İstanbul Sözleşmesi’nin fesih işleminin iptali istemiyle açılan davalar bugün Danıştay’da görülürken, Danıştay önünde yapılan açıklamada verilecek karar ile ilgili “Türkiye’de kendini üstün görenlerin hukukunun mu, hukukun üstünlüğünün mü hakim olacağına dair de belirleyici olacak” dendi.
İstanbul Sözleşmesi’nin feshi için açılan davalar bugün Danıştay 10. Dairesi’nde görülmeye başlandı. Dava için Türkiye’nin dört bir yanından avukatlar, davacı kurumların temsilcileri ve kadın örgütleri Ankara’ya geldi.
Dava öncesinde Danıştay’ın önünde açılama yapan avukatlar ve kadınlar “Danıştay’ın vereceği karar, Türkiye’de kendini üstün görenlerin hukukunun mu, hukukun üstünlüğünün mü hakim olacağına dair de belirleyici olacak” dedi.
Açıklamanın ardından ise içeri giremeyen kadınlara polis müdahale etti. Kadınların ısrarıyla dışarıda kalan kadınlar da içeri alındı.
Açıklamanın tamamı şu şeklide:
Kendini üstün görenlerin hukukuna karşı, hukukun üstünlüğü ilkesine sahip çıkmak için Danıştay’dayız!
Bugün, Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nden bir Cumhurbaşkanı kararı ile çekilmenin hukuksuzluğuna dair açılmış olan200’den fazla davanın bir kısmını esastan görüşecek. Danıştay’ın vereceği karar, Türkiye’de kendini üstün görenlerin hukukunun mu, hukukun üstünlüğünün mü hakim olacağına dair de belirleyici olacak.
Bizler, kadınlara karşı her türlü şiddetin ve başta kadınlar, çocuklar, LGBTİ+’ların maruz kaldığı ev içi şiddetin insan hakları ihlali olduğunu belirten; devlete, şiddeti önleme ve mağduru koruma yükümlülüğü getiren İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz, vazgeçmeyeceğiz.
EŞİK olarak 20 Mart 2021 Cumartesi günü yayımladığımız bildiride, kararın ‘HUKUKSUZ ve HÜKÜMSÜZ’ olduğunu ilan etmiş, TBMM iradesinin ve Anayasa’nın hiçe sayıldığını vurgulayarak, ‘Milletin iradesiyle Meclis’te oybirliği ile kabul edilen İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı Kararı ile çıkılamaz. Meclis’in iradesi tek kişiye devredilemez. Meclis’te yasa ile kabul edilen ve Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca yasaları bile yürürlükten kaldırma özelliği olan temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerden tek kişilik kararlar ile çıkılamaz’ demiştik.
20 Mart 2021 tarihi itibariyle pek çok kadın, kadın örgütü, baro, çeşitli sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve siyasi partiler, yürütmenin durdurulması ve kararın iptali talebiyle Danıştay’da dava açmışlardı. Danıştay 10. Dairesi bu 200’ü aşkın yürütmenin durdurulması talebini 5 üyeden 3’ünün oyuyla reddetti. Karardaki karşı oy yazılarıyla, sürecin devamında Danıştay savcılarınca verilen mütalaalar (görüşler) uyumluydu. 6251 sayılı Kanunla TBMM’de onaylanan ve 29 Kasım 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı kararıyla çıkılamayacağı; Anayasa’nın 87. ve 90. maddelerine göre, Cumhurbaşkanı’nın uluslararası sözleşmelerden çekilme yetkisinin olmadığı; kararın 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesine dayandırılamayacağı söz konusu hakimler ve savcılar tarafından da belirtildi.
Yüzde 86’sı kadın örgütlerine güvenen Türkiye toplumunun güvenini boşa çıkarmadık
İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılar başladığından, EŞİK kurulduğundan bu yana, Türkiye’nin dört bir yanından kadınlar ve LGBTİ+’lar olarak İstanbul Sözleşmesi ile ilgili kamuoyunu bilgilendirdik. Hukuksuz olarak verilen çekilme kararına karşı ülke çapında bir kampanya yürüttük. 19 Haziran 2021’de ‘İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz’ diyerek İstanbul Maltepe Mitingi’nde buluştuk.
