İçişleri Bakanlığı’nın Hayvanları Koruma Kanunu’na aykırılık taşıyan genelgeleri, HayFed tarafından Kamu Denetçiliği Kurumu’na şikayet edildi. Verilen dilekçede, “Bu idari belgelerle, yasada yer almayan yükümlülükler yürürlüğe sokulmuş, Kanun ve Yönetmelik kapsamı genişletilerek yetki aşımı oluşturmuştur” denildi.
Hayvan Haklarını Koruma Federasyonu (HayFed), İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na aykırılık taşıyan genelgeleri Kamu Denetçiliği Kurumu’na (Ombudsmanlık) resmi olarak şikayet etti.
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU NEDİR?
6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu‘nda kamu denetçiliği şu şekilde açıklanıyor:
“Kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve etkin bir şikâyet mekanizması oluşturmak suretiyle, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmak üzere Kamu Denetçiliği Kurumu’nu oluşturmaktır.”
Ombudsmanlık, ara bulucu anlamına gelen İsveççe bir kelime ve kelimenin tarihi Osmanlı Devleti’ne kadar uzanıyor. Resmi kaynaklarda aktarılana göre, İsveç Kralı XII. Charles Ruslarla yaptığı savaşta Osmanlı Devleti’ne sığınır ve bu süreçte Osmanlı’nın denetim yapısından etkilenerek bu kavram ortaya çıkarır.
Kamu denetçisi olarak da ifade edilen bu kavramı Türk Dil Kurumu (TDK) şöyle tanımlıyor: “Parlamento tarafından görevlendirilen, vatandaşları resmi makamların keyfi ve yasa dışı davranışlarına karşı korumakla görevli kişi veya kurum.”
HayFed, 7527 Sayılı Kanun’un 2 Ağustos 2024’te yürürlüğe girmesinin ardından Tarım ve Orman Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan genelge, talimat ve müfettiş raporlarında yer alan düzenlemelerin 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve ilgili Yönetmelik hükümlerine açıkça aykırı olduğunu dile getirdi.
Yasa kapsamında sahipsiz hayvanların toplanarak barınaklara yerleştirilmesi, belediyelere çeşitli sorumluluklar verilmesi ve iyileşemeyecek durumdaki hayvanların uyutulması gibi uygulamalar yer alıyor.
7527 Sayılı Kanun, Hayvan Hakları Savunucuları tarafından Fethiye dahil Türkiye’nin birçok bölgesinde basın açıklamaları ve protestolarla karşılanmıştı.
“7527 SAYILI YASA, HAYVAN KATLİAMININ KILIFIDIR”
Fethiye’deki yurttaşlar, yürürlüğe girdiği gün bu kanunu “7527 Sayılı yasa, hayvan katliamının kılıfıdır. Bu Kanun hükümsüzdür, tanımıyoruz” şeklinde protesto etmişti.
Bakanlık genelgelerinin yasaların üstünde bir etki yaratmaya çalıştığı vurgulanan dilekçede, şunlar kaydedildi:
“7527 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinin ardından, Tarım ve Orman Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan genelge, talimat ve müfettiş raporlarında yer alan düzenlemeler, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve ilgili Yönetmelik hükümlerine açıkça aykırıdır.
Bu idari belgelerle, yasada yer almayan yükümlülükler yürürlüğe sokulmuş, Kanun ve Yönetmelik kapsamı genişletilerek yetki aşımı oluşturmuştur.”
Dilekçede, söz konusu genelge ve raporlara dair “Sahipsiz hayvanların yasaya aykırı ölüm zulüm alanlarına toplanması, sokaklarda beslenmesinin engellenerek açlıkla ölüme mahkum edilmeleri, ortadan kaldırılıp öldürülmeleri yönünde uygulamalar başlatılmıştır” denildi.
Ayrıca dilekçede, yasada yer almayan “ara toplama istasyonları” kurulmasının talimatlandırılmış olduğuna değinilirken “Vatandaşların, CİMER ve 112 üzerinden şikayet mekanizması kurularak bu ihbarların idari eylemlere dayanak yapılması sağlanmıştır. Bu durum, idarenin kanuniliği ilkesine, yaşam hakkına ve hukuk devleti anlayışına açıkça aykırıdır” ifadesinde bulunuldu.
“HAYVANLARI YASA DIŞI ALANLARDA TOPLAMASI VE İŞKENCELİ ÖLÜMLERE SÜRÜKLEMESİ SONUCUNU DOĞURMAKTADIR”
Yetki aşımı ve mevzuata aykırılıklar dilekçede dört madde halinde sıralandı. Bu maddelerde aktarılana göre; Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 31 Ocak 2025 tarihli genelgesinde, belediyelere 2028’e kadar tanınan süre yok sayılarak hayvanların hemen toplanması talimatı verildiği, bu durumun yasal yetki aşımına yol açtığı belirtildi.
Ayrıca İçişleri Bakanlığı’nın 2 Mayıs 2025 tarihli genelgesiyle, mevzuatta yer almayan “ara hayvan toplama istasyonları” kavramının yürürlüğe sokulduğu ve bunun açık bir yetki aşımı olduğu ifade edildi.
