Bu siteye girerek Gizlilik İlkeleri ve Kullanım Şartlarını kabul etmiş sayılıyorsunuz.
Onayla
Gündem FethiyeGündem FethiyeGündem Fethiye
  • Gündem
  • Politika
  • Toplumsal Cinsiyet
  • Ekoloji
  • Yaşam
  • Kültür&Sanat
  • Spor
  • Özel Haberler
  • Resmi İlan
Okunuyor İklim krizi, orman yangınlarını değiştirdi: “Yalnızca söndürmeye odaklanırsak kaybedeceğiz”
Paylaş
Font ResizerAa
Gündem FethiyeGündem Fethiye
Font ResizerAa
  • Gündem
  • Politika
  • Toplumsal Cinsiyet
  • Ekoloji
  • Yaşam
  • Kültür&Sanat
  • Spor
  • Özel Haberler
  • Resmi İlan
Arama
  • Gündem
  • Politika
  • Toplumsal Cinsiyet
  • Ekoloji
  • Yaşam
  • Kültür&Sanat
  • Spor
  • Özel Haberler
  • Resmi İlan
Takip edin
© 2022 Foxiz News Network. Ruby Design Company. All Rights Reserved.
EkolojiGündem

İklim krizi, orman yangınlarını değiştirdi: “Yalnızca söndürmeye odaklanırsak kaybedeceğiz”

Son Güncelleme: 31 Temmuz 2025 15:26
Editör: Songül KaradenizKaynak: İklim Masası
31 Temmuz 2025 15:21
Paylaş
Paylaş

İklim kriziyle birlikte Türkiye’deki yangın rejimi de değişmeye başladı. Doç. Dr. Okan Ürker, sadece söndürmeye odaklanan stratejilerin artık yetersiz kaldığını vurguladı. Ürker, yangınlara dirençli ekosistemler için önleyici yakıt yükü yönetimi ve bütüncül yangın politikalarının gerekliliğine dikkat çekti.

İklim krizi, Türkiye’nin yangın rejimini değiştiriyor. Şiddetli ve ani yön değiştiren rüzgarlar, artan sıcaklıklar ve uzun kurak dönemler bir araya geldiğinde, yıllardır uygulanan agresif söndürme stratejileri yetersiz kalıyor. Yangın sonrası yapılan hızlı restorasyon ise yakıt yükü birikmesine yol açıyor ve orman ekosistemine zarar veriyor. Sadece yangın söndürme ekipmanlarına yatırım yapmak ve yanan alanları hızla restore etmeye odaklanmak, iklim krizi karşısında dirençli bir orman ekosistemi yaratmaya uygun değil.

İklim Masası tarafından hazırlanan değerlendirmeye uzmanlara göre; mega yangınlar dönemindeki önceliğin, yangınlara yakıt olan bitki örtüsünü yönetmek ve yangın sezonu başlamadan kapsamlı önlemler almak olması gerektiğine değindi. Türkiye’nin dört bir yanını, yıl boyunca etkisi altına alabilecek yangınlarla mücadelede başarının, ancak bütüncül yangın yönetimiyle mümkün olabileceği aktarıldı.

Temmuz ayı boyunca Türkiye’nin farklı kentlerinde çıkan ve binlerce hektar ormanlık alanı küle çeviren yangınların uzun süre kontrol altına alınamaması tepki topladı. Bu tepkilerin bir kısmı, ekipman ve personel eksikliği gibi yangın söndürme kapasitesindeki yetersizliklere odaklanıyor.

Ancak iklim krizinin etkisiyle daha kolay çıkan, daha hızlı yayılan ve daha zor kontrol altına alınan yangınlarla karşı karşıya kalınan bu dönemde, sadece çıkan yangınları söndürmeye odaklanmanın, kaybetmeye mahkum bir strateji olabileceği ifade edildi.

