Yargının ‘kapatılmalı’ dediği Muğla’daki üç termik santralin bugün hala çalıştırılmasındaki hukuksuzluk ile bu süreçte santrallerin yarattığı ekolojik ve toplumsal yıkıma dikkat çekmek amacıyla yola çıkan “Muğla Adalet Kervanı”nın ilk durağı Datça oldu.
Haber: Burak Necip Başar
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), Ekoloji Birliği, İklim Adaleti Koalisyonu ve Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK), Muğla’daki üç termik santralin kapatılması kararının uygulanması için başlattıkları “Muğla Adalet Kervanı” bugün (20 Ekim 2023) Datça’dan yola çıktı.
Gündem Fethiye, Akbelen Ormanı’nda sona erecek sekiz günlük süreci izlemek ve okuyucusu ile buluşturmak için kervana katıldı.
Aydın İdare Mahkemesi’nin Muğla’daki Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin kapatılması için 1997 yılında verdiği karar Danıştay tarafından onaylanmıştı. Türkiye, Danıştay kararını uygulamadığı için 2005 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından mahkûm edilmişti.
İki koldan Datça’ya ulaşan Kervan, ilk olarak saat 11.00’de gerçekleşen Yazıköy ve Karaköy mahallerindeki kahvehane sohbetleri ile başlamış oldu.
“EĞER BURASI BİR HUKUK DEVLETİYSE, ANAYASASI’NDA ÖYLE YAZIYOR, YARGI KARARINI TANIMIYORUM DEMEK NE DEMEK?”
Yazıköy Mahallesi köy kahvehanesinde bir araya gelen yurttaşlar termik santrallerin Datça da dahil olmak üzere tarımsal üretime, su kaynaklarına, hava kalitesine, insan sağlığına verdiği zararlarını ve Akbelen Ormanı’nın termik santrale kömür sağlamak için kesilmesinin yanlış olduğunu konuştu.
Mahkeme ve AİHM kararına rağmen termik santrallerin çalıştırılmasının yanlış olduğunu dile getiren MUÇEP Gökova Meclisi’nden Serdar Denktaş, “Hükümet Bakanlar Kurulu kararı ile bu santrallerin çalışmasına devam etme kararı verdi. Bu kabul edilemez bir şey. Eğer burası bir hukuk devletiyse, Anayasası’nda öyle yazıyor, yargı kararını tanımıyorum demek ne demek?” diye sordu.
Termik santrallerin tarıma verdiği zarara değinen Denktaş, şimdiye kadar dokuz köyün yok edildiğini, zeytinlikler ve su kaynaklarına zarar verildiğini söyledi. Bodrum’da yaşanan su krizine de değinen Denktaş, Bodrum’un su kaynaklarının termik santrallerin soğutma suyu olarak Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından tahsis edildiğine dikkat çekti. Bu kervanda bu hukuksuzluğa dikkat çekmek istediklerini söyledi.
“YURTTAŞLARIN PARASI TERMİK SANTRALLERE TEŞVİK OLARAK VERİLİYOR”
Türkiye’nin 2053 yılı net sıfır emisyon ve 2030 taahhütlerine değinen Denktaş, termik santrallerde çalışanlar için de adil geçiş planlarının yapılması gerektiğini fakat yapılmadığını söyledi. Limak gibi büyük şirketlerin karı için bu çalışmanın yapılmadığını söyleyen Denktaş, Muğla’da termik santrallere senede 200 milyon dolara yakın devlet teşviki verildiğine, bu paranın yurttaşların parası olduğuna dikkat çekti.
MUÇEP Datça Meclisi’nden Güngör Erçil ise, Muğla’dan çıkarılan kömürün dünyanın en kalitesiz kömürlerinden olduğuna dikkat çekti ve şunları söyledi: “Santraller belki kar etmiyor. Hepimizin cebinden devletin verdiği teşviklerle kar ediyor aslında. Elektrik üretmekten kar etmiyor aslında. Muğla’nın kömürleri de dünyanın en verimsiz kömürleri.”
“TERMİK SANTRALLERİ SOĞUTMAK İÇİN BİZİM İÇME SUYUMUZU KULLANIYORLAR”
Termik santrallerin su kaynaklarına verdiği zarara değinen Marmaris Kent Konseyi Yürütme Kurulu Halime Şaman ise Bodrum’un suyunun termik santralin soğutma suyu olarak kullanıldığını söyledi.
“Burada yapacağımız net” diyen Şaman, MUÇEP tarafından, mahkemenin verdiği kararın uygulanarak termik santrallerinin kapatılması için başlatılan imza kampanyasına destek vermeye çağırdı.
