Muğla’nın Menteşe ilçesinde 26 Ağustos’ta boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından öldürülen Senem Kıvrık cinayeti ile ilgili Muğla’nın yerel gazetelerinde çıkan haberleri inceledik. Örnekler üzerinden, kadın cinayetleri haberleri hazırlarken gazetecilerin hangi noktalara dikkat etmesi gerektiğini, medyanın şiddeti yeniden üreten bir dil kullanmasının nelere neden olduğunu Gazeteci Nazan Özcan ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri Temsilcisi Tuana Gençer ile konuştuk.
Haber: Didem Çam
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre 2024 yılının ilk 10 ayında en az 343 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Kadın cinayetinin failleri ne kadar erkekler olsa da medyanın şiddeti yeniden üreten, kadın cinayeti faillerine yol gösteren haber dili de kadına yönelik şiddetin artmasına neden oluyor.
Muğla’da 2021 yılında gerçekleşen Pınar Gültekin cinayetinin ardından, 2023 yılında Muğla’da en az üç kadının yakılarak öldürülmesi bunun en belirgin örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Cemal Metin Avcı’nın Pınar Gültekin’e şiddet uyguladığını ve ardından boğarak cinayeti işlediğini itiraf etmişti. Pınar Gültekin’in boğulduktan sonra henüz hayattayken Avcı tarafından yakıldığı ortaya çıkmıştı. Yaklaşık iki yıl süren yargılama boyunca ulusal ve yerel medya, cinayetin tüm ayrıntılarına haberlerinde yer vermeyi tercih etmişti.
Kadınlar öldürülüyor, medya da üzerine düşen görevi yerine getirip öldürülen kadınları haberleştiriyor. Peki medya, kadın cinayetlerini haberleştirirken ya da haberde yer alacak fotoğrafları seçerken ne kadar dikkatli oluyor?
Tarihler, 26 Ağustos 2024’ü gösterdiğinde Muğla’nın Menteşe ilçesinde 40 yaşındaki Senem Kıvrık, uzaklaştırma kararı olan ve boşanma aşamasına olduğu Muhittin Kıvrık tarafından öldürüldü. İşlenen cinayet, Muğla yerel medyasında günlerce yer buldu. Peki, Muğla basını Senem Kıvrık cinayetini haberleştirirken haber diline ne kadar önem verdi?
BİR KADIN CİNAYETİ DAHA!
Gündem Fethiye olarak, Muğla’da Senem Kıvrık cinayetini haberleştiren 15 haberi inceledik. Yerel medyanın haber dilini incelediğimizde, çoğu haber sitesinin haberleri servis eden haber ajanslarından ‘kopyala yapıştır’ yaptıkları gözlendi.
Bazı haberin dili de haberde yer alan görseller de şiddet kadar, işlenen cinayetler kadar can yaktı. Muğla’da faaliyet gösteren bazı haber siteleri ise Senem Kıvrık cinayetine yer vermedi.
Senem Kıvrık cinayet haberlerini mercek altına aldığımız sırada, Muğla’da bir kadın cinayeti daha yaşandı. Muğla’nın Marmaris ilçesinde yaşayan 50 yaşındaki Yasemin Yorulmaz, evli olduğu Tuncay Yorulmaz tarafından öldürüldü.
FOTOĞRAFLAR YAN YANA
“Hakkında uzaklaştırma kararı olan koca, sokakta eşini bıçaklayarak öldürdü” başlığıyla Senem Kıvrık cinayetini duyuran Demirören Haber Ajansı (DHA) yayınladığı haberde, fail ile maktulün fotoğrafını yan yana kullandı.
DHA konuyla ilgili yaptığı bir diğer haberinde, “Katiliyle kaçarak evlenmiş” başlığını kullandı. Aynı haberde, yine Senem Kıvrık ve Muhittin Kıvrık’ın fotoğraflarının yan yana verildiği gözlendi.
