Muğla Su İnisiyatifi, Yatağan Termik Santrali’nin yeraltı maden arama ruhsatının iptal edilmesi üzerine TES-İŞ Sendikası’nın yaptığı açıklamalara yanıt verdi: “İşçilerin işten atılması birinci dereceden işverenin ve sendikanın sorumluluğundadır.”
Muğla’nın Yatağan ilçesinde faaliyet gösteren Yatağan Termik Santrali bünyesindeki maden alanlarında, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci işletilmeden yeraltı ocağı için ruhsat verildiği ortaya çıkmıştı. Muğla Büyükşehir Belediyesi, yaklaşık 300 bin yurttaşın içme suyu kaynağının kirlenme riski nedeniyle 2022 yılında ruhsatın iptali için hukuki süreç başlatarak dava açmıştı.
İzmir Bölge Mahkemesi, Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı dava kapsamında, daha önce verilen “ÇED gerekli değildir” kararlarının ve izinlerin iptal edilmesini dikkate alarak, ruhsatın geçerliliği için gerekli koşulların sağlanmadığına hükmetti. Bu karar doğrultusunda, termik santralin yeraltı maden arama ruhsatı iptal edildi.
Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri (TES-İŞ) Sendikası, iptal kararı sebebiyle santralin zor durumda olduğu yönünde açıklamalar yapmıştı.
Muğla Su İnisiyatifi (MSİ) konuya ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada TES-İŞ Sendikası’nın santralin zor durumda olduğu yönünde raporlarını siyasi partilere sunduğuna dikkat çekilerek, şu ifadelere yer verildi:
“Bu santral(ler) diğer iki santral gibi Yeniköy ve Kemerköy TES, Aydın İdare Mahkemesi’nin Danıştay’ca onanan kararıyla 1996 yılında kapatılmıştı. Ayrıca AİHM de 2005 tarihli kararıyla mahkeme kararına uyulması gerektiğini gerekçesinde belirterek santrallerin kapatılmasının gerekli olduğuna karar verdi. Bakanlar Kurulu’nun Türkiye hukuk tarihinde ilk olmayan, idare tarafından mahkeme kararlarına uyulmamasına karar vermesiyle santraller 30 yıldır hala çalışıyor.”
Mahkeme kararlarının uygulanması talep edilen açıklama, Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin santralde çalışan işçilerin işsiz kalmasına seyirci kalmayacağının ortada olacak söylendi.
Açıklamada; Yatağan TES’in 2020 Ocak ayında sembolik olarak kapatılması üzerine, Sendika Muğla Şubesi Mali Sekreteri’nin ekolojistler hakkında ‘kıçıkırık çevreciler’ demesi ve CHP milletvekillerini de “Siz oy istemeye gelirsiniz” diye tehdit etmesi hatırlatıldı.

“İŞÇİLERİN NE OLACAĞI UMURUNDA DEĞİL”
İşçilerin haklarının, sendikanın ve işverenin umurunda olmadığı belirtilen açıklamada, şunlar söylendi: “Sendika’nın 187 işçinin işten atılmasına karşılık (gerçekte 420 işçinin işten çıkarılacağı iddia ediliyor) işverenin tarafını tutup, işçilerin, işten atılmasını tevekkülle karşılamasını tavsiye etmekten başka yapacakları olduğunu hatırlatırız. İşçilerin işten atılması birinci dereceden işverenin ve sendikanın sorumluluğundadır. İşveren bunu öngörmek zorundadır ama işveren kâr peşinde, güneş enerjisi santralini, ihale şartlarına aykırı olarak Yatağan’ın maden çukurlarına kurmakla meşgul. İşçilerin ne olacağı umurunda değil.”
Muğla Su İnisiyatifi’nin Turgut yeraltı kömür ocağının ÇED olumlu kararının iptalini sevinçle karşıladığı vurgulanan açıklamada, “Gerekçede önemli bir yer tutan yer altı sularının olumsuz etkileneceği, tarım alanlarında önemli çökmeler olacağı uyarısına aldırmayan işveren ise mahkeme kararını temyiz etmekle meşgul oldu” denildi.
Turgut köy meydanındaki çeşmenin bin yıldan sonra kuruduğu vurgulanan açıklamada; “Halkın suyunu, dipsiz kaynağını enerji üretim şirketlerine veren Devlet Su İşleri. DSİ tarımsal sulama amaçlı Hayırlı Barajı’nın yapımından vazgeçen devlet kurumudur; idarenin kararlarında, uygulamalarında kamunun yararı olmadığı ortada” ifadelerine yer verildi.
