Yargıtay, kıyı işgallerine karşı emsal niteliğinde bir karar verdi. İzmir’in Çeşme ilçesinde, bir yurttaşın özel işletmenin şezlonglarının önüne havlu sermek istemesi üzerine çıkan tartışma sonucu açılan davada, sanıklar bir yıl sekiz ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme ayrıca, yurttaşın denize erişiminin engellenemeyeceğine hükmetti. Konuyla ilgili olarak Kıyılar Halkındır Fethiye İnisiyatifi Gönüllüsü Işık Bölükbaşı, Gündem Fethiye’ye açıklamalarda bulundu.
Haber: Yasin Çoban
İzmir Çeşme’de, bir yurttaşın özel işletmenin şezlonglarının önüne havlu sermek istemesi üzerine işletme yetkilileriyle yaşanan tartışma sonucu açılan dava karara bağlandı.
Yargılama sonucunda sanıklar bir yıl sekiz ay hapis cezasına çarptırıldı.
Yargıtay, emsal niteliğinde bir karar vererek deniz kıyılarının herkesin eşit şekilde yararlanabileceği kamusal alanlar olduğunu vurguladı. Kararda, işletme yöneticileri ve çalışanlarına verilen cezalar onaylanırken, şezlong kiralama zorunluluğunun hukuka aykırı olduğu ve yurttaşların denize erişiminin engellenemeyeceği vurgulandı.
Konuya ilişkin Gündem Fethiye’ye açıklamalarda bulunan Kıyılar Halkındır Fethiye İnisiyatifi Gönüllüsü Işık Bölükbaşı, “Kıyı Kanunu’nun hayata geçirilmesini ve gerçek anlamda uygulanmasını istiyoruz, çünkü bazı bölgelerde kıyıya bile ulaşamıyoruz” dedi.
Bölükbaşı; kıyılara erişimin barikatlar, teller, duvarlar ve jiletli tellerle engellendiğini belirtti. Asıl sorunun, kıyıların kamu yararı gözetilerek korunması gerekirken, turizm tesis alanı olarak kiralanmaya ve satılmaya devam etmesi olduğunu vurguladı.
Anayasa’nın 43. Maddesi’nin ve Kıyı Kanunu’nun uygulanmasını istediklerini ifade eden Bölükbaşı, şu ifadeleri kullandı:
“Anayasal haklarımızı çok iyi bilmeli, kıyı kanununu hepimiz aklımıza kazımalıyız. Kıyıların kullanımında kamu yararı gözetilmelidir nokta. Bunu çok iyi bilirsek geri adım attıklarını görecekler bunu geçen yaz tecrübe ettik. Kolluk kuvvetini arayacak ve yurttaşlık hakkının gasp edildiğini söyleyecek bu kadar basit.”
Kıyı şeridinde yapılan her türlü yapılaşmayı denetleyecek kurumun, mücavir alan sınırları içinde belediyeler olduğunu vurgulayan Bölükbaşı, “Aykırı tüm yapılaşmaları denetleme, cezai uygulama ve yıkım görevi belediyelerdedir. Mücavir alan dışında ise bu görev valilik tarafından yürütülür” dedi.