Mülkiye müfettişlerinin raporunda “geçici toplama alanı” ve “besleme yasağı” gibi önerilerin yasaya aykırı biçimde bağlayıcı kararlara dönüştürüldüğü ve hayvanların yaşam hakkını tehdit ettiği vurgulandı.
Diğer yandan dilekçede, sahipsiz hayvanların CİMER ve 112 üzerinden şikayet edilebilir hale getirilmesinin, vatandaşları ihbara yönlendirerek hayvanlara yönelik şiddeti meşrulaştırdığı dile getirildi.
Dilekçede yer verilen talepler de dört madde halinde aktarıldı. Talepler arasında genelge ve talimatların kanunilik ve yetki sınırları açısından incelenmesi ile mevzuata aykırı uygulamalara son verilmesi yer aldı.
Ayrıca, İl Hayvanları Koruma Kurulları’nda alınan hukuki dayanağı bulunmayan kararların iptali ve sorumlular hakkında idari soruşturma başlatılması talep edildi.
Dilekçe metninin tamamı şu şekilde:
Konu: 7527 Sayılı Kanun’un Uygulanmasında Yürütme Organlarınca Yapılan Yetki Aşımı ve Mevzuata Aykırı İşlemler Hakkında İnceleme ve Soruşturma Talebi
7527 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinin ardından, Tarım ve Orman Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan genelge, talimat ve müfettiş raporlarında yer alan düzenlemeler, 5199 sy. Hayvanları Koruma Kanunu ve ilgili Yönetmelik hükümlerine açıkça aykırıdır. Bu idari belgelerle, yasada yer almayan yükümlülükler yürürlüğe sokulmuş; Kanun ve Yönetmelik kapsamı genişletilerek yetki aşımı oluşturmuştur.
Söz konusu genelge ve raporlar doğrultusunda sahipsiz hayvanların yasaya aykırı ölüm zulüm alanlarına toplanması, sokaklarda beslenmesinin engellenerek açlıkla ölüme mahkum edilmeleri, ortadan kaldırılıp öldürülmeleri yönünde uygulamalar başlatılmıştır. Ayrıca, yasada yer almayan “ara toplama istasyonları” kurulması talimatlandırılmış; vatandaşların CİMER ve 112’i üzerinden şikayet mekanizması kurularak bu ihbarların idari eylemlere dayanak yapılması sağlanmıştır.
Bu durum, idarenin kanuniliği ilkesine, yaşam hakkına ve hukuk devleti anlayışına açıkça aykırıdır.
YETKİ AŞIMI VE MEVZUATA AYKIRILIKLAR
1. TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI GENELGESİ (31.01.2025 – E-85413779-280.01.02-17823179)
Genelgenin (b) bendinde, 5199 sy Kanun’un Geçici 4. maddesinde belediyelere çalışma izni bulunan bakımevi ve buna bağlı olmak şartıyla oluşturulacak doğal yaşam alanları kurmaları için 2028 yılı sonuna kadar tanınan süre yok sayılarak, “hayvanların hemen toplanması” talimatı verilmiştir. Bakanlık, 1389 belediyeden 1000’e yakınında yasal bakımevi bulunmadığını bilmesine rağmen bu talimatı vermiştir. Bu durum, kanunla belirlenmiş sürenin yürütme organlarınca ortadan kaldırılıp bakımevi olmayan belediye ve özel idarelerin hayvanları yasa dışı alanlarda toplaması ve işkenceli ölümlere sürüklemesi sonucunu doğurmaktadır.
2. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI GENELGESİ (02.05.2025 – E-23635644-249-101313)
Genelge’nin 14. maddesiyle mevzuatta bulunmayan “ara hayvan toplama istasyonları” kavramı yürürlüğe sokulmuştur. Oysa 5199 sy Kanun ve Yönetmeliği yalnızca “bakımevi” ve “doğal yaşam alanı” tanımlarını içerir. Yasada yer almayan yeni bir tesis türü yaratmak, açıkça yetki aşımıdır.
3. MÜLKİYE MÜFETTİŞLERİ RAPORUNDAKİ ÖNERİLER: (Mart 2025 – 2. Dönem Denetimi)
Raporda yer alan “geçici toplama alanı oluşturulması” ve “besleme noktalarının kaldırılması” gibi öneriler, 5199 sayılı Kanun’da yer almayan, hayvanları açlık ve susuzlukla ölüme mahkûm eden düzenlemelerdir.
Bu önerilerin İl Hayvanları Koruma Kurullarında uygulama kararına dönüştürülmesi, raporun yasaya aykırı biçimde bağlayıcı idari işleme çevrilmesi anlamına gelmektedir.
Madde 8: “Bakımevi bulunmayan belediyelerin sahipsiz hayvanları en yakın bakımevine teslim etmesi” yönündeki ifade, 5199 sayılı Kanun’un 14. maddesi ve Geçici 4. maddesinde (7527 değişikliğiyle) yalnızca nüfusu 25.000’in altındaki belediyelere tanınan istisna tüm belediyelere genişletilmiştir. Oysa, yasaya göre yalnızca nüfusu 25 bin altında olan belediyelere en yakın bakımevine hayvan götürebilir.