Çankırı Karatekin Üniversitesi Çevre Sağlığı Programı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Okan Ürker, geçmişten gelen hatalı ormancılık politikalarıyla iklim krizinin el ele verdiği bir döneme girdiğimizi söylüyor. Son beş yılda yaşanan yangınların, “mevcut yangın rejiminin değiştiğini” açıkça ortaya koyduğunu belirten Ürker, bu yeni gerçeklikle mücadele ederken eski yöntemleri kullanmanın hem etkisiz hem de tehlikeli olabileceğini vurguluyor. 

‘‘Bizim tartışmamız gereken asıl mesele, elimizde ne kadar helikopterin veya uçağın bulunduğu değil,’’ diyen Ürker’e göre, asıl odak yakıt yükü yönetimi olmalı.

Ürker şöyle aktarıyor:

‘‘Yangın yönetimi bütçemiz tamamen agresif söndürmeye ve yangın sonrasında aktif restorasyona ayrılıyor. Fakat bunlar, iklim krizi karşısında dirençli bir orman ekosistemi oluşturmaya yarayacak çözümler değil. Aksine krizi daha da derinleştiren, kısır döngüyü daha da artıran ve günün sonunda ayırdığımız bütçenin boşa gitmesine neden olan bir yaklaşım.’’

Ürker’e göre yangınlara karşı dayanıklı bir toplum inşa etmenin yolu, dikkatimizi yangın sezonu öncesine kaydırmaktan geçiyor:

‘‘Toplumun enerjisinin, yangın sezonu öncesinde yapılması gereken yakıt yükü yönetimine ve kontrolüne aktarılması gerekiyor. Her an yangına hazır bir toplum inşa edebilmek için yangın sezonunda boşa gidecek enerjiyi yangın sezonu öncesine kanalize etmeliyiz.’’ 

“İKLİM KRİZİ NEDENİYLE MEGA YANGINLAR SÜRECİNE GİRDİK“

Bütüncül yangın yönetimi üzerine çalışan Doç. Dr. Ürker, “Yaklaşık bir aydır, iklim krizinin bir sonucu olan ciddi bir yangın kriziyle, şiddetli ve çok sayıda yangınlarla, karşı karşıyayız. Bu gördüğümüz, Türkiye’nin alışkın olduğu bir tablo değil. Mevcut yangın rejimimizin değiştiğine işaret ediyor. Bizim alıştığımız normal değil, ama yeni bir normali sembolize ediyor” dedi.

Ürker’in değerlendirmelerinde şunlar kaydedildi:

“Bunu beş yıl önce, beş farklı şehirde yaşadığımız, yaklaşık 250 bin hektarlık orman alanını etkileyen mega yangınlarla test etmeye başlamıştık. Beş yıldır da bu mega yangın sürecinin içerisine girmeye başladık.

Yangın, ekolojik bir unsur iken, yangına uyarlanmış sistemlerde olması gereken doğal bir olgu iken, şimdi iklim krizi, antropolojik faaliyetler ve yanlış orman yönetimi ile birlikte yıkıcı bir unsura dönüşmeye başladı. Akdeniz kuşağında iyi yangınları kaybediyoruz. Artık kötü yangınlarla karşı karşıyayız.”

“YANGIN GEREKLİ BİR UNSURDAN, İSTENMEYEN BİR OLGUYA DÖNÜŞTÜ“

Ürker şuna değindi:

“Yangın, doğada 400 milyon yıldır var olan, ekolojik bir olgu. ‘Akdeniz coğrafyaları’ veya ‘yangın coğrafyaları’ diyebileceğimiz Güney Avustralya, Güney Afrika, Akdeniz Havzası, Güney Amerika’da Şili kıyıları gibi birçok coğrafyada yangın, doğayı şekillendiren ve olması gereken bir unsurdu. Birçok ekosistem, yangınla birlikte gelişir ve kendini yenilerdi. Ama son yıllarda iklim krizinin etkisi, antropojenik unsurlar ve hatalı ormancılık stratejileri sonucunda yangın, arzu ettiğimiz bir olgu olmaktan çıkıp kötü bir olguya dönüşmeye başladı.”

