MUÇEP Datça Meclisi, ilçedeki kaçak yapılara ilişkin basın açıklaması yaptı: “Biri Billur Kent karşısında, diğeri Karaincir’de olmak üzere Datça’da iki imar faciası, tüm Datçalıların tepkilerine rağmen hala devam ediyor”
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Datça Meclisi bugün (2 Şubat), Muğla’nın Datça ilçesinde bulunan Kızlan ile Karaincir’deki kaçak yapılara ilişkin Datça Belediyesi ve Datça Kaymakamlığı’na şikayet dilekçeleri vererek, konuyla ilgili basın açıklaması yaptı.
MUÇEP gönüllüleri, imar planı tadilatları ile hem iktidara yakın arsa sahiplerine kamu kaynaklarının haksız olarak aktarılması hem de mevcut imar planlarının bütünlüğünün bozulması nedeniyle kent yaşamında büyük hukuksuzluklar yaşandığına dikkat çekti.
Ayrıca gönüllüler, Datça’nın tamamının Özel Çevre Koruma Bölgesi olduğunun da unutulmaması gerektiğini, bu gelişigüzel imar uygulamaları ile Datça’nın kısa bir süre içinde gelecek kuşaklara miras bırakılması için korunduğu söylenen o doğal ve kültürel özelliklerinin kalmayacağını da dile getirdi.

“İKİ İMAR FACİASI DATÇALILARIN TEPKİLERİNE RAĞMEN DEVAM EDİYOR”
MUÇEP gönüllüleri yaptıkları açıklamada, “Biri Billur Kent karşısında, diğeri Karaincir’de olmak üzere Datça’da iki imar faciası, kaçak inşaat tüm yargı kararlarına, Belediye’nin mühürlemesine, basında çıkan onca habere ve tüm Datçalıların tepkilerine rağmen hala devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Açıklamada, “En üst organlardan başlayarak hızla yayılmaya başlayan yasa tanımazlıklara öykünürcesine hepimize gözdağı veriyorlar. Zorbalığı kabullenmemizi, boyun eğmemizi bekliyorlar” sözlerine yer verildi.
Datça halkı olarak buna sessiz kalmayacakları, boyun eğmeyecekleri belirtilen açıklamada, “Ancak Kaymakamlığı’nızdan, Belediye’den, Cumhuriyet Savcılığı’ndan ve tüm diğer yetkili kurumlardan da, daha aktif olmalarını ve tüm yetkilerini kullanmalarını beklemek en doğal hakkımızdır” denildi.
Açıklamada, Kızlan ile Karaincir’deki kaçak yapıların ortak özellikleri hakkında ise şu ifadelere yer verildi:
• Her ikisinin de hukuksuz imar süreçlerine göre oluşmuş, başlamış ve devam ediyor olmaları,
• Her ikisindeki hukuksuzluğun yargı tarafından da belirlenip, karara bağlanmış ve iptal edilmiş olması,
• Her iki yerde de Belediye tarafından inşaatların durdurulması ve mühürlenmesi,
• Her iki yerde de mühre rağmen, göz göre göre suç işlenmesi ve inşaatların devam etmesidir.
Açıklamada, “Bu mühre sahip çıkmanın, bu aleni kanun tanımazlığı ve bu zorbalığı durdurmak başta Kaymakamlığınız olmak üzere kamu kurumlarının sorumluluğu ve görevi değil midir?” sorusu soruldu.
Datça’nın doğal yapısını, kıyılarını, ormanlarını, tarihi değerlerini ve ekolojik dengesini önemli ölçüde koruyan nadir yerlerden biri olduğu dile getirilerek, şu sözlere yer verildi:
“Bu nedenle rantiyelerin her türlü yöntemle, istediklerine ulaşma yönünde hedeflerindeki bir yarımadadır. Bu ve benzeri durumlara göz yumulduğu sürece, benzerlerinin katlanarak oluşacağı ve adım adım tüm Datça’yı keyfiliğin egemen olduğu bir yere dönüştüreceği aşikar değil midir?”
Açıklamada, “Kaymakamlığınızı göreve çağırıyoruz” denilerek, yurttaşların istekleri şu şekilde sıralandı:
• Yukarıda belirttiğimiz gibi Kaymakamlığınızın aktif olmasını ve kararlı bir irade ortaya koymasını istiyoruz.