Bu şekilde kanunda yer almayan bir zorunluluk yaratılmış ve öneri niteliğindeki rapor, yasaya aykırı biçimde bağlayıcı idari emir haline dönüştürülmüştür.
Madde 10: “…. geçici barınma alanları oluşturulması.” önerisi, yasada bulunmayan yeni bir tesis türü yaratan yetki aşımıdır.
Madde 13: “besleme yasağı” öngörülerek, hayvanları açlıkla ölüme mahkum eden kanuna aykırı fiiller talimatlandırılmıştır.
Mtfş raporundaki bu önerilerin tamamı Valiliklerce İl Hayvanları Koruma Kurullarında karara bağlanmaktadır.
4. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI –CİMER / 112 SİSTEMİNDEN KEDİ VE KÖPEKLERİ ŞİKAYET
İller İdaresi Genel Müdürlüğünce yayımlanan genelgeyle sahipsiz hayvanların CİMER ve 112 üzerinden “şikayet edilebilir” hale getirilmesi, vatandaşları hayvanları ihbar etmeye ve dolaylı biçimde yok edilmelerine teşvik etmektedir.
Bu uygulama, hayvanları hedef haline getirerek şiddeti meşrulaştırmakta ve yaşam hakkını idare eliyle ihlal etmektedir.
TALEPLER
1. Genelge, talimat ve raporlarda yer alan yazımıza konu hususların kanunilik ve yetki sınırları açısından değerlendirilerek incelenmesini,
2. İptali ve yürütmenin durdurulması için yürütme organlarına gerekli uyarıların yapılmasını,
3. İl Hayvanları Koruma Kurulları’nda alınan, mevzuata dayanmayan “uygulama kararlarının” iptali yönünde Bakanlıklarının uyarılması,
4. Yetki sınırlarını aşan uygulamalara son verilip idari ve disiplin soruşturması önerilmesini
Saygılarımla arz ederim.
7527 SAYILI KANUN’UN YASALAŞMASI SÜRECİNDE NE OLMUŞTU?
Sokak hayvanlarına “ötanazi” yapılmasını ön gören ve yurttaşlar tarafından “katliam yasası” olarak adlandırılan Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, 12 Temmuz 2024 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunulmuş; Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda 23 Temmuz 2024’te kabul edilmişti ve Meclis Genel Kurulu’na sunulmuştu.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) tarafından hazırlanan 17 maddelik yasa teklifi, AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) milletvekillerinin oylarıyla, muhalefetin ve yurttaşların tepkilerine rağmen 42 saati aşan görüşmelerin sonucunda komisyondan geçmişti.
Yasa teklifinin görüşmeleri öncesinde ise AK Parti’nin önerisiyle Meclis Genel Kurulu’nun gündemi ve çalışma saatlerinde değişiklikler yapılmıştı. Buna göre Meclis gündemindeki bazı önemli yasaların görüşülmesinin hızlandırılması ve Meclis’in 1 Ağustos 2024’te tatile girebilmesi için 23,24,25 Temmuz 2024’te çalışması planlanan Meclis Genel Kurulu’nun 26,27,28,29 Temmuz 2024’te de çalışmasına karar verilmişti.
Yasa teklifinin görüşmeleri öncesinde ise 26-29 Temmuz 2024 tarihleri arasında Meclis’e ziyaretçi yasağı getirilmişti.
TBMM Genel Kurulu’ndaki oylamada 30 Temmuz 2024’te kabul edilerek Meclis’ten geçen ve yasalaşan 17 maddelik “Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, Resmi Gazete’de yayımlanmış ve Kanun, 2 Ağustos 2024’ten itibaren yürürlüğe girmişti.
Bu süreçte Muğla dahil olmak üzere Türkiye’nin pek çok kentinde protestolar gündeme gelmişti.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ise Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un TBMM’de kabul edilmesinin ardından, CHP’li belediyelerin yasayı uygulamayacaklarını şu sözlerle açıklamıştı:
“Dün bütün belediye başkanlarımız teker teker açıkladı. Biz çaresiz kalsak da parasız kalsak da tüm imkansızlıklar olsa da bu gizli talimatı üstü örtülü ‘katliam yasası’ndaki talimatı uygulamayacağız. Bir tane cana kıymayacağız.”
Diğer yandan, yasanın yürürlüğe girmesiyle bazı CHP’li belediyelerin de sokakta yaşayan köpekleri toplaması eleştirilere neden olmuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ise söz konusu düzenlemelerin hayvan hakları, kamu yararı ve yaşam hakkı ile bağdaşmadığını öne sürerek 15 Ağustos 2024’te Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurmuştu.
Başvuruda 17 maddeden 16’sının iptali talep edilmişti. Ancak mahkeme, CHP’nin 16 maddenin iptaline yönelik talebini Mayıs 2025’te reddetmişti.