“TERMİK SANTRALLER MUĞLA’NIN TEPESİNE DİKİLMİŞ ÖLÜM SANTRALLERİ ASLINDA”
Muğla’da termik santrallerin yurttaşların tepesine dikilmiş ölüm santralleri gibi olduğunu söyleyen Şaman, santrallerin yasalara göre bir dakika dahi çalıştırılmaması gerektiğini söyledi.
Buna rağmen termik santrale kaynak sağlamak için Akbelen Ormanı’nın kesilmesini eleştiren Şaman, “Bir ağacı büyütmek için ne kadar üzerine titriyorsunuz değil mi?” diye sordu.
“MUĞLA KÖMÜRE MAHKUM DEĞİL”
Bir başka kahvehane buluşmasında ise kömürlü termik santrallerinin doğaya ve topluma ödettiği gerçek bedeli göstermek amacıyla Muğla bölgesinin bir vaka olarak ortaya koyulduğu “Kömürün Gerçek Bedeli Muğla” başlıklı çalışmaya vurgu yapan Denktaş, santraller kapatıldığında bölge insanının rahatlıkla yaşamına devam edeceği iş imkanlarının yaratılabileceğini kanıtlayan çalışmaların yapıldığını söyledi.
Benze şeklide: “Kömürün Ötesinde Milas” başlıklı çalışmada da benzer şeklide şu ifadeler yer alıyor:
“Oysa Milas kömüre mahkum değil. AB coğrafi işaretli tescilli zeytinyağıyla, yenilenebilir enerji potansiyeliyle, planlı ekoturizm faaliyetleriyle, tarımı ve bitkisel üretimiyle kömürün isine mahkum olmayan başka bir Milas mümkün. Başta kömür sektöründe çalışanlar olmak üzere kimseyi geride bırakmadan adil bir geçiş yoluyla iklim dostu, sağlıklı, yaşanabilir bir Milas mümkün.”
Güngör Erçil ise Sağlık ve Çevre Birliği’nin (HEAL-Health And Environment Alliance) yaptığı “Kronik kömür kirliliği Türkiye: Kümülatif sağlık etkileri” çalışmayı hatırlattı.
HEAL çalışmasında, Muğla’daki kömürlü termik santrallerin en çok sağlık sorununa yol açtığı belirtilmişti. Çalışmada Muğla özelinde oluşturulan dosyada, Muğla’da bulunan işletmedeki üç kömürlü termik santralin (Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy termik santralleri) neden olduğu sağlık sorunlarının ekonomik maliyetinin 1,48 trilyon Türk lirasına tekabül ettiği söylenmişti. Bunun ise tüm Türkiye’deki termik santrallerin sağlık maliyetinin neredeyse üçte birini oluşturduğu vurgulanmıştı.
Halime Şaman ise termik santrallerinin kapatılmasının mümkün olduğunu, bunun ise birlikte kararlılıkla santralin karşısında durmaktan geçtiğini vurguladı.
Yazıköy’den Mesudiye durağına yola çıkan grup yol üstündeki Çeşmeköy, Palamutbütü gibi duraklarda broşür dağıtıp kahvehane buluşmalarına devam etti.
Daha sonra ise Muğla Adalet Kervanı Mesudiye Mahallesi ile Kızlan Mahallesi’nde duraklarına ulaşıldı. Buradaki buluşmalar ve broşür dağıtımının ardından ise Datça merkezdeki Berkin Elvan Anıtı önünde basın açıklaması yapıldı.
Kervanın örgütleyicileri “Muğla’daki Termik Santraller Neden Kapatılmalı?” sorusuna 10 maddede şöyle yanıt veriyor:
- Hukuk devleti ilkesi yargı kararlarının uygulanmasını gerektirir. Mahkemelerin verdiği kapatma kararı uygulanmıyor
- Türkiye’nin Muğla’daki santrallerin ürettiği elektriğe ihtiyacı yok
- Kamu kaynakları termik santrallere aktarılıyor
- Termik santraller usulsüz çevre izinleri ile çalıştırılıyor
- Termik santraller aşırı hava kirliliğine yol açıyor
- Termik santraller aşırı su tüketiyor
- Kömür sahaları köylerimizi yok ediyor, insanları göçe zorluyor
- Kömür sahaları ormanlarımızı yok ediyor
- Kömür sahaları zeytinliklerimizi, tarım alanlarımızı yok ediyor
- Termik santraller Muğla’da 68.000’den fazla insanın erken ölümüne neden oldu
Diğer yandan, MUÇEP’in Muğla’daki termik santrallerin kapatılması için 23 Ağustos 2023 tarihinde Change.org üzerinden başlattığı imza kampanyası hala aktif.
Kampanyaya imza vermek için buraya tıklayın