Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle bir gün arayla “Muğla Mermer Zirvesi” ile “Vahşi Madencilik, Termik Santraller ve Sağlık Etkileri Sempozyumu”nun düzenlenmesine ilişkin açıklama yayımladı. Açıklamada, “Muğla’nın geleceği taşta değil, toprakta; yıkımda değil, adil geçişte” denildi.
Muğla’da 9-10 Ekim tarihlerinde “Muğla 1. Ulusal Mermer ve Sürdürülebilirlik Zirvesi” Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştiriliyor. Etkinliği düzenleyen kurumlar arasında Muğla Büyükşehir Belediyesi de yer alıyor.
Öte yandan, bugün (10 Ekim) Milas’ta “Vahşi Madencilik, Termik Santraller ve Sağlık Etkileri Sempozyumu” da Belediye Evlendirme ve Toplantı Salonu’nda gerçekleştiriliyor.
Bu etkinliğin düzenleyenleri arasında da Muğla Büyükşehir Belediyesi yer alıyor.




MUÇEP; Büyükşehir Belediyesi’nin her iki etkinliğin düzenleyenleri arasında yer almasına tepki göstererek bir açıklama yayımladı.
“Mermerin parladığı yerde yaşam kararıyor” başlıklı açıklamada, etkinliklerin aynı tarihlerde yapılmasının bir takvim çakışması olmadığı ifade edilerek şunlar söylendi: “Belediyenin politik yönelimi açısından derin bir çelişkidir. Halk sağlığını, ekolojik dengeyi ve geleceği korumakla yükümlü bir yerel yönetim, bir gün doğayı yok eden madenciliğin bir alt sektörüne meşruiyet sağlayıp ertesi gün madenciliğin yarattığı doğa tahribatını tartışamaz.”
“160 MERMER PROJESİNE ‘ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR’ VEYA ‘ÇED OLUMLU’ KARARI VERİLDİ”
Muğla’nın mermer üretim faaliyetlerinde Türkiye’de ilk sırada yer aldığına dikkat çekilen açıklamada, 120 mermer ocağı ve 140 mermer işleme fabrikasının faaliyet gösterdiği belirtildi.
İşletmelerin proje aşamasında da, işletme aşamasında da kamusal çevre denetiminden kaçırıldığı söylenen açıklama, şöyle devam etti: “Sadece 2017–2025 yılları arasında Muğla Valiliği tarafından 160 mermer projesine ‘ÇED gerekli değildir’ veya ‘ÇED olumlu’ kararı verilmiş durumda. Bu projelerin her biri en az 10 hektar büyüklüğünde alanlar üzerinde gerçekleştiği düşünüldüğünde, binlerce hektarlık orman, tarım ve su havzası alanı geri dönüşsüz biçimde madenciliğe açılmış durumda. Üstelik bu projeler toplu olarak ele alındığında ortaya çıkan kümülatif etkileri de incelenmiyor, değerlendirilmiyor.”
“MUĞLA, FAYDASIZ BİR LÜKS TÜKETİM UĞRUNA DOĞASINI KAYBETMEKTEDİR”
Mermer üretiminin çevresel ve toplumsal zararının sağladığı ekonomik katkıdan çok yüksek olduğu ifade edilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye ekonomisinde mermer ihracatının payı gayri safi yurt içi hasılanın yalnızca yüzde 0,15’i düzeyindeyken, mermercilik nedeniyle Muğla’nın su varlıklarının kirlenmesi ve yok edilmesi, tarım alanlarının bozulması ve orman ekosistemlerinin tahribi çok daha büyük bir ekolojik ve ekonomik kayba yol açmaktadır. Yani Muğla, faydasız bir lüks tüketim uğruna doğasını kaybetmektedir.”
“MUĞLA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN AYNI YIKIMI MEŞRULAŞTIRAN BİR ETKİNLİĞE ORTAK OLMASI KABUL EDİLEMEZ”
Açıklamanın devamında mermer üretiminin bölge halkının refahını artıran bir üretim olmadığı ifade edildi ve şunlar söylendi: “Büyük ölçüde lüks tüketim için yapılan, yüksek çevresel etkili ve düşük ekonomik getirili bir sektördür. Mermer projelerine sistematik biçimde ‘ÇED gerekli değildir’ kararları veren ve çevresel kamu denetimini fiilen ortadan kaldıran Valiliğin bu yıkımı teşvik etmesi bizi şaşırtmıyor. Ancak ekoloji mücadelesinde birlikte yer aldığımız Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin aynı yıkımı meşrulaştıran bir etkinliğe ortak olması kabul edilemez.”
“MUĞLA’NIN GELECEĞİ TAŞTA DEĞİL, TOPRAKTA; YIKIMDA DEĞİL, ADİL GEÇİŞTE”
Açıklamanın sonunda şu çağrıya yer verildi: “Bizler, Muğla’nın suyunu, ormanını ve toprağını korumaya çalışan yurttaşları ve ekoloji hareketi bileşenleri olarak çağrımızı yineliyoruz: Mermeri değil, yaşamı parlatın. Muğla’nın geleceği taşta değil, toprakta; yıkımda değil, adil geçişte.”