“DAHA SICAK HAVALAR, DAHA KURAK DÖNEMLER VE DAHA ŞIDDETLI RÜZGARLAR VAR“

“1980’li ve 1990’lı yıllarda alıştığımız yangınlara karşı helikopterler, itfaiye araçları gibi yangın yönetim araçları ile başarılı sonuçlar üretebiliyorduk; müdahalemiz etkili olabiliyordu. Ancak o günden bugüne bazı şeyler değişti” ifadesinde bulunan Ürker, “Yeniliklerden ilki, iklim krizi: Artık daha şiddetli, yönü aniden değişen, hakim yönü belli olmayan rüzgarlarla karşı karşıyayız. Daha sıcak havalar, daha kurak dönemler ve daha şiddetli rüzgarlar var” dedi.

Ürker şöyle devam etti:

“İkincisi, biz yüz yıldır teknik ormancılık ile yangını agresif şekilde söndürmeye odaklandık. Yanan alanlarda aktif restorasyon yaptık ve çam plantasyonları yarattık. Agresif söndürme nedeniyle yakıt yükü birikti ve yangın borcu oluştu. Üstelik buralarda tek tip çam tarlaları oluşturduğumuz için adeta Akdeniz’e atom bombaları serpiştirmiş olduk.

Son olarak da geleneksel ekolojik bilgiyi dışladık. Keçi otlatma gibi kadim bir üretim kültürünü Akdeniz’de dışladık. Keçi otlatması, yangının düşük şiddetli örtü yangınından daha şiddetli tepe yangınına giden merdiven etkisini kıran bir unsurdu; yerel bitki türlerinin tohumlarını dağıtarak da habitat mozaiğimizi destekliyordu. Böylesi teknik bir ormancılık yönetimi de yakıt yükünü artıran ve mega yangınlara giden yolda rol oynadı.”

“ORMAN KÖYLERİNE YERLEŞİM, İNSAN KAYNAKLI YANGINLARI ARTIRDI“

Ürker; 2011’deki Büyükşehir Yasası ile büyükşehirlerdeki orman varlığının ve orman yangını riskinin yoğun olduğu bölgelerdeki orman köylerinin, bir gecede orman mahallesine dönüştüğünü belirterek şunu söyledi:

“Böylelikle insanlar; tarım, turizm, enerji, sanayi ya da sekonder konut gibi amaçlarla orman köylerinin içlerine çok ani bir şekilde yerleşti. Bu durum sonucunda yangınların insan kaynaklı çıkma oranında artış yaşanmaya başlandı.

Daha fazla sayıda çıkan yangınlar, iklim krizi ve iklimin kırbaç etkisiyle -yani aşırı hava olaylarının birbirinin ardı ardına ve sert şekilde meydana gelmeye başlamasıyla- beraber daha şiddetli olmaya ve daha fazla alanı etkilemeye başladı.”

“BAKIŞ AÇIMIZI TÜMDEN DEĞİŞTİRMEMİZ GEREKİYOR“

Yangınlara müdahale yöntemine değinen Ürker, “Bizim mevcut yangın söndürme kapasitemiz, becerimiz, politikamız, 1980’li ve 90’lı yıllardaki koşullarda çözüm üretebiliyordu; şimdi ise çözüm üretemiyor. Bunun nedeni ciddi manada yakıt yönetimi yapmıyor oluşumuz” diyerek şöyle devam etti:

“Kır-Kent Ara Yüzü olarak adlandırdığımız orman ile insan yerleşimleri arasındaki bölümler son 30 yıl içerisinde ani ve plansız biçimde geliştiği için, bu birimlerde katastrofik yangınlara giden ciddi kırılmaları beraberinde yaşamaya başladık.”

Ürker ayrıca şunları aktardı:

“Öte yandan yangın rejimi değişti. İyi yangınlar, kötü yangınlara dönüşmeye başladı. Bizim yangın yönetimine ayırdığımız bütçe ise tamamen agresif söndürmeye ve yangın sonrasında aktif restorasyona ayrılıyor. 

Fakat bunlar, iklim krizi karşısında dirençli bir orman ekosistemi oluşturmaya yarayacak çözümler değil. Aksine krizi daha da derinleştiren, kısır döngüyü daha da artıran ve günün sonunda ayırdığımız bütçenin boşa gitmesine neden olan bir yaklaşım. 

