Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’deki Akbelen Ormanı’nda yurttaşlar “Büyük Akbelen Buluşması” için bir araya geldi. İkizköy Çevre Komitesi yaptığı açıklamada beş yıldır sürdürdükleri mücadeleyi bırakmadıklarını, yaşam alanlarını savunmaya devam edeceklerini vurguladı ve “Çünkü biz bitti demeden bu dava bitmez” dedi.
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’deki Akbelen Ormanı’nda bugün (17 Mart) Muğla’nın farklı ilçelerinden ve Türkiye’nin farklı illerinden yurttaşlar, “Köylülere yapılan baskılara dur demek için her gün dinamitlerin patladığı Akbelen’deyiz” diyerek yeni nöbet alanında bir araya geldi.
“Akbelen’de Büyük Buluşma” için siyasi parti temsilcileri, sivil toplum örgütleri Akbelen Ormanı yeni nöbet alanında saat 11.00’den itibaren toplanmaya başladı. Etkinliğin başlaması ise yurttaşların araçlarının jandarma ekipleri tarafından nöbet alanına gelene kadar durdurulması nedeniyle daha geç başladı.
Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. (YK Enerji) Akbelen Ormanı’nı, işlettiği termik enerji santrallerine yakıt sağlayacak kömür madeninin açılması için yaklaşık beş yıldır kesmek için uğraşmıştı. 24 Temmuz 2023 tarihinde ise Akbelen Ormanı jandarma ekiplerinin koruması altında, hukuki süreçler henüz sonlanmamışken kesilmiş ve bölgede uzun süredir patlatılan dinamitler yeni maden alanının açılması çalışmalarında şiddetlenmişti. Yurttaşlar artan patlatmalar nedeniyle evlerinin ciddi şeklide hasar aldığını dile getirmişti. Kesim sırasında ise çok sayıda yurttaş dönemin Muğla Valisi Orhan Tavlı’nın talimatıyla jandarma ekiplerinin biber gazlı ve coplu müdahalesine maruz bırakılmıştı. Son olarak ise 12 Mart 20242te Akbelen Ormanı etrafındaki tarım arazilerini içine alan 190 parsellik alan kömür çıkarmak için Cumhurbaşkanı Kararı ile acele kamulaştırıldı fakat karar 14 Mart’ta geri alındı.
Etkinliğin başlangıcında Erzincan’ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin 2010 yılından beri altın üretimi yaptığı Çöpler Maden Sahası’nda istiflenen toprağın kayması sonucu enkaz altında kalarak hayatını kaybeden dokuz işçi, taş acağına karşı mücadele ettikleri için öldürülen Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu ve yaşam mücadelesi verirken katledilenler için saygı duruşunda bulunuldu.
İkizköy Çevre Komitesi’nin açıklamasını İkizköylü Esra Işık okudu. Işık, “İkizköy’e, Akbelen’e, umudu ve dayanışmayı çoğaltmaya, direnişimize güç katmaya gelen tüm mücadele dostlarımızı selamlıyoruz” diyerek sözlerine başladı.
Beş yıllık mücadelelerine değinen Işık, bölge halkının bu sürede pek çok kez hak ihlaline maruz bırakıldığını vurguladı. Son acele kamulaştırma kararına ilişkin ise şunları söyledi:
“Bizler sırf toprağımızı, ağacımızı, yaşamlarımızı savunduk diye hem şirketin çeşitli baskılarına hem de jandarmanın ağır şiddetine maruz kaldık. En sonunda da yaşamlarımıza tamamen çöken, hayatlarımızı gasp eden ‘acele kamulaştırma’ kararına imza atıldığında dünyamız başımıza yıkıldı. Çünkü bu karar önce İkizköy’ün, Karacahisar’ın, Çamköy’ün; sonra da geride kalan 40’a yakın köyün ölüm fermanıydı. İçimiz kan ağladı ama çaresizliğe teslim olmadık. Çünkü biz çareyi, umudu, gücü direnmekte bulduk diyerek, verilen bu haksız hukuksuz karara karşı hukuki ve fiili mücadele hazırlıklarına başladık. Hemen ardından iki gün sonra öğrendik ki; baştan çok büyük hata yapılan, hiç çıkmaması gereken bu karar acele bir şekilde kaldırılmış.”
“İPTAL EDİLEN KARARIN YİNE BAŞIMIZA GELMEYECEĞİNE NASIL GÜVENEBİLİRİZ?”
Işık bu kararın tüm hesapların ötesinde Akbelen’in kırılmayan iradesinin, vazgeçmeyen inadının ve bitmeyen direnişinin bir sonucu olduğunu söyledi.
Verilen karardan sonra derin bir nefes alamadıklarına dikkat çeken Işık kuşkularının sebeplerine dair şunları ifade etti:
“Devam eden haksız hukuksuz kararlar, verilen cezalar ve görevini yapmayan kurumlar ile köyümüz hala madenin yoğun tehdidi altında. Duvarları çatlamış, kolonları yarılmış evlerimizin, ahırlarımızın içinde yaşarken; zeytinlerimizi, topraklarımızı, geçim kaynaklarımızı maden tehdit etmeye devam ederken, iptal edilen kararın yine başımıza gelmeyeceğine nasıl güvenebiliriz? Bir daha tek bir imzayla yaşamlarımızın gasp edilmeyeceğine nasıl inanabiliriz?”
