Muğla’da 1 Mayıs Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla emek örgütleri, siyasi partiler ve yurttaşlar 1 Mayıs yürüyüşü yaptı ve miting gerçekleştirdi.
Muğla’da; emek örgütleri, siyasi partiler ve yurttaşlar 1 Mayıs Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla Mehmet Ali Eren Parkı’nda toplandı.
Mehmet Ali Eren Parkı’ndan başlayan yürüyüş, Sosyo-Kültürel Tesis Alanı’nda son buldu. Yürüyüşte, “Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın örgütlü mücadelemiz”, “Hükümet istifa”, “Patates, soğan güle güle Erdoğan”, “Direne, direne kazanacağız”, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganları atıldı.
“RUHSATI İPTAL ET” SLOGANI ÜZERİNE CHP’Lİ HEYET ALANI TERK ETTİ
Muğla’nın Menteşe ve Yatağan ilçelerine bağlı Bayır ve Deştin mahallelerinde kurulmak istenen entegre çimento fabrikasına karşı mücadele eden yurttaşlar da miting alanındaydı. Menteşe Belediyesi’nin projeye verdiği ruhsatları eleştiren yurttaşlar, “Ruhsatı iptal et” sloganları attı.
Bunun üzerine Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş ve 28’inci dönem milletvekili adaylarının aralarında bulunduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) heyeti miting alanını terk etti.
“BİZLER BİR TARİHİN TAŞIYICILARIYIZ”
Mitingte 1 Mayıs Tertip Komitesi basın açıklaması gerçekleştirdi. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası’ndan (Genel-İş) Yücel Avcı, “1 Mayıs, herhangi bir miting değil. 1 Mayıs dünyanın her tarafında; beş kıtada, yüzlerce ülkede kutlanan, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. Yılın 365 günü ezilen, sömürülen, horlanan, yok sayılan milyonlar; 1 Mayıs alanlarında kendilerini ifade eder. Taleplerini, umutlarını, tepkilerini omuz omuza paylaşır. 1 Mayıs tüm değerleri üreten işçilerin, emekçilerin bugüne dair itirazları ve yarına dair hedeflerini ifade ettiği bir gündür” diye konuştu.
Bir tarihin taşıyıcıları olduklarını belirten Avcı, “1 Mayıs alanları; yüz binleri birbirine ve tüm dünya işçi sınıfının yüzünü döndüğü, elini uzattığı alanlardır. Bizler bir tarihin taşıyıcılarıyız. Onu yaşatmak ve büyütmek için buradayız. Ben de bu coşkuyla hepinizi 1 Mayıs Tertip Komitesi adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum” ifadelerini kullandı.
Mücadelede yaşamını yitiren arkadaşlarını anan Avcı, “Öncelikle depremde ve 46’ncı yılında 1977 1 Mayıs’ında kaybettiğimiz arkadaşlarımız olmak üzere bu onurlu mücadelede yaşamını kaybetmiş tüm arkadaşlarımızı sevgiyle saygıyla anıyorum. Düşen her karanfil, akan her gözyaşı, kaybettiğiniz tüm arkadaşlara sözümüz var” açıklaması yaptı.
Avcı nasıl bir ülke istediklerini ise şöyle sıraladı:
“Bizler emeğin sömürülmediği; sendikal hak ve özgürlüklerin, örgütlenmenin hak arama yollarının açık olduğu; grev hakkının engellenmeden kullanıldığı ve yasaklanmadığı; herkesin güvenceli, kadrolu çalıştığı bir işi ve insanca yaşamaya yetecek bir ücretin olduğu; Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ve fiili Olağan Üstü Hal (OHAL) rejimine son verildiği; ekonomik krizlerin, salgınların, depremlerin, afetlerin faturasının halkına ve emekçilere kesilmediği; kimsenin kimliğinden, inancından, cinsiyetinden dolayı ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmediği; kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün son bulduğu; toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırıldığı; eşit yurttaşlığın, barışın ve kardeşliğin hakim olduğu; düşünce ve ifade özgürlüğünün suç olarak görülmediği ve cezalandırılmadığı; gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan; emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hakim olduğu bir gelecek ve ülke için mücadele edeceğiz.”
“BİRLEŞİRSEK, ÖRGÜTLEŞİRSEK DEĞİŞTİREBİLİRİZ”
Geleceğe ve umuda birlikte sahip çıkacaklarını belirten Avcı, “Biliyoruz ki böyle bir dünya ve böyle bir ülke mümkün. Geleceğe ve umuda birlikte sahip çıkacağız. Birleşirsek, örgütleşirsek değiştirebiliriz” dedi.
