Muğla’nın Fethiye ilçesinde, Anayasa ve kanunlar ihlal edilerek sahillerin ve denizin yurttaşların ücretsiz kullanımını kısıtlayacak şeklide kiralanmasına karşı bir araya gelen Kıyılar Halkındır İnsiyatifi’nden Avukat Görkem Göktaş, ilk eylemin neden Büyük Samanlık Koyu’nda gerçekleştiğine dair eleştirilere yanıt verdi.
Haber: Hülya Çetinkaya – Burak Necip Başar
Muğla’nın Fethiye ilçesinde, Büyük Samanlık Koyu’nda 2 Eylül 2022 tarihinde bir araya gelen Kıyılar Halkındır İnisiyatifi basın açıklaması yaparak ve plajda insan zinciri oluşturarak Anayasa ve kanunlar doğrultusunda yurttaşların kıyıları ücretsiz kullanımının sağlanmasını talep etmişti.
Eylem öncesinde ise sosyal medyada ilk eylemin Büyük Samanlık Koyu’nda olmasına yönelik eleştiriler yer bulmuştu.
Avukat Görkem Göktaş, 2 Eylül’deki eylemin ardından Gündem Fethiye’nin “Neden ilk eylem Büyük Samanlık Koyu’nda planladı” sorusunu yanıtladı.
Göktaş, Büyük Samanlık Koyu’nun romantik bir seçim olduğunu söyledi ve sürecin nasıl geliştiğini şöyle anlattı:
“Bu soru için teşekkür ederim çok yanlış anlaşıldı. Yanlış anlama değil de olayı çarpıtmak isteyen herhalde diye düşünüyorum ben çünkü kişi kendinden bilir diye bizim hani kötü niyetli olduğumuzu düşünüyorlar aslında tamamen romantik bir yerdendi bu. Çünkü ilk bu grubun bir araya gelmesindeki ateşleyici bir paylaşım vardı Facebook’ta. Haziran sonu veya Temmuz başı olması tam hatırlayamıyorum tarihini. Bir arkadaşımız buraya gelmiş ve içeri girmeye çalışmış. 600 lira istemişler ve kapıda da tartışmışlar. Bayağı da sözlü bir şey olmuş herhalde. Her neyse o da bir serzenişte bulundu ve Facebook’ta bir gruptan bunu yayınladı. Onun üzerine birkaç arkadaş bu paylaşımı gören birkaç arkadaşımız bize çağrı yaptı. İşte biz de böyle yapalım, Datça başladı biz de kıyılarımıza sahip çıkalım. Buraya bile giremiyorsak, 600 lira çok büyük bir bedel, biz nerede denize gireceğiz?”
Fethiye’de yurttaşların ücretsiz şeklide denize girebileceği alanların giderek daraldığına vurgu yapan Göktaş, “İşte az önce yolda gelirken gördük, insanlar uçurumdan çocuklarıyla aşağı inmeye çalışıyorlar bedava denize girebilmek için. Çok da tehlikeli ayrıca” dedi.
Durumu değerlendirmek için yapılan üçüncü toplantıda ilk eylemin nerede yapılacağının konuşulduğunu belirten Göktaş, “Aklımıza bu paylaşım geldi. Dedik ki hani biz bu paylaşım sayesinde, bu arada 50 kişi bu toplantıyı yapıyoruz, o zaman ilk eylemimizi burada yapalım. Gayet romantik. Yani orada iddia edilen gibi işte bilmem nerden para alacakmışız da bilmem ne yapacakmışız da birilerinin maşasıymışız değil” ifadelerini kullandı.
“ONLARIN DA HAKLARINI SAVUNUYORUZ”
İnsanların her türlü açıklamayı yapmakta özgür olduğunu dile getiren Göktaş, ayrıca bu açıklamaların görgü, saygı ve hukuk kuralları çerçevesinde yapılması gerektiğine de dikkat çekti.
Kendilerinin de bu paylaşımlara dava açma haklarının bulunduğunu söyleyen Göktaş, “Çünkü 100 kişiyiz, 100 kişi de dava açabilir o kişilere. Buna dikkat edelim. Biz sonuçta onların da gelecekleri, onların da çocukları için burada varız. Onların da haklarını savunuyoruz. Yeri gelecek, onlar da giremeyecekler bu kıyılara bir daha. Yani hepimizin buralar. Ormanlar, kıyılar, mahalleler, sokaklar, parklar hepimizin. Biz sadece bizim olanı rahatça, özgürce, kuralların ve kanunun bize tanıdığı haklar çerçevesinde kullanmak için buradayız” dedi.
NE OLMUŞTU?
Kıyılar Halkındır İnsiyatifi, kuruluşunun ardından “Havlunu kap, Büyük Samanlık’a Gel” başlıklı bir çağrı yaparak “Hepimize ait olan kıyılarımıza özgürce girebilmek, kumsalında özgürce havlumuzu sermek için ilk etkinliğimizi Büyük Samanlık koyunda başlatıyoruz. 2 Eylül Cumartesi günü saat 14:30’da yasal hakkımızı kullanmak için Salı Pazarı zabıta noktasında toplanıyoruz ve 15.00’te Büyük Samanlık Koyu A Kapısı girişinde oluyoruz” demişti.
Şezlongsuz Datça İnisiyatifi ise Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Özbel Sahili’nde 264 metrekarelik kıyı alanını Palaia Otel’e kiralanması ve şirketin kıyıya ahşap bir platform yapmaya başlaması üzerine bir araya gelmişti.
Kıyı Kanunu’na aykırı olması nedeniyle yurttaşların mücadelesi sonucunda platform sahilden kaldırılmış, otelin kıyıya koyduğu şezlongların önünde yurttaşlar 9 Mart 2023’te nöbete başlayarak kıyıyı, hakları kapsamında kullanmaya başlamıştı.
177 gündür Datça’nın farklı bölgelerindeki kıyı işgallerine karşı çıkan yurttaşlar “Şezlongsuz Datça İnisiyatifi”ni oluşturmuştu. Otel sahipleri ise yurttaşların kıyıdan eşit ve serbestçe denize girmeleri karşısında şikayette bulunmuş ve üç kişi hakkında soruşturma başlatılmıştı.