Bu nedenle de kadın yurttaşlara, LGBTi+ için çocuklara yönelik erkek şiddetinin farkında olan, bu farkındalık doğrultusunda ise kararlı bir şekilde mücadeleyi benimseyen yerel yöneticilerin çalışmaları, bu yönde mekanizmaları hayata geçirmeleri, turizm kentin olma potansiyelini, güvenli kent ile bütünleştirerek önemli bir artı getireceği yadsınamaz”.
“HAK ODAKLI STK’LARIN AZ OLMASI SORUMLULARIN YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİREMEYECEĞİ ANLAMINA GELMEZ”
Diğer illere göre kadın hak odaklı sivil toplum kuruluşlarının (STK) az olmasının kadın temsilinin olmayacağı gibi bir anlamın çıkmayacağına dikkat çeken İnan “Kadın örgütlerinin çokluğu veya STK’ların doğrudan sayısının eşit temsiliyet kriteri olarak belirlenemez” dedi.
Etkin mücadele eden hak savunucuların varlığının sistemin eksiklerinin tespit edilmesi ve kazanım sağlanması yolunda önemli olduğunu söyleyen İnan, bu durumun yetkililerin sorumluluğunu azaltmadığına dikkat çekti ve şöyle konuştu:
“Dünyanın hiçbir hükümeti veya yönetimi, eşitliği, eşit temsiliyeti kadınların mücadelesi olmadan benimsemedi, benimsemez, tarih boyunca böyleydi. Aksine tüm kazanımlar feministlerin, kadın hakları savunucuların varlığı ve yüzyıllardır verdikleri mücadele sonucu kazanılmış ve istikrarla ve ısrarla haklarımızı takip etmemiz sayesindedir. Öte yandan alanda STK’ların olmaması, sorumluluk ve yükümlülük sahibi olan, siyaseten buna talip olan politikacı ve karar mekanizmalarında yer alanların eşit yurttaşlık hakkını sağlamak üzere görevlerini yerine getirmek zorunda olmadıkları anlamına hiç gelmez. Gerek uluslararası gerekse ulusal zeminde, feminist kadın hareketinin mücadelesi sayesinde kazanılmış hakların ve gerekli yasal düzenlemelerin yapıldığı yadsınamaz. Ancak karar vericiler, STK’ların olmasa dahi, tüm bu yükümlülükleri yerine getirme zorunluluğu mevcuttur.”
Siyasi partilerde temsiliyet yetersizliğinin sadece sivil toplum kuruluşlarının sayısına indirgenemeyeceğinin altını çizen İnan, aksine bu yorumun yanlış siyasetin sorumluluğun hakka erişemeyen ya da erişmek için çaba harcayanlara yüklemek anlamına geleceğini söyledi.
İnan son olarak şunları söyledi: “Devlet ve kurumları hayatın tüm alanında yurttaşların eşit hak ve özgürlüklerini sağlamakla yükümlüdür; buna tüm yurttaşların cinsiyet ayrımı yapılmaksızın, siyasete aktif ve etkin katılımın sağlanması dahildir.”
*Bu haber, bir Avrupa Birliği projesi olan Demokrasi için Medya / Medya için Demokrasi projesi kapsamında Avrupa Birliği’nin maddi desteği ile oluşturulmuştur ve sürdürülmektedir. İçerik tamamıyla Gündem Fethiye‘nin sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir

YAZAR HAKKINDA
İhsan Birgül
Serbest gazeteci. Biri şiir biri öykü olmak üzere iki tane yayınlamış kitabı var. Çeşitli medya mecraları için telifli içerikler ve köşe yazıları hazırlıyor.