• Bir an önce suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz, Savcılığın açık ve aleni işlenen suç karşısında resen hareket etmesini, suçüstü yapmasını talep ediyoruz.
• Her iki inşaatında çepe çevre şeritlerle emniyete alınması, birçok noktasına duyuru asılması, gece ve gündüz kolluk kuvveti konması ve mührü ihlal eden herkesin belgelemesini istiyoruz.
• Kısaca kamu adına yapılmış mühre sahip çıkmasını istiyoruz.

“HUKUKEN İMARA AÇIK OLMAMASI GEREKEN YERLER BETONA BOĞULUYOR”
Açıklamada; zorbalığın, hukuk tanımazlığın üst seviyelerinde yaşadıkları dile getirilerek, “Kişiye özel mevzi imar planları (tadilatları) ile hukuken imara açık olmaması gereken yerler, yağmaya-talana açılıyor, betona boğuluyor. Açgözlü hukuk tanımaz arsa sahipleri ve inşaatçılar, yasaların mevzuatın arkasından dolanıyor, yönetim ile hileli yollar tesis ederek inşaatlara girişiyor” denildi.
Kişiye özel mevzii imar planı ile başlanan bir inşaat sahasının daha önünde oldukları belirtilen açıklamada şu sözlere yer verildi:
“Karaincir’de 23 bağımsız birimden oluşmuş ve yeşil alan ile kıyı şeridi dahil kamuya terk edilmesi gereken alanları da işgal ederek yapılan bu yapılara, Çevre ve Şehircilik, İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 2022 Eylül’ünde mevzuata aykırı olarak özel izin verildi.”
“İNŞAATLARIN HUKUKSUZ OLDUĞUNA DAİR KARAR ANCAK İKİ YIL SONRA ÇIKTI”
Açıklamada, yerel halkın çabaları ile yargıya başvurulduğuna değinilerek, “Mahkemenin, inşaatların hukuksuz olduğuna dair kararı, ancak iki yıl sonra, 2024 başında çıktı ve inşaatın durdurulması hükmü verildi. Belediye verdiği ruhsatı iptal etti. İnşaat mühürlendi” ifadeleri kullanıldı.
Kişiye özel mevzii imar planı ile başlanan ikinci inşaat sahasından bahsedilen açıklamada,“Kızlan’da Billurkent önünde 150 odalı bu otel-tatil yeri için Çevre ve Şehircilik, İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından kişiye özel izin verildi” sözlerine yer verildi.
Açıklamada; Kızlan’da inşaat sahibinin, daha izin çıkmadan inşaat alanında yasadışı yollarla faaliyetlere başladığı belirtilerek, “2022’de Belediye tarafından inşaatın durdurulması için yargıya başvuruldu” denildi.
Mahkemenin, inşaatların hukuksuz olduğuna dair kararının, 2024 başında verdiği ve inşaatın durdurulması hükmünü verdiği aktarılan açıklamada, Belediye’nin inşaatı mühürlediği belirtildi.
“ANCAK İNŞAAT SAHİPLERİ VE İNŞAATÇILAR İNŞAATA DEVAM EDİYOR”
Açıklamada, iki inşaatta da inşaat sahibi ve inşaatçının, mührü söküp inşaata devam ettiği vurgulanarak, “Bu bir zorbalık, bu bir suç. Bu suç, bile isteye yetkili idarelerin görevlendirmesi gereken kolluk güçlerinin görevini yapmaması nedeniyle, hepimizin gözü önünde işleniyor” denildi.
Son olarak açıklamada, zorbalığa boyun eğmeyecekleri dile getirilerek şu sözlere yer verildi:
“Hem Belediye’den, hem de Kaymakamlıktan bu zorbalığa geçit verilmemesini, bu yasadışı, kaçak inşaatların yıkılmasını talep ettik. Takipçisi olacağız.
Buradan bir kez daha ilan ediyoruz: ‘Biz bu zorbalığa boyun eğmeyeceğiz, Datça’nın talana açılmasına seyirci kalmayacağız.’ Bir kez daha Datça sakinleri ile birlikte bu suç sahasından duyuruyoruz.”