Muğla Vakfı, Akyaka’da kıyıları halkın ücretsiz kullanımına kapatacak şeklide işletmesine karşı eylem yapan yurttaşlar arasından üç kişiye karşı açılan davada ikinci duruşma görüldü. Duruşmada ifade veren bir tanık, bir işletme çalışanının kendisine piknik alanına yurttaşlar oturamasın diye eski şezlongları koyduklarını söylediğini aktardı.
Haber: Hülya Çetinkaya
Muğla’nın Ula ilçesine bağlı Akyaka Mahallesi’ndeki A Tipi Mesire Alanı olan Akyaka Orman Kampı’nda, kıyının ve piknik alanının Muğla Vakfı tarafından halkın ücretsiz kullanımına kapatılacak şeklide işletilmesine ve çitlenmesine karşı çıkan yurttaşlar 2022 yılının Haziran ve Temmuz aylarında eylemler yapmıştı.
Protestoların ardından yurttaşlar kamuya ait alanların halkın ücretsiz kullanımına kapatıldığı gerekçesi ile sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Muğla Vakfı ise eylemler sırasında şezlongların kırıldığını ve çalışma hürriyetinin ihlal edildiği gerekçesiyle üç kişi hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Yargılamada şirket çalışanları katılan sanık, eylem yapan yurttaşlar ise müşteki sanık olarak yer aldı. Açılan davanın ilk duruşması 27 Eylül 2023 tarihinde görülmüştü.
AÇIK YARGILAMAYA İZLEYİCİLER KEYFİ OLARAK SALONA ALINMADI
Davanın ikinci duruşması ise Muğla 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 8 Kasım 2023 tarihinde saat 13:30’da başladı. Duruşmanın açık olarak devam etmesine karar verilmesine rağmen izleyiciler duruşmanın başında salona alınmadı. Duruşmayı izlemek için mahkemede olan Gündem Fethiye muhabirinin duruşma salonuna neden izleyicilerin alınmadığını sorması üzerine başta “hâkimin öyle karar verdiği”, ikinci defa ise salonda yer olmadığı gerekçesiyle izleyicilerin salona alınmadığı söylendi.
Duruma itiraz edilerek tutanak tutulmasının istenmesi üzerine ise salona yalnızca üç kişinin girebileceği söylendi. Saat 14:27 sıralarında üç izleyici salona alındığında beş koltuğun boş olduğu görüldü.
Duruşmanın başında, haklarında suç duyurusunda bulunulan üç yurttaş ifade verdi. Yurttaşlar, Muğla Vakfı’nın denize ücretsiz şeklide girilebilecek alanı işgal ettiğini, yurttaşların havlularını seremeyeceği kadar sıklıkta şezlongları yerleştirdiğini söyledi. Denize girebilmek ve havlularını serebilmek amacıyla şezlongları kenara çektiklerini, şezlongları kırma veya atma gibi bir eylemin gerçekleştirilmediğini söylediler.
Yurttaşlar bunun aksine işletme çalışanlarından bazılarının, serdikleri havlunun üzerine şezlongları attığını ve bu sırada müşteki sanıklardan bir yurttaşın gözlüğünün kırıldığını belirttiler. Suçlamaları kabul etmeyen yurttaşlar, kırık şezlonglar için belirtilen zararın giderilmesini de kabul etmediklerini dile getiriler.
Ardından ise tanıklar dinlendi. Bir tanık ifadesinde olayın yaşandığı gün denize girmek için Orman Kampı’nda bulunduğunu ve “Kıyılar Halkındır” pankartı ile bir grubun eylem yaptığını gördüğünü söyledi. Kendisinin de eyleme dahil olduğunu ve önündeki şezlongu kenara çekmeye çalışırken bir işletme çalışanının kendisi ittiğini belirtti. Tanık bir başka işletme görevlisinin ise yerinden söktüğü şemsiyeyi, yargılanan yurttaşlardan birinin bacağına sapladığını gördüğünü de dile getirdi.
“ŞEZLONGLAR YENİ MİYDİ?”
İşletme çalışanı olan tanıklar ise eylemciler tarafından sekiz şezlongun kırıldığını öne sürdü. Eylem yapan yurttaşların avukatı Arzu Alper ise şezlongların yeni alınıp alınmadığı ya da eylemden önce de üzerinde kırıklar olup olmadığını sordu.
Bunun üzerine işletme çalışanı bir tanık şezlongların kullanılabilir, sağlam durumda olduğunu ama sıfır olmadığını; bir başka tanık kullanılabilir durumda olduğunu fakat yeni alınmış da olmadığını; bir diğer tanık da eylemden sonra sekiz şezlongun kırık olduğunu gördüklerini fakat öncesinde de şezlongların kırık olup olmadığını bilmediğini söyledi.