“ŞİRKETLER CEBİNİ DOLDURACAK DİYE BİZLERİ DAHA FAZLA AÇLIĞA, SEFALETE SÜRÜKLEYEMEYECEKSİNİZ”
Işık, İkizköylülerin toraklarını madene bırakıp gitmeleri için bugüne kadar köylülerin tehdit edildiğini, şiddete maruz bırakıldığını, para cezaları uygulandığını, davaların açıldığını hatırlattı.
Tüm bunlara rağmen mücadelelerinin devam edeceğini ise şu sözlerle dile getirdi:
“40 senelik koca bir talanın, yıkımın ardından ilk kez yaktığımız ve beş senedir emek emek büyüttüğümüz bu direniş ateşini söndürmeye kimsenin gücü yetmez. Çünkü biz gücümüzü haklılığımızdan alıyoruz. Biz gücümüzü dayanışmamızdan alıyoruz. Biliyoruz ki kader ortaklığımızla ilmek ilmek ördüğümüz birliğimizin karşısında kimse duramaz. Kabul etmiyoruz. Şirketler cebini dolduracak diye bizleri daha fazla açlığa, sefalete sürükleyemeyeceksiniz. Bizleri köyümüzden süremeyeceksiniz. Köklerimizi bu topraklardan sökemeyeceksiniz! Bize yaşatılanlara karşı daima dimdik ayakta olacağız.”
Işık açıklamanın sonunda yetkililere seslendi ve şu talepleri dile getirdi:
- Artık biz köylülerin verdiği yaşam mücadelesinin hakkını teslim edin. Köylerimizi rahat bırakın. Tarım arazilerimizi, zeytinlerimizi rahat bırakın. Yaşamlarımızı rahat bırakın.
- İkizköy’e yapılan yanlışlardan geri dönün.
- Hukuksuzluklarınızdan geri dönün.
- Zeytincilik kanununu uygulayın.
- Toprak Koruma Kanununu uygulayın.
- Bize her gün depremi yaşatan, yarın öbür gün evimizi başımıza yıkacak dinamit patlatmalarını durdurun.
- Köylerimize doğru genişleyen bu madeni hemen durdurun!
“KÖYLÜLERİMİZ DİMDİK AYAKTA DURURSA, KÖYLÜLERİMİZ TESLİM OLMAZSA DIŞARIDAN ÇOK BÜYÜK DESTEK VAR”
Verdikleri mücadele kendilerini başından beri yalnız bırakmayanlar ve “Akbelen’de Büyük Buluşma”ya gelenlere teşekkür eden Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün burada Çamköy’den özellikle Karacahisar’dan gelenlere ayaklarınıza sağlık diyoruz. Çünkü hep şunu söyledik, köylülerimiz dimdik ayakta durursa, köylülerimiz teslim olmazsa dışarıdan çok büyük destek var dedik ve sizler bizlerin yanında her zaman oldunuz. Burada Akbelen Ormanı katledildi ama iş bitmedi dedik.”
“EVİN ALTINDA KALSAK DA TOZDAN ZEHİRLENSEK DE BU İŞİN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ”
Akbelen Ormanı’nın madene çevrildiğini ve patlayan dinamitler yüzünden evlerinin yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Işık sözlerini şöyle tamamladı:
“Ama her şeye rağmen köylüler olarak bu mücadeleyi bırakmadık. Evin altında kalsak da tozdan zehirlensek de bu işin peşini bırakmayacağız. Yani mücadelemize devam. İkizköylüler olarak iyi ki varsınız, iyi ki tanıdık sizleri. Yaşasın Akbelen, yaşasın onurlu mücadelemiz.”
“YEREL SEÇİM ÖNCESİNDE SANKİ BİRDEN DOĞASEVER KESİLDİLER”
Bodrum Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras ise, konuşmasına Akbelen direnişine destek veren herkese teşekkür ederek başladı.
Akbelen mücadelesinin yaşam ve gelecek mücadelesi olduğuna dikkat çeken Aras, “İki yıldır bu köylülerimizin feryatlarını duymayanlar, ağaçlara sarılıp ağlayan insanları görmeyenler, birdenbire yerel seçim öncesinde sanki birden doğasever kesildiler, ekoloji savunucusu kesildiler, çevre savunucusu kesildiler. Onların samimiyetine asıl biz 1 Nisan’dan sonra bakacağız” dedi.