“EMEK BİZİZ, GELECEK BİZİZ”
Emeğin ve geleceğin kendileri olduğunu belirten Avcı, “Sözlerimi bitirirken burada bulunmayıp tarlasında fabrikasında işyerinde olan emekçilere selam olsun. Evlerinde evlerine hapsedilen, ücretsiz köle gibi çalıştırılan ev kadınlarına selam olsun. Gündüzleri sömürülmeyen, geceleri aç yatılmayan bir ülke mücadelesi yürüten Türkiye işçi sınıfına selam olsun. Bu meydandan bir kere daha haykırıyoruz: Tüm değerleri yaratanlar, üretenler biziz; yöneten de biz olacağız. Sizleri 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Tertip Komitesi adına bir kez daha selamlıyorum. Emek biziz, gelecek biziz. Söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var. Yaşasın 1 Mayıs” ifadelerini kullandı.
“HALK İŞE, EKMEĞE, İNSANCA YAŞAMA OLDUĞU KADAR; DEMOKRASİYE, ADALETE VE HUKUKA DA AÇ”
Ülkeyi yeniden kuracaklarını belirten DİSK’e bağlı Genel İş’ten Yeliz Karadağ, “Ekonomik kriz, işsizlik, zamlar, pandemi derken deprem felaketi; ülkemizde insanca yaşamak bir yana, hayatta kalma bile her gün zorlaşıyor. Bu düzen toplumun işini, aşını, geçimini ve sağlığını korumuyor. Aksine tehdit ediyor. Bu düzenin çarkları dünyanın tüm değerlerini ve güzelliklerini üreten bizleri ezdikçe eziyor” diye konuştu.
Halkın işe, ekmeğe, insanca bir yaşama olduğu kadar; demokrasiye, adalete ve hukuka da aç olduğunu belirten Karadağ, “Bu düzenin çarkları zengini daha zengin etmek, bankaların kasalarını doldurmak, şirketleri ihalelerle beslemek üzerine kurulmuş. Bu düzenin çarkları sermayeye sömürecek ucuz emek, yağmalanacak doğa, talan edilecek kentler yaratmak üzerine dönüyor. Halk işsizlikle, yoksullukla, borçlarla, salgınla mücadele ederken; AKP iktidarı, ülkenin tüm kaynaklarını bir avuç patrona ve ayrıcalıklı zümreye aktarıyor. Halk işe, ekmeğe, insanca bir yaşama olduğu kadar; demokrasiye, adalete ve hukuka da aç” ifadelerini kullandı.
Bu düzen yurttaşların hakkını ve hukukunu çiğnediğini söyleyen Karadağ, “Hakkını arayan, gerçekleri söyleyen herkes bu düzenin hukuk dışı zorbalıklarıyla karşı karşıya kalıyor. Bu düzenin devamı için demokrasinin son kırıntılarını ortadan kaldırıyor. Seçme ve seçilme hakkımızı dahi uzaklaştırıyor. Bu düzenin mağdur ettiği milyonları bölüp parçalayarak ayakta kalıyor. Bu düzenin kışkırttığı cinsiyetçilik, ırkçılık ve göçmen düşmanlığı, mezhepçilik ve savaş politikaları ülkemizin ve halkların geleceğini tehdit ediyor” açıklaması yaptı.
“ARTIK HER EVDE BİR İŞSİZ VAR”
Resmi enflasyonun bile yüzde 15’ten yüzde 51’e fırladığını belirten Karadağ, “Hepimiz yoksullaştık. Gıda enflasyonu yüzde 19’dan yüzde 68’e yükseldi. Hepimizin ekmeği küçüldü. 5,5 milyon işsize 3,5 milyon yeni işsiz eklendi. Artık her evde bir işsiz var. Emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 38’den yüzde 25’e düştü. Gelir adaletsizliği büyüdü. Sermayenin milli gelirden aldığı pay yüzde 44’ten yüzde 57’ye yükseldi. Milyonlar yoksullaşırken, bir avuç zengin daha zengin oldu. Memleketin en kritik eşiğinde; Cumhuriyet tarihinin en derin krizinin, yoksulluğunun yaşandığı günlerde duyulanlar, duyulmadığı gibi üzeri örtülmeye çalışan tek ses halkın, emekçinin sesi. Aslında herkes biliyor ki; suretinin kaldığı bu karanlığı götürecek olan da yeni bir memleketi kuracak olan da halkın muhalefeti” dedi.
