Muğla Yaşam Hakkı Savunucuları’nın Muğla’nın dört ilçesinde eş zamanlı gerçekleştirdiği açıklamalardan biri de Bodrum Kaymakamlık binası önünde yapıldı. Açıklamada, “Hayvanları Koruma Kanunu adı altında yapılan değişikliklerle toplu kıyımlar meşrulaştırıldı” ifadesinde bulunuldu.
Muğla Yaşam Hakkı Savunucuları; Bodrum, Datça, Fethiye ve Marmaris’te eş zamanlı olarak kaymakamlık binaları önünde bugün (19 Ağustos) saat 16:00’da basın açıklaması düzenledi.
Bodrum’daki Kaymakamlık binasının kapı girişinde açıklama yapılmasına izin verilmedi. Basın açıklaması Kaymakamlık binasının dış merdivenlerinin önünde yapıldı.
Muğla Yaşam Hakkı Savunucuları adına Bodrum’daki basın açıklamasını Aybüke Özel okudu.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
“Türkiye’de yıllardır kadın cinayetleri görmezden gelindi, çocuk istismarları cezasız bırakıldı, ormanlar rant uğruna yakılıp yok edildi. Bugün aynı zihniyet, hayvanlara karşı da yeni bir cephe açtı.
2024’te ‘Hayvanları Koruma Kanunu’ adı altında yapılan değişikliklerle toplu kıyımlar meşrulaştırıldı. Artık açıkça ilan ediyoruz: Bu düzen için yaşamın hiçbir değeri yoktur.”
“Katliam yasasıyla vicdanlar öldürüldü” ifadesinin yer aldığı açıklamada, “Sözde ‘koruma’ adı altında yapılan değişiklikler, hayvanların toplu kıyımına dönüşmüştür” söyleminde bulunuldu.


“HAYVANLAR, ÖLÜM KAMPLARINA ÇEVRİLEN BARINAKLARA KAPATILMAKTA”
Açıklamanın devamında şunlar aktarıldı:
“Belediyelerin eliyle hayvanlar sistematik şekilde toplanmakta, ölüm kamplarına çevrilen barınaklara kapatılmakta ve sessizce yok edilmekte, bilinmeze gönderilmektedir.
Barınaklarda zorunlu kısırlaştırmalar ve rutin aşılama programları durmuştur.”
Dünya Sağlık Örgütü raporlarına atıf yapılan açıklamada, “Bu uygulamalar sokak hayvanlarının hem sağlıklı hem güvenli yaşaması için temel uygulamalardır. Bu programların durması hem hayvan hem de halk sağlığını tehdit etmektedir” denildi.
Açıklamada, hukukun yok sayıldığı ve talimat düzeninin geldiği vurgulanırken “Bakanlık, kanun ve yönetmelikte hayvan lehine uygulanabilecek maddelerin uygulanmasını engelleyen, mevzuata aykırı yazıları valiliklere ‘genelge’ olarak göndererek belediyeler üzerinde baskı kurmaktadır” denildi.


“SİSTEM TAMAMEN HAYVAN ALEYHİNE İŞLETİLMEKTEDİR”
Kanunun hayvan lehine hükümleri hiçe saydığı, idarenin “keyfi emirlerinin” kanunun önüne geçtiğine değinilen açıklamada, ayrıca şunlar aktarıldı:
“İl Hayvanları Koruma Kurulları, kanunun ruhuna ve lafzına aykırı kararlar almakta; hayvanları korumak yerine belediyelerin hayvanları toplama ve yok etme uygulamalarını meşrulaştırmaktadır.
İl Hayvan Koruma Kurulu Toplantıları’nda hayvan lehine alınan kararların uygulamaları takip edilmeyip, denetlemeleri yapılamazken, sistem tamamen hayvan aleyhine işletilmektedir.”
Açıklamada, belediyelere torpille personel yerleştirildiğine yönelik iddialara yer verilirken hayvan sevgisi ve bilgisi olmayan kişilerin hayvanların bakımında görevlendirildiği öne sürüldü.
Ayrıca, “Kanun ve yönetmeliklerde açıkça yazılı olmasına rağmen belediyelerin ve ilgili kurumların gönüllülerle iş birliği içinde çalışması hiçe sayılmakta; gönüllüler barınaklara alınmamakta, hayvanların yaşamını doğrudan ilgilendiren kararlardan dışlanmaktadır” ifadesinde bulunuldu.


“DEVLET PRATİĞİ, ŞİMDİ DE HAYVANLARIN YAŞAMINA KASTETMEKTEDİR”
Muğla Yaşam Hakkı Savunucuları’nın basın açıklaması, şöyle devam etti:
“Ormanları koruyamayan, kadınları yaşatamayan, çocukları istismardan savunamayan bir devlet pratiği, şimdi de hayvanların yaşamına kastetmektedir.
Yeni yasa ile popülasyonun ve sahiplendirmenin artacağı iddiaları bilimsel gerçeklerle çelişmektedir.”
“Kısırlaştırma ve aşılama durduğu için hem kontrolsüz çoğalma hem de sahiplendirme ciddi şekilde engellenmiştir” ifadesinin yer aldığı açıklamanın devamında ayrıca av yasağının getirilmesi de talep edildi.


“YAŞAM HAKKINI KORUMAK İÇİN AVCILIK DERHAL YASAKLANMALIDIR”
“Avcılık, hayvanların yaşam hakkına doğrudan saldırıdır” denilen açıklamada; Türk Ceza Kanunu, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, Bern Sözleşmesi ve Nesli Tehlike Altındaki Türlerin Ticaretine İlişkin Sözleşmesi’ne (CITES) göre vahşi yaşamın korunmak zorunda olduğu vurgulandı.
Muğla Yaşam Hakkı Savunucuları, hükümetin bizzat çıkardığı yasaları uygulamadığını, genelgelerle kanunları deldiğini ve sorumluluktan kaçtığını belirterek, cezasızlık düzenine ve usulsüzlüklere karşı mücadele edeceklerini açıkladı.
Basın açıklamasında ayrıca, “Artık susma zamanı değil, mücadele etme zamanıdır. Susmak, en büyük suç ortaklığıdır. Hayvanların, kadınların, çocukların ve doğanın sesi olmak için omuz omuza duralım. Katliam yasasına, cezasızlığa ve adaletsizliğe karşı hep birlikte ses yükseltelim” denildi.
“YAŞAM HAKKI, TÜM HAKLARIN ÖN KOŞULUDUR”
“Yaşamı savunmak, katliamı durdurmak ve adaleti haykırmak görevimizdir” denilen açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi:
“Bizler, hukuk ve vicdan adına bir kez daha ilan ediyoruz: Yaşam hakkı, tüm hakların ön koşuludur; tartışılamaz, yok sayılamaz. Susmayacağız, korkmayacağız, hukukun ve vicdanın yanında duracağız.”
Basın açıklamasına katılan Hasan Ormanlar ise şunları kaydetti:
“Burada olmak tamamen hayvanların sağlığı ve geleceği için çok büyük anlam taşıyor. Yapılan her şey hayvanlar için fakat sürekli önleniyor, engelleniyor ve kısıtlanıyor.
Dolayısıyla hayvanseverlerin elleri kolları bağlanıyor birtakım kanunlarla ve kanunlara uymayan genelgelerle.”
Son olarak, Kaymakamlık bina girişinde açıklama yapılmasına izin verilmemesinin gerekçesini sorduğumuz Ormanlar, “Burası Kaymakamlık makamına çok yakın olduğu için herhalde çok tercih etmedi polis arkadaşlar. O yüzden burada yapmak durumunda kaldık” dedi.