Milas Yurttaş İnisiyatifi’nin yaptığı basın açıklamasında, “Milas’ta bulunan iki termik santral, soğutma suyu olarak içme suyu kullanmaktadır. Standart bir linyit kömürlü termik santral, her üç buçuk dakikada bir, olimpik yüzme havuzunu dolduracak kadar su çeker” denildi.
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Hacı İlyas Meydanı’nda; Milas Yurttaş İnisiyatifi, 14 Kasım 2023’te saat 12.30 civarında bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. Su kaynaklarının tükenmesiyle ilgili endişelerini dile getirdikleri ve yaşanan susuzluğun doğal olmadığını vurguladıkları basın açıklamasında İnisiyatif, yetkilileri bu konuda önem almaya çağırdı.
Milas Yurttaş İnisiyatifi adına açıklamayı okuyan Neşe Tuncer, “Hızla büyüyen nüfus, değişen yaşam tarzları, kentleşme ve endüstrileşme bununla birlikte iklim değişikliğinin neden olduğu tahmin edilmesi zor etkiler, su kaynaklarının mevcudiyeti konusunda biz vatandaşları endişelendirmekte ve hem ulusal hem de yerel düzeyde yöneticileri bu konuda önlemler almaya çağırmaktayız” dedi.
“KOLAYCA ULAŞILABİLECEK VE KULLANILABİLECEK SU ORANI TOPLAM SUYUN YÜZDE 0,4’DÜR”
Açıklamada, dünyada bulunan tatlı suyun oldukça azına ulaşma imkanımızın olduğuna değinilerek, “Dünyadaki suyun yüzde 97,5’i tuzlu su (deniz ve okyanuslarda) olup sadece yüzde 2,5’i tatlı sudur. Tatlı suların yüzde 70’i kutuplarda buzul olarak veya donmuş toprak tabakasında bulunmaktadır. Yani kolayca ulaşılabilecek ve kullanılabilecek su oranı toplam suyun yüzde 0,4’dür” sözlerini dile getirdi.
Suyun yerinin başka bir şeyle doldurulamayacağı vurgulayan açıklamada, “Su, yerine bir başka şeyin ikame edilemeyeceği bir doğal kaynaktır. Doğal kaynaklar ise toplumların ortak varlıklarıdır. Bu kaynakların tasarruf hakkı, toplumundur” ifadeleri kullanıldı.
“SUSUZLUĞUN KAÇINILMAZ OLDUĞU SÖYLENDİ DURDU, YETKİLİLER DEVASA YAŞAMSAL SORUNU DERT ETMEDİLER”
Açıklamada, yaşanılan susuzluğun doğal olmadığı belirtilerek, “Günlük hayatlarımızı sürdürülmez hale getiren susuzluk, yetkililerin on yıllardır adaleti geciktirmesi sonucu bizlere ödetilen ağır bedellerin sadece bir boyutu” sözlerine yer verildi.
Açıklamada, doğal yaşam kaynaklarının enerji ve maden şirketleri tarafından kullanılmaya devam edildiği taktirde susuzluğun kaçınılmaz olduğunun bilim insanları tarafından daha önce birçok kez söylendiği belirtilerek, şu ifadeler dile getirildi:
“Ne bakanlıklar, ne valiler, ne halkın seçtiği yerel yöneticiler ne de milletvekilleri bu devasa yaşamsal sorunu dert etmediler. Zira onların derdi müştereklerimiz olan bu zenginliklere, yani sömürülen toprağa, suya, yaşam alanlarına ‘yerli ve milli servet’ diyerek bir avuç sermaye sahibine peşkeş çekmekti.”
“MİLAS’TA BULUNAN TERMİK SANTRALLER İÇME SUYU KULLANMAKTADIR; STANDART TERMİK SANTRAL ÜÇ BUÇUK DAKİKADA BİR, OLİMPİK YÜZME HAVUZU KADAR SU ÇEKER”
Milas’ta bulunan iki termik santralin soğutma suyu olarak içme suyu kullandığı vurgulanan açıklamada, “Standart bir linyit kömürlü termik santral, her üç buçuk dakikada bir, olimpik yüzme havuzunu dolduracak kadar su çeker” sözlerine yer verildi.
Açıklamada suyun kullanımında öncelik hakkının halkın içme suyu olduğu hatırlatılarak, “Su Tahsisleri Hakkındaki Yönetmeliğin 7. Maddesi suyun kullanımında öncelik sıralaması yapmakta ve halkın içme ve kullanma suyu ihtiyacını birinci, enerji üretimi ve sınai su ihtiyaçlarını ise dördüncü sıraya koymaktadır” ifadeleri kullanıldı.
Buna rağmen halkın ihtiyacının ön plana alınmadığı belirtilen açıklamada, “Yani yasa açık bir şekilde yurttaşların su ihtiyacının öncelikle karşılanması gerektiğini söylerken termik santrallere su tahsisi yapan Devlet Su İşleri (DSİ) uymak zorunda olduğu kendi yönetmeliğini hiçe saymaktadır” sözleri dile getirildi.