“MADEM BİR GRUP EYLEM YAPTI NEDEN BU ÜÇ KİŞİYE DAVA AÇILIYOR?”
Alper, işletme çalışanı bir tanığa yargılanan üç kişinin eylemci grup içinde yer alıp almadığını sorduğunda ise tanık hatırlamadığını söyledi. Bunun üzerine Alper, “Şu yüzden soruyorum; madem bir grup eylem yaptı neden bu üç kişiye dava açılıyor?” dedi.
İşletme çalışanlarından ve aynı zamanda katılan sanıklardan bir kişi ise bu üç kişinin eylemi yönettiği gerekçesi ile haklarında suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.
“PİKNİK YAPANLARI ENGELLEMEK İÇİN ŞEZLONGLAR KOYULUYOR”
Tanık olarak dinlenen ve olay günü eyleme katılmak için sahilde olan bir yurttaş ise şezlongların bir kısmının, özellikle ağaçların altında piknik alanı olarak kullanılan bölümdekilerin çok eski olduğunu belitti. Buradaki şezlongların toplandığını ve dikkatli bir şeklide üst üste koyulduğunu belirten tanık, eylemin ardından kendilerine yönelik böyle bir suçlamanın geleceğini tahmin ettikleri için özellikle çok dikkatli davrandıklarının altını çizdi.
Tanık ayrıca yaklaşık birkaç gün önce aynı alandan geçerken bir işletme çalışanının kendisine şezlongları piknik yapanlara engel olmak için koyduklarını söylediğini aktardı.
Duruşma sonunda söz alan Avukat Arzu Alper ise olay anına ilişkin video kayıtlarının olduğunu, Muğla Vakfı’nın Kıyı Kanunu’na aykırı davrandığını söyledi.
Şirketin ecrimisil ödediğine dikkate çeken Alper, alanda daha önceden Orman Bölge Müdürlüğü tarafından düzenlenen raporu kabul etmediklerini çünkü Müdürlük’ün alanı şirkete tahsis ederek tarafsızlığını kaybettiğini belirtti. Bu yüzden de tarafsız bir orman mühendisi ve kıyı mühendisinin bilirkişi keşfi yapmasını talep etti.
Ecrimisil nedir?
Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre ecrimisil bir taşınmazın, o taşınmazla ilgili tasarrufta bulunma hak ve yetkisine sahip olmayan bir kişi tarafından, sahibinin rızası dışında kullanılması sonucunda doğan ve geriye dönük talep edilebilecek olan tazminat.
Eyleme, tanık beyanlarından da yola çıkarak yaklaşık 50 kişinin katıldığını, 15-20 kadar kişinin de şezlongları taşıdığını belirten Alper, yalnızca şirketin seçtiği üç kişiye dava açıldığını ve tanık beyanlarıyla da şezlonglara zarar verilmediğinin ispatlandığını söyledi.
“ALANIN MÜLKÜ DEVLETE AİTTİR VE ADALET DE MÜLKÜN TEMELİDİR”
Şirketin ecrimisil ödediğini kabul ettiğine işaret eden Alper, ecrimisilin haksız işlem tazminatı anlamına geldiğini hatırlattı. Mala zarar verme açısından ise iki şirket çalışanının şikâyet hakkı olmadığını, şirketin şikayetçi olması gerektiği belirten Alper, şirket çalışanlarının davaya katılma hakkının olmadığını söyledi.
Alper son olarak, “Keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldığında söz konusu alanların halka ait olduğu, mülkünün devlete ait olduğu ve adaletin de mülkün temeli olduğu açığa çıkacaktır” dedi.
Şirket vekili ise dava konusunun mala zarar verme ve iş yerinin çalışma hürriyetinin ihlali olduğunu, şirketin işletmesinin bulunduğu alanın kullanımına yönelik itirazın ise davanın konusu olmadığını öne sürdü.
Beyanların ardından mütalaa veren Cumhuriyet Savcısı ise Avukat Arzu Alper’in dosyaya sunduğu belgelerin incelenmesini fakat alandaki bilirkişi keşfine ilişkin talebin reddine karar verilmesini talep etti.
Son olarak, mahkeme heyeti Alper’in duruşmada dosyaya sunduğu harici belleğin incelenmesine karar verirken, olay yerinde keşif ve bilirkişi incelemesinin yapılması ve şezlonglarda meydana gelen zararın miktarının yeniden belirlenmesine ilişkin talebinin reddedilmesine karar verdi.
Bir sonraki duruşma ise 15 Mart 2024 günü saat 09.35’e ertelendi.