Afrika üzerinden Türkiye’ye gelen toz bulutu, Muğla’yı etkisi altına alırken; toz taşınımı nedeniyle hava kirliliğinin birkaç gün sürmesi beklendiği açıklandı.
Anadolu ajansına konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Profesör Doktor Hüseyin Toros, Türkiye’nin bir hafta boyunca Afrika üzerinden gelen çöl tozunun etkisi altında kalacağını açıklamıştı.
Toros, 30 Mart’ta yaptığı açıklamada, çöl tozu etkisinin Türkiye’deki etkisinin günden güne değiştiğini belirtmiş, 3 Mart’ta Akdeniz, İç Anadolu, Ege ve Marmara bölgelerinde etkili olması beklendiğini aktarmıştı. Ayrıca, çöl tozunun 4-5 Mart’tan itibaren etkisinin azalarak, Türkiye’yi terk edeceğini belirtmişti.
Bunların yanı sıra Toros, çöl tozlarının faydalarına rağmen bazı sağlık sorunu olan kişilerde nefes alma sorunlarına neden olabildiğini belirterek, şu sözlere yer vermişti:
“Havadaki parçacık maddeler arttıkça hava kalitesi kötüleşebilir. Parçacıklar solunarak akciğerlere ve kan dolaşımına girebilir ve astım ve üst solunum yolu sıkıntıları olanları olumsuz etkileyebilir. Örneğin bugünlerde dışarıya çıkıyorsanız koşmak yerine yürüyüş yapmak daha doğru olacaktır.”
Muğla’nın Menteşe ilçesinde dün (2 Nisan), Afrika’dan gelen çöl tozu etkisini gösterdi. Yaşanan toz taşınması araçların üzerinde kendini gösterdi. Çok sayıda aracı toz kapladı.
AccuWeather’ın hava kalitesi verilerine göre; bugün Muğla’da hava kalitesinin “78 – Sarı” olduğu belirtildi ve şu ifadelere yer verildi:
“Hava yüksek bir kirlilik düzeyine ulaştı. Hassas gruplar için sağlıksız bir durum. Nefes alma güçlüğü ve boğazda tahriş gibi belirtiler varsa dışarıda geçirdiğiniz süreyi azaltın.”
AccuWeather hava kalitesi sisteminde kullanılan renklerin anlamları şu şekilde;
Mavi, 0-19: Hava kalitesi mükemmel. Hava kalitesi birçok kişi için ideal. Her zamanki açık hava aktivitelerinizin keyfini çıkarın.
Yeşil, 20-49: Hava kalitesi orta. Hava kalitesi genel olarak birçok insan için kabul edilebilir düzeyde. Ancak uzun süreli maruz kalma durumunda hassas gruplarda küçük-orta düzeyde belirtiler görülebilir.
Sarı, 50-99: Hava kalitesi kötü. Hava yüksek bir kirlilik düzeyine ulaştı. Hassas gruplar için sağlıksız bir durum. Nefes alma güçlüğü ve boğazda tahriş gibi belirtiler varsa dışarıda geçirdiğiniz süreyi azaltın.
Kırmızı, 100-149: Hava kalitesi sağlık açısından sakıncalı. Sağlık üzerindeki etkileri risk altındaki bireyler tarafından anında hissedilebilir. Uzun süreli maruz kalma durumunda sağlıklı kişiler nefes alma güçlüğü ve boğazda tahriş hissedebilir. Açık hava aktivitelerini azaltın.
Mor, 150-249: Hava kalitesi sağlık açısından çok sakıncalı. Sağlık üzerindeki etkileri risk altındaki bireyler tarafından anında hissedilebilir. Açık hava aktivitelerinden kaçınılmalıdır. Sağlıklı kişiler nefes alma güçlüğü ve boğazda tahriş hissedebilir. Evde kalmayı ve açık hava aktivitelerinizi başka bir zaman için yeniden planlamayı değerlendirin.
Koyu Mor, 250 ve üzeri: Hava kalitesi tehlikeli. Birkaç dakika bile olsa bu havaya maruz kalma herkes için ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Açık hava aktivitelerinden kaçının.
Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün İller için Toz Taşınımı Uyarı Sistemi verilerine göre ise; Muğla’da bugün toz taşınımının “Yeşil – 49” olduğu belirtildi. Yeşil rengin ise ‘iyi’ anlamına geldiği belirtildi.
Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanlığı Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı (UHKİA) verilerine göre ise; Muğla’da hava kalitesinin “83 – Sarı” olduğu belirtildi
UHKİA hava kalitesi sisteminde kullanılan renklerin anlamları şu şekilde;
Yeşil, 0-50: Hava kalitesi iyi.
Sarı, 50-100: Hava kalitesi orta.
Turuncu, 100-150: Hava kalitesi hassas.
