Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı (KIYIDA), dün (26 Haziran) yürürlüğe giren ve kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kalan alanları turizm yapılarına açan yönetmeliğe tepki gösterdi. Açıklamada, “Anayasa ve Kıyı Kanunu açıkça yok sayılarak kıyı canlılığı yok ediliyor” denildi.
Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı (KIYIDA), Resmî Gazete’de dün (26 Haziran) yayımlanan “Kamu Taşınmazlarının Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”e karşı açıklama yayımladı.
Açıklamada, “İklim krizi derinleşiyor, parçası olduğumuz doğayla savaş hali vahşileşiyor, neoliberal politikalar ve kapitalist sermaye birikimi odaklı siyaset, Türkiye’yi şirket gibi yönetme hedefli siyasi iktidarın elinde tüm doğayı yıkıma uğratmaktan geri durmuyor” denildi.
Madenler, taş ocakları, enerji kaynakları gibi yurttaşların ihtiyacı olmayan, doğayı yok eden, sermaya birikimi ve transferini hedefleyen projelerle ekolojik yıkım her gün derinleştiğine dikkat çekilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Çevrili ve iç denizleri, iç sulak alanlarıyla su zengini Türkiye’nin tüm kıyıları, hızla sermayeye teslim ediliyor. Anayasa ve Kıyı Kanunu açıkça yok sayılarak kıyı canlılığı yok ediliyor, kıyılardaki tarihi varlıklar ortadan kaldırılıyor, denize ve kıyılara ulaşım kısıtlanarak yoksulluğun derinleştiği bir ekonomik kriz ortamında kıyılar özel mülkleştirme uygulamalarıyla soylulaştırılıyor.”
Anayasa’nın ve Kıyı Kanunu’nun eksikliklerine rağmen kıyılarla ilgili önemli bir koruyucu güvence sunduğunun vurgulandığı açıklamada, şunların altı çizildi:
“Anayasa 43. Madde, Kıyı Kanunu 5. ve 6. maddeleri başta olmak üzere; kıyıların kullanımında kamu yararının öncelikli olduğu, kıyılara erişimin kısıtlanamayacağı, kıyıların çitlenemeyeceğini ortaya konuyor.”
“KIYILARDAKİ İŞGALLERİN SÖZDE HUKUKİ BİR ZEMİNE KAVUŞTURULMAYA ÇABALANDIĞINI GÖRÜYORUZ”
Diğer yandan, dün yürürlüğe giren yönetmelikte yer alan “Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tasarruf hakkı verilen orman alanlarından kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kalan alanlar, kamu kullanımına açık olmak şartıyla, kullanma izni verilmek suretiyle tahsis sınırları içerisine dahil edilebilir” hükmünün yasallaştırıldığının belirtildiği açıklamada, şunlara dikkat çekildi:
“Afili ifadelerle, kamuya da alan açılıyormuş gibi yansıtılan bu maddeyle artık tüm kıyılardaki özel mülkleştirmenin yasal hâle getirilmeye çalışıldığını, kıyılardaki işgallerin sözde hukuki bir zemine kavuşturulmaya çabalandığını görüyoruz. En son söyleyeceğimizi, baştan ifade edelim: Buna geçit vermeyeceğiz. Kıyıların özel mülkleştirilmesine karşı mücadelemizi artırarak sürdüreceğiz.”
Açıklamanın devamında ilgili yönetmelik değişikliği hakkında “Yine sermayenin talepleriyle, adrese teslim yapıldığını görüyoruz. Her şeyden önce, hukuktaki norm hiyerarşisi ilkesine aykırı olan yönetmelik, bağlı olmak zorunda olduğu Anayasa ve Kıyı Kanunu ilgili hükümlerine de aykırılık taşıyor” denildi.
Bununla birlikte kıyı kenar çizgisi dahilinde kalan kıyı alanlarında hiçbir suretle yapı yapılamayacağının, ilgili alanların kiralanamayacağının ve çitlenip özel mülkleştirilemeyeceğinin altının çizildiği açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Bugüne kadar açılan pek çok davada, ilgili yönetmeliklerin hukuka ve kamu yararına aykırılıklarına dair yargı kararları mevcuttur. Son olarak, 16 Nisan 2022 tarihinde değiştirilen ‘Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’te gerçekleştirilen değişiklikler, Mimarlar Odası’nın açtığı dava sonucu, kamu yararına ve hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle iptal edilmiştir.”
“KIYILARIN KORUNMASI VE HERKESİN EŞİT ERİŞİMİNE AÇILMASININ ÖNÜNDEKİ KANUNİ ENGELLER KALDIRILMALI”
Açıklamada; KIYIDA olarak, ilgili kurumlar yönetmelik değişikliğinin yürütmesinin durdurulması ve iptali talepli dava açmaya davet edildi.
Bununla birlikte, “Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik” ve “Kamu Taşınmazlarının Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in bir bütün olarak iptalinin talep edildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Her iki yönetmelik de anayasa ve ilgili kanunlara ve kamu yararına aykırılık gerekçeleriyle iptal edilmeli, kıyıların korunması ve herkesin eşit erişimine açılmasının önündeki kanuni engeller kaldırılmalı ve tüm kıyıların özgürlüğü, hukuki olarak da güvence altına alınmalıdır.”
Açıkladam, son olarak “Hukuk egemenlerin yararına olabilir, bizler ise adaleti savunmaya devam edeceğiz. Tüm kıyılar özgürleşene kadar mücadelemize kıyılar için adalet talep ederek devam edeceğiz. Hepimiz KIYIDA’yız, kıyılar hepimizin” denildi.