HDP İzmir Milletvekili ve Çevre Komisyonu Üyesi Murat Çepni, “Akbelen’de İkizköylüler direniyor, buradan onları selamlıyoruz. İdare mahkemesi önce yürütmeyi durdurma kararı veriyor fakat nasılsa, bilirkişi raporları peş peşe geliyor ve yeniden bu kararlar iptal ediliyor” dedi.
HDP İzmir Milletvekili ve Çevre Komisyonu üyesi Murat Çepni’nin 7 Aralık’ta TBMM Genel Kurul’unda yaptığı konuşmada, “Genel Kurul ve değerli halkımız; burada 17 bakanlığın bütçesini görüşüyoruz, oysa sadece bir bütçeyi görüşüyoruz, o da sarayın saltanat bütçesi. Ha Adalet Bakanlığı ha Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ha Ticaret Bakanlığı hiçbiri fark etmiyor, hepsi sarayın saltanat bütçesini inşa etmek için elinden ne geliyorsa yapıyor” dedi.
“Bu bütçe, halk açlıkla uğraşırken yüzde 300-500 kâr yapan şirketlerin, bankaların bütçesidir yani yüzde 1’in bütçesidir. Bu bütçe, betonların, dozerlerin bütçesidir ve bu bütçe, fidan dikmeyi orman sananların kurnazca inşa ettiği bir bütçedir. Bu bütçe, tüm coğrafyayı delik deşik eden maden ve enerji şirketlerinin bütçesidir ve bu bütçe, mafyaların, çetelerin, tarikatların bütçesidir” diyen Çepni, “Bu bütçe, dağına taşına, deresine, ormanına sahip çıkan köylüye saldırmayı vatan millet adına savunan, yapan suç şebekelerinin bütçesidir ve yoksulun daha yoksul, zenginin daha zengin olduğu, tüm soygunların, hırsızlığın, suçun, çürümenin vatan, millet, din, iman edebiyatıyla örtüldüğü bir bütçedir, bu sistemin bütçesidir” ifadelerini kullandı.
“Çevre Bakanlığından ekoloji sorunlarına, çevre sorunlarına müdahale etmesini beklersiniz; halkın, itiraz eden bilim insanlarının söylediklerine kulak vermesini, onların işini kolaylaştırmasını beklersiniz oysa tam tersine Bakanlık doğa katliamlarının, doğa kırımının bizzat merkezinde duruyor” diyen Çepni, ekolojik yıkıma gösterişli ambalajlar üretmekle meşgul Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın şirketlerin taleplerine hukuki zemin ayarlamakla meşgul olduğunu belirtti.
“AKBELEN’DE İKİZKÖYLÜLER DİRENİYOR”
“Bakanlığın doğa lehine yaptığı tek bir şey yok, tek bir icraatı yok. ‘Kirlet, nasılsa halkın bütçesiyle hallederiz’ diyen bir Bakanlık” şeklinde konuşan Murat Çepni, “Bakın, Akbelen’de beş yüz sekiz gündür İkizköylüler direniyor, buradan onları selamlıyoruz. İdare mahkemesi önce yürütmeyi durdurma kararı veriyor fakat nasılsa, bilirkişi raporları peş peşe geliyor ve yeniden bu kararlar iptal ediliyor. Marmaris; Sinpaş’ta bir kaçak inşaat sürüyor, kaçak inşaat, suç inşaatı. Burada verilen “ÇED Gerekli Değildir” raporu daha sonra iptal ediliyor fakat inşaat hâlâ sürüyor. Bakanlık ne yapıyor, kime kulak veriyor? Sinpaş’a kulak veriyor, işte Çevre Bakanlığı böyle bir Bakanlık. Şimdi, Sinpaş’ta direnen Marmaris Ekolojik Mücadele Komitesi ve Kent Konseyi ve tüm halkımızı buradan bir kaz daha selamlıyoruz, onların yanındayız” dedi.
HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, “Kaz Dağları’nda yine aynı şey geçerli. Önce, bu yerli ve millî Hükûmet, Alamos Gold’u karara rağmen bir yıl alandan çıkaramadı; şimdi de Cengiz İnşaat aynı yerde çalışma yapmaya hazırlanıyor. Şırnak’ta iki yıldır devlet kontrolünde çetelerin ormanları katliamı gerçekleşiyor, Aliağa’da gelecek olan zehirli gemi itirazlar sonucunda engellendi. Bakan özür diledi mi, bilim insanlarına teşekkür etti mi? Gaziemir’de nükleer atıklar hâlâ çıkmış değil. Yeşil soygun yalanını reddediyoruz. Toplumsal ihtiyaçları ve doğanın sınırlarını gözeten politikaları belirleyeceğiz HDP olarak. Emperyalist, kapitalist ülkelerin planları doğrultusunda enerji yoğun, emek ve doğa sömürüsü yoğun ikincil sanayilerin üssü olmayı reddediyoruz” diye konuştu.
Murat Çepni HDP olarak yapacaklarını da şöyle sıraladı:
“İşçilerin, emekçilerin söz, yetki, karar süreçlerinde etkin olduğu demokratik, halkçı, planlı bir ekonomi politikasını uygulayacağız. Nüfusu belli kentlere toplayarak mega kentler yaratıp rant ve kâr odaklı kentleşme politikalarını reddediyoruz. Kentlerimizi demokratikleştireceğiz, küçülteceğiz, yeniden doğal alanlarına kavuşturacağız. Gıda alanında şirket egemenliğine son vereceğiz. Endüstriyel tarımla toprağın, suyun, havanın ve gıdanın zehirlenmesine son vereceğiz. Kirletilen, atıl bırakılan tarım alanlarını rehabilite edeceğiz, halkın kullanımına açacağız. Ekolojik, doğa dostu kolektifler, kooperatifler, küçük aile tarımını geliştireceğiz. Enerjide şirket egemenliğine son vereceğiz. Doğa ve insan sağlığına rağmen kâr odaklı enerji politikalarını reddediyoruz. Termik santralleri kapatacağız; Akkuyu NGS başta olmak üzere nükleer enerji ve silahlanma projelerine son vereceğiz. Bu alanda yapılan bütün gizli anlaşmaları açıklayacağız. Savaş politikalarına, silahlanma çalışmalarına son verecek, halklar ve doğa lehine politikaları esas alacağız. Orman ve su varlıkları mutlak korunacak, buralarda bilimsel çalışma dışında tüm faaliyetler yasaklanacak. Dicle, Fırat, Kızılırmak, Çoruh, Gediz, Menderes gibi havzalar hızla rehabilite edilecek. Hayvanlara yönelik her türlü şiddet ağır biçimde cezalandırılacak. Biyolojik ve kültürel çeşitliliği koruyan, geliştiren politikaları uygulayacağız. Ekokırımı suç olarak sayacağız, yaban hayatını koruyacağız, avcılığı yasaklayacağız. Biz doğayı, emekçiyi, köylüyü, hayvanı kısaca tüm canlıları koruyan, egemenlik değil eşitlik ilişkisi kuran bir yaşamı kuracağız. Paranın yenmediğini bilerek paraya tapılan soygun düzenini yıkacağız. Gündüzlerinde aç gezilmeyen, gecelerinde aç yatılmayan özgür, demokratik, sosyalist bir ülkeyi ve dünyayı mutlaka kuracağız.”