FAİLİN İFADESİ DETAYLI ŞEKİLDE VERİLDİ
Kadın cinayeti haberlerinin failin ifadesine dayanarak yazılmaması gerekiyor çünkü öldürülen kadınlar, faillerin iddialarını yanıtlayacak ya da çürütecek bir durumda olmuyor. Muğla yerel gazetelerinden olan Hamle Gazetesi’nin, DHA kaynaklı “Katil zanlısından bilindik savunma: Çok Pişmanım…” başlığıyla yayımladığı haberinde, failin ifadelerine detaylı bir şekilde yer verdiği gözleniyor.
Ayrıca, haberde cinayetin nasıl işlendiği de ayrıntılı şekilde yer alıyor. Senem Kıvrık ve Muhittin Kıvrık’ın fotoğrafları da yan yana veriliyor. Senem’in fotoğrafı açık, Muhittin Kıvrık’ın ise gizli şekilde paylaşılıyor.
Muğla Postası da “Senem Kıvrık cinayetinde ifade ortaya çıktı” başlıklı haberinde, Senem Kıvrık ve Muhittin Kıvrık’ın fotoğraflarını yan yana kullandı. Senem Kıvrık’ın fotoğrafını açık şekilde kullanan Muğla Postası, Muhittin Kıvrık’ın yüzünü ise gizleyerek paylaştı.
İSİM GİZLENDİ
Batı Akdeniz’in İhlas Haber Ajansı (İHA) kaynaklı, “Cinayet zanlısı koca yakalandı” başlıklı haberinde, Senem Kıvrık’ın adının yazıldığı, Muhittin Kıvrık’ın adının ise ‘M.K.’ şeklinde verildiği gözlendi. Cinayetin nasıl işlendiği de haberde yer aldı.
Bodrum Sokak Haber, Bodrum Kapak ve Bodrum Gündem de “Ambulans şoförü, dehşet saçtı” başlığıyla verdikleri haberde, maktulün adının tamamını, failin ise baş harflerini verdi. Bu haberlerde olayın kadın cinayeti değil, üçüncü sayfa haberi şeklide verildiği dikkat çekti. Yine, cinayetin işlenişi hakkında detay da verildi. Bodrum Gündem, bir sonraki gün yayımladığı, “Muğla’da eşini öldüren şahıs tutuklandı” başlıklı haberinde ise failin adını haberde geçirdi.
Marmaris Yeni Sayfa ise haberi önce, “Ambulans şoförü dehşet saçtı” başlığıyla paylaştı. Ardından başlığı, “Ambulans şoförü eşini öldürdü” olarak değiştirdi. Yine cinayetin detayları haberde yer aldı.
‘CANİ KOCA’, ‘VAHŞİ CİNAYET’ DETAYI
Senem Kıvrık cinayeti, Marmaris Manşet’te “Muğla’da kan donduran cinayet! Uzaklaştırma kararı olan koca eşini katletti” başlığıyla yer alıyor. Haberde cinayetin nasıl işlendiğine dair bilgi veriliyor. Haberin içerisinde ‘cani koca’ ifadesi de yer alıyor. Failin fotoğrafı gizli, maktulün fotoğrafı açık ve her ikisinin fotoğrafı yan yana şekilde veriliyor.
Muğla Yenigün’de de “Menteşe’de işlenen vahşi cinayetin ayrıntıları ortaya çıktı” başlığı atıldı. İHA kaynaklı haberde, cinayetin nasıl işlendiği ayrıntılı şekilde verildi. Haberde, Senem Kıvrık ve Muhittin Kıvrık’ın yan yana fotoğrafları paylaşıldı. Ertesi gün yayınladıkları, “Menteşe’de eşini öldüren zanlı adliyeye sevk edildi” başlıklı haberde ise failinin yüzü gizli şekilde verildi.
Muğla Türk’ün, “Geçtiğimiz günlerde Muğla’nın Menteşe ilçesinde kocası tarafından vahşice katledilen 2 çocuk annesi Senem Kıvrık için Fethiye’de eylem düzenlendi” şeklinde başladığı haberinde ise ‘vahşice’ ifadesine yer verdiği gözlendi.
“KADINLARIN ÖN PLANA ÇIKARILDIĞI BİR DİL OLMAMALI”
Peki, kadın cinayetlerini haberleştirirken nelere dikkat etmeliyiz? Gazeteci Nazan Özcan, kadın cinayeti haberlerinde dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.
