Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı, Anayasa ve Kıyı Kanunu’nun uygulanması talebiyle Muğla’nın Datça ilçesinde dahil 15 farklı noktada eş zamanlı olarak bir araya geldi. Datça’nın Taşlık Plajı’nda bir basın açıklaması yapan yurttaşlar, “Kıyılar özel mülkleştirmeye konu edilemez, yani ticarileştirilemez ve tamamen özgür bırakılmalıdır” dedi.
Haber: Burak Necip Başar
Muğla’nın Datça ilçesin dahil olmak üzere Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı (KIYIDA) bugün (18 Ağustos) saat 17.00’de 15 farklı noktada eş zamanlı olarak Anayasa ve Kıyı Kanunu’nu Uygula demek için, bir araya geldi.
KIYIDA adına basın açıklamasını Yılmaz Baykut ve Ümit Kırcalı okudu.
Açıklamada öncelikle şu ifadelere yer verildi:
“Bugün yine Türkiye’nin dört bir yanındaki kıyılarda bir arada, hepimiz KIYIDA’yız! 18 Mayıs’ta ilan ettiğimiz kuruluşumuzun ardından, tüm yaz sezonu boyunca hem yerellerimizdeki kıyı ekosistemi tahribatı ve işgallerine karşı mücadelemizi, hem de birleşik mücadelemizle Türkiye kıyı politikalarını etkileme çabamızı sürdürdük. Bugün burada ve Türkiye’nin pek çok yerinde eş zamanlı olarak çok temel hukuki, kamusal, toplumsal talebi dile getirmek için buluştuk: Anayasa ve Kıyı Kanunu’nu Uygula!”
“KIYILARIN SADECE İNSANLARIN OLMADIĞINI SAVUNUYORUZ”
Açıklamada, KIYIDA’nın kıyı ekosistemlerini korumak ve kıyılara tüm insanların eşit ve ücretsiz olarak erişimini savunmak amacıyla mücadele ettiği belirtildi. Kıyıların sadece insanların olmadığını, deniz ve kara ekosistemlerinin buluşma noktası olan kıyılardaki tüm canlı ve cansız varlıkları koruma ilkesinin çıkış noktaları olduğunu ve kıyıların sadece halkın değil herkesin olduğu söylendi.
“İNSANLAR OLARAK DENİZE VE KIYILARA ULAŞAMIYORUZ”
Kıyıların işgal altında olduğu ifade edilen açıklamada, “İnsanlar olarak denize ve kıyılara ulaşamıyoruz. İşgal diyoruz, çünkü Anayasa’nın 43’üncü maddesi ve Kıyı Kanunu’nun özellikle 5’inci ve 6’ncı maddeleriyle; kıyıların kullanımında kamu yararının gözetilmesinin zorunlu olduğuna ve herkesin kıyılara serbest şekilde erişmesinin güvence altına alındığına bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz” denildi.
Kıyı hareketleri güvencelerini yasalardan aldıklarını belirten açıklamada, “Kamusal haklarımızı savunuyoruz. Yasalar açık; kıyılar özel mülkleştirmeye konu edilemez, yani ticarileştirilemez ve tamamen özgür bırakılmalıdır” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, ayrıca şu ifadeler kullanıldı:
“Türkiye’nin uzun süredir, özellikle 22 yıllık AKP – MHP iktidarı döneminde, hukukun her düzeyde terk edildiği, Anayasa’nın ve pek çok kanunun uygulanmadığı bir süreçte olduğunu biliyoruz. Tam da bu nedenle, adaleti, hukuku savunuyor ve kıyılardaki tahribatı ve işgali ortadan kaldırmak için, Anayasa ve Kıyı Kanunu’nu Uygula diyoruz!”
