Yargının ‘kapatılmalı’ dediği Muğla’daki üç termik santralin bugün hala çalıştırılmasındaki hukuksuzluk ile bu süreçte santrallerin yarattığı ekolojik ve toplumsal yıkıma dikkat çekmek amacıyla yola çıkan “Muğla Adalet Kervanı”nın dördüncü durağı Menteşe oldu. Yurttaşlar yargı kararının uygulanmamasından kaynaklanan hak kayıplarının çözümünün, termik santrallerin kapatılmasından geçtiğini söyledi.
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), Ekoloji Birliği, İklim Adaleti Koalisyonu ve Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK), Muğla’daki üç termik santralin kapatılması kararının uygulanması için başlattıkları “Muğla Adalet Kervanı” bugün (23 Ekim 2023) Menteşe’de çalışmalarına başladı.
Datça’da 20 Ekim’de başlayan ve sırasıyla Marmaris, Gökova, Menteşe, Yatağan, Milas, Bodrum ve Ören duraklarının ardından 28 Ekim’de Akbelen Ormanı’nda sona erecek sekiz günlük süreci izlemek ve okuyucusu ile buluşturmak için Gündem Fethiye Kervan’a katıldı.
Sınırsızlık Meydanı’nda saat 11.00’de açılan stant ve bildiri dağıtımı ile başlayan çalışmaların ardından saat 12.30’da basın açıklaması yapıldı.
Basın açıklamasının ardından MUÇEP Gökova Gönüllüsü Serdar Denktaş konuşma yaptı.
Denktaş konuşmasında Kervan’ın amacını şu ifadelerle dile getirdi; “Bu Kervan’da adalet istiyoruz, Muğla için adalet. Zira Muğla’da on yıllardır çok büyük bir adaletsizlikle yaşam alanları yok ediliyor ve çok büyük sosyal, ekonomik, ekolojik kayıplarla sürekli yaşamlarımız daralıyor.”
“ANAYASA’SINDA HUKUK DEVLETİ YAZAN BİR ÜLKENİN YARGI KARARINI TANIMAMASI KABUL EDİLEBİLİR BİR DURUM DEĞİLDİR”
Yargı kararlarına rağmen termik santrallerinin kapatılmamasının büyük bir adaletsizlik olduğunu dile getiren Denktaş konuşmasında, “Anayasa’sında hukuk devleti yazan bir ülkenin yargı kararını tanımaması kabul edilebilir bir durum değildir” sözlerine yer verdi.
Aydın İdare Mahkemesi’nin Muğla’daki Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin kapatılması için 1997 yılında verdiği karar Danıştay tarafından onaylanmıştı. Türkiye, Danıştay kararını uygulamadığı için 2005 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından mahkûm edilmişti.
Hukuksuzluğun o zamandan beri kanıksandığını söyleyen Denktaş, “Daha önceki hükümetler tarafından da şu anki hükümet tarafından da bu hukuksuzluk devam ettiriliyor. Santraller özelleştirildi ve santrallerin yıkımı Muğla için çok büyük bir zulüm olarak devam ediyor” ifadelerini kullandı.
“BU SADECE YATAĞANLILARIN, MİLASLILARIN SORUNU DEĞİL; BÜTÜN MUĞLA’NIN, BÜTÜN ÜLKENİN SORUNU”
Denktaş; bunun sadece Yatağanlıların, Milaslıların sorunu olmadığını, bunun bütün Muğla’nın ve bütün ülkenin sorunu olduğunu dile getirdi.
İklim krizinin giderek derinleştiği ve uluslararası sözleşmelerle önleyici uygulamaların devreye sokulması gereken bir dönemde Türkiye’de termik santrallere verilen devlet teşvikini eleştiren Denktaş şöyle konuştu:
“Paris İklim Anlaşması’na ülkemiz taraf olmuş. Dolayısıyla fosil yakıtlarla çalışan termik santrallerden çıkmak üzere eylem planlarının yapılması gerektiği bir dönemde bırakın yeni planlar yapmayı, yargı kararıyla kapatılması gereken santraller dahi çalıştırılmaya devam ediliyor, bunlara teşvikler veriliyor.
Bu teşvikler hepimizin cebinden çıkan paralarla oluşturulan bütçeden yaklaşık yılda 200 milyon dolar, bu termik santralleri işletenlere karşılıksız ödeniyor. Zira bunlar, eski teknoloji ile zararına üretim yapıyorlar. Diyorlar ki siz sadece bu işletmeleri ayakta tutun, biz sizin zarar etmenize izin vermeyeceğiz. Bütçeden size açıktan para vereceğiz diyorlar. Bütün bunlar çok büyük hukuksuzluk.”
“BODRUM HALKININ HAKKI OLAN SU, TERMİK SANTRALLERE KARŞILIKSIZ, ÜCRETSİZ OLARAK VERİLİYOR”
Ayrıca, termik santrallerin su krizini de derinleştirdiğine değinen Denktaş, Muğla’nın Bodrum ilçesine su sağlayan barajların kapatılmasına işaret ederek şunları belirtti:
“Bodrum halkının, Bodrum yarımadasında yaşayan insanların hakkı olan su, bu termik santrallere Devlet Su İşleri tarafından bir protokolle karşılıksız, ücretsiz olarak santrallere soğutma suyu olarak verilmiş durumda. Bütün yarımada halkının, insanının ihtiyacını rahatlıkla karşılayabilecek su, sadece bu termik santrallerin termik santral soğutma suyu olarak tahsis edilmiş durumda. Bu çok büyük bir adaletsizlik. Bu adaletsizliğe hep birlikte karşı çıkmamız gerekiyor.”
Yaşanan haksızlıkların çözümünün temelinin, hukuksuz biçimde 30 yıla yakın zamandır işletilen termik santraller olduğunu ve bu hukuksuzluğun termik santraller kapatıldığında son bulacağını belirten Denktaş, “Gelin artık bu yargı kararını bir an önce uygulayın ve Muğla’nın yaşadığı bu zulme son verin diyoruz” dedi.