“Bu konu uzun zamandır Türkiye’nin gündeminde” diyen Özcan, “Gazeteciliğe başladığım dönem, durum daha da korkunçtu. Kadınların ve kadın gazetecilerin ısrarı ve mücadelesiyle dil biraz daha düzeldi ama elbette tamamen düzelemedi” diye konuştu.
Kadınların ön plana çıkarıldığı bir dil olmaması gerektiğinin altını çizen Nazan Özcan, “Gece ister dışarıda ol ister partide ol, ister havaalanında ol, ister evinde ol, yani nerede olursan ol, birini öldürmek için hiçbir haklı sebep gösterilemez. ‘Gece sokakta’, ‘geç saatlerde’ gibi bir dilden ziyade, erkeğin yaptığı eyleme yönelik bir dil olmalı. Haberde, kadını haksız duruma düşürecek herhangi bir kelime, cümle, tanımlama yapılmamalı” şeklinde konuştu.
ÖN PLANA FAİL ÇIKMALI
Cinayetin detaylarına da çok fazla girilmemesi gerektiğini belirten Özcan, şunları kaydetti:
“Bu tür cinayetler, biraz da öğrenilen şeyler. Yani karısını ya da sevgilisini öldürmeye niyetli biri, başka yerde okuduğu şeyden etkilenebiliyor. Buna dikkat etmek gerek. Faili ön plana çıkarmak önemli. Hani, ‘Vah vah! Ne kadar kötü’, ‘Hay Allah! Bir kadın daha öldü,’ gibi bir mağdur edebiyatından ziyade, failin yaptığı korkunçluğu ön plana çıkaran bir dil kullanılmalı. ‘Cinnet geçirdi’ deniyor. Geçirebilir. Bir kadın olarak ben de cinnet geçirebilirim. Ama kocamı, sevgilimi, erkek arkadaşımı ya da yoldan geçen herhangi birini öldürmem değil mi? Yani, bir hakkaniyet tanıyan herhangi bir kelime de bunun içinde olmamalı. Hiç kimse mini etek giydiği için öldürülemez. Hiç kimse bir adam sinirlendi diye öldüremez. Bir adamın, ‘Ben çok cinnet geçirdim, ay ben delirdim’ diye kimseyi öldürmeye hakkı yok. Bunlar bizi ilgilendirmez. O cinayeti işlemeyeceksin!”
“BİR KADIN CİNAYETİ YETERİNCE ÇARPICI ZATEN”
Gazetecilerin kadın cinayetleri haberlerinde çarpıcı başlık atmamaları gerektiğini vurgulayan Özcan, “Gerçekten gazetecilerin bazı fantezileri var. ‘Cani koca’, ‘Kan donduran cinayet’, ‘Katiliyle kaçarak evlendi’ tarzındaki başlıklar, gazetecilerin kendi fantezisi gibi uydurulmamalı. ‘Cinnet geçiren koca!’ Orada mıydın kardeşim? Belki, cinnet geçirmedi, soğukkanlı şekilde işledi cinayeti. Bilmiyoruz. İşte, ‘Kanlı cinayet!’ Eğer zehirlemediyse cinayet dediğin zaten kanlı bir şey olur. Böyle çarpıcı başlık atmanıza gerek yok. Bir kadın cinayeti yeterince çarpıcı ve kötü bir şeydir zaten. Kanlı olması, kansız olması hiçbir şeyi fark ettirmez” değerlendirmesinde bulundu.
