Akbelen Ormanı’nı ve tehdit altındaki yaklaşık 40 köyü kömür madenine karşı korumak başlatılan çadır nöbetinin üçüncü yılı dolayısıyla düzenlenen etkinlikte Gündem Fethiye’ye konuşan Milas Belediye Başkanı Fevzi Topuz, “Bu bölgenin termik santraller ve sanayileşme ile değil, turizmle tarımla kalkınması için bir plan ve programın yapılması gerekiyor” dedi.
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’deki Akbelen Ormanı’nı ve köylerini Yeniköy-Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. (YK Enerji) tarafından genişletilmek istenen kömür madenine karşı koruyan köylülerin başlattıkları çadır nöbeti üçün yılını doldurdu.
Çadırlı nöbetin yıldönümü için dün (20 Temmuz) köylüler ve yaşam savunucuları Karadam Köyü’nde bir araya geldi.
Etkinliğe katılan Milas Belediye Başkanı Fevzi Topuz, Gündem Fethiye’nin sorularını yanıtladı.
Akbelen mücadelesinin neden başladığını anlatan Topuz, şunları söyledi:
“Burada yaşayan köylülerimiz durup dururken neye tepki gösterdi? Gördüler ki termik santrali burada aşağı yukarı 30, 35 yıldan bu yana faaliyette. Her geçen gün kömür ihtiyacı nedeniyle daha fazla doğaya daha fazla zarar veriyor.”
“KÖMÜR DERİNE İNDİ, DEVLET BURADAN ÇEKİLDİ”
Topuz, santral faaliyetini önce Türkiye Elektrik Kurumu’nun yaptığını belirtti. Yapılan çalışmalar neticesinde santralin, 30 yıl ekonomik ömrü olduğunu ve bu ömrünün tamamladığını ifade etti.
Ekonomik ömrünün tamamlanmasının ardından merkezi hükümetin termik santralin özelleştirdiğini söyleyen Topuz, “Şimdi görüyoruz ki bu kömürün ekonomik ömrü veya koşulları zorlaştı. Kömür derine indi, devlet buradan çekildi. Daha kömürü dışarıdan ithal ederek bu termik santralları çalıştıracağız diyen yönetim, bu sefer buradaki derindeki kömürü çıkarmaya başladı ve termik santralin kömürünün alan ihtiyacı nedeniyle daha geniş alanı daha fazla orman yok olmasına neden oldu” dedi.
“ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞININ DA YAVAŞ YAVAŞ BURADA YOK OLACAKTIR”
Topuz, ormanların yok olmasıyla beraber yeraltı sularının çekildiğini ifade etti. Bölgenin artık termik santrallerle sanayileşmeyle değil turizm ve tarımla bir kalkınma programının yapılması gerektiğini ifade etti.
Suyun azalmasıyla, yalnız insanların değil tüm canlıların etkileneceğini belirten Topuz, “Burada bitkiler de etkilenecek. Buradaki tarım için ülkemizin katma değeri yüksek olan zeytin ve zeytinyağının da yavaş yavaş buradan eksileceğini ve doğanın oksijene olan çam ağaçları da yine suyla beraber onlar da yok olacaktır ve bu tahribatın bedelini bir avuç zengin değil hep beraber ödeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Şirketin bölgeden gittikten sonra yurttaşlarla baş başa kalacaklarına ifade eden Topuz, şunları söyledi:
“Çocuklarımız ve diğer canlıların hepsi tahrip olmaması konusunda suyun azalmaması konusunda mücadeleye devam etmesinde yarar vardır diyorum. Ben mücadeleye katılan bütün arkadaşlarımıza sonsuz teşekkür ediyorum. Doğa hepimize bütün canlılara ihtiyaç vardır”
Son olarak Topuz, şu ifadelere yer verdi:
“Bu mücadelede olan köylülerimiz başta olmak üzere bu bölge insanımızın da doğa tahribatından etkilenme görüyorum. Tabi bu etkilenmenin süreci içerisinde ülkemizin değişik bölgelerinden gelen vatandaşlarımız var. Yani bu konuya duyarlı gösteren bu vatandaşlarımızın tepkilerini de biz belediye olarak yani ihtiyaçları nedir, ne değildir? Bize bildirdikleri takdirde onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Şu andaki bizden istedikleri suydu zaten bu mücadelede bir suya ihtiyaç olacağından dolayı bu mücadelede suyla destek olmaya devam ediyoruz.”