Muğla’nın 13 ilçesinde CHP Kadın Kolları tarafından 8 Mart’la ilgili açıklamalar yapıldı.
Muğla’da Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kadın Kolları tarafından Muğla’nın 13 ilçesinde eş zamanlı olarak 8 Mart açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamayı Fethiye’de Kadın Kolları Başkanı Gülümser Oymak yaparken, Datça’da ise Kadın Kolları Başkanı Filiz Aydeniz ve Başkan Yardımcısı Yeliz Memiş okudu.

CHP Kadın Kollar Genel Başkanı Aylin Nazlıaka’nın kaleme aldığı basın açıklamasında, “Bugün Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları olarak; 81 ilde, 973 ilçede eş zamanlı basın açıklaması yapıyor ve dünyanın bütün kadınlarıyla birlikte dayanışma içinde eşitsizliğe meydan okuyoruz” denildi.
Her kadının emekçi olduğu vurgulanan açıklamada, “Hatırlayalım: takvimler 8 Mart 1857’yi gösterdiğinde New York’ta 40 bin dokuma işçisi kadın eşit işe eşit ücret ve insanca çalışma koşulları talebiyle grev başlattı. İşverenin işçileri fabrikaya kilitlemesinin ardından çıkan yangında, 129 kız kardeşimiz hayatını kaybetti. Bu ölümler bir son değil, başlangıç oldu. Kadınların haklı direnişi tarihe geçti” ifadeleri kullanıldı.

Bu mücadelenin asla unutulmadığının belirtildiği açıklamada, “1910 yılında, 8 Mart tarihi, yangında yaşamını yitiren işçi kadınların anısına, ‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ olarak ilan edildi. Bugün, insan onuruna yakışır bir yaşam mücadelesi verirken yitirdiğimiz bu kız kardeşlerimizi anma günüdür” denildi.

Bu sene 8 Mart’ta hem bir burukluk hem de büyük bir umut var olduğu belirtilerek, “Üzgünüz çünkü ‘sesimi duyan var mı?’ diye seslenirken enkaz altında yaşamını kaybeden canların yüreğimizde acısı var. Umutluyuz çünkü beceriksiz ve liyakatsiz kadrolar tarafından yönetilen ülkemizin kaderini değiştirecek olan örgütlü gücümüz ve kararlılığımız var. Gücümüze güç katan Millet İttifakı’mız var. Yol arkadaşı olmaktan onur duyduğumuz Genel Başkan’ımız ve 13. Cumhurbaşkanı’mız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu var” açıklaması yapıldı.
Üzerinden bir ay geçen deprem en çok da kadınları, çocukları, engellileri ve yaşlıları etkilediği belirtilen açıklamada, “İktidarın eşitsizliği besleyen zihniyeti nedeniyle, bakım yükü afet bölgesinde de kadının sırtında. Derin bir acı yaşayan kadınlar, yüreğine taş basıp yemek yapmak, ailedeki çocuğa, yaşlıya, engelliye bakmak, çadıra su taşımak, çamaşır yıkamak gibi işleri de üstlendi. Halen barınma, tuvalet ve banyo sorunu çözülmemiş olan insanlar var. Bu koşulsuzluklar en çok da kadınları zorluyor. Evsiz kalan yüz binlerce yurttaşımız sırtlarına bütün bu zorlukları yüklenerek farklı illere göç etti. Çocuklar en temel ihtiyaçları olan eğitimden mahrum kaldı” belirlemesi yapıldı.
“DEPREMDE KADINLAR GELECEKSİZ KALDI”
Türkiye’de her üç kadından sadece birinin kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda yer aldığı ifade edilerek, “Tablo bu kadar ürkütücü iken, yaşanan deprem binlerce kadını işsizlik kıskacına hapsetti. Depremde kadınlar, kanından, canından, malından olduğu yetmezmiş gibi, bir de işsiz kaldı. Geleceksiz kaldı” denildi.