“KAFANIZDAKİ FANTEZİLERİ, BAŞLIKLARA TAŞIMAYIN”
Haber ajanslarından servis edilen kadın cinayeti haberlerindeki detayların mutlaka temizlenmesi gerektiğine de vurgu yapan Nazan Özcan, şunları söyledi:
“Mesela, ‘Kıyafet cinayeti’ başlığı da oluyor. ‘Evet, bak açık kıyafet giymiş de adam bu yüzden öldürmüş’ algısını oluşturuyorlar. Sen kimseyi haklı çıkaramazsın. Hele katili hiç haklı çıkaramazsın. Kaldı ki gazetecinin sorumluluğu da bu değil. O yüzden orada dur! Kendi kafanızdaki fantezileri, başlıklara taşımayın. ‘Bir kadın cinayeti daha’ de. Çünkü asla sonu gelmiyor. Kendi kafanda uydurduğun detayları oraya taşıma. Ajanslarda bunların detayları yazılır ama aklı olan bir gazeteci, eğer kadın cinayetlerine duyarlı bir insansa ki duyarlı olmak zorunda haberdeki detayları temizler. Kendi kafasındaki fantezileri uydurmaz. Tabii ki, bilgiyi verin. Bilgiyi kısıtlayın, bilgiyi kapatın demiyorum ama kadının nasıl öldürüldüğünün detaylarını vermek çok kötü.”
“MAHREMİYETİ İHLAL EDECEK HİÇBİR GÖRSEL KULLANILMAMALI”
Kadın cinayeti haberlerinde kullanılan görseller konusunda da açıklama yapan Özcan, “Önceden kadının gözlerine siyah bant atılırdı. Kadının fotoğrafını bulup tanınmasın diye gözüne bant atmak gibi iğrenç bir uygulama vardı. O kadar kötü bir şey ki bu. Yıllarca bunları silmek için çok uğraştık. Bunlar geride kaldı ama çok ciddi mücadeleyle geride kaldı” şeklinde görüş belirtti.
“Ölse bile kadının mahremiyetini ihlal edecek hiçbir görsel kullanılmamalı” diyen Nazan Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yok, mini etekli fotoğrafı… Yok, çok makyajlı fotoğrafı… ‘Çok makyaj yaptığı için karısını öldürdü’ gibi saçma sapan bir şey söyleyip kadının çok makyajlı bir fotoğrafını bulup o fotoğrafı basıyorlar. Kardeşim, makyaj yaptıysa yaptı. Bu öldürmek için sebep mi? Burada, erkeği aklamaya yönelik bir tavır ve algı oluşturma meselesi var. Buna asla sebebiyet vermemeliyiz. Öldürülen kadının bir ailesi, çocukları, sevdikleri, arkadaşları var. Onlara tekrar travma yaşatacak hiçbir fotoğraf ya da söz kullanılmamalı. Ölse bile kadının mahremiyetini ihlal edecek hiçbir görsel kullanılmamalı.”
“YAN YANA FOTOĞRAF KULLANILMAMALI”
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri Temsilcisi Tuana Gençer ise failler ile öldürülen kadınların fotoğraflarının yan yana kullanılması konusuna dikkat çekerek şunları söyledi:
“Birlikte bir fotoğrafları olmasa dahi, yüzlerini yan yana paylaşıyorlar. Biz davaları takip ederken öldürülen kadınların yakınları, katilin soyadının kullanılmasını bile istemiyor. Hâl böyleyken elbette, o katille yan yana bir fotoğraf da görmek istemezler. O sebeple failler ile öldürülen ya da şiddete uğrayan kadınların fotoğraflarının yan yana kullanılmasının hatalı bir eğilim olduğunu düşünüyorum.”
2009 yılında Cem Garipoğlu tarafından öldürülen Münevver Karabulut için yapılan haberleri de eleştiren Tuana Gençer, “Münevver Karabulut öldürüldüğü zaman internette, ‘Kıskançlık cinayeti’, ‘Aşk cinayeti’, ‘Kıskançlık krizi’ vb. şeklinde yazılmıştı. ‘Kadın cinayeti’ diye bir kavram literatürde yokmuş gibi, ‘aşk cinayeti’ çok normalmiş gibi gösterildi. O dönem kadın cinayetleri, sanki daha yaygın, daha normalleştirilmiş gibi anlatılırdı ve aslında politik önemi anlatılmazdı” diye konuştu.
HANGİ GÖRSEL KULLANILMALI?
Kadın cinayeti; kadına, çocuğa, LGBTİ+lara yönelik şiddet haberleri yaparken Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği tarafından hazırlanan Görsel Arşiv sitesi kullanılabilir.
