Marmaris Belediyesi, yayımladığı bir bültende belediye işçilerinin 45 dereceyi bulan sıcaklıkta çalıştığını açıkladı. Bu koşulların işçi sağlığı üzerindeki olası etkilerini, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi Gönüllüsü ve A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Deniz İpek, Gündem Fethiye’ye değerlendirdi.
Marmaris Belediyesi, bugün (13 Ağustos) yayımladığı bültende, Park ve Bahçeler Müdürlüğü’ne bağlı işçilerin 45 dereceyi bulan sıcaklara rağmen, sabahın erken saatlerinde işbaşı yaparak çalışmaya başladığını duyurdu.
Belediye işçilerinin geçen hafta Marmaris’in İçmeler, Armutalan ve Beldibi mahallelerinde toplamda on binlerce metrekare çim biçimi, budama ve ot temizliği çalışmaları yapıldı, yüzlerce ağacın tankerle sulandığını açıkladı. Ayrıca çit ve süs bitkilerinin bakımı tamamlandığını ayrıca kırsal mahallelerde de yeşil alan düzenleme çalışmaları sürdürüldüğünü duyurdu.


Konuyu, hem işçi hakları hem de iş güvenliği mevzuatı açısından değerlendirmek üzere İSİG Meclisi Gönüllüsü ve A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Deniz İpek, Gündem Fethiye’den Yasin Çoban’a açıklamalarda bulundu.
45 dereceyi bulan sıcaklıklarda çalışmanın işçiler üzerinde yaratabileceği sağlık etkilerini anlatan İpek, “Açık alanda uzun süre güneş ışınlarına ve yüksek ısıya maruz kalmak, kapalı ortamlarda yeterli havalandırma/soğutma sistemlerinin bulunmadığı ortamlarda yoğun çalışmak, sıcak çarpması, kas ağrısı-kas yıkımı, sıcak baygınlığı, isilik gibi sağlık sorunlarını tetikliyor” dedi.
İpek, yüksek sıcaklık ortamlarında çalışan işçilerde, fizyolojik olarak etkilerini şu şekilde sıraladı:
• Dehidrasyon (sıvı kaybı)
• Isı bitkinliği ve ısı çarpması
• Konsantrasyon kaybı ve hata yapma riski
• Kas krampları, bayılma, baş dönmesi
• Kalp ve damar sistemine ek yük
CAN GÜVENLİKLERİNİ TEHLİKEYE ATIYOR
İpek, Belediye’nin genel hizmet gibi iş kollarında dış mekânda yapılan çalışmalarda, işçilerin uzun süre güneş ışınlarına ve yüksek ısıya maruz kalmasının can güvenliklerini tehlikeye attığını ifade etti.
İpek, yerel yönetimlerin işçilerin sağlığını korumak için yapması gerekenleri şöyle sıraladı:
“İşçiler için düzenli, sağlıklı ve yeterli su tüketimi sağlanmalı. Su içilebilir, 15 santigrat derece altında, çalışma sahasının yakınında ve erişilebilir olmalı. Su tüketimi için susamış olmak beklenmemeli. Her 15-20 dakikada yaklaşık bir su bardağı tüketim dikkate alınabileceği gibi idrar rengi de takip edilebilir. İdrar rengi yeterli su tüketiminde açık-soluk sarı renkte olurken; yetersiz durumda böbreklerin olabildiğince fazla su biriktirmeye çalışması sonucu daha koyu olmakta.”


“İŞÇİLER İÇİN UYGUN DİNLENME ALANLARI BELİRLENMELİ VE DİNLENME SÜRELERİ DE ARTTIRILMALI”
Hafif ve nefes alabilen iş kıyafetleri ile kişisel koruyucu donanımlar sağlanması gerektiğini söyleyen İpek, “Serinletici ekipmanlar ve havalandırma oluşturulmalı. Sağlık sorunu olan işçiler ile 50 yaşın üzerindeki tüm işçilere; aşırı sıcak günlerde ücretli izin verilmeli. Diğer işçiler içinse mümkünse gece çalışmasına geçirilmeli. Buna imkan olmayıp gündüz çalışması gereken işçiler için uygun dinlenme alanları belirlenmeli ve dinlenme süreleri de arttırılmalı” sözlerini kullandı.
İpek, belediyelerdeki çalışma şartlarına dair şöyle konuştu:
“Kamu tüzel kişiliği olan işyerlerinde çalışan memur ve kamu işçileri için görece daha iyi şartlar söz konusu olsa da belediye iştiraki şirketlerde hangi parti olduğu fark etmeksizin işçi sağlığı ve güvenliği yönünden büyük sıkıntılar var.”
“TEMİZLİK İŞÇİLERİ ŞEHİR HAYATINI YAŞANILABİLİR KILMANIN BEDELİNİ HİJYENİK OLMAYAN ÇALIŞMA KOŞULLARIYLA ÖDÜYOR”
Gündelik hayatın devam etmesinin kentlerde biriken atıkların kesintisiz toplanmasını zorunlu kıldığını belirten İpek, şunları söyledi:
“Bu görevi üstelen dış temizlik işçileri ise şehir hayatını yaşanılabilir kılmanın bedelini hijyenik olmayan çalışma koşullarıyla ödüyor. Teknolojik imkanlarla yerini çok daha gelişmiş araçların alabileceği, ancak bütçe ayrılmadığı için oldukça eski, büyük ölçüde hâlâ işçinin kol gücüne dayanan araçların kullanıldığı, işçiyi günbegün tüketen bir çalışma da çabası. Üstelik temizlik işinin ‘herkesin yapabileceği’ bir iş olarak asgari ücretle mukayese edildiği ve ücretlere zam istemenin haksız bir talep olduğu fikri belli bir yaygınlığa sahip.”
Temizlik işlerinin herkesin yapabileceği ama kimsenin yapmak istemediği bir iş olduğunu söyleyen İpek, “Yapılmadığı koşullarda şehirde hayatın duracağı, hastalığın kol gezeceği bir iş. Dolayısıyla, toplum sağlığı için gereken hijyen koşullarını yaratacak işçilerin aldığı ücretten, kullandığı ekipmanlara kadar, her şeyin işçilerin ve işin yararına geliştirilmesi, halkın ihtiyaçlarının karşılanması anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
“SENDİKALI OLMAYAN İŞ YERLERİNDE İŞÇİLERİN ÖRGÜTLENMESİNİN PRATİK ADIMI OLABİLİR“
İşçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili kanun ve yönetmelikler meslek örgütleri, sendikalar, üniversite ve uluslararası işçi örgütlerinin katılımıyla yeniden yapılması gerektiğini vurgulayan İpek, son olarak şunları söyledi:
“Bugün işçi sağlığı ve iş güvenliğinin ihlali veya aykırı olma ihtimali olan her durumda çalışmaktan kaçınma hakkı, özellikle Türkiye’de en zor ama en gerçekçi taleplerden birisi ve özellikle sendikalı olmayan iş yerlerinde işçilerin örgütlenmesinin pratik adımı olabilir.”