“CUMHURİYET’İN TÜM KAZANIMLARINI SATAN ZİHNİYET, BUGÜN DE BELLİ SERMAYE GRUPLARININ MENFAATLERİNİ GÖZETİYOR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan Akbelen çevresindeki tarım arazilerinin ‘acele kamulaştırılması’ kararına ilişkin konuşan Aras, ‘acele kamulaştırma’ yöntemini şu şekilde anlattı:
“Acele kamulaştırma, aslında afet ve acil durum hallerinde, büyük bir kamu yararı hasıl olduğu zaman ya da seferberlik halinde başvurulan bir yöntemdir. Ancak burada böyle bir yaklaşım yok. Burada belli sermaye gruplarına sağlanacak ek imkanlar var. Acele kamulaştırmaya bu amaçla başvuruluyor, bunu görüyoruz. Bugüne kadar Cumhuriyet’in tüm kazanımlarını satan, özelleştiren zihniyet. Bugün de acele kamulaştırma kararını yine bir özelleştirme mantığıyla alıyor ve kamu yararını değil yine belli sermaye gruplarının menfaatlerini gözetiyor. Bizim itirazımız bunadır.”
“RESMİ GAZETE BİR KARALAMA DEFTERİNE ÇEVRİLMİŞTİR”
‘Acele kamulaştırma’ kararının iki gün sonra iptal edilmesi hakkında konuşan Aras, şunları söyledi: “Ancak şunu da söylemek isterim ki -eski bir kamu görevlisi olarak- Resmi Gazete bir karalama defterine çevrilmiştir. Bugün karar alınıyor, yarın çiziliyor, öbür gün tekrar yazılıyor. Daha iyice incelenmeden üzerinde durulmadan alınan bu kararların bir gecede değiştirilmesi Türk halkının, Türk kamuoyunun hiç de alışık olmadığı bir durumdur. O yüzden bu konuyu ciddiye almalarını buradan tavsiye ediyorum.”
“ATALARIMIZIN BİNLERCE YILDA OLUŞTURDUĞU MEDENİYETİ DE ORTADAN KALDIRIYORSUNUZ”
Bölgede yapılan tahribatın, doğaya ve tarihe zarar verdiğini belirten Aras, şu ifadelere yer verdi:
“Onlarca milyonlarca yılda oluşmuş bu canım Muğla’mız coğrafyası; topraklarıyla, dağlarıyla, tepeleriyle, ağaçlarıyla, endemik bitki örtüsüyle, biyoçeşitliliğiyle, ekosistemiyle burası korunması gereken bir coğrafyadır ve binlerce yılda oluşmuş bir medeniyetin de hasıl olduğu bir yerde yaşıyoruz. Bu medeniyetin kalıntıları ve izleri coğrafyamızın her bir yerinde bulunmaktadır. Siz burada bu tahribatı yaparken atalarımızın binlerce yılda oluşturduğu medeniyeti de ortadan kaldırıyorsunuz.”
“MUĞLA SADECE OKLUK KOYU’NDAN İBARET DEĞİL”
Aras, karar alıcılara seslenerek; Akbelen’e davet etti ve şöyle konuştu: “Muğla sadece Okluk Koyu’ndan ibaret değil. Burası Akbelen-İkizköy, geldiğinizde burayı da ziyaret edin. Buradaki köylüleri tanıyın ve elinizi vicdanınıza koyduğunuzda eğer varsa bu kararlarınızdan artık bir daha geri dönmemek üzere vazgeçeceksiniz. Bundan eminim.”
“SİZLERİ HİÇBİR ZAMAN YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ”
Termik santralde ve madende çalışan emekçilerle bir problemleri olmadığını ifade eden Aras, “Biz asıl onların da hakkını, onların da geleceğini, çocuklarının geleceğini savunmak için buradayız. Sizleri hiçbir zaman yalnız bırakmayacağız. Emperyalist sermaye gruplarına karşı emekçinin yanında yine burada Akbelen’de olan insanlar yer alacaktır” dedi.
“İNSANLAR YURTLARINA, TARLALARINA, DOĞALARINA SAHİP ÇIKARLARSA YÖNETİCİLER KULAKLARINI TIKLAYAMAZLAR”
İkizköy Çevre Komitesi Sözcüsü Hasan Yorulmaz da yıllardır her durumda Akbelen’in yanında olmak için emek harcayan yurttaşlara ve “Akbelen’de Büyük Buluşma” için teşekkür etti.
Verdikleri mücadeleyi sürdürmek için azimli olduklarını belirtti ve “Bu çevrenin sadece bize lazım olmadığını, bütün nesillere, yaşayanlara bir zorunluluk olarak gerektiğini biliyoruz ve diliyoruz ki bütün vatandaşlarımız, bütün kardeşlerimiz bunun farkına varırlar ve doğaya sahip çıkarlar” dedi.
Demokrasi mücadelesine vuru yapan yorulmaz sözlerini şöyle tamamladı: “Burada önemli olan nokta bu bilince vararak demokrasi mücadelesini sürdürmekten geçiyor. Eğer insanlar yurtlarına, tarlalarına, bahçelerine doğalarına sahip çıkarlarsa yöneticiler buna kulaklarını tıklayamazlar. O bakımdan diyoruz ki demokrasi, demokrasi, demokrasi, halk için demokrasi.”