Genç bir kadının açıklamalarına yer verilen açıklamada, “Gaziantep’te genç bir kadın, ‘Depremin ilk üç günü kimse gelmedi. Ellerimle annemi enkazın altından çıkarmaya çalıştım. Günler sonra annemin cansız bedeni çıkarıldı. Öyle bir hale getirdiler ki bizi, annemin cansız bedenine tek parça halinde ulaştığımız için seviniyoruz. Bize dilenci muamelesi yapılıyor. Yapılmasın. 6 Şubat öncesinde bizim de her şeyimiz vardı. Evimiz vardı, işimiz vardı, sevdiklerimiz hayattaydı… Bir gecede her şeyimizi yitirdik’ diyerek yaşananlara isyan etti” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Adıyaman’da iki haftanın sonunda zar zor çadıra erişebilen bir kız kardeşimiz ise yaşadıklarını şöyle anlattı: ‘Mülteci kampında bile koşullar daha iyidir. Depremin 15. gününde çadırımız oldu diye sevindik! Çadırda iki aile kalıyoruz. Beş çocuk var, yarı aç yarı tok yatıyoruz. Yatıyoruz dediğime bakmayın, yatağın altında ısıyı tutacak bir korunağımız yok. Ne bulduysak yere serdik, üzerine de yatak koyduk. Sadece iki tane yatağımız var. Resmen sırayla uyuyoruz. Havalar çok soğuk. Üşüyoruz… Çocuklarımız hastalandı. Vücut dirençleri düştü. Kahvaltı tanımımız değişti. Kahvaltıda çorba, akşam bulgur pilavı ve nohut yiyoruz. Koskoca günde sadece iki öğün yemek var. Buna da seviniyoruz çünkü diğer çadırlarda kalan akrabalarımızın bunu da bulamadığını biliyoruz. Meyve sebze lüks oldu. Deprem günü sokağa ayağım çıplak fırlamışım, çocuğuma zar zor bir ayakkabı bulduk. Oğlumun terliğini ben giyiyorum. Yardım tırları geldi haberlerini görüyoruz. Bize ulaşmadı. İçme suyunu sayıyla veriyorlar. Gün içinde ekmek için, su için, bir tabak çorba için sürekli kuyruktayız. Canımıza tak etti.’ “
“İKTİDAR NE YAPTI? KOSKOCAMAN BİR HİÇ”
Yaşananların çok ağır olduğu ve bunun için öfkeli oldukları belirtilen açıklamada, “Ağzını her açtığında ‘üç çocuk, beş çocuk’ diye dayatanlar, bu süreçte hamile kadınlar için ne yaptı? Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun verilerine göre, deprem bölgelerinde 226 bin hamile kadın bulunuyor. Bu kadınların gebe takibi bir yana resmen unutuldular, yok sayıldılar. Hamile kadınlar, stres nedeniyle düşük tehlikesiyle karşı karşıya bırakıldı. Beslenemeyen lohusa kadınlar sütten kesildi. Küçücük bebekler karda kışta sokakta kaldı. İktidar ne yaptı? Koskocaman bir hiç” denildi.
Depremde AFAD afetin ta kendisi olduğu ve çadır dağıtması gereken Kızılay’ın parayla çadır sattığı belirtilerek, “Kayıp çocukların peşine düşmesi gereken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, hesap soruyoruz diye bizim peşimize düştü. Ne yaparlarsa yapsınlar, bizi susturamayacaklar! Buradan bir kez daha ilan ediyoruz: deprem sonrası açığa çıkan refakatsiz ve kayıp çocuklarımızın peşini asla bırakmadık, bırakmayacağız” ifadeleri kullanıldı.
Koltuk sevdasına düşenlerin bu süreçte halkın yanında olmadığı ve insanlar, açlığa, sefalete ve yoksulluğa mahkûm edildiği açıklanarak, “En kritik saatlerde, enkaz altından gelen yardım çığlıkları karşılıksız bırakıldı. Biz bu yaşananlara göz yummadık, yummayacağız. Depremin ilk gününden bu yana Genel Başkan’ımız ve 13. Cumhurbaşkanı’mız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde, bütün parti yöneticilerimizle, belediyelerimizle, örgütlü gücümüzle deprem bölgesindeyiz. Depremzedelere bütün gücümüzle destek oluyoruz” belirlemesi yapıldı.