Görsel Arşiv hakkında sitede şu bilgiler veriliyor: “Bu web sayfası, basın ve medya çalışanlarının cinsel şiddet haberlerinde hak temelli habercilik anlayışı ile üretilmiş, doğru mesaj veren, güçlendirici görseller kullanmalarını teşvik etmek amacıyla Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği tarafından hazırlanmıştır.”
Siteye kayıt olunduğunda fotoğraf indirmek ücretsiz. Yalnızca fotoğraflar kullanıldığında, sitede belirtildiği şekliyle kaynak gösterilmesi isteniyor.
“ÇOĞUNLUK, ‘KADIN CİNAYETİ’ GERÇEĞİNİN FARKINDA”
‘Kadın cinayeti’ kavramının daha da yaygınlaştığını belirten Gençer, “Biz yıllardır kadın cinayeti verileri raporluyoruz. Son birkaç yıldır bakanlık da bunu yapmaya başladı. ‘Kadın cinayeti’ kavramını kabul etti ve veriler yayınlamaya başladı. Bizler nasıl ki daha ilerici, daha aydınlık, kadınların öldürülmediği, eşit ve özgür yaşadığı, çocukların istismara uğramadığı günler için mücadele ediyorsak, bu topraklarda kadınların eşit ve özgür yaşamasını istemeyenler de var. Onların da kendini ifade ettikleri bir alanları var. Geçmişte kullanılan dili sürdürenler var elbette, azınlıkta olsalar da hâlâ var ama toplumun büyük çoğunluğu, ‘kadın cinayeti’ gerçeğinin çok farkında. Karşı taraf artık çok daha az. Daha umut dolu, eşit, özgür günleri düşleyenlerin haberleri daha çoğunlukta” şeklinde konuştu.
“HATIRASINA HAKARET ETTİĞİ İÇİN AVUKAT BİLE CEZA ALDI”
“Eskiden, ‘Aldattığı için öldürüldü, bunu yaptığı için öldürüldü’ daha yaygındı” diyen Gençer, “Sadece failin ifadesi, somut bir şey ifade ediyormuş gibi veriliyordu. Aileler de bundan çok çekiniyordu. ‘Kızımız böyle anılsın istemiyoruz’ diyorlardı. Ama sonra ne oldu? Yıllar önce, Ceren Damar cinayeti davasında, Ceren’in hatırasına hakaret ettiği için avukat bile ceza aldı. Katil zaten ağırlaştırılmış müebbet cezası aldı ama avukat bile ceza aldı. Dolayısıyla artık herkes, öldürülen kadınların arkasından ne söyleyeceğine daha fazla dikkat etti” diye görüş belirtti.
Kadın cinayetlerini durdurma mücadelesinin çok kapsamlı olduğunu söyleyen Tuana Gençer, “Herkesin üzerine düşen çok fazla şey var. Basının da bu açıdan üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye çalıştığını gözlemliyoruz. Yolda 100 kişiye sorsak biri bile, ‘Kadın cinayet diye bir şey yok’ diyemez. İnsanlar sokak ortasında bile şiddete uğradığından dolayı, artık herkes böyle bir gerçek olduğunun farkında. Herkesin böyle bir gerçeğin farkında olduğu bir düzende, bunu göz ardı etmek, bunu gündem etmemek, ‘İnsanlar, buna dikkat etmez, bunu böyle yazabilirim’ diye düşünmek artık çok mümkün değil” diyerek sözlerini noktaladı.
Hangi haberlerin incelendiğini şu sayfadaki tabloda görebilirsiniz.
*Bu haber, bir Avrupa Birliği projesi olan Demokrasi için Medya / Medya için Demokrasi projesi kapsamında Avrupa Birliği’nin maddi desteği ile oluşturulmuştur ve sürdürülmektedir. İçerik tamamıyla Gündem Fethiye‘nin sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir
YAZAR HAKKINDA
Didem Çam
Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Fotomaç gazetesinde stajyer muhabir olarak görev aldı. 2012 yılından bu yana çeşitli TV, gazete, dergi ve haber portallarında muhabirlik, spor muhabirliği ve editörlük yaptı. Serbest gazeteci.