Muğla Tabip Odası, düzenlediği basın açıklamasında; TTB Merkez Konseyi’nin görevden alınması kararına tepki göstererek, mücadeleye daha güçlü bir şekilde devam edeceklerini belirtti.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınması istemiyle açılan davanın yedinci duruşması 30 Kasım’da Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü.
TTB Merkez Konseyi’nin görevden alınmasına karar veren mahkeme, yeni merkez konseyi seçimleri için de beş kişilik bir heyet görevlendirdi.
Muğla Tabip Odası ve Muğla Emek ve Demokrasi Güçleri, TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve üyelerin görevden alınmasıyla ilgili basın açıklaması düzenledi.
Dün (2 Kasım) Muğla Tabip Odası önünde yapılan basın açıklamasını Muğla Tabip Odası Başkanı Cafer Şahin okudu.
“HUKUKİ DEĞİL SİYASİ BİR KARARDIR”
Açıklamada, TTB Merkez Konseyi üyeleri bir ‘yargı darbesi’yle görevden alındığı belirtilerek, “Mahkemenin bu kararı bize göre hukuki değil siyasi bir karardır. TTB 70 yıllık varoluş sürecinde pek çok kez benzer saldırılara uğramış ancak bu saldırılara boyun eğmemiş doğru bildiği her sözü halkın sağlığı, çevre sağlığı, yaşam hakkı savunuculuğu ve iyi hekimlik yaklaşımıyla dile getirmiştir. Yine bu konseyimiz halkın ücretsiz – erişilebilir sağlık hakkını, sağlıkta şiddeti, hekimlerin hakları ve çalışma koşulları için; hastayı müşteri haline getiren sağlıkta dönüşüm politikalarına karşı yorulmadan dinlenmeden çalışmış pandemide, depremde, Muğla’da ve yurtta afete dönen orman yangınlarında her zaman en önde ve aktif bir şekilde görev yapmıştır.
Akbelen direnişinde köylülerin yanında, Deştin’de çevre yıkımına karşı halkımızın yanında, orman yangınlarında kurumlarımızın yanı başında yer almışlardır. Bu yönüyle bu müdahale doğrudan halkın sağlık hakkına bir saldırı, bir gözdağı amacı taşımaktadır” denildi.
“KURUM VE KURULUŞLARA BİR SALDIRI VE GÖZDAĞI VERME ÇABASIDIR”
Kararın, kurum ve kuruluşlara gözdağı verme amacı taşıdığını belirtilen açıklamada, “Bunun yanında 6023 sayılı yasa ile kurulmuş anayasal bir kurum olan örgütümüzün görev kapsamı, çalışma ve yönetim biçimi mevzuatla ayrıntılı olarak tanımlanmıştır. Genel kurullarla seçilip yetki alan kurulların yine seçim yoluyla değişmesi esas yöntemdir. Konseyin böylesine tartışmalı bir muameleye tabi tutulması bu yönüyle de halkın ve üyelerinin sözcülüğünü yapan kurum ve kuruluşlara bir saldırı ve gözdağı verme çabasıdır” ifadeleri kullanıldı.
“BU SALDIRI NE İLKTİR, NE DE SONUNCUSU OLACAKTIR”
“Birliğimize yapılan bu saldırı ne ilktir, ne de sonuncusu olacaktır” denilen açıklamada, kararın nedenini bildikleri ifade edilerek, şunlar söylendi:
“Seçimle elde edemediği belediyeleri kayyumlar yoluyla elde etmeye dayalı süreç, görünen o ki meslek odaları ile demokratik ve mesleki kitle örgütlerine uyarlanmaya çalışılmaktadır. İktidar kendine dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışmaktadır.”
“BUGÜN DE SUSMUYORUZ, YARIN DA SUSMAYACAĞIZ”
Sağlık çalışanlarının hakları için mücadeleye devam edeceklerine vurgu yapılan açıklamada, “Bu amaçla örgütsel bütünlüğümüze yapılan bu müdahaleyi kabul etmiyoruz. Bu yöntemle neoliberal sağlık politikalarına karşı mücadelenin yavaşlatılması ve iktidar icraatlarını alkışlayan meslek odaları hayal edilmektedir. Bizler halkımızın sağlığı, üyelerimizin hakları ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için konuşmaya devam edeceğiz, biz hekimler dün de susmadık, bugün de susmuyoruz, yarın da susmayacağız” sözlerine yer verildi.
“BU SALDIRILARIN PÜSKÜRTÜLEBİLECEĞİNİ BİLİYORUZ VE BUNA İNANIYORUZ”
Mücadelede yalnız olmadıklarını bildikleri ifade edilen açıklamada, “Bilinmelidir ki; bizler kötü sağlık koşullarına, sağlığın metalaştırılmasına, liyakatsız yöneticilere, mobbinge, sağlıkta şiddete, toplumsal şiddete karşı mücadeleye devam edeceğiz; nitelikli sağlık eğitimini, üyelerimizin haklarını, halkın erişilebilir ve ücretsiz kamusal sağlık hakkını, yaşam hakkını, çevre sağlığını, temiz hava hakkını, savaşa karşı barışı dillendirmeye bıkmadan usanmadan devam edeceğiz.
Tüm bunları gerçekleştirirken yalnız olmadığımızı da biliyoruz. Başta her geçen gün tükenen, çalışma koşulları ağırlaşan üyelerimiz, geçim sıkıntısı yaşayan halkımız, kıskaç altına alınarak ifade özgürlükleri daraltılmaya çalışılan kitle örgütlerimiz, sendika ve kurumlarımız ile bir arada bu saldırıların püskürtülebileceğini biliyoruz ve buna inanıyoruz” denildi.
“DAHA GÜÇLÜ BİR İNANÇLA KARŞI DURACAĞIZ VE MÜCADELE EDECEĞİZ”
Açıklamada son olarak şu ifadeler kullanıldı:
“Bugün burada TTB Merkez Konseyi’ne karşı yapılan yargı darbesine karşı yanımızda olan tüm dostlarımızla birlikte, kurulmak istenilen hukuksuz sisteme karşı eskisinden daha güçlü bir inançla karşı duracağız ve mücadele edeceğiz”