Bundan sonra bu yangınlar, Türkiye’nin dört bir yanında, yılın 12 ayı gerçekleşecek. Bizim tartışmamız gereken asıl mesele, elimizde ne kadar helikopterin veya uçağın bulunduğu değil. Yakıt yükünü nasıl yöneteceğimize odaklanmalıyız. Politikamızı agresif söndürmeden yakıt yükü yönetimine nasıl kaydıracağımızı ve bütüncül yangın yönetimine nasıl geçeceğimizi sorgulamamız gerekiyor.”

“YAKIT YÜKÜ KONTROLÜNE ÇOK AZ BÜTÇE AYRILIYOR“

Yaklaşık bir aydır yangın bölgelerini gezdiğini belirten Ürker; Marmaris, Mersin, Eskişehir, Sakarya, Bilecik, Tokat, Çankırı gibi farklı bölgelerde gördüklerine şöyle değindi:

“Yangın deneyimi olan mıntıkalarda yakıt yükü kontrolüne ilişkin önlemler daha fazla alınıyor. Yol kenarı temizlikleri, yol kenarındaki hat açmalar, diri örtü temizlikleri yapılıyor. Özellikle Marmaris ve Mersin gibi yangına daha fazla maruz kalmış mıntıkalarda, yakıt yükü kontrolüne ağırlık verilmesi gerektiğine dair bir bilinç oluşmaya başlamış ancak yeterli düzeyde değil.

Bizim bütçemiz daha çok helikopter almaya, daha fazla personel istihdam etmeye ayrıldığı için yanıcı maddeyi azaltmaya yönelik yakıt yükü kontrolüne çok çok az bütçe kalıyor. Bu nedenle de gerekli tedbirler alınamıyor.”

Ürker ayrıca ekledi:

“Dünyanın farklı orman departmanları, bu kısır döngünün farkına vardıkları için mega yangınlar sürecinde bütüncül yangın yönetimine geçtiler ve ellerindeki bütçeyi yakıt yükü kontrolüne de ayırıyorlar. Yangın sezonu öncesinde, yanıcı madde yükünün azaltılmasına uğraşıyorlar.

Bu nedir? Otlatma, sıklık bakımı, yol kenarı temizlikleri, köylerde, mahallelerde, orman yangını riski yüksek yerleşimlerde ‘‘savunulabilir alan’’ dediğimiz koruma zorlarının artırılması gibi tedbirlerin çok sıkı bir şekilde uygulanması ve sorumlulukların net bir şekilde dağıtılması gibi uygulamalar. Bunlara bizim de bir an evvel geçmemiz gerekiyor.“

BÜYÜK YANGINLARA MÜDAHALEDE DENEYİM VE EĞİTİM AÇIĞI VAR

Osmaneli’nde, Eskişehir Orman Bölge Müdürlüğü mıntıkası içerisindeki sahalarda yol kenarında diri örtü temizlikleri veya orman içerisinde sıklık bakımı neredeyse hiç yapılmadığını aktaran Ürker şunları kaydetti:

“Burada yangın çıksa 10 dakikada müdahale etme şansınız yok çünkü orman yollarının çoğu bozuk. O yangın çıktıktan sonra uçakla, helikopterle söndürmeye çalışmak abesle iştigal; boşa kaynak ve personel masrafı yapmak anlamına geliyor. Ayrıca bu gibi büyük yangınlarda insanların doğrudan müdahalesinden kaçınmak gerekiyor. Arazözlerin yangının gözüne kadar çekildiğini görüyoruz.

Bunlar çok tehlikeli müdahale biçimleri ve nitekim kısa zaman önce ölümle sonuçlandı. Bu yangınları doğrudan değil dolaylı müdahalelerle yönetmek gerekiyor. Özellikle yangınla fazla haşır neşir olmamış bölgelerimizde, büyük yangına nasıl müdahale edileceğine dair bilgi, deneyim ve eğitimli personel eksikliği var. Bu eğitim ve deneyim açığının, rotasyonla ve deneyim paylaşımıyla kapatılabileceğini düşünüyorum.”