Örgütlenmenin kararlılığını haykırmanın zamanı olduğunu ifade eden Karadağ, “Toprağına, deresine sahip çıkan köylüler; yoğun çalışma saatlerine, şiddete, mobbinge rağmen hastanelerin hekimleri, hekimlik yapmaya inatla devam eden parasız sağlık için mücadele eden hekim, hemşire; üniversitesine sahip çıkan öğrenci; insanca yaşam için sendika hakkı için mücadele eden işçi; yaşamına giren her çocuk, tüm çocukları için mesleğini, haklarını, çocukların eğitim hakkını savunan öğretmen değiştirecek memleketi. Şimdi meydanlarda olmanın korku imparatorluğuna teslim olmayan milyonlarca olduğumuzu; emeğimizin hakkını alacağımız günlerin, ileride kuracağımız, bugünlerden yarına yaşanan örgütlenmenin kararlılığını haykırma zamanı” diye konuştu.
Yaşanılan deprem felaketinin büyük bir yıkımla karşı karşıya bıraktığını söyleyen Karadağ, “Gözlerimizin önünde kaldırılmayan enkazlardan yükselen yardım çığlıklarını canlı canlı izleyerek kahrolduk. İktidarı, sermayesi, yandaş medyası; 20 yılda yaratılan enkazın bir memleketin yüzüne çöküşünü tanıklık ettik. Deprem felaketiyle, barınma ve beslenme hakkının enerji, sağlık, iletişim, eğitim, ulaşım hakkının sermayenin çıkarlarına kurban edilişini, bunlar olmadan yaşamın ne hale geldiğini bir kez daha gördük” ifadelerini kullandı.
Bu süreçte, emek örgütleri ve meslek odaları olarak seferber olduklarını belirten Karadağ, “Bu yıkımın yaşandığı ilk günden itibaren dayanışma ve emekle depremden etkilenen yurttaşların yanında durduk, durmaya da devam ediyoruz. Bu yıkıma neden olanlarla hesaplaşacağımız ve yeniden kurulacak bir memleketin umudunu bugünden örgütleyeceğimiz, tarihi günlerden geçiyoruz. Çok açık ki; yıkımın sorumluları laikliği, bilimi yok sayanlar, memleketi tarikatlar ve cemaatlerle kuşattılar. Kamusal eğitimden sağlığa, barınma hakkına kadar halkın haklarını gasbettiler. Memleketin derelerini, dağlarını, topraklarını, emeğin, emekçilerin haklarını emperyalist, kapitalist güçlere peşkeş çektiler” açıklaması yaptı.
“DOĞAL AFETLERİ FELAKETE ÇEVİRDİLER”
Bu depremle yıkılanın sadece kentler olmadığını ifade eden Karadağ, “Devletin kurumları da çöktü. Asırlık yardım kurumları bile deprem çadırı satar hale geldiler. Doğal afetleri felakete çevirdiler. Sözün özü, memleketi şirket gibi yönettiler. Tarihteki tüm kazanımları, sınıf mücadelesinin, toplumsal mücadelenin eseri, tarihin en karanlık dönemlerinde karanlıkla baş etmenin tek yolu; halkın, emekçilerin örgütlü gücü. Memlekette rüzgar her dönemde güçlü bir şekilde emekten, sınıftan, kamuculuktan, laiklikten yana esiyor” dedi.
84 milyonun insanca yaşadığı bir ülkeyi inşa etme güçlerinin olduğunu söyleyen Karadağ, “Doğanın, yaşam alanlarının, emeğin bir avuç sermaye tarafından fütursuzca sömürlüp yaşamın yok edildiği günümüzde; kapitalizm, doğayı, doğal varlıkları ve yaşamı metalaştırarak sömürmesine, yaşam alanlarını yok etmesine karşı doğanın, insan hakları ve tüm canlıların yaşam haklarını Kazdağları’ndan Akbelen’e, Akkuyu’dan Deştin’e, Cerattepe’den Kızılbük’e, Munzur’dan Köyceğiz’e savunuyoruz. Biz işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, tüm sömürülenler, yoksullaşanlar ve ezilenler olarak; 84 milyonun insanca yaşadığı bir ülkeyi inşa etme gücümüz var” ifadelerini kullandı.