“YENİKÖY TERMİK SANTRALİNİN KULLANDIĞI SU, MİLAS’IN YILLIK SU KULLANIMININ NEREDEYSE İKİ BUÇUK KATIDIR”
Açıklamada, Milas’ta bulunan Geyik Barajı’nın Yeniköy Termik Santrali’ne soğutma suyu ve kül suyu temin etmek amacıyla inşa edildiği belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:
“Yeniköy Termik Santrali’nin kullandığı su miktarı 14,5 milyon metreküptür. Santrale tahsis edilen suyun 9,5 milyon metre küpü Geyik Barajı’ndan, geri kalan 5 milyon metreküpü ise Milas Dereköy yeraltı suyu varlıklarından alınmaktadır. Bu kullanım Milas’ın yıllık kentsel su kullanımının neredeyse iki buçuk katıdır.”
Hiç kimsenin suyu kirletme ve sudan kar etme hakkının olmadığı vurgulanan açıklamada, “Yerine bir başka şeyin ikame edilememesi nedeniyle su meta olarak düşünülemez ve kullanılamaz. Hiç kimsenin, hiçbir kuruluşun, topluluğun, sınıfın ya da devletin; suyu kirletme ve sudan kar elde etme hakkı yoktur” sözleri dile getirildi.
Açıklamada, suyun kar amacına yönelik kullanılması hakkında buna izin verilmemesi gerekildiği belirtilerek, “Örneğin Türkiye’de başka hiçbir yerde örneği olmadığı şekilde su hizmetleri Güllük’te imtiyaz sözleşmesiyle özel bir şirkete devredilmiştir. Suyun bu şekilde bir meta (ticaret malı) haline getirilmesine hepimiz birlikte bugün karşı çıkmalıyız” ifadelerine yer verildi.
“KÜRESEL SU KRİZİNİN ASIL NEDENİ, SUYUMUZUN AZ OLMASI DEĞİL SUYUN PLANSIZ KULLANILMASIDIR”
Yurttaşların kullandığı suyun az olduğu vurgulanan açıklamada, “Küresel su krizinin asıl nedeni, suyumuzun az olması değil, nüfus artışı, hızlı endüstrileşme, çarpık kentleşme ve suyun plansız kullanılmasıdır. Vatandaş su tasarrufu yapsın diye ortada dolaşanlar bilsinler ki, vatandaşın kullandığı su, toplam su tüketiminin sadece yüzde 15’idir” denildi.
Açıklamada, su krizine çözüm arayanların önce su kaybı ve kaçaklarına çözüm bulması gerektiği belirtilerek, “Bodrum’da, Milas’ta su krizine çözüm arayışında olanlar, önce yüzde 30-40 aralığında olan su kaybı ile kaçaklarını Avrupa ve Amerika ortalamasına, yani yüzde 10’a çekmeye çalışmalıdırlar. Tarımda vahşi sulamadan vazgeçilmelidir” sözleri dile getirildi.
Kapatılma kararı verilen fakat karara rağmen kapatılmayan termik santraller hakkında ise, “1996’da kapatılmalarına karar verilmiş olan termik santrallerin bir an önce kapatılması ve bu termik santraller için verilen teşviklerin bu santrallerde ve santrallere kömür sağlayan madenlerde çalışan emekçilere daha iyi yaşam koşulları sağlanması için kullanılmasına başlanmalıdır” denildi.
İnisiyatif’in üstlerine düşeni yapacakları belirtilen açıklamada, asla vazgeçmeyecekleri ilkeleri olarak şu maddeleri sıraladılar:
Su ihtiyaç değil hayatın devamı için vazgeçilmez ve temel bir insan hakkıdır, metalaştırılamaz. Bu çerçevede;
• Su hayatın vazgeçilmez unsuru olarak önemli bir toplumsal değer olarak ele alınmalıdır.
• Herkes sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için gerekli sağlıklı, güvenli suya ulaşabilmelidir.
• Temel insan hakkı olan suya erişim hakkı ile ilgili bağlayıcı yasalar anayasa metinlerine girmelidir.
• Su hizmetinde ve yönetiminde, hizmetin kamusal özü korunmalı, yönetiminde katılımcı modeller geliştirilmelidir.
• Yaşam hakkımız olan suyumuz, su şirketlerinin insafına bırakılmamalıdır.
• Su kamu malı olarak tanımlanmalı ve toplumsal bir değer olarak kabul edilmelidir.
• Su kaynaklarının kullanımında öncelik tüm canlılara, insanlara ve ekolojinin korunmasına verilmelidir.
Gün, suya erişim hakkımızı talep etme, alma zamanıdır. Bizler kamuya ait olan suyun kamu eliyle yönetilmesini istiyoruz. Kamu yönetiminden kastımız, parçalanmış, hantal olan devlet kurumlarının yönetimi değildir. Kamu yönetiminden kastımız, toplumun ortak çıkarları için çalışan, bilim ve teknolojiyi en verimli biçimde kamu yararına kullanmayı hedefleyen bir kamu yönetimi tarzıdır.