ENERJİMİZİ, YANGIN SEZONU ÖNCESİNE KANALİZE ETMELİYİZ

Bir yer yandığında kimsenin oturup seyretmediğini, yurttaşların ellerinden geleni yaptığını belirten Ürker, “Fakat 1980’li ve 90’lı yıllarda alıştığımız yangın rejiminde o ‘iyi’ yangınlara müdahale edilebiliyor iken, bugünkü ‘kötü’ yangınlarda bu gibi doğrudan müdahaleler çok riskli. Bundan imtina etmek gerekiyor” dedi.

Ürker, “Toplumun bu enerjisinin, yangın sezonu öncesinde yapılması gereken yakıt yükü yönetimine ve kontrolüne aktarılması gerekiyor. Her an yangına hazır bir toplum inşa edebilmek için yangın sezonunda boşa gidecek enerjiyi yangın sezonu öncesine kanalize etmeliyiz” ifadesinde bulundu.

“BİREYSEL DEĞİL KOLEKTİF EYLEMLERLE BAŞARILI OLABİLİRİZ“

Kolektif çözümün önemine değinen Ürker şunu aktardı:

“İzmir Ödemiş’teki bir vatandaşın yangında yanmayan zeytin ve incir tarlasını görmüşsünüzdür. Bu iyi ve tavsiye ettiğimiz bir bireysel çözüm. Ama şöyle bir sıkıntı var: Etrafı yandığı için o saha da fizyolojik kuraklığa maruz kalıyor ve maalesef ertelenmiş ölüm yaşayacak. Bir-iki ay içerisinde o bahçe de ölecek.

Ama orada kolektif bir bilinçle hareket edilebilseydi, bu tedbirler hep birlikte alınsaydı, hem bu kadar büyük bir yangın yaşanmayacaktı hem de düşük şiddetli bir yangın olacağı için rejenerasyon sağlanacaktı. Ama bu kadar yüksek şiddetli yangında sistemin toparlanması da sıkıntılı hale geliyor çünkü toprak tohum deposu da zarar görüyor.”

YEREL YÖNETİMLER, ÖNLEMLERİ TEŞVİK EDEBİLİR

Kolektif aksiyon alma konusunda yerel yönetimler önemli rol oynayabileceğini belirten Ürker, “Mesela İzmir Büyükşehir Belediyesi bir risk haritası yayınladı. Bu haritaya bakanlar, evlerinin ne kadar risk altında olduğunu görebilecekler. Ama bu harita, tek başına proaktif değil. Belediye’nin onu uygulanabilir hale getirmesi gerekiyor” dedi.

Ayrıca Ürker şunları kaydetti:

“Diyelim eviniz riskli bir bölgede yer alıyor. Belediye, ‘riskli bir bölgedesiniz, şu tedbirleri alarak risk puanınızı düşürün,’ diyebilir. Sonra bunun denetimini yapıp gerekli tedbirleri almış vatandaşlara, işletmelere vs. teşvik sağlayabilir; mesela çevre temizlik vergisini daha düşük alabilir. Böylelikle insanlar, riski düşürmeye teşvik edilmiş olur. Tersine tedbirleri almayıp riski azaltmayanlara da mülkiyetlerinin değeri oranında cezai yaptırımlar uygulayabilir. Elde edilecek bu gelir de yine yangın yönetiminde kullanılır.

Şimdi yanan alanlarla ilgili ekonomik çıkarlar devreye girecek ve daha da sıkıntılı bir süreç yaşanacak. Yangın sonrası yanan, yanmayan bütün materyal satılmak üzere dışarı çıkarılacak. Bu malzeme çıkarıldığında erozyon yaşanacak ve bu alanlarda sel yaşandığını göreceğiz. Bu daha önce 2021 mega yangınlarının ardından Marmaris’te Manavgat’ta oldu, şimdi İzmir Seferihisar’da, Çeşme’de aktif restorasyon uygulanırsa benzer sorunlar yaşanabilir.”