Kırmızı, 200-300: Hava kalitesi sağlıksız.
Mor, 200-300: Hava kalitesi kötü.
Bordo, 300-500: Hava kalitesi tehlikeli.
AFRİKA/SAHRA TOZU NEDİR?
Meteoroloji Genel Müdürlüğü Araştırma Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan bilgi notunda, çöllerden kalkan tozların atmosferin üst tabakalarına yükselerek uzun mesafeler kat ettiği, göreceli olarak daha büyük olan toz parçacıklarının kaynak alanlarının yakınlarında çökerken, küçük olanlar ise binlerce kilometre yol alabildiği belirtildi.
Dünyadaki başlıca toz kaynaklarının Afrika’daki Sahra Çölü, Arabistan Yarımadası, Asya’daki Gobi ve Taklamakan çölleri ve Güney Amerika ile Avustralya’da bulunan çöller olduğu ve her yıl yaklaşık 2 milyar ton tozun çöllerden atmosfere karıştığı belirtildi.
Sahra bölgesinden atmosfere salınan yıllık toz miktarının ise Dünya üzerindeki tüm kaynaklardan salınan toz miktarının yaklaşık yarısı kadar olduğu söylendi. Türkiye’ye etkilerine dair şu bilgiler verildi:
“Afrika ve Ortadoğu Bölgelerinden kaynaklanan tozlar, Dünya yıllık toz salımlarının yaklaşık olarak yüzde 70’ini oluşturmaktadır. ‘Tozlu Kuşak’ olarak ifade edilen Afrika, Orta Doğu ve Asya çöllerinin neredeyse tam ortasında yer alan Türkiye, dünyadaki en önemli iki toz kaynağı olan Afrika ve Orta Doğu kaynaklı çöl tozlarının etkisi altında bulunmaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile İç Anadolu Bölgesinin Konya, Karaman, Niğde ve Nevşehir civarları toz taşınımının en fazla etkilediği yörelerimizdir”
“KRONİK SAĞLIK SORUNLARI BULUNANLAR, HAMİLELER, YAŞLILAR VE ÇOCUKLAR İÇİN RİSK OLUŞTURUYOR”
Çöllerden atmosfere karışan ve uzun mesafeler taşınan tozun okyanus ve amazonlara değerli mineralleri taşıdığı ve gübreleme etkisi yaptığı belirtilirken kronik sağlık sorunları bulunan kişiler, hamileler, yaşlılar ve çocuklar için risk oluşturduğuna dikkat çekildi.
Toz taşınımının sağlık sorunları üzerindeki etkisine ilişkin şu bilgilendirme yapıldı:
“Toz taşınımının, hava kirliliğini artırması sonucu artış gösteren solunum yolu hastalıkları, enfeksiyonlar ve alerjiler nedeniyle insan sağlığını olumsuz yönde etkilediği de bilinmektedir. Ayrıca Afrika’da yapılan çalışmalarda, özellikle çocuklarda görülen menenjit hastalığı ile toz fırtınaları arasında önemli bir ilişki olduğu görülmüştür.”
“TRÜKİYE’DE HER YIL YAKLAŞIK 30 BİN İNSAN HAVA KİRLİLİĞİ NEDENİYLE HAYATINI KAYBEDİYOR”
Bilgi notunda Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) raporlarına yer verildi ve dünya çapında her yıl yaklaşık 7 milyon insanın hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybettiğin vurgulandı. DSÖ’nün 2019 yılında sağlık açısından en önemli 10 tehdit sıralamasında hava kirliliğini ve iklim değişikliği sonucu ortaya çıkan sağlık sorunlarını birinci sıraya koyduğuna dikkat çekildi.
Türkiye verilerine dair ise şunlar aktarıldı: “Türkiye için hava kirliliğine bağlı ölümlerin sayısı, OECD tarafından her yıl yaklaşık 30 bin olarak tahmin edilmektedir.”
PARTİKÜL MADDE 10 VE 2,5 DEĞERLERİ DSÖ VE AB SINIR DEĞERLERİNİN ÜSTÜNDE
Bilgi notunda, Partikül Madde 10 (PM 10) ve Partikül Madde 2,5 (PM 2,5) kirleticilerinin Türkiye değerlerinin, Avrupa Birliği (AB) sınır değerleri olan 50 µg/m³’ten (mikrogram/metre küp) fazla olduğu belirtildi. Notta konuya ilişkin şu bilgilendirme yapıldı:
“24 saatlik ortalama PM10 değerinin AB sınır değeri olan 50 µg/m³’e düşürülmesi ve bu değerin bir yılda 35 defadan fazla aşılmaması hedeflenmiştir. Sahra ve Orta Doğu coğrafyasında yer alan çöl bölgelerinden taşınan tozlar, Akdeniz ülkelerinde PM10 standartlarının sağlanmasını da zorlaştırmaktadır. AB normlarına göre, eğer yerleşim birimi dışından kaynaklanan doğal bir PM10 kaynağının (sınır ötesi toz taşınımı gibi) olduğu ispatlanır ve bu kaynağın kentsel hava kalitesine olan katkısı belirlenirse, bu miktar sınır değer olan 50 µg/m³’e dahil edilmemektedir.
