Ankara’da 3 Temmuz’dan bu yana Cemal Süreya Parkı’nda nöbet tutan İkizköylüler, zeytinlikleri maden faaliyetlerine açan kanun teklifine karşı seslerinin duyulmadığı gerekçesiyle başladıkları açlık grevinin ikinci günündeler.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) milletvekillerinin imzasını taşıyan enerji ve maden alanlarına yönelik düzenlemeler içeren “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, 13 Haziran’da Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na sunuldu.
Bununla birlikte zeytinlik alanlarda, ormanlarda ve meralarda madencilik faaliyetlerinin yapılmasını, enerji yatırımları izinlerinin kolaylaştırılmasını ve Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreçlerinin hızlandırılmasını öngören kanun teklifine karşı Türkiye’nin farklı yerlerindeki yerel mücadeleler, ekoloji örgütleri ve sivil toplum kuruluşları (STK) koordinasyon grubu kuruldu.
Kanun Teklifi, 20 Haziran’da ise toplamda 26 saat süren görüşmeler sonucunda Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda kabul edildi.
Diğer yandan Muğla‘nın Milas ilçesinde Akbelen Ormanı’nı kömür madenine karşı koruyan yurttaşlar, kanun teklifine karşı Ankara’daki Cemal Süreyya Parkı’nda 3 Temmuz’da nöbete başladı.
“BİR AYDIR HAYKIRIYORUZ AMA O KULAKLAR BİZİ NE DUYDU NE DE GÖRDÜ”
İkizköylüler, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen ve kamuoyunda “süper izin yasası” olarak tanımlanan kanun teklifine karşı dün (16 Temmuz) açlık grevine başladılar.
Açılık grevi hakkında açıklama yapan İkizköy muhtarı Nejla Işık, şunlara dikkat çekti:
“Ankara’nın sokaklarında topraklarımız için, zeytinlerimiz için, evlatlarımızın geleceği için açlık grevine gireriz; ölürüz de bu yoldan dönmeyiz dedik bir ay önce. Bir aydır haykırıyoruz ama o kulaklar bizi ne duydu ne de gördü. Bu saatten sonra, bunlar elimizden gittikten sonra, biz zaten acımızdan öleceğiz.”
Öte yandan açlık grevlerinin ikinci gününde kanun teklifinin ilk dört maddesi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. İlk maddeye göre, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) süreçlerinde “ÇED gerekli değildir” kararının yanlış yorumlandığı öne sürülerek şirketlerin, gerekli izinleri alabilmesi için ÇED sürecinin tamamlanması gerekliliği ortadan kaldırılıyor.
İkinci maddeyle maden sahalarının çevresel rehabilitasyonu için ödenen çevre uyum teminatlarının yerine “rehabilitasyon bedeli” sistemi getiriliyor.
Üçüncü maddede ise madencilik faaliyetleri için izin süreçleri yeniden yapılandırılıyor. İlgili kurumlar izin başvurularına üç ay içinde yanıt vermezse ek bir aylık sürenin ardından “izin verilmiş” sayılıyor.
Diğer yandan Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) talebiyle devlet ormanlarında madencilik faaliyetleri için 24 ay süreyle bedelsiz izin veriliyor; bu süre gerektiğinde 12 ay daha uzatılabiliyor.
Dördüncü maddeyle stratejik veya kritik madenler tanımı değişiyor, acele kamulaştırma uygulanabiliyor ve zorunlu maden stoku tutma yetkisi cumhurbaşkanına veriliyor.