YANGIN SONRASI HEKTARDAN 350 BİN LİRA KÂR EDİLİYOR

Ürker şunları aktardı:

“Yangın çıktıktan sonra dünyanın birçok yerinde, o malzeme olduğu yerde bırakılır. Yangınla uyarlanmış sistemler olan 0-500 metre yükselti aralığındaki Akdeniz kıyı kuşağında da böyle yapmak gerekir. Ama yanmış dahi olsalar bu kütüklerin ekonomik değeri devam ettiği için orman yandıktan sonra dikime hazırlama işlemleri hızlıca başlatılıyor ve yanmış kütükler sahadan götürülüyor.

Bunun sonucunda orman işletmeye bir hektardan yaklaşık 350 bin lira kâr kalıyor. Örneğin 10 bin hektar alan yanarsa işletmeye kalan kâr kabaca 86 milyon dolar oluyor. Bu nedenle de o alanda yanmış, yanmamış ne varsa toplanıyor. 

Ürker son olarak şunlara değindi:

“Zaten hükümet, orman şefliklerine daha fazla üretim baskısı yapıyor. Bu olay, bulunmaz hint kumaşı gibi; 20-30 yılda yapılacak üretim bir günde yapılmış oluyor. Kışa kadar alanı tertemiz etmeye çalışıyorlar ki kışa kalmadan restorasyon faaliyetleri tamamlanabilsin.

Her ne kadar bazı bilinçli şefler doğal rejenerasyona/ekolojik restorasyona ağırlık verseler de, işin ekonomi politiğinden dolayı yani ormancılık sektörünün talebi ve yoğun üretime bağlı muazzam bir para girişi söz konusu olduğu için, aktif restorasyon her zaman daha baskın bir uygulama olarak devam ediyor.”

YAZAR HAKKINDA

Doç. Dr. Okan Ürker

Doç. Dr. Okan Ürker, Çankırı Karatekin Üniversitesi Çevre Sağlığı Programı’nda öğretim üyesidir. Yaklaşık 15 yıldır Türkiye doğasının korunması amacıyla çalışan bir ekolog olan Ürker, aynı zamanda Oregon Eyalet Üniversitesi’nde Misafir Öğretim Üyesi olarak bütüncül yangın yönetimi alanında araştırmalarına devam etmektedir.

Bir yangın coğrafyasında yerleşik olan Oregon Eyalet Üniversitesi Orman Fakültesi, yaklaşık 150 yıllık geçmişinde yangın bilimini hep ön planda tutmuş saygın ve öncü araştırma kurumlarından birisidir. Ürker’in buradaki çalışmaları ise, Türkiye’nin mevcut yangın rejimi içerisinde yangına uyum sağlamış ve/veya sağlamamış ekosistemlerin, yangına direncinin ve direngenliğinin artırılmasına odaklanıyor. Bunun yanı sıra Ürker, olası yangın rejimi değişimini tetikleyecek eşik aşımlarının yaşanması durumunda ortaya çıkması muhtemel yeni koşullara toplumsal ve ekolojik uyumun nasıl sağlanabileceğine dair araştırmalar yapıyor.

Topladığı veriler ile bilimsel yayınlar yapmayı sürdüren Ürker, aynı zamanda Türkiye’nin bütüncül yangın yönetimine geçişinde politika rehberi işlevi görebilecek bir popüler bilim kitabını yayıma hazırlıyor.

İKLİM MASASI HAKKINDA

İklim Masası, basına bilimsel temelli iklim haberleri servis etmek amacıyla kurulmuştur. İklim değişikliğini, ekonomiden tarıma, biyoçeşitliliğe etkilerinden toplumsal sonuçlarına, tüm yönleriyle ele almayı hedefleyen bir haber servisidir.

Bilim insanları tarafından İklim Masası için kaleme alınan haber metinleri, gazetecilere ve basın kuruluşlarına ücretsiz sunulur.

Gazeteciler, haberi hazırlayan bilim insanını ve İklim Masası’nı referans göstermek kaydıyla, metinlerin tamamını veya bir kısmını kullanabilir ve metinlerden alıntı yapabilir. 