“İŞÇİLERİN İŞTEN ATILMASINI NORMAL KARŞILAYAN BİR SENDİKA DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ?”
“İşverenin ekolojik varlıklara ve insanlara verdiği zararlar saymakla bitmez” denilen açıklamada, şu maddeler sıralandı:
“Kırk beş bin insanın erken ölümüne neden olan santrallerin Kapubağ’daki radyoaktif elementleri de içeren, Yatağan TES’in atık sularıyla oluşan gölet zehir kusuyor.
Kral yoluna kazı sponsoru olan Yatağan A.Ş, yerinde korunması gereken Stratonikea Antik Kenti ile Lagina Kutsal alanı arasındaki tarihi yolun kömür ve pasa alanlarına rastlayan kesimlerinden çıkan tarihi eserleri Muğla müzesine ve Stratonikea’ya götürüyor.
Sendika bunlarla uğraşacağına başka işler peşinde; işçilerin işten atılmasını normal karşılayan bir sendika düşünebiliyor musunuz?
Ekolojik yıkımın devam etmesini istiyor, bununda ilgili siyasi partilere işçi sayısını abartan rapor hazırlamakla meşgul. Muğla’nın geleceği umurlarında mı?”
“YENİKÖY VE KEMERKÖY DE AYNI DURUMDA”
Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin de durumunun aynı olduğu belirtilen açıklamada, ‘benden sonra tufan’ anlayışına son vermek gerektiğinin altı çizildi.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Yeniköy TES Muğla’nın/Bodrum’un su kaynaklarından Geyik Barajı’nda biriken suyun önemli miktarını tüketiyor. Geyik Barajı’ndan beslenen İkizköy’ü yaz ortasında bir hafta susuz bırakacak kadar.
Akbelen’de su açısından önemli olan ormandaki ağaçların kesilmesi için bütün hukuksuzluklar sergilendi. Yetmedi, zeytinlikler de yok edilecek. Ancak unutmayalım ki; Zeytin Kanunu’nda değişiklik önerisi Akbelenlilerin/İkizköylülerin direnciyle Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Komisyonu’ndan geri çekildi.”
Kemerköy TES için kömür depolama alanı ve liman yapılması için hazırlıklar yapıldı belirtilen açıklamada; bir yandan da Güllük Limanı’ndan kömür taşınması için uğraşıldığı bildirilerek, “Sendika’nın raporu ne oluyor bu durumda, ‘yerli ve milli’ enerji ne oluyor” diye soruldu.

“MUĞLA’DA ELEKTRİK KESİNTİLERİ OLACAK İDDİASI ASILSIZ”
“Her şey sermaye için; sermayenin ulusu, coğrafyası yoktur. Kâr nerede ise ona bakar; Muğla’nın geleceği umurlarında mı?” denilen açıklamada, raporların ve beyanların asılsız olduğu ifade edilerek, şu ifadeler kullanıldı:
“Raporları ve sözleri ile ürettikleri gerçek dışı beyanları ciddiye almanın mümkün olmadığını bir kez daha belirtiyoruz. Santral kapatılırsa Muğla’da elektrik kesintileri olacak iddiasının asılsız olduğunu, Türkiye’nin enterkonnekte sisteme geçtiğini, Muğla’da üretilen elektriğin üçte birinin Muğla’da tüketildiğini, santrallerin çalışmasının kömür madenlerinde kömür çıkartılamayacak duruma eriştiğini hatırlatıyoruz. Santrallerin çalışmasına dair Bakanlar Kurulu kararının alındığı 1996’da da gerçekçi olmadığını, Muğla’da elektrik kesintisinin o tarihte de yaşanmadığını söylemek isteriz.”
“MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİMİZİ DUYURUYORUZ”
MSİ’nin mücadelesine devam edeceği belirtilen açıklamada, son olarak şunlar söylendi:
“Muğla Su İnisiyatifi olarak yaşam alanlarını korumanın, ormanların, suların, tarım alanlarının, kıyıların madenler ile tahrip edilemeyeceğini, Yatağan TES vb. ile havzanın işgal edilmesine ivedilikle son verilmesini bir kez daha hatırlatıyoruz. Yaşama, emeğe, doğal ve kültürel varlıklara karşı şirketler ve ilgili idareler tarafından yürütülen işlere, kararlara karşı mücadele etmeye devam edeceğimizi duyuruyoruz.”