“DEPREMZEDE KADIN VE ÇOCUKLAR İÇİN KADIN DANIŞMA MERKEZLERİ KURDUK”
Betona insan hayatından daha çok değer veren zihniyetin, fay hattı üzerine sil baştan kentler kurmaya çalıştığının görüldüğü belirtilerek, “Bizler, yeniden ölüme davetiye çıkaranların rant hırsına halkımızı kurban etmeyeceğiz. Yaşattıkları acılar yanlarına kar kalmayacak. Gözyaşımızı kurutanlardan hukuk önünde hesap soracağız. Eşitsizliğe başkaldırıyoruz. Depremin ilk gününden bu yana dayanışmayı yükseltiyoruz. Ülkemizi yeniden ayağa kaldıracak politikalarımızı hayata geçiriyoruz. Kadınlar ve çocuklar için bir seferberlik başlattık” denildi.
CHP olarak afet bölgelerindeki depremzede kadın ve çocuklar için Kadın Danışma Merkezleri kurdukları hatırlatılan açıklamada, “Bugün bu merkezleri depremden etkilenen illerimizde halkımızın hizmetine açıyoruz. Kadın Danışma Merkezleri’mizde kadın kolları üyelerimiz görev alacak. Burada psikolojik destekten hukuki danışmanlığa, kadınlara özel ihtiyaç malzemelerinin temininden sağlık hizmetlerine her türlü desteğin verilmesini sağlayacağız. Kadın Danışma Merkezleri’mizde kadına yönelik şiddete ve çocuk istismarına karşı da bilinçlendirme çalışması yürüteceğiz. Genel Merke’zimiz bünyesinde yedi gün 24 saat hizmet sunan 444 82 85 hattımızı arayan kadınlara tek tek çözüm üreteceğiz” ifadeleri kullanıldı.
“CUMHURİYETİMİZ 100’ÜNCÜ YILINDA YENİDEN KİMSESİZLERİN KİMSESİ OLACAK”
Depremin yaralarının birlikte sarılacağı ve yaşanan bu enkazın altında kalan iktidarın tarihin tozlu raflarına kaldıracağı belirtilen açıklamada, “Cumhuriyetimiz, 100’üncü yılında yeniden kimsesizlerin kimsesi olacak. Önümüzde bir seçim var. Millet İttifakı olarak, ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün laik, çağdaş ve demokratik Türkiye anlayışını bu topraklarda yeniden hâkim kılacağız. Bu seçim biz kadınlar için ölümle yaşam arasındaki ince çizgidir. Yaşamımız ya pamuk ipliğine bağlı ya da güvenli olacak” denildi.
“Ya kadını eşya gibi gören zihniyete teslim olacağız ya da eşit yurttaş olarak insan onuruna yakışır şekilde yaşayacağız. Ya emeğimiz gasp edilecek ya da emeğimizin karşılığını aldığımız güvenceli işlerde, güven içinde çalışacağız. Ya afetler karşısında çaresiz kalacağız ya da bilimin ışığında tedbirler alacağız. Ya çocuklarımızı geleceksizliğe mahkûm edileceğiz ya da çocuklarımıza aydınlık yarınlar inşa edeceğiz” denilen açıklamada kadınlara çağrı yapılarak, “Ayağa kalkın! Gelin! Halil İbrahim sofrasına birlikte oturalım. Bizim yolumuz da yapacaklarımız da belli. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, hakkın, hukukun ve adaletin sağlandığı, hepimizin eşit, hepimizin tok, hepimizin güvende, hepimizin özgür olduğu bir düzen kurmak için geliyoruz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz kutlu olsun! Başlıyoruz!” ifadeleri kullanıldı.