Mor Çatı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın “toplumsal cinsiyet ve bazı kavramların kullanımı” genelgesine karşı bir açıklama yayımladı. Açıklamada “Yalnızca aileyi korumak kisvesi altında erkekleri korumak olduğunu bizlere bir kez daha gösteriyor” denildi.
Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı genel müdürlüklere ve 81 il müdürlüğüne “Toplumsal cinsiyet ve bazı kavramların kullanımı hakkında” konulu bir yazı gönderdi.
Kaos GL’den Oğulcan Özgenç’in haberine göre, Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü, gönderdiği yazıda; Bakanlık birimlerinin ulusal ve uluslararası kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve diğer paydaşlarla yürüteceği çalışmalarda “toplumsal cinsiyet”, “toplumsal cinsiyet kimliği”, “LGBT”, “SOGIESC” (cinsel yönelimler, toplumsal cinsiyet kimlikleri, ifadeleri ve cinsiyet özellikleri) ve “kapsamlı cinsellik eğitimi” gibi kavramlara karşı ortak bir tutum benimsenmesi gerektiğini savundu.
Yazıya ilişkin Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı, “Sorun toplumsal cinsiyet kavramı değil, sosyal politikaların eksikliği” başlıklı bir açıklama yayımladı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Geçtiğimiz günlerde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından ilgili birimlere ‘toplumsal cinsiyet’ ve bazı kavramların kullanımı hakkında bir yazı gönderildiği basına yansıdı. Bu talihsiz ve temelsiz, bir o kadar da ayrımcı ve muhafazakâr metinde, bakanlık kurumlarının toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet kimliği, LGBT ve kapsamlı cinsellik eğitimi gibi kavramları kullanmasından kaçınması salık veriliyor. Aileyi korumak vurgusu ile başlayan yazıda, bu kavramları kullanmanın aile, kadınlar, çocuklar ve hatta tüm toplumu tehlikeye attığı iddia ediliyor.”
Gönderilen yazıdaki iddiaları çürütmek için dünyada yeterince kaynak olduğu ifade edilen açıklamada, “Fakat bunlara gerek dahi duymadan, her gün maruz kaldığı şiddetten uzaklaşmaya, kendisi ve çocuğu için şiddetsiz bir yaşam kurmaya çabalayan kadınların mücadelesi ve deneyimleri bizim için çok yeterli bir kaynak” denildi.
Kadınların toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu olarak şiddete maruz kaldığı vurgulanan açıklamada, “Onlardan beklenen ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın yazısında bir kez daha sanki doğalmış gibi sunulan rollere ve görevlere hayır dedikleri için, kendi yaşamlarını kurmak istedikleri için şiddete uğruyorlar” denildi.
Toplumsal cinsiyet ifadesini reddetmek, erkeklerin kadınlar üzerindeki egemenliklerini sürdürme amacını taşıdığı vurgulanan açıklamada, “Görevi şiddeti önlemek, kadınları ve çocukları şiddete karşı korumak olan bir bakanlığın toplumsal cinsiyet kavramını reddetmesi, gündemlerinin kadınlar ya da çocuklar değil, yalnızca aileyi korumak kisvesi altında erkekleri korumak olduğunu bizlere bir kez daha gösteriyor” sözleri kullanıldı.
Açıklamada, erkek şiddeti ile toplumsal cinsiyet eşitsizliği arasındaki ilişkiyi kuramayan; LGBTİ+’ları hedef gösteren ve cinsellik eğitiminin şiddeti önlemedeki rolünden habersiz olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın, yalnızca muhafazakâr bir dünya görüşünü yansıttığı vurgulandı.
Tehdidin ailelere değil, aileyi oluşturan bireylerin zarar görmesi pahasına sürdürülen devlet politikası olduğu belirtilen açıklamada, “Toplumsal eşitsizliklerin farkında, sosyal refah için ve en önemlisi toplumu oluşturan herkese fayda sağlamak için çalışan bir bakanlık ve sosyal politika talebimizi bir kez daha dile getiriyoruz” ifadeleri kullanıldı.