“SERMAYE TEMELLİ POLİTİKALAR NEDENİYLE, HALKIN KAMUSAL HAKLARININ BİR BİR ELLERİNDEN ALINDIĞINI GÖRÜYORUZ”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın “Kıyılar Halkındır” projesine atıfta bulunulan açıklamada, “Pek çok yeni “halk plajı” açılacağı ve bu kıyıların bir anonim şirket olan MUÇEV tarafından işletileceği açıklamıştı. Sadece bu örneğe bakıldığında dahi, kamu kurumlarının bile yasalara uymaktan ne kadar uzak kaldığı, sermaye temelli politikalar nedeniyle, halkın kamusal haklarının bir bir ellerinden alındığını görüyoruz” dendi.
“ANAYASA VE KIYI KANUNU’NU UYGULA”
Türkiye’deki tüm kıyı hareketleri olarak mücadele ettikleri ifade edilen açıklamada, “En temel yurttaşlık talebimizi bir kez daha haykırıyoruz: Anayasa ve Kıyı Kanunu’nu Uygula!” denildi.
Son olarak açıklamada, şu ifadeleri kullanıldı:
“Kıyı savunucuları olarak bizler, Kıyıların yıkımına ve işgaline izin vermeyeceğimizi, kıyıların ticarileştirilmesini kabul etmeyeceğimizi, mücadele ilkelerimizi yasalardan aldığımızı belirtiyor, Anayasa ve Kıyı Kanunu’nu Uygula kampanyamızı başlattığımızı, tüm kıyılar özgür kalana kadar mücadelemize devam edeceğimizi kamuoyuyla saygı ve sevgiyle paylaşıyoruz. Kıyılar hepimizin. Hepimiz KIYIDA’yız! Denizler nehirler, sermaye değiller!”
Basın açıklamasının ardından Gündem Fethiye’ye konuşan KIYIDA Eş Sözcüsü Sedat Yağcıoğlu, sözleri şu şekilde başladı:
“Temel basın açıklamamızın muradı olan Anayasa ve Kıyı Kanunu hükümleri çok açık, kıyılardaki bütün işgallerin ortadan kaldırılması ve kıyıların bütün halka ücretsiz ve erişilebilir şekilde sunulması güvence altına alınmış durumda aslında. Ama malum Türkiye’deki pek çok hukuksuzlukta olduğu gibi, bu konuda da derin bir hukuksuzluk var. Yerellerimizin mücadelesini doğrudan Türkiye’deki kıyı politikalarına etki ettirebilecek şekilde birlikte sürdürme amacıyla Kıyı Hareketleri Dayanışmasını kurmuş olduk.”
Bugün yapılan eylemin ikinci eş zamanlı eylem olduğunu belirten Yağcıoğlu, “Datça dahil 14 ayrı yerelde 15 ayrı kıyıda bu eylemi gerçekleştirdik. Şunu söylemeye çalışıyoruz aslında bizim yeni bir yasaya ihtiyacımız yok. Bizim yeni bir çalışmaya ihtiyacımız yok” sözlerini kullandı.
Yağcıoğlu, Anayasa’nın 43. Maddesinin Kıyı Kanunu 5. ve 6. maddelerinin açık olduğunu ve kıyıların kamu yararına kullanılmak zorunda olduğunu belirtti. Datça dahil birçok yerde kıyıların sermayenin saldırısı altında olduğunu ifade etti.
“YÜKÜMLÜLÜKLERİNİN DE YERİNE GETİRİLMEDİĞİNİ GÖRÜYORUZ”
Yerel yönetimlerin ve mülki amirlerin bu işgalleri kaldırmakla yükümlü olduğunu hatırlatan Yağcıoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Bu yükümlülüklerinin de yerine getirilmediğini görüyoruz. Çok yakın zamanda eski Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı bir proje lanse etmişti. Önce denizler halkındır dediler sonra kıyılar halkındır dediler ama o çalışmada bile biz sonra şunu öğrendik: 100 adet halk plajı açılacak. Halk plajı kavramına biz kıyı hareketlere dayanışma olarak özellikle karşı çıkıyoruz. Çünkü yine Anayasa ve Kıyı Kanunu açık bir şekilde diyor ki bütün kıyılar zaten hepimizin sadece halkında değil, bu kıyının kendi ekosistemi var.”
