“Bütün üyeleri, karşılıklı özgürlüklerini korumakla yükümlü kişisel haklarda eşit, özgür insanlardır -ne saşemler, ne de askeri şefler herhangi bir üstünlük savında bulunabilirler; hepsi birden, kan bağıyla birleşmiş, kardeşçe bir topluluk oluştururlar. Hiçbir zaman formüle edilmiş olmamakla birlikte, özgürlük, eşitlik, kardeşlik gensin(1) temel ilkeleriydi; gens ise, bütün bir toplumsal sistem birimi, örgütlenmiş Amerikan yerlileri toplumunun temeliydi. Bu durum, Amerikan yerlilerinde herkesçe görülen gemlenmez bağımsızlık ruhunu ve kişisel davranıştaki ağırbaşlılığı açıklar.”(2)
“Ve bütün saflığı ve yalınlığıyla, bu gentilice(3) örgütlenme, ne hayranlığa değer bir yapılaşmadır! Askersiz, jandarmasız, polissiz, soylular sınıfı yok, ne kral, ne hükümet, ne vali, ne yargıç, hapissiz, davasız, her şey düzenli bir biçimde gider. Bütün kavgalar, bütün çekişmeler, ilgili kimselerin topluluğu, gens ya da aşiret, ya da kendi aralarında çeşitli gensler tarafından bir sonuca bağlanır, (…) ev ekonomisi, bir dizi aile içinde ortaklaşa ve komünist bir niteliktedir; toprak, aşiretin mülkiyetindedir: yalnızca küçük bahçeler, geçici olarak evleklere bırakılmıştır – gene de bizim geniş ve karmaşık yönetim aygıtımıza hiçbir gereksinme duyulmamıştır. Her şeyi ilgililer kararlaştırır ve çoğu yaşlılar, hastalar, savaş sakatları karşısındaki görevlerini bilir. Herkes eşit ve özgürdür- kadınlar dahil.”(4)
“Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni” kitabında ilkel komünal toplumu böyle anlatır Engels. Herkesin eşit ve özgür olduğu, hayranlık uyandıran bir toplum modeli.
Marx, Lewis Henry Morgan’ın “Eski Toplum” kitabını, kitabın yayınlandığı tarihten dört yıl sonra okur ve ayrıntılı notlar alır. Engels de Marx’ın ölümünden bir yıl sonra 1884 yılında, bu notlardan yararlanarak ve kendisi de katkılarda bulunarak “Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni” kitabını yazar.
Kitabın temelini Lewis Henry Morgan’ın çalışması oluşturur.
Kimdir Lewis Henry Morgan?
1818-1881 yılları arasında yaşamış Amerikalı bir insanbilimci. Hukuk öğrenimi görmüş ve 1847 yılında o zamanki New York eyaletindeki Seneca Kızılderililerinin uğradıkları haksızlıklara karşı koymuş ve kabilenin “oğlu” olmuştur. 1851’de “İrokua’lar Birliği”; 1871’de “İnsan Kabilelerinde Kandaşlık ve Hısımlık Sistemleri”; ve 1877 yılında, bugün bile birçok insanbilimci tarafından “anıtsal eser” sayılan “Eski Toplum: ya da İnsanlığın Barbarlık Döneminden Geçerek Yabanıllıktan Uygarlığa Yükselmesi Üzerine Araştırmalar” başlıklı saha araştırmalarına ve kaynak incelemelerine dayanan eserini yayımlamıştır. Engels’in deyişiyle, “Darwin biyoloji için ne denli önemli ise, Eski Toplum da toplumun oluşum kaynaklarını anlamak için o denli önemli” bir eser olmuştur. Bu çalışmasını 1851 ile 1877 arasındaki otuz yıla yakın süre Kızılderililer arasında çalışma yaparak hazırlamıştır. Morgan’ınyaptığı, Engels’in sözleri ile “Marx’ın buluşu olan materyalist tarih anlayışını, kendine özgü bir biçimde, kendi başına bulmak” olmuştur.
Lewis Henry Morgan, tarihi; yabanıllık, barbarlık ve uygarlık olarak üçe böler. İlk evre yabanıllık evresidir; bu evrede insanlık avcı-toplayıcılık etkinliğiyle yaşamaktadır. Çömlekçiliğin keşfine kadar sürmektedir. İkinci evre barbarlık evresidir; yerleşik hayata geçiş, hayvan evcilleştirmesi ve demirin ergitilmesi bu evrede gerçekleşmiştir. Üçüncü evre uygarlık evresidir; yazının icadı ile başlayan evredir. Bu evre eski ve modern olmak üzere iki aşamaya ayrılır.
