Gündem Fethiye’de yayınlanan Hülya Çetinkaya’nın sunduğu “Toplumsal Cinsiyet” programının ilki gerçekleşti. Fethiye Kadın Danışma Dayanışma Derneğinden (FKDD) Dilek Alıcıoğlu Cömert’in katıldığı yayında FKDD faaliyetleri, toplumsal cinsiyet rollerinin ve kadın hareketinin etkisi konuşuldu.
Gündem Fethiye’nin “Toplumsal Cinsiyet” başlıklı canlı yayın serisinin ilki 12 Kasım Cumartesi günü saat 12:00’de gerçekleşti. “Fethiye’de Kadın Olmak” başlıklı canlı yayının konuğu Fethiye Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği (FKDD) gönüllüsü Dilek Alıcıoğlu Cömert oldu.
2019 yılından itibaren FKDD içerisinde gönüllü olan çalışan ve 25 yıldır kadın hareketi içinde mücadele eden Cömert FKDD’nin amaçlarını ve faaliyetlerini şu şekilde açıkladı: “Ortak paydası toplumsal cinsiyet eşitliği olan farklı alanlardan gelen kadınların kurduğu bir dernek FKDD. Amaçları dünyada var olan kadın hareketine Fethiye’den eklemlenmek.”
“ŞİDDETİN SORUMLUSU ŞİDDETE MARUZ KALAN KADIN DEĞİLDİR”
Cömert, FKDD’nin şiddete maruz kalan kadınların başvurularını alarak onlara çeşitli başlıklarda destek olmaya çalıştıklarını ifade etti: “Bizim kendi olanağımız yok ama bize başvuran kadının maddi bir sıkıntısı varsa belediye ve kaymakamlığa yönlendirerek ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Kendi içimizde avukat olan gönüllü arkadaşlarımız var onlar gönüllü olarak destek oluyorlar. Psikolojik desteğe ihtiyacı olursa yine gönüllü olarak ilişkide olduğumuz psikologlarımız var onlara yönlendiriyoruz.”
Kendilerini ‘kurtulmuş ve başkalarını da kurtaran kadınlar’ olarak görmediklerini söyleyen Cömert, kendilerine başvuran kadınlar adına karar almadıklarını belirtti: “Sadece kadın ne isterse, neye karar verirse yanında destek olacağımızı ifade ediyoruz. Onlara şiddetin sorumlusu olmadıklarını göstermeye çalışıyoruz.”
“KENDİMİZİ DAHA GÜVENDE HİSSEDİYORUZ ÇÜNKÜ ARKAMIZDA KADIN HAREKETİ VAR”
Kendilerinin de günlük hayatta şiddeti yaşadıklarını ifade eden Cömert, bir arada kendilerini daha güvende hissettiklerini ifade etti: “Hepimiz defalarca şiddete maruz kalıyoruz. Örneğin yalnız kadınız. Bize gelen bakışlar var ve kendimizi var etmek gerçekten de bir şiddet döngüsü ve biz bunu bir şekilde karşılıyoruz. İçimizden birisi böyle bir şey söylemişti. ‘Ben kendimi bu kadar rahat hissetmiyordum. Şimdi dernekte güvende hissediyorum çünkü arkamda büyük bir kadın hareketi var’ diyor. Sadece biz değiliz aslında, sadece FKDD değil Türkiye’deki kadın hareketi var. Yani bir telefon ettiğimizde İstanbul’dan Ankara’dan İzmir’den birçok kadın hareketi birleşiyor. Bu güvende hissettiriyor.”
Cömert, FKDD’nin düzenlediği farkındalık çalışmalarında da şiddete maruz kalındığında bununla nasıl başa çıkacaklarına dair farklı deneyimlerin aktarıldığını söyledi. Şiddet karşısında herkesin farklı araçlar geliştirdiğini ifade eden Cömert paylaşılan deneyimlerinin bir araya gelen kadınları beslediğini ifade etti.
“KADIN HAREKETİNİN TOPLUMSAL CİNSİYETLE BİR DERDİ VAR”
Kadın hareketinin toplumsal cinsiyetle bir derdi olduğunu ifade eden Cömert, kimi cinsiyet rollerinin, davranış biçimlerinin daha çocukların isimleri seçilirken dayatıldığını söyledi: “Son zamanlarda uniseks isimler yaygınlaştı ama genelde kız çocukların isimleri daha narin, çiçek isimleri gibi şeylerle isimlendiriliyor. Kadife, Pembe, Çiçek gibi. Erkek isimleri de genelde Zafer, Alp, Yiğit gibi maskülen, baskın isimler. Bazen ‘ne var isim’ diye de bakabilir insan ama ailemizin bizden beklentilerini de ortaya koyuyor bu durum. Kızlardan ve erkeklerden beklenen davranışların farklı olması daha isimlerden başlıyor. Kız çocukları için ayrı erkek çocukları için ayrı çikolatalar bile var.”
“MASALLARDA BİLE KADIN ROLÜ İTAAT ETMEK”
Çocuklara okunan masalların toplumsal cinsiyet rollerini pekiştirdiğini söyleyen Cömert, kadınların fedakar, sesini çıkarmayan ve bir kurtarıcı olarak erkeği bekleyen karakterler olarak resmedildiğini ifade etti: “Masallarda bile kadının rolü bekleyip fedakarlık yapmak. Ama erkek sürekli bir hareket içinde, kadını alıyor ve kurtarıyor. Kadının ödülü de erkek tarafından korunmak oluyor.”
SÜNNET VE ASKERLİK: ERKEKLİK ŞİDDETLE PEKİŞTİRİLİYOR
Cömert, erkekliğe adım atmanın işareti olarak sünnet törenlerinin düzenlenmesine karşın kız çocuğunun regl olmasının ayıp olarak karşılanmasının da bu rolleri pekiştirdiğini söyledi: “Erkekler şehzadeler gibi giydiriliyor sünnet törenlerinde ama bir kız regl olduğunda ayıp gibi saklanıyor. Hatta bir zamanlar tokat atılırmış ilerde haddini bilsin diye.”
“Askerlik de böyle. Erkekler hem şiddet görüyor askerde hem de şiddet uygulamayı öğreniyor. Ya da askerleri aşağılamak için komutanlar ‘Kızlar’ diye sesleniyor.”
“KADIN HAREKETİ GÜÇLENDİKÇE KADINI GÜÇSÜZ KILAN ROLLER DE ORTADAN KALKIYOR”
Toplumun kadına dayattığı rollere karşın kadın hareketinin her şeye rağmen geliştiğini ve güçlendiğini ifade eden Cömert, bazı rollerin de bu anlamda değiştiğini ifade etti: “Tabii ki kadın hareketi gelişti, bizim çocuklarımız büyüdü, onlar da feminist söylemlerden nasiplerini aldılar. Kimi senarist, yönetmen oldu ve o rollere etki etmeye başladı. Eskiden kadına tokat atmak, aile içinde şiddet olağan bir şeydi. Şimdi bu konuda daha dikkatliyiz. Kadın hareketi güçlendikçe ‘Bunu yapamazsın’ diyor kadınlar. Geçmişte kim buna karşı çıkardı? Kadın hareketi güçlendikçe ‘Hayır ben de varım’ diyor. Erkeğe etek giydirerek onu aşağılamaya çalıştığında onu değil beni aşağılıyorsun diyor.”