Yargının ‘kapatılmalı’ dediği Muğla’daki üç termik santralin bugün hala çalıştırılmasındaki hukuksuzluk ile bu süreçte santrallerin yarattığı ekolojik ve toplumsal yıkıma dikkat çekmek amacıyla yola çıkan “Muğla Adalet Kervanı”nın ilk durağı Datça oldu. Farklı noktalarda termik santrallerin neden kapatılması gerektiğine dair yapılan buluşmaların ardından basın açıklaması düzenlendi.
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), Ekoloji Birliği, İklim Adaleti Koalisyonu ve Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK), Muğla’daki üç termik santralin kapatılması kararının uygulanması için başlattıkları “Muğla Adalet Kervanı” bugün (20 Ekim 2023) Datça’dan yola çıktı.
Yurttaşlar öncelikle Datça’nın farklı noktalarında bir araya Yazıköy, Karaköy, Palamutbükü, Mesudiye, Kızlan mahallelerinde gerçekleşen buluşmalarda Muğla’da termik santrallerin neden kapatılması gerektiğini anlattı ve broşür dağıttı.
“MUĞLA’DAKİ TERMİK SANTRALLERİN KAPATILMASI TALEBİ, HUKUK DEVLETİ İLKESİ GEREĞİDİR”
Ardından, saat 14.00’de Berkin Elan Anıtı önünde bir araya gelen yurttaşlar “Mahkeme kararlarını uygula, termik santralleri kapat” başlıklı basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Muğla’daki termik santrallerin kapatılması talebi, hukuk devleti ilkesi gereğidir” ifadeleri kullanıldı.
Aydın İdare Mahkemesi’nin 1996 yılında Kemerköy, Yeniköy ve Yatağan termik santralleri için kapatma kararı verdiği belirtilen açıklamada, “Danıştay yapılan itirazı reddederek kapatma kararını onaylamıştır. Santrallerin bu yargı kararlarına rağmen işletilmeye ısrar edilmesi üzerine başvurulan AIHM de 2005 yılında Türkiye mahkemelerinin verdiği kararı onaylamıştır” denildi.
“SANTRALLERİN FAALİYETLERİ SONUCUNDA ÇIKAN SAĞLIK SORUNLARI NEDENİYLE BİNLERCE İNSANIMIZ ÖLMEYE DEVAM EDİYOR”
Açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda hukuk devleti yazmasına karşın yaklaşık 30 yıldır verilen mahkeme kararının uygulanmadığı söylenerek, uluslararası hukukun hiçe sayıldığı dile getirildi ve şu sözlere yer verildi:
“Hukuk tanımaz bir anlayışla bu santrallerin devam eden faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan sağlık sorunları nedeni ile binlerce insanımız vaktinden önce ölmeye devam ediyor. Ormanlarımız, zeytinliklerimiz, köylerimiz, su kaynaklarımız yok edilmeye devam ediyor. Kömürle çalışan santrallerin insan sağlığına ve doğaya verdiği zararlar, yıllar boyunca hem bilimsel araştırmalara konu oldu, hem kamuoyuna duyuruldu.”
“DEVLETİN KAMU YARARINDAN ÇOK ŞİRKETLERİN ÇIKARINI KOLLADIĞI ORTAYA ÇIKMAKTA”
Ormanların en önemli karbon yutak alanları olduğu belirtilen açıklamada, “Kömürle çalışan termik santrallerin iklim krizini hızlandırdığı bilinen bir olgu. Bu gerçeğe rağmen termik santrallere kömür sağlamak üzere ormanlarımız yok ediliyor. Bu akıl tutulmasının son örneğini Akbelen Ormanı’nın kesilmesi ile yaşadık. Mahkeme kararları uygulanmış olsa ağaçların kesilmesi gerekmeyecekti” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, devletin kamu yararından çok şirket çıkarlarını kolladığı belirtilerek, şu sözler dile getirildi:
“Bütün bunlar yetmezmiş gibi, hepimizin ödediği vergilerle katkıda bulunduğumuz bütçeden santral işletmecilerine çeşitli adlar altında önemli kaynaklar aktarılıyor. Mahkeme kararlarının uygulanmaması, kolluk kuvvetlerinin şirketlerin özel güvenlik gücü gibi davranması da buna eklendiğinde, devletin kamu yararından çok şirketlerin çıkarını kolladığı ortaya çıkmaktadır. Bunu kabul etmiyoruz.”
