1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla, “Adil geçiş” üzerine konuşan Dr. Öğretim Üyesi Güneş Aşık, kömürden geçinen insanların özellikle sağlık konusunda ağır bedeller ödediğini ve önemli zorluklar yaşadığını dile getirdi ve “Adil geçiş politikaları, yerel ekonomileri öldürmeden, oradaki insanları yerinden etmeden ve oradaki yaşamı, ekonomiyi devam ettirecek şekilde tasarlanmalı” dedi.
Temiz Hava Hakkı Platformu Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayınladığı “Sera Gazı Emizyon İstatistikleri, 1990-2023” verileri hakkında paylaşım yaparak Türkiye’nin sera gazı salımlarının yüzde 73,8’inin fosil yakıtların yakılmasından kaynakladığını söylemişti.
TÜİK verilerine göre enerji sektörü salımları 1990 yılına göre yüzde 208,8, artarak 442,2 milyon ton karbondioksit (CO2) eşdeğer olmuştu.
Küresel ölçekte yapılan araştırmalara göre ise kömür, küresel karbon salımlarının yaklaşık yüzde 41’inden sorumlu. EMBER tarafında hazırlanan Türkiye Elektrik Görünümü 2025 raporuna göre ise Türkiye, Avrupa’da kömürden en fazla elektrik üreten ülke konumunda.
Muğla’da ise kömür ile çalışan üç termik santral bulunuyor: Yeniköy ve Kemerköy Termik Enerji Santrali, Yatağan termik Enerji Santrali. Milas’taki Yeniköy Termik Enerji Santrali, 2017’den bu yana santrale kaynak olacak kömürün çıkartılması için kesilen Akbelen Ormanı ile gündeme geliyor.
Kömürden çıkıp yeşil bir ekonomiye geçiş sürecinde ise geçim kaynakları kömüre bağlı işçilerin mağdur edilmemesi gerektiğini temel alan adil geçiş kavramı öne çıkıyor.
“Kömürü terk ederken kimseyi zor durumda bırakmayan adil bir sistem kurmak; Milas’ın tarihinin, kültürünün ve doğal kaynaklarının Milaslıların refahını artıracağı, onlara insana yakışır istihdam fırsatları sunacağı bir gelecek inşa etmek mümkün” diyerek hazırlanan “Kömürün Ötesinde Milas” raporu adil geçiş programlarına dikkat çekiyor.
Bu alanda ayrıca, 3 Haziran 2023’ten bu yana kömürden enerji üretimine karşı mücadele eden Muğla Çevre Platformu ile İkizköy Çevre Komitesi’nin de içinde bulunduğu 17 ekoloji örgütünün çağrıcısı olduğu “Kömürden Adil Çıkış: Hedef 2030” kampanyası devam ediyor.
Yine bu alanda, Türkiye Devri mci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ve Avrupa İklim Eylem Ağı‘nın (CAN Europe) ortak hazırladığı ve Türkiye’de ilk kez bir sendika ve iklim örgütü tarafından ortak hazırlanan rapor niteliğindeki “Sendikalar ve Adil Geçiş: Mevcut Durum, Potansiyel ve Kısıtlar” başlıklı raporda, adil geçiş talepleri yer alıyor.
“YILLAR BOYUNCA BEDELLER ÖDEMİŞ KİŞİLERİ DAHA DA MAĞDUR ETMEMEK VE ŞU ANKİ EKONOMİK KOŞULLARINDAN DAHA DÜŞÜK KOŞULLAR VAAT ETMEMEK OLARAK TANIMLAYABİLİRİZ ADİL GEÇİŞ SÜRECİNİ”
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla İklim Masası, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi İktisat Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Güneş Aşık ile konuya ilişkin röportaj yaptı. Aşık öncelikle “Adil geçiş kavramını açıkladı ve şunları söyledi:
“Adil geçiş kavramını şöyle özetleyebiliriz: Bir yörede uzun süredir kömürden beslenen hane halkları varsa, daha temiz bir ekonomik yapıya geçerken bu hane halklarını mağdur etmemek, mevcut durumlarını daha da zorlaştırmamak.
Bu kişiler zaten yıllar boyunca bedeller ödemiş, zor koşullarda çalışmış kimseler. Özellikle sağlık konusunda ciddi fedakarlıklarda bulunmuş; çalışma koşulları, hava kirliliği, çevresel kirlilikler nedeniyle önemli zorluklardan geçmiş insanlar. Bu alana bu kadar yatırım yapmış, yıllarını harcamış, dolayısıyla sektörden çıkıldığında da yeniden iş bulması, yeni bir hayat kurması zor olan kişiler. Bu insanları daha da mağdur etmemek ve şu anki ekonomik koşullarından daha düşük koşullar vaat etmemek olarak tanımlayabiliriz adil geçiş sürecini.”
