Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın “Denizler Halkındır” projesine yönelik basın açıklaması yayımlayan Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı’yla (KIYIDA), proje ile kıyıların Kültür ve Turizm Bakanlığı ya da MUÇEV veyahut başka bir şirketle işletileceğinin açıklamasını eleştirdi. Bu durumun mevcut suçların devamı anlamına geldiği söylenerek “Biz kıyıların kıyı ekosisteminin korunmasını öncelik alarak, insanların serbestçe ulaşabileceği bir düzenlemeyi talep ediyoruz” dendi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin, bu yaz itibarıyla “Denizler Halkındır” sloganıyla yeni bir projeye başlanacağını duyurmasının ardından, KIYIDA hareketi “Kıyılar özel mülk değil, hepimizin ortak yaşam alanıdır!” başlıklı bir basın açıklaması yayımladı.
“KIYILAR HALKINDIR YERİNE, KIYILAR HEPİMİZİN DİYORUZ”
Türkiye’nin dört bir yanında mücadele eden kıyı hareketlerinin 18 Mayıs’ta eş zamanlı basın açıklamalarıyla KIYIDA’nın kurulduğu belirtilen açıklamada, “Kuruluş eylemlerimize yüzlerce kişilik katılım, ardından basın ve kamuoyunun yüksek ilgisi, mücadelemizin haklılığını bir kez daha gösterdi” ifadeleri kullanıldı.
Kıyı ekosistemlerini korumak ve kıyılara tüm yurttaşların eşit ve ücretsiz olarak erişimini savunmak amacıyla yola çıkıldığı belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Kıyıların sadece insanların olmadığını savunuyoruz, deniz ve kara ekosistemlerinin buluşma noktası olan kıyılardaki tüm canlı ve cansız varlıkları koruma ilkemiz, en temel çıkış noktamızı oluşturuyor. Bu nedenle, kıyılar halkındır yerine, kıyılar hepimizin diyoruz.”
Açıklamada, tüm kıyıların işgal altında olduğu ve insanlar olarak denize ve kıyılara ulaşamadıkları ifade edildi.
Açıklamada, neden İşgal dendiği şu şekilde ifade edildi:
“İşgal diyoruz, çünkü Anayasa 43. maddesi ve Kıyı Kanunu’nun özellikle 5. ve 6. maddeleriyle; kıyıların kullanımında kamu yararının gözetilmesi gerektiği ve herkesin kıyılara serbest şekilde erişmesinin güvence altına alındığına bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz. Kıyı hareketleri olarak, güvencemizi yasalardan alıyor, kamusal haklarımızı savunuyoruz. Yasalar açık; kıyılar özel mülkleştirmeye konu edilemez, yani ticarileştirilemez ve tamamen özgür bırakılmalıdır.”
Açıklamada, Bakanlığın duyurduğu proje kapsamında, kıyıları Kültür ve Turizm Bakanlığı ya da MUÇEV tarafından işletecekleri ifade edildi. Bu durumun mevcutta işlenen suçların devamı anlamına geldiği ve kıyılar ticari bir mülk olmadığı o nedenle işletilemeyeceği söylendi.
“KIYI EKOSİSTEMİNİN KORUNMASINI ÖNCELİK ALARAK, İNSANLARIN SERBESTÇE ULAŞABİLECEĞİ BİR DÜZENLEMEYİ TALEP EDİYORUZ”
Açıklamada, kıyı hareketleri olarak kıyıların Bakanlık, yerel yönetimler, şirketler aracılığıyla işletilmesini değil kıyı ekosisteminin korunmasını öncelik alarak, insanların serbestçe ulaşabileceği bir düzenleme talep edildi ve şu ifadeler kullanıldı:
“Bu düzenlemenin aslında mevcut yasalarca karşılandığını biliyor ve yasaların uygulanmasının yeterli olacağını değerlendiriyoruz. Yerel yönetimlerin, kıyıların temizliği, şemsiye, tuvalet, duş ve benzeri kullanım ihtiyaçlarının karşılaması konusundaki yasal yükümlülüklerini de bu noktada hatırlatmak istiyoruz.”
Bakanlığın yaptığı açıklamalarda otel işletmelerinin kıyı işgalleri konusunda sorun oluşturmadığının belirtildiğine dikkat çekilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Oysa bizler yerellerimizden biliyoruz ki, kıyı işgalleri konusunda en geniş hacmi otel işletmeleri kaplıyor. Duvarlarla, çitlerle, kapılarla vb bariyerlerle, halkın kıyılara erişimi konusunda katı engeller oluşturulduğunu biliyoruz. Üstelik, yasal haklarımız çerçevesinde kıyıya ulaşmak istediğimizde, şiddet düzeyine varabilecek müdahalelere de maruz kalıyoruz.”
Kıyı hareketleri olarak verdikleri mücadelenin kamu otoritelerini de harekete geçirdiği belirtilen açıklamada, son olarak şu ifadeler kullanıldı:
“Şüphesiz demokratik toplumlarda, yurttaşların kamuyu denetleme görevi bağlamında bu durumu bir kazanım olarak değerlendiriyoruz. Bununla birlikte, yıllardır pek çok yaşam alanının büyük – küçük fark etmeksizin sermaye gruplarına nasıl peşkeş çekildiğini, bu talan politikaları sonucunda nasıl bir ekolojik yıkım yarattığını da biliyoruz. Kıyıların yıkımına ve işgaline izin vermeyeceğimizi, herhangi bir ticarileştirmeye dayalı modeli kabul etmeyeceğimizi, tüm kıyılar özgür kalana kadar mücadelemize devam edeceğimizi kamuoyuyla saygı ve sevgiyle paylaşıyoruz.”