Muğla’nın Marmaris ilçesinde Kızılbük Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı tarafından planlanan otel ve devremülk projesine ilişkin 56 yapı ruhsatının iptali davası görüldü. Süreci Gündem Fethiye’ye değerlendiren Avukat Arzu Alper, projenin milli park alanını ciddi şekilde etkileyeceğini ve yapıların deprem yönetmeliğine uymadığını belirtti. Davacılardan Halime Şaman ise milli parkta Sinpaş eliyle cinayet işlendiğini, Marmaris Belediyesi’nin verdiği ruhsatları da bir ‘cinayet silahı’na benzetti.
Haber: Hülya Çetinkaya – Burak Necip Başar
Muğla’nın Marmaris ilçesine bağlı Kızılkum Koyu’nda, Sinpaş Holding iştirak şirketi Kızılbük Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) A.Ş’nin yapmak istediği otel ve devremülk projesi inşaatına, Marmaris Belediyesi tarafından verilen 56 yapı ruhsatının iptali davasının duruşması 15 Ocak’ta görüldü.
Yaklaşık 19 dakika süren duruşmanın ardında davacı yurttaşların avukatları ve davacılardan Marmaris Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi Halime Şaman dava sürecini ve duruşmayı Gündem Fethiye’ye değerlendirdi.
Gündem Fethiye ekibi de duruşmayı izleyenler arasında yer aldı.
Kızılkum’da Milli Parkı tamamen yok edecek şekilde ruhsatlar verildiğini söyleyen Av. Arzu Alper, “Burada 1986 yılında inşaatı başlayan yapılar var. Güçlendirme ruhsatı verilmeden yeni ruhsatlar verilmiş. Ruhsatta yenileme sürelerine uyulmadan ruhsatlar verilmiş. Yine baktığımızda milli parklar içinde korunan alanlar statüsünde olan bir yer burası ve burada emsalin çok çok düşük gösterilmesi gerekiyor. Buna rağmen emsali kat kat arttıracak şekilde, milli parkları tamamen yok edecek şekilde ve bu amaçla deniz ile kıyı kanuna aykırı olarak yapılaşmaların kat kat arttığını görüyoruz” dedi.
“İNŞAİ FAALİYETLER MARMARİS BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NIN HİMAYESİNDE DEVAM ETTİ”
Muğla 3. İdare Mahkemesi tarafından verilen ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının iptali kararı sonrası Belediye tarafında yapılan mühürleme hakkında konuşan Alper, “Bu mühürleme sözde bir mühürlemedir. Bakıldığında bu mühürleme sonrasında inşai faaliyetlerin ÇED olumlu kararı alıncaya kadar devam ettiğini gördük, bütün Marmaris gördü. Ancak bir tek Marmaris Belediye Başkanlığı bunları görmedi ve inşai faaliyetler Marmaris Belediye Başkanlığı’nın himayesinde devam etti” ifadelerini kullandı.
“MİLLİ PARKLAR İÇİNDE KAÇAK USULSÜZ YOLLAR AÇILMIŞTIR”
Şirketin milli parkta kaçak yollar açtığına değinen Alper, “Sinpaş dur durak bilmeyen bir şirkettir. Kızılbük A.Ş. de dur durak bilmeyen bir şirkettir. Yapılar mühürlenmesine rağmen inşai faaliyetlerine devam eden bir şirkettir. Milli Parklar’ın sekiz tane şikayeti vardır, usulsüz kaçak yol açılıyor diye. Milli parklar içinde kaçak usulsüz yollar açılmıştır. Bunu da yapan Sinpaş Kızılbük G.Y.O’dur” diye konuştu.
“BİR DEPREM OLDUĞUNDA BURADAN YER SATIN ALANLARIN CANI GİDECEKTİR”
Projenin deprem yönetmeliğine uymadığını söyleyen Alper, Marmaris Belediyesi’nin bunu bilerek ruhsatları verdiğini belirterek; “Baktığınızda oradaki temellerin dokuz 10 kata müsaade etmeyeceği çok açıktır. Yarın bir gün bir deprem olduğunda buradan yer satın alanların canı gidecektir. Canını sevenin buradan hiçbir şekilde o temellerin üzerine eklenen sekiz dokuz katlarla beraber öleceğini göze almasını biz tavsiye ediyoruz naçizane. Sonrasında ah vah denilmemesi için Marmaris Belediye Başkanlığı da bunu bilerek bu ruhsatları vermiştir. Burada çok büyük bir yapılaşma mevcuttur” dedi.
Alper son olarak mahkemeye güvendiklerini ve davanın lehlerine sonuçlanacağına inandıklarını ifade etti.