Bu nedenle, kum ve toz fırtınaları oluşmadan önce tahmin edilerek, yetkililerin önlem almaları, halk sağlığı başta olmak üzere, bu olayların olumsuz etkileriyle mücadele etmek için büyük önem taşımaktadır.”
Bilgi notunun tamamını okumak için buraya tıklayın.
“TÜRKİYE’NİN TÜM İLLERİ KİRLİ HAVA SOLUYOR”
Türkiye’de hava kalitesini anlatan ve Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) hazırladığı Kara Rapor 2022’ye göre ise Türkiye’de, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) standartlarına göre havası temiz şehir yok.
Rapora göre 2021’de İstanbul’da 4 bin 848, Ankara’da 2 bin 853, Türkiye genelinde ise en az 42 bin kişinin hava kirliliğine bağlı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirdiği belirtilen raporda havası kirli olan beş kent Batman, Iğdır, Ağrı, Şırnak ve Malatya olarak açıklandı. Muğla ise 2021 yılında hava kirliliğine atfedilen ölümlerin sayısal olarak en fazla olduğu ilk 10 il arasında yer aldı.
THHP, Kara Rapor 2022’de, Türkiye’de hava kirliliğinin ve buna bağlı erken ölüm ve sağlık sorunlarının azaltması için şu önerilerde bulundu.
● Türkiye’nin hava kalitesi mevzuatındaki standartlar, DSÖ’nün kılavuz değerlerinin çok üstünde. Halk sağlığı için kirletici limit değerleri bu kılavuz değerlere indirilmeli. PM 2.5 için de ulusal limit değer, DSÖ kılavuz değerine göre bir an önce belirlenmeli ve yürürlüğe konmalı.
● Hava kalitesi izleme ağı tüm nüfusu ve ana kirletici kaynakları kapsayacak şekilde genişletilmeli, veri alımı kalitesi artırılmalı, sürekliliği sağlanmalı.
● Çevre mevzuatı ve sektörel yasal düzenlemeler ile sektörel politika belgeleri sağlık etki değerlendirmesine tabi tutulmalı. Tüm yatırımlar proje ve izin süreçlerinde çevresel etki değerlendirmesi ile eşgüdüm içerisinde sağlık etki değerlendirmesine tabi tutulmalı.
● Başta kömür olmak üzere, fosil yakıtlara verilen teşvikler kaldırılmalı.
● Hava kirliliğinin önlenmesi ve halk sağlığının iyileştirmesi, iklim değişikliği politikalarının önemli yan faydaları olarak tanımlanmalı, bu üç alan ortak bir perspektifle eşgüdümlü olarak ele alınmalı.
Raporun tamamını okumak için buraya tıklayın
PM 10 VE PM 2,5 NEDİR?
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası’nın tanımlamasına göre partikül madde kirleticisi (PM 10), Çapı 10 µm’den (mikrometre) daha küçük olan toz zerreciklerini ifade eder ve tüm kirleticiler arasında en zararlı ve tehlikeli olanıdır. Solunum yolu ile alınan PM 10 kirleticisine solunun sistemi direnç gösteremez, bu kirletici akciğerin derinliklerine kadar nüfuz eder. PM 2,5 ise PM 10’a göre çok daha küçük boyutlarda.
Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) Aralık 2019 tarihli PM 2,5 raporunda şu ifadeler yer alıyor: “Dünyada her yıl toplam 8 milyon insan hava kirliliği nedeniyle erken ölmektedir. Alt solunum yolu enfeksiyonları kaynaklı ölümlerinin yüzde 27,5’inden ve KOAH kaynaklı ölümlerinin yüzde 26,8’inden dış ortam havasındaki partikül maddeler sorumludur.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 2013 yılında Partikül Madde’yi kanserojen ilan etmiştir. Akciğerlerin en derin noktalarına kadar ulaşabildiği ve dolaşım sistemine doğrudan karıştığı için PM 2,5 , daha büyük boyutlarda olan PM 10’a göre sağlık açısından daha risklidir. PM 10 doğal kaynaklardan gelen tozu da barındırırken, PM 2,5 çoğunlukla yakma kaynaklı tozdur ve insan kaynaklı kirliliği anlamak için temel göstergedir. PM 2,5 dünya genelinde PM 10’un yüzde 70’ini oluşturmakta, DSÖ tarafından Türkiye için bu değer yüzde 67 olarak belirlenmiştir.”