Marx’ın materyalist tarih anlayışına göre ise toplumsal evreler, ilkel komünal toplum, köleci toplum, feodal toplum, kapitalist toplum şeklinde tanımlanır. Ardından komünist toplumun geleceği öngörülür.
Komünist toplum teorisyenlerinin en önemli referans kaynağı ilkel komünal toplum örgütlenmesidir. Sınıflar yoktur, devlet yoktur, eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve ortak bir yaşam vardır.
Dünya üzerinde hayat başlayalı, aşağı yukarı 900 milyon yıl oldu, ve ilk insanların ortaya çıkışları ise, en azından, bir milyon yıla yakındır. İlkel komünal toplum yüzbinlerce yıl sürdü.
Ama üretim araçlarının gelişmesi, artı ürünün ortaya çıkması, bu artı ürüne birilerinin el koyması, birileri yoksullaşırken birilerinin zengin olması, savaşlarda ele geçirilen esirlerin öldürülmeyip köle olarak kullanılması, hiyerarşinin, sınıfların, üretim araçlarının özel mülkiyetinin ve devletin ortaya çıkışı aynı dönemde oldu.
Niçin artı-ürün klan ya da kabile arasında eşit olarak paylaşılmadı da bazı kişilerin elinde toplandı?
Niçin binlerce yıl süren ürünlerin eşit olarak bölüşümünün yerini toplumsal eşitsizlik aldı?
Tartışmayı sürdürdüğüm “İnsanlık Halleri”nin bu tarihsel gelişmede rolü nedir?
Bu sorunların cevaplarını önümüzdeki yazıda tartışacağım…
***
Geçen hafta yapılanları kısaca özetleyeyim.
Çimento fabrikası ÇED Olumlu raporunun iptali için açtığımız davada bilirkişi heyetinin hem kök hem de ek raporlarında haklılığımızı vurgulamalarına rağmen mahkemenin hala yürütmeyi durdurma kararı vermemesini protesto için idare mahkemesi önünde saat 16:00 ila 17:30 arası yaptığımız protesto eylemine 17 Temmuz Pazartesi ve 18 Temmuz Salı günleri de devam edildi. Eylemlere mahkemenin karar vermesi gereken 1 Ağustos tarihine kadar ara verildi. Eğer 1 Ağustos’a kadar halen karar verilmediyse eylemlere tekrar başlayacağız.
18 Temmuz Salı günü CHP milletvekillerinin Deştin Köyü ziyaretleri vardı. Saat 13:30’da Deştin köyünde Muğla CHP milletvekileri Cumhur Uzun, Gizem Özcan ve Süreyya Öneş Derici ile sohbet edildi ve sonra birlikte Muğla’daki idare mahkemesi önündeki eyleme gidildi.
19 Temmuz Çarşamba günü, Yatağan’da devlet hastanesine doktor talebi ile ilgili olarak imza kampanyası ve saat 16:00’da da hastane önünde basın açıklaması yapıldı.
20 Temmuz Perşembe, Bayır’da çimento fabrikasına karşı yapılan yol kesme eylemi ile ilgili olarak Bekir Kaymak arkadaşımızın saat 11.00’de Bayır Jandarma Karakolu’nda ifadesi alındı. Ona destek olmak için Bayır’a gittik. Eylemden sonra Yatağan Turgut Mahallesi’nde ‘Hastaneye Doktor’ talebiyle yürütülen imza kampanyasına destek için Turgut’a geçtik.
İyi haftalar diyerek yazımı sonlamıştım ki daha yazıyı göndermeden 24 Temmuz Pazartesi günü Akbelen’e yapılan sabah baskınıyla ağaç kesiminin başladığını öğrendim, üzgünüm…
Dip notlar:
- Gens : Kan bağına dayalı ilkel toplum örgütlenmesi, klan.
- F. Engels, “Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni” Sf:85-86 Eriş Yayınları, 2003
- Gentilice: Gens şeklinde toplum örgütlenmeleri.
- F. Engels, “Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni” Sf:93 Eriş Yayınları, 2003
Makina mühendisiyim. İstanbul’dan Muğla’ya bir otel şantiyesinde çalışmak için 1991 yılında geldim. Geliş o geliş. O günden bu yana Muğlalıyım. İnşaat faslından sonra turizmde teknik müdür olarak 17 sene çalıştım. Arada 3 sene Antalya merkezli çalışma var ama o zaman bile Muğla ile bağım kopmadı. Muğla’ya yerleştiğim yıldan bu yana Muğla’nın havasına, suyuna, taşına, toprağına sahip çıkma mücadelesine elimden gelen desteği vermeye çalışıyorum. Gündem Fethiye ile bu vesile ile tanıştık, yazılarımla da bir nebze katkıda bulunabilirsem ne mutlu bana.