Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından 15 Mayıs Dünya İklim Günü’nde gerçekleştirilen “Yerel Taraflar Konferansı” (Town Hall COP) sonucunda hazırlanan Muğla İklim Deklarasyonu yayımlandı.
Muğla Büyükşehir Belediyesi, iklim krizine karşı mücadele ve uyum stratejilerini belirlemek hedefiyle 15 Mayıs Dünya İklim Günü’nde “Yerel Taraflar Konferansı” (Town Hall COP) düzenledi.
Konferans’a yerel yönetimler, kamu kurumları, üniversiteler, meslek odaları, demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarından toplam 46 kurum ve kuruluştan 176 temsilci katıldı.
Toplantının sonunda “Muğla İklim Deklarasyonu” hazırlandı. Deklarasyon, Muğla Büyükşehir Belediyesi Sanal İklim Merkezi’nde Türkçe, İngilizce, Almanca ve Fransızca olarak yayımlandı.
Deklarasyon’da Paris İklim Anlaşması’na dikkat çekilerek, şu ifadelere yer verildi:
“Paris İklim Anlaşması ile belirlenen 1,5°C küresel ortalama sıcaklık artış sınırının aşıldığı 2024 yılının ardından, değişen iklime uyum sağlamak ve iklim krizinin etkileri ile mücadele etmek zorunlu hale gelmiştir.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, Paris İklim Anlaşması ve 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri hiç olmadığı kadar önem kazanmıştır.”
“MUĞLA’NIN, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE KARŞI HASSAS VE KIRILGAN OLDUĞUNUN FARKINDAYIZ”
Küresel ısıtmanın bölgeye etkilerine değinilen Deklerasyon, şöyle devam etti: “Küresel ısınmanın Akdeniz Havzasında bulunan şehirlerde; şiddetli hava olayları, sıcak hava dalgaları, orman yangınları, kuraklıkta artış, deniz seviyesi yükselmesi, kıyı erozyonu ve bunlara bağlı olarak biyolojik çeşitlilik ve tarımsal verim kaybı ile turizm gelirlerinde azalma şeklinde etkilerini hissettirmesi beklenmektedir.
Doğu Akdeniz Havzası’nda yer alan bir kıyı kenti olan Muğla’nın, iklim değişikliğinden en fazla etkilenmesi beklenen kentlerden biri olarak, iklim değişikliğine karşı hassas ve kırılgan olduğunun farkındayız.”
Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını yüzde 40 azaltma hedefinin takdir edildiğini Deklerasyon’da, şu ifadelere yer verildi:
“İklim krizinin; çevremizi, doğal ve kültürel varlıkları, suyu, havayı, toprağı, ekosistemleri, kıyı alanlarını, gıda güvenliğini, tarım, turizm ve diğer faaliyetleri, altyapımızı, ekonomimizi ve sağlığımızı tehdit ettiğini biliyoruz.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC), küresel ısınmayı 1,5 °C’nin altında tutarak iklim değişikliğinin en kötü etkilerinden kaçınmak için, karbon emisyonlarının azaltılması ve küresel net sıfır hedefi doğrultusunda, Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını en az yüzde 40 oranında azaltma hedefini takdirle karşılıyoruz.”
Ayrıca, Büyükşehir’in çevre ve iklim politikalarının belirlenme süreçlerine ilgili tüm tarafları dahil etmesinin değerli bulunduğu belirtildi.


Deklerasyon’da talepler ise şu şekilde sıralandı:
İklim değişikliğine uyum ve iklim kaynaklı afetlere dirençli Muğla için yürütülen çalışmaların hızlandırılmasını,
Önemli karbon yutakları olan ormanların, sulak alanların, meraların, deniz ekosistemlerinin ve deniz çayırlarının korunması için somut adımların artarak devam etmesini,
Doğal çevrenin atıklar kaynaklı (tek kullanımlık plastik atıklar dâhil) kirlenmesini önlemeye yönelik önlemler alınmasını ve farkındalık faaliyetlerinin yapılmasını,
Üst ölçekli ekosistem planlaması çerçevesinde doğal alanların korunmasından taviz verilmeksizin, ihtiyaç duyulan enerjinin rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir enerji yatırımları ile sağlanmasını,
Temel bir ihtiyaç olan enerji üretimi, iletimi ve dağıtımının kar amacı gütmeden kamu eliyle yapılmasını,
İlimizde fosil yakıtlara dayalı termik santraller, madencilik gibi sektörlerden alternatif ekonomik faaliyet alanlarına doğru geçiş için strateji geliştirilmesini,
Bu strateji doğrultusunda; adil geçiş için katılımcı, demokratik, şeffaf bir diyalog masasının kurulmasını, bu çerçevede emekçilerin haklarının korunmasını,
Fosil yakıtlardan çıkış ile hava kalitesi ve halk sağlığının iyileştirilmesini,
İklim değişikliği ile mücadele ve uyum konularında eğitim ve bilgilendirme faaliyetleri ile toplumsal farkındalık oluşturulmasını,
Bilim çevreleri, eğitim kurumları, meslek kuruluşları, kent konseyleri ve sendikalar gibi demokratik kitle örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve yurttaş inisiyatifleri tarafından iklim değişikliği ile mücadele ve uyum konularında yürütülen çalışmalara destek sağlanmasını,
Mevcut binalarda enerji verimliliği önlemlerinin geliştirilmesini, yeni binaların karbon nötr olarak inşa edilmesinin desteklenmesini,
Kentsel ısı adası etkisinin azaltılması için, hava koridorları oluşturacak şekilde planlama yapılmasını, kent içinde yeşil alanların artırılmasını ve açık renkli yüzey malzemelerinin kullanılmasının teşvik edilmesini,
Su varlıklarının ticari bir meta olarak görülmemesi, korunması ve geliştirilmesini, su hasadı, gri su tesisatı ve kurakçıl peyzaj uygulamalarının yaygınlaştırılmasını,
Sel, taşkın, deniz seviyesi yükselmesi, kuraklık ve orman yangınlarına karşı dirençli altyapı oluşturulmasını ve kent içi ile kent çevresindeki tampon bölgelerin korunmasını,
İmar plan notlarına iklim değişikliğine uyumlu yaşam alanları geliştirilmesine yönelik maddeler eklenmesini,
Ulaşım kaynaklı karbon emisyonlarının azaltılmasını, bu amaçla bisiklet gibi düşük karbonlu ulaşım seçeneklerinin teşvik edilmesini,
Tarım kaynaklı sera gazı emisyonlarının azaltılmasını, bu amaçla onarıcı tarım uygulamalarının desteklenmesini,
Tarımsal üretim ile gıda güvenliği, gıda güvencesi ve gıda egemenliği konularının önceliklendirilmesini,
Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, kronik hastalığı olanlar, engelliler ve emekçiler gibi iklim değişikliğinden en fazla etkilenmesi beklenen hassas ve kırılgan gruplar için politikalar geliştirilmesini,
Kıyıların iklim dirençli, doğa ve kamu yararı esasına göre planlanmasını,
Düşük karbonlu ve iklim değişikliğinin etkilerine dirençli bir kente ve topluma geçişi hızlandırmak için ihtiyaç duyulan finans kaynakları ve fonları sağlamak için girişimde bulunulmasını,
Muğla İklim Bildirgesi ile belirlenen hedef ve taleplerin ulusal ve uluslararası süreçlerde dile getirilmesini,
Yürütülen çalışmaların değerlendirilmesi için Yerel Taraflar Konferansının düzenli olarak her yıl ilkbahar aylarında düzenlenmesini, talep ediyoruz.