On yıllardır, kadın haklarını savunucularının emekleriyle kadına karşı şiddeti önlemek amacıyla yapılmış olan ‘yasalara dokunma, uygula’ dedik. Kadına karşı şiddeti önlemek için herkesi görevini yapmaya çağırdık. 24 Haziran 2021 günü Danıştay’a giderek bir an önce yürütmeyi durdurma kararı vermesi için ek dilekçe verdik ve bir basın açıklaması ile eylem yaptık. Siyasi partilerle ve bilhassa Meclis’teki kadın milletvekilleriyle pek çok görüşme yaptık. TBMM’deki görüşmeleri, torba yasaları, komisyonlara getirilmesi planlanan ve çocuk cinsel istismarı affından, nafaka ve boşanmadan 6284 sayılı yasada planlanan düzenlemelere kadar kadın ve çocukları olumsuz etkileyecek düzenlemeleri takip için gece nöbetleri tuttuk. Kamuoyunu bilgilendirdik.
Çok çeşitli kadın örgütlerinden, siyasi partilerden, sendikalardan kadınların emeğiyle bu iki yılda biz görevimizi fazlasıyla yaptık; yapmaya da devam edeceğiz. Bütün bu çalışmalarımızı, o veya bu siyasi partiden bağımsız olarak, muazzam bir gönüllü emekle, bu ülkede yaşayan herkesin her alanda eşit temsili ve şiddetsiz bir yaşam sürebilmesi için yaptık.
Bugün Türkiye’nin her köşesinden bu davaya sahip çıkan 1000’den fazla avukatın bu davada yetki belgesi almasına, 70’ten fazla baroya kayıtlı yüzlerce kadın avukat ve ayrıca pek çok kadın örgütünden temsilciler ve aktivistlerin bugün, 28 Nisan 2022 günü, Danıştay duruşmasında olmasına çalıştık.
İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz, vazgeçmeyeceğiz
Bugün, Türkiye tarihi bir dönemeçtedir. Biz İstanbul Sözleşmesi’nden de toplumsal cinsiyet eşitliğinden de hukukun üstünlüğü ilkesinden de, temel hak ve özgürlüklerimizin esas güvencesi olan mücadelemizden de vazgeçmiyoruz.
Danıştay’dan olumsuz bir karar çıkması halinde bizler elbette ki hukuki ve siyasi mücadelemizi sürdüreceğiz. Anayasa’ya aykırı olan bu Cumhurbaşkanı Kararı’nı Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağız. İç hukukta sonuç alamazsak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dahil uluslararası mekanizmaları harekete geçireceğiz. Çünkü haklıyız. Danıştay yürütmeyi durdurma talebimizi 3’e 2 olarak bir oy farkla reddetmişti. Burada açıklanan iki karşı oy yazısı ve birçok Danıştay savcısı, Sözleşme’den çıkış kararının hukuken yanlış olduğunu söylüyor. Bu nedenle Danıştay’dan olumlu yönde karar vermesini bekliyoruz. Kaygılarımız, tereddütlerimiz var ama Anayasa ve yasalar bu hukuk dışı tek kişilik çıkış kararının iptalini gerektiriyor.
Danıştay’dan iptal kararı çıkarsa Cumhurbaşkanlığı’nın konuyu uzatmamasını talep ediyoruz. Karara saygı duymasını, itiraz etmemesini derhal Avrupa Konseyi Sekreterliği’ne bildirimde bulunarak Türkiye’nin Sözleşme’ye tekrar taraf olmasını sağlamasını talep ediyoruz. 6251 sayılı Sözleşme’nin onay yasası yürürlükte olduğu için iç hukukta zaten Sözleşme yürürlükte. Danıştay birer cümlelik iki Cumhurbaşkanı kararını iptal ederek, İstanbul Sözleşmesi’ne tekrar taraf olmamızı sağlayabilir. Somut isteğimiz ve umudumuz budur.
Biz bugün buraya İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının HUKUKSUZ olduğu kararını Danıştay hakimlerinden duymak için geldik. Bu hukuk dışı durumun daha fazla sürdürülmemesini, iptal kararının verilmesini ve hemen bugün açıklanmasını talep ediyoruz.
Kadınlara ve Türkiye’ye daha fazla zarar vermeyin, zaman kaybettirmeyin. Kadınların hayatları ile daha fazla oynamayın. Hukukun ve adaletin gereğini yapın.