Deniz ve kara ekosisteminin buluştuğu nokta olduğu ifade eden Yağcıoğlu, “Hem bu doğal canlılığı korumak hem de insanların kıyıları kullanımını eşit bir şekilde sağlayabilmek için verdiği bir güvence var. Dolayısıyla bir bölümünü halk plajı olarak ayırıp diğer bölümleri sermayeye bıraktığımızda aslında açıkça kanunlara aykırı davranmış ve hukuksuz davranmış oluyorsunuz” ifadelerini kullandı.
“YENİ YASAMA DÖNEMİNDE MECLİS ZİYARETİ PLANIMIZ VAR”
Yağcıoğlu, aslında ihtiyaç olan şeyin yeni bir yasa değil var olan yasaların uygulanmasını hem yerellerden hem de Türkiye çapında talep edeceklerini belirtti. Bugünden itibaren peyderpey artık Anayasa ve Kıyı Kanunu’nu uygula sloganı çerçevesinde mücadele edeceklerini söyledi.
Yeni yasama döneminde Meclis ziyareti yapacaklarını belirten Yağcıoğlu, ayrıca şu ifadeleri kullandı:
“Çitlenmiş, çevrelenmiş, şezlonglarla kapılarla bazı yerlerde kıyıya duvar örüldüğünü biliyoruz. Bunlar tamamen 6. maddeye aykırı insanlar buraları kullanmaktan psikolojik olarak doğrudan geri çekiliyorlar. Bununla ilgili elimizde alınmış yargı kararları da var. Zaten anayasa ve kıyı kanunu açık diyoruz.”
Kıyıların kullanma konusunda kimseye hesap vermek zorunda olunmadığını söyleyen Yağcıoğlu, “Kimsenin iznini almak zorunda değiliz. Bu ülke yasalarla yönetiliyor. Biz bunu savunmaya devam etmek zorundayız ve Anayasa Kıyı Kanunu’ndan aldığımız güç itibariyle biraz önce bahsettiğim gibi çitlenmiş çevrelenmiş sezon şemsiye ve diğer araçlarla işgal edilmiş. Kıyıları dahi gidip aralarına havlu sererek sandalyelerini koyarak bütün yurttaşlar kullanabilirler. Yasalar itibariyle bunun önünde hiçbir engel yok” sözlerini söyledi.
“KAMUSAL HAKLARIMIZI SAVUNUYORUZ”
Kıyıların herkesin olduğunu vurgulayan Yağcıoğlu, “Kamusal haklarımızı savunuyoruz. Dolayısıyla öncelikle bu toplumsal bilinçle birlikte şimdi ikinci aşamada aslında Türkiye halkları olarak kamusal taleplerimizi ilgililere iletme yoluna geçeceğiz. Bundan sonra biraz önce bahsettiğim gibi ilk planlamamız Meclis ile görüşmek” dedi.
Son olarak Yağcıoğlu şu ifadeleri kullandı:
“Örneğin bu konuda ilgili olan yetkileri olan yerel yöneticilerle, mülki amirlerle randevularımızı alıp görüşmeler yapıyoruz zaten. Ama yerellerde çözülmeyebiliyor iş. Bu yüzden de kıyı hareketleri olarak bir araya geldik. Zaten Türkiye’de Meclis’ten başlayarak bu konuda yasaların uygulanmaması sürecinde kimlerin yetkisi ve denetimi var ve bunu uygulamıyorlarsa kendileriyle görüşmeler yaparak bunun uygulanması sürecini sağlamaya çalışacağız.”
Basın açıklaması Altınoluk, Akçay, Ayvalık, Bodrum, Burhaniye, Datça, Çeşme, Fethiye, Güzelbahçe, Heybeliada, Küçükkuyu, Van, Dalyan ve Burgazada’da gerçekleştirildi.