İklim Masası, iklim değişikliğiyle ilgili basında yer alan haberlerin nicelik, nitelik ve konu çeşitliliği bakımından gelişmesini hedefler. İklim değişikliği konusundaki çalışmaları daha görünür kılmayı, yeni araştırmalara ilham vermeyi ve iklim değişikliği konusunda üretilen akademik bilgiyi bir araya getirerek gazeteciler için güvenilir bir bilgi kaynağı oluşturmayı amaçlar. 

Paylaş:

  • X'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır) X
  • Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır) Facebook
  • WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır) WhatsApp
  • Telegram'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır) Telegram
Milas’ta kaçak cep telefonları ele geçirildi
Muğla’da 167 bin 13 öğrenci yarıyıl tatiline girdi
Bodrum’da motosiklet kazası: Bir kişi yaşamını yitirdi
Babadağ’da uçurumda mahsur kalan kedi, AKUT tarafından kurtarıldı
CHP Muğla milletvekilleri Gizem Özcan ve Cumhur Uzun’dan İzmir Büyükşehir Belediyesi operasyonuna tepki: “Bu bir adalet değil, sindirme operasyonudur”
Paylaş
Önceki Haber başakşehir alanyaspor maçı hangi kanalda, başakşehir alanyaspor maçı ne zaman, başakşehir alanyaspor maçı saat kaçta, başakşehir alanyaspor maçı, başakşehir alanyaspor Başakşehir – Cherno More maçı muhtemel 11’leri açıklandı
Sonraki Haber Fethiye Belediyesi “Arı İçme Suyu Noktası” projesinin ilk etabını tamamladı

Bizi Takip Edin

37.8kTakipçiBeğen
3kTakipçiTakip Et
28.7kTakipçiTakip Et
2.4kAboneAbone Ol

En Çok Okunan Haberler

muğla gazze mitingi sumud filosu
Muğla’dan Küresel Sumud Filosu’na destek: “Gazze’de insanlık ölüyor”
Gündem
yalıkavakspor, yalıkavakspor hentbol, ehf kadınlar avrupa ligi 2. eleme turu, ehf kadınlar avrupa ligi 2. eleme turu bodrum, bodrum yalıkavakspor
Yalıkavakspor, EHF Kadınlar Avrupa Ligi 2. Eleme Turu’nda kendi sahasında Danimarka ekibi HH Elite ile karşılaşacak
Spor
toprağımızı vermiyoruz, toprağımızı vermiyoruz muğla, toprağımızı vermiyoruz mitingi, ekoloji birliği, süleyman eryılmaz
Ekoloji Birliği Eş Sözcüsü Süleyman Eryılmaz: “Türkiye’nin her tarafında çok büyük bir talan var”
Ekoloji Özel Haberler
uluslararası fethiye ölüdeniz hava oyunları festivali, fethiye ölüdeniz hava oyunları festivali, fethiye hava oyunları festivali, uluslararası fethiye hava oyunları festivali, ölüdeniz
Uluslararası Fethiye Ölüdeniz Hava Oyunları Festivali 22 Ekim’de başlıyor
Spor
muğlaspor inegölspor maç, muğlaspor inegölspor, muğlaspor, muğlaspor inegölspor maç sonucu, muğlaspor maç
Muğlaspor, üç puanı iki golle aldı
Spor

Hakkımızda

  • Biz Kimiz?
  • Gizlilik İlkeleri / Privacy Policy
  • Künye
  • İletişim
  • Politika Belgeleri

Kategoriler

  • Gündem
  • Politika
  • Toplumsal Cinsiyet
  • Ekoloji
  • Yaşam
  • Kültür&Sanat
  • Spor
  • Özel Haberler
  • Resmi İlan

Sosyal Medya

  • Twitter
  • Facebook
  • İnstagram
  • Youtube

İlçeler

  • Fethiye
  • Bodrum
  • Menteşe
  • Marmaris
  • Datça
  • Milas
  • Seydikemer
  • Köyceğiz
  • Ortaca
  • Dalaman
  • Ula
  • Yatağan
  • Kavaklıdere
Copyright © 2025 Gündem Fethiye. Tüm Haklı Saklıdır.
Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Şifrenizi mi Unuttunuz?