“MUĞLA’DA ÜRETİLEN ELEKTRİK ENERJİSİNE İHTİYAÇ OLDUĞU, AKSİ TAKDİRDE EGE’NİN ELEKTRİKSİZ KALACAĞI SÖYLENİYOR, MUĞLA’DAKİ TOPLAM ELEKTRİK ÜRETİMİ PAYI YÜZDE BİR”
Türkiye’nin Muğla’da, üretilen elektrik enerjisine ihtiyacının olduğunun, , santrallerde elektrik üretilmezse Ege’nin elektriksiz kalacağının söylendiği belirtilen açıklamada, “Muğla’daki termik santrallerin kurulu elektrik üretim kapasitesi 1.680 megawatt, Türkiye ölçeğinde Bakanlığın açıkladığı toplam kurulu güç 105.417 megawatttır. Yani Muğla’daki santrallerin toplam elektrik üretimindeki payı yüzde bir civarındadır. Bu veriler, söylenen yalanı ortaya koyuyor” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, santraller kapatılırsa binlerce emekçinin işsiz kalacağı bilgisinin doğru olmadığı dile getirilerek, “Santrallere ödenen kamu mali kaynakları santrallerde çalışanları rahatça geçindirmeye yeter de artar. Kaynaklarımız emekçileri ve doğayı koruyacak şekilde adil dağıtıldığında, santrallerde çalışan emekçiler için doğayla dost iş imkanları yaratılması mümkündür ve bunu talep ediyoruz” denildi.
“SUYUN YAŞAM DÜŞMANI SANTRALLERİN TRİBÜNLERİNE SOĞUTMA SUYU OLARAK TAHSİS EDİLMESİNE YETER DİYORUZ”
Termik santrallerin zararlarına değinilen açıklamada, “Termik santrallere kömür sağlamak üzere Milas’ta ve Yatağan’da açılan kömür madeni ocaklarının su kaynaklarının yok olmasına ve kirlenmesine yol açtığını biliyoruz. Tüm doğal varlıklar için yaşamsal bir kaynak olan suyun, hukuksuz bir şekilde faaliyetine devam eden yaşam düşmanı santrallerin tribünlerine soğutma suyu olarak tahsis edilmesine yeter diyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada Yatağan, Yeniköy, Kemerköy üçgeninin antik çağda Karia olarak adlandırılan bölgenin parçası olduğu belirtilerek, şu sözlere yer verildi:
“Bu alanda termik santrallere kömür sağlamak için açılan kömür sahaları dünyanın ortak kültür mirası olan arkeolojik sit alanlarını yok ediyor. Sit alanı ilan edilerek yerinde korunması gereken kültürel miras, santralleri işleten şirketlerin insafına bırakılarak ‘kurtarma kazısı’ adı altında yürütülen çalışmalar sonunda yok ediliyor, kazılarda bulunan kültür varlıklarından yalnızca birer örnek müzelere taşınıyor. En son İkizköy-Işıkdere’de olağanüstü zengin kültürel miras bu şekilde yok edildi, şimdi Akbelen’de benzer bir kültür katliamının hazırlıkları sürdürülüyor.”
“TÜM DÜNYADA İKLİM KRİZİNİN AĞIR SONUÇLARI YAŞANIYOR, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ÖNDE GELEN SORUMLUSU İSE FOSİL YAKITLA ÇALIŞAN TERMİK SANTRALLER”
Tüm dünyada iklim krizinin ağır sonuçlarının yaşandığı belirtilen açıklamada, “İklim değişikliğinin önde gelen sorumlusu olan fosil yakıtla çalışan termik santrallerden hızla çıkış için planlar yapılıyor. Türkiye de Paris İklim Anlaşmasına taraf olan ülke olarak bu sorumluluğu taşımaktadır. Hal böyle iken, ülkemizde tam aksi yönde bir politika izleniyor” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, Yeniköy, Kemerköy ve Yatağan termik santrallerinin hukuk devleti ilkeleri çiğnenerek mahkeme kararına rağmen çalıştığı belirtilerek, “Yaşam alanları yok edilen bölge insanı, insanlık dışı koşullarda yaşamaya mahkum ediliyor. Muğlalılar ve Türkiye yurttaşları olarak bu hepimiz için utanç vericidir” sözlerine yer verildi.
“MAHKEME KARARI UYGULANSIN, BU SANTRALLER DERHAL KAPATILSIN, DOĞANIN VE İNSANIN SÖMÜRÜLMESİNE SON VERİLSİN”
Doğanın ve insanın sömürülmesine son verilmesini talep ettikleri, ekolojik yıkımları kabul etmedikleri ve etmeyecekleri vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Yurttaşlar, yurttaşları temsil eden kurumlar olarak Muğla’da, Kazdağları’nda, Karadeniz’de, Cudi’de, Dikmece’de, Sinop’ta, Akkuyu’da kapitalizmin yarattığı, devletin yanında yer aldığı ekolojik yıkımları kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.
İkizköylüler, Çamköylüler, Karacahisarlılar, Milaslılar, Yatağanlılar, Muğlalılar ve tüm Türkiye bu hukuksuzluğa yeter artık diyoruz! Bu utançla daha fazla yaşamak istemiyoruz. Anayasada yazan hukuk devleti ilkesine dönülsün ve mahkeme kararı uygulansın, bu santraller derhal kapatılsın. Doğanın ve insanın sömürülmesine son verilsin. Cennet Muğla’nın bir avuç sermaye sahibini daha fazla zengin etmek için cehenneme çevrilmesine daha fazla tahammülümüz yok.”