“YAKLAŞIK 14-15 HEKTARLIK ALANDAKİ HABİTATI CİDDİ MANADA YOK ETMİŞ VAZİYETTELER”
Milli park alanında yaklaşık 14-15 hektar alandaki habitatın yok edildiğini söyleyen Av. Atilla Öztürk ise, şu ifadelere yer verdi:
“Söz konusu milli park alanında 56 adet ruhsatın iptali için bu davayı açmıştık. Ortada ciddi biçimde milli parkların koruma ile ilgili mevzuata, imar mevzuatına ve kıyı kanununa ciddi manada aykırı işlemler ve katlar inşa edilmiş vaziyette. Öyle ki müdahil olan şirketler, milli park alanında kendi özel mülkiyet sınırlarının dışında yaklaşık 14-15 hektarlık alandaki habitatı ciddi manada yok etmiş vaziyetteler. Duruşmada da tüm savunmalarımızı iddialarımızı tekrar dile getirdik. Bundan sonrasında da mahkemeye güvenmekten başka beklediğimiz bir şey yok. Davamızın kabulünü diliyoruz.”
“O CİNAYETLER, O RUHSATLAR ELİYLE İŞLENDİ”
Marmaris Kent Konseyi Çevreden Sorumlu Yürütme Kurulu Üyesi Halime Şaman ise, Sinpaş’a verilen ruhsatları bir ‘cinayet silahı’na benzeterek şunları söyledi:
“Biz bugün bir cinayetin silahının patlayıp patlamadığını görüştük yukarıdaki davada çünkü milli parkta bir cinayet işleniyor Sinpaş tarafından. Oradaki endemik türler, bitkiler ya da hayvanlar ta Marmaris’in girişinden görünür olmak üzere artık büyük bir cinayet işleniyor ve o cinayetler o ruhsatlar eliyle işlendi.
İşte biz bugün o cinayet silahını konuştuk dedik ki bu silah patlamıştır ama silahın temini yasal yollarla yapılmamıştır. Bu silahın ruhsatı yoktur. Bu silah kanunlara rağmen kanunlara karşı biçimde verilmiştir çünkü ne mevzuat tanınmıştır ruhsatlar verilirken ne yasa ne de vicdan vardır. Biz bugün o silahların işlediği cinayeti cenazesini kaldırmaya çalışıyoruz.”
“BİRLİKTE SİNPAŞ’IN ÇIKARINI DEĞİL KAMUNUN YARARINI TESİS EDEBİLİRİZ”
Muğla 2. İdare Mahkemesi adaleti tesis etmesini umduğunu ifade eden Şaman, “Bizim o konuda zerre şüphemiz yok çünkü maddi gerçekliği yansıtmayan firma lehine bilimsel etikten tarafsızlıktan uzak bir bilirkişi raporu geldi dava dosyasına. Endişemiz zaten o bilirkişi raporunun baz alınarak bir karar verilmesiydi çünkü ciddi şekilde adaleti yanıltıcı bilgiler içermekte. Bugün bu konuları anlattık bizzat mahkeme heyetine. Umuyoruz ki söylediklerimiz yerini bulur ve birlikte Sinpaş’ın çıkarını değil kamunun yararını tesis edebiliriz” dedi.
“SORULARIN DAVANIN ESASINA UYGUN OLMADIĞINI GÖRDÜK”
Bilirkişi heyeti tarafından yöneltilen sorulara yönelik eleştiri getiren Şaman, “Bizim dava dilekçemizde, daha sonra da mahkemenin bilirkişi heyetine yönelttiği soruları görünce; soruların davanın esasına uygun olmadığını gördük ve itiraz ettik ama şu ana kadar bu itirazımız bilirkişi heyetince değerlendirilmedi. Yani dava dilekçesinde olan konular yerine ‘firmayı kurtarıcı çözümü nasıl bulurum?’ üzerine kurulmuş bir bilirkişi raporu var önümüzde” ifadelerine yer verdi.
“46 BİN METREKARE OLAN İNŞAAT ALANINDA 260 KÜSÜR BİN METREKAREYE ÇIKARMIŞLAR”
Sinpaş’a verilen 56 ruhsatın aynı zamanda 3. İdare Mahkemesi’nde olduğunu aktaran Şaman, şu sözlere yer verdi: “Çünkü süreç şöyle ilerlemişti; biz ruhsatları verdiniz mi diye Belediye soruyorduk ve her seferinde belediye vermediğini söylüyordu. Sonra firmanın hukukçu raporuna bir baktık ki bırakın ruhsat bir tane vermeyi 57 tane ruhsat vermişler. Bunu görüp Belediye’ye deyince; ‘Yahu burada yazıyor, siz ruhsat vermişsiniz’, ‘Biz verdik ama iptal ettik’ demişlerdi. Onun üzerine dava açtık ve bu davaya bir baktık ki iptal etmişler ama 17 tane de yeni ruhsat vermişler.
Bu ruhsatları verirken de başlangıçtaki 46 bin metrekare olan inşaat alanında 260 küsür bin metrekareye çıkarmışlar. O kadar hani sınır tanıyamamışlar, ellerini tutamamışlar. O ayrı bir davada yürüyor. Burada önceki verilen Belediye’nin ‘iptal ettik’ dediği 56 adet ruhsatın davası gidiyor.”