TÜİK’in yayınladığı hane halkı işgücü verilerine göre, Türkiye’de kömürde çalışanların sayısının 2021 yılı itibarıyla 40 bin kişi olduğunu belirten Aşık, Türkiye ekonomisi açısında bu rakamın oldukça küçük gibi gruba işaret ettiğini söyledi.
Bu grubun coğrafi dağılımına bakıldığında , Zonguldak ve Manisa gibi noktaların öen çıktığına dikket çeken Aşık, “TÜİK hane halkı işgücü anketlerinde Zonguldak-Bartın bölgesine baktığımızda, istihdamın yaklaşık yüzde dördünün doğrudan bu sektörde istihdam edildiğini görüyoruz. Aynı oran, Manisa’da yaklaşık yüzde bir. Diğer bölgelere baktığımızda da istihdam payları oldukça düşük, hepsi yüzde birin altında. Fakat aslında bu istatistikler, bize çok doğru bir bilgi vermiyor” ifadelerini kullandı.
“İL VE İLÇE ÖZELİNDE POLİTİKALAR GELİŞTİRİLMELİ”
40 bin kişilik istihdam rakamının yalnızca doğrudan bu alanda çalışan kişileri kapsadığına dikkat çeken Aşık, ilçe ilçe bakıldığında daha farlı bir tablo görüldüğünü belirtti ve şunları söyledi:
“Örneğin Soma’da, çalışan nüfusun yüzde 45’i doğrudan bu sektörde çalışıyor. Ama bununla kalmıyor, çünkü oradaki madenin beslediği dolaylı istihdam da var. Çünkü o sektör, diğer sektörlerden hizmet satın alıyor. Bunları da düşündüğümüz zaman, ilçede doğrudan etkilenen nüfusun çok daha fazla olduğunu hesaplıyoruz. Soma’da doğrudan etkilenecek istihdam, yaklaşık yüzde 70-75 seviyesine çıkıyor.
“ÇÖZÜM BULUNURKEN ADİL GEÇİŞ POLİTİKALARI, O YEREL EKONOMİLERİN DE TAMAMEN ÖLMEMESİNE ODAKLANMALI”
Makro düzeyde bu alanda çalışanlarının çok fazla görünmede bile yerele inildiğinde ciddi olarak etkilenen ilçeler olduğuna dikkat çekti ve şöyle devam etti:
“Yalnızca 40 bin rakamına baktığımızda, ‘mutlaka bir çözüm bulunur’ diyebiliriz. Ama o çözüm bulunurken adil geçiş politikaları, o yerel ekonomilerin de tamamen ölmemesine odaklanmalı. Bütün Türkiye için tek bir politikadan ziyade, her bir il veya ilçe özelinde politikalar geliştirilmeli. Örneğin, düşünülecek alternatif istihdam alanları, bölgeden bölgeye büyük fark gösterebilir. Dolayısıyla adil geçiş politikaları, yerel ekonomileri öldürmeden, oradaki insanları yerinden etmeden ve oradaki yaşamı, ekonomiyi devam ettirecek şekilde tasarlanmalı.”
ADİL GEÇİŞ ESNASINDA ORTADAKİ ZORLUKLAR NELER?
Aşık, adil geçiş esnasında karşılarında olan zorlukları ise şu şekilde sıraladı:
“Adil geçiş esnasında karşımıza çıkan zorluklardan biri, kömür sektöründe ücretlerin çok yüksek olması: Madencilik, tehlikeli bir meslek olduğu için çift asgari ücret uygulaması var. Dolayısıyla kazançlar çok yüksek, zaten ilgili kanun da bu doğrultuda. Ama ‘Türkiye’de hangi sektörlerde bu kadar kazanılıyor?’ derseniz; bankacılık, finans gibi, daha nitelikli işlerde çalışan insanlar bu ücretleri kazanıyor. Tarıma, imalata, inşaata baktığınızda, bu gibi yüksek ücretler yok. Kazançlar bu derece yüksekken insanlara, ‘tarımda çalış’, ‘inşaatta çalış’, ‘başka bir iş bul’ dediğiniz zaman, gelirlerinin çok ciddi bir şekilde azalması söz konusu olacak.
Potansiyel işsizlik zaten önemli bir soru. Bu kişiler yıllarca madenlerde çalışmış; nitelikleri, bilgi birikimleri ve becerileri, bu sektöre uygun. Dolayısıyla zaten başka sektörlerde istihdam edilip edilemeyecekleri meçhul. Ancak edilseler dahi, bu kadar yüksek bir kazanç maalesef söz konusu değil. Böyle olunca da sektörde çalışan kişilerde bir direnç söz konusu oluyor.”
“MUĞLA’DA VE ÇANAKKALEDE İNSANLAR, KÖMÜRÜN HEM KENDİ SAĞLIKLARI HEM DE ÇEVRE ÜZERİNDEKİ MALİYETLERİNİN FARKINDALAR
Saha çalışmaları için Muğla’nın Yatağan ilçesine ve Çanakkale’nin Çan ilçesine gittiklerini belirten Aşık, yerelde insanların kömürün hem kendi sağlıkları hem de çevre üzerindeki maliyetlerinin farkında olduğuna dikkat çekti.
Sektörde çalışanları konuya direnç de gösterebildiklerine vurgu yapan Aşık, “İnsanlar ‘Bize ne olacak? Nerede çalışacağız? Ne kadar ücret kazanacağız?’ gibi çok haklı kaygıları var. Dolayısıyla bu insanları mağdur etmemek üzerine bir politika kurmak gerekiyor” dedi.
Adil geçiş konusundaki ilkelerin, prensiplerin de yeterince açık olmadığını ve bunun da önemli problemlerden biri olduğuna işaret Aşık, şunları söyledi:
“Her bölge, her ilçe için ayrı politikalara ve genel bir çerçeveye ihtiyaç var. Bu noktada iklim kanununda da önemli bir eksiklik, ilkelerin belirsiz olması. Bu ilkeler, prensipler açık olmadığında, nasıl bir politika çerçevesi çizileceği de net olmuyor. Bu da adil geçişin önünde önemli bir sorun olarak duruyor. Söz konusu yalnızca kömür madenleri de değil. Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması dolayısıyla başka sektörlerde de bir dönüşüm söz konusu olacak ve bu dönüşümün ilkeleri olmalı. İklim kanunu, bu açıdan yetersiz görünüyor.”
YAZAR HAKKINDA

Yrd. Doç. Dr. Güneş Aşık, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde İktisat Bölümü öğretim üyesidir.Yüksek lisans derecesini Uluslararası Kalkınma alanında Harvard Kennedy School’da (2006), iktisat doktorasını ise London School of Economics and Political Science’ta tamamlamıştır (2015).
Araştırmaları; emek ekonomisi, yeşil meslekler, uygulamalı mikroiktisat ve kalkınma ekonomisi üzerine yoğunlaşmaktadır. İstihdam, emeklilik, yükseköğretim ve aile içi şiddet yasalarının etkilerini değerlendiren projelerde, büyük ölçekli idari kayıtlar ve gözleme dayalı veri setleri ile çalışmaktadır. Emek ekonomisine ek olarak, uzun vadeli bölgesel kalkınmanın dinamiklerini inceleyen araştırmalar da yürütmektedir.
TOBB ETÜ’de istatistik, ekonometri, matematiksel iktisat, uygulamalı mikroiktisat ve iktisada giriş derslerini vermektedir.
İKLİM MASASI HAKKINDA
İklim Masası, basına bilimsel temelli iklim haberleri servis etmek amacıyla kurulmuştur. İklim değişikliğini, ekonomiden tarıma, biyoçeşitliliğe etkilerinden toplumsal sonuçlarına, tüm yönleriyle ele almayı hedefleyen bir haber servisidir.
Bilim insanları tarafından İklim Masası için kaleme alınan haber metinleri, gazetecilere ve basın kuruluşlarına ücretsiz sunulur.
Gazeteciler, haberi hazırlayan bilim insanını ve İklim Masası’nı referans göstermek kaydıyla, metinlerin tamamını veya bir kısmını kullanabilir ve metinlerden alıntı yapabilir.
İklim Masası, iklim değişikliğiyle ilgili basında yer alan haberlerin nicelik, nitelik ve konu çeşitliliği bakımından gelişmesini hedefler. İklim değişikliği konusundaki çalışmaları daha görünür kılmayı, yeni araştırmalara ilham vermeyi ve iklim değişikliği konusunda üretilen akademik bilgiyi bir araya getirerek gazeteciler için güvenilir bir bilgi kaynağı oluşturmayı amaçlar.