Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Fethiye Meclisi’nin çağrısıyla yurttaşlar, İstanbul’da saldırıya uğrayarak öldürülen Ekoloji Gazetecisi Hakan Tosun’u anmak ve “Hakan Tosun’a ne oldu?” diye sormak için bugün (18 Ekim 2025) Fethiye Kültür Merkezi önünde bir araya geldi.
Muğla’nın Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı mücadelesi başta olmak üzere ülkenin çeşitli bölgelerindeli ekoloji haberlerini takip eden Gazeteci – Belgesel Yönetmeni Hakan Tosun, İstanbul Esenyurt’ta saldırıya uğramıştı.
Yol kenarında bilinci kapalı halde bulunan Tosun, Başakşehir’deki Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Kimliği yanında olmayan Tosun’un kimlik tespiti yapılmamış ve 27 saat boyunca ailesine haber verilmemişti.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü saldırıyla ilgili olarak 18 ve 24 yaşlarında iki zanlının tutuklandığını açıklamıştı. Tosun, 13 Ekim 2025’te beyin ölümünün gerçekleşmesi sonrası hayatını kaybetmişti.
“ÖNÜMÜZDE YANITLANMAMIŞ SORULAR VAR”
Hakan Tosun’u anmak ve “Hakan Tosun’a ne oldu?” diye sormak için MUÇEP Fethiye Meclisi’nin çağrısıyla bileşenleri ve yurttaşlar, bugün (18 Ekim 2025) saat 12.30’da Fethiye Kültür Merkezi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
Yapılan basın açıklamasını MUÇEP’ten Mehmet Sert okudu. Açıklamanın başında “Hakan Tosun’u susturdular, biz konuşacağız” denildi.
Hakan Tosun’u 16 Ekim 2025’te toprağa verdiklerinin belirtildiği açıklamada, “Üzgünüz, öfkeliyiz. Önümüzde yanıtlanmamış sorular var” ifadeleri kullanıldı.


Açıklamada, şu sorular soruldu:
Hakan’ın telefonu, cüzdanı, kimliği ve kamerası nerede?
Bu eşyalardan kimlik hariç diğerlerinin polis merkezinde olduğu ve ailesine teslim için bilgi verildiği haberi bugün geldi. Geçen bunca sürede neden bu eşyaların polisin elinde olduğu açıklanmadı?
Basına sızan görüntüler, kim veya kimler tarafından hangi amaçla seçilip bir araya getirilerek servis edildi?
Delil niteliği taşıyan kamera kayıtlarını, yasa dışı biçimde esnaftan alan kişiler hakkında herhangi bir gözaltı işlemi yapılmış mıdır?
Kamuoyunda olayın kasıtlı bir eylem olduğuna ilişkin oluşan kuvvetli şüphelerle ilgili yürütülen bir çalışma var mıdır ve en önemlisi, bu saldırının arkasındaki gerçek sebep nedir?
“SORUŞTURMA TÜM YÖNLERİYLE AÇIKLIĞA KAVUŞTURULMADIKÇA, HİÇBİRİMİZ SUSMAYACAĞIZ”
Olayın gerçekleştiği tarihin üzerinden sekiz gün geçtiğinin ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün konuyla ilgili iki polis başmüfettişi görevlendirdiğini açıkladığı ancak İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile İstanbul Valiliği tarafından bir açıklama yapılmadığına dikkat çekilen açıklamada, şunlar aktarıldı:
Skandal uygulamaların karanlığında bırakılmak isteniyoruz. Polisin izlediği ama almadığı kamera kayıtlarını, saldırganın ailesi nasıl ve neden alıyor?
Aynı kişiler olay hakkında bilgi veren esnafı, haber yapan gazeteciyi nasıl tehdit edebiliyor?
Bu kişilerle ilgili bir işlem yapılmazken sanık ailesi tarafından kamera kayıtlarına el konulan esnaf hangi nedenle gözaltına alınıyor?
Açıklamanın devamında, “Bu saldırının ardındaki sis perdesi kaldırılmadıkça, soruşturma tüm yönleriyle açıklığa kavuşturulmadıkça, hiçbirimiz susmayacağız” denildi.


“HER YERDE ONUN KAMERASI, MİKROFONU VE SESİ VARDI”
Hakan Tosun’un, Türkiye’nin ekoloji mücadelesinin belleği olduğunun belirtildiği açıklamada, şunların altı çizildi:
“İkizdere’de taş ocağının gölgesinde, Akbelen’de kesilen ağaçların arasında, Samandağ’da yıkıntıların içinde, Validebağ’da, Kazdağları’nda, Munzur’da. Her yerde onun kamerası, mikrofonu ve sesi vardı. O; doğayı, emeği ve insan onurunu savunanların tanığıydı. Kayda alınmayanı kayda geçiren, görünmeyeni görünür kılan bir gazeteciydi.”
Ailesinin, Hakan Tosun’un vasiyetini yerine getirerek organlarını bağışladığının vurgulandığı açıklamada, “Ailesi, onun vasiyetini yerine getirerek organlarını bağışladı. Hakan, yaşamı savunduğu gibi, ölümüyle de yaşama can verdi. Giderken bile yaşamı savunmaya devam etti” denildi.
Tosun’un dostları, yoldaşları ve meslektaşları olarak çağrıda bulunulan açıklamada, şunlar söylendi:
“Bu cinayet aydınlatılana kadar Hakan Tosun’un adını her yerde anacağız. Derin bir üzüntüyle ama aynı zamanda kararlılıkla ve öfkeyle, bir kez daha soruyoruz: Hakan Tosun’a ne oldu?”
Açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi:
“Cevap alınmadan, adalet yerini bulmadan, Hakan’ın yarım bıraktığı sözü tamamlamadan durmayacağız çünkü onun kamerası gerçeğe dönüktü; şimdi o gerçeği açığa çıkarmak bizim boynumuzun borcu. Hakan Tosun’